“İyi bilimkurgu, iyi edebiyattır…”
Tarihte kimi yayınevleri tekil çabalar sergilese de, ne yazık ki Türkiye bilimkurgu edebiyatı açısından asla cennet bir ülke olmadı. Yerli üretim kıtlığı bir yana, dilimize çevrilen eserlerin sayısı da hep yetersiz düzeylerde seyretti. Günümüzde, bu makus manzaranın yavaş yavaş değişmesiyle beraber kitap raflarının da zenginleşmeye başladığını söyleyebiliriz. Ancak gelinen bu nokta bile, biz bilimkurguseverler için tatmin edici olmaktan hâlâ uzak. Bu bağlamda yayınevleri kadar okurlara da büyük görev düşüyor. Zira iki tarafı da memnun edecek çapta bir arz-talep dengesinin oluşması yerli bilimkurgu edebiyatımızın gelişimine de ivme kazandıracaktır.
Öte yandan bilimkurgu edebiyatımızın gelişebilmesi için, toplumsal anlamda bilimsel ve teknolojik atılımlara gereksinim duyduğumuz da su götürmez bir gerçek. Bilim ve teknoloji üretiminde çok gerilerdeyiz. Dolayısıyla bu durum, bilimkurgu edebiyatımızda da yansımalarını bulmakta gecikmiyor. Çünkü bilimkurgu, bilimden beslenen bir yazın türü ve ikisi arasında ciddi bir ilgileşim var. İşbu olumsuz manzaralar içinde bile, elini taşın altına koyma cesareti gösteren yayınevlerinden biri de Metis. Gençliğini 1950’lerde yaşamış olanlar için Yeni Dünyalarda Serisi, 70’lerde yaşamış olanlar için Okat Uzay Serisi ve 80’lerde yaşamış olanlar içinse Baskan Kurgu-Bilim Serisi ne anlam ifade ediyorsa, 90’lı yılların gençliği için de Metis Bilimkurgu Serisi aynı anlamı ifade eder. Yayın yönetmenliğini Bülent Somay‘ın yaptığı ve 1995 ile 2002 yılları arasında toplam 33 kitap olarak basılan seri, o güne kadar ülkemizde hayata geçirilmiş en kapsamlı bilimkurgu yayıncılığı örneğidir.
“Bilimkurgu, elmaya dışarıdan bakabilen elma kurdudur” – Müfit Özdeş
Bu tarihi seride Robert A. Heinlein, Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick gibi bilimkurgu edebiyatının önde gelen yazarlarının yanı sıra, dilimizde pek fazla kitabını okuma şansı bulamadığımız isimlere de yer verilmiştir. Başarılı çevirileri, pırıltılı kapakları ve ergonomik boyutlarıyla dikkat çeken kitaplar, halen ülkemizdeki en nitelikli baskı olma özelliğini korumaktadır. Serinin bir diğer özelliğiyse, Müfit Özdeş‘in çeşitli kısa öykülerinden derlenen Son Tiryaki isimli kitabına da yer açmış oluşudur. Her şeyden önce, bilimkurgu edebiyatının birbirinden ünlü isimleri arasında yerli bir yazarla karşılaşmak göğsümüzü kabartıyor. Okuyanların da hak vereceği üzere, Son Tiryaki bunca klasik arasında sırıtmak şöyle dursun, bunun ne kadar da doğru bir tercih olduğunu kanıtlar nitelikte.
Biz bilimkurguseverler, bu seriyle birlikte daha önce dilimize çevrilmemiş pek çok eseri okuyabilmenin mutluluğunu yaşasak da, Metis Yayınevi açısından işler o kadar da yolunda değildi. Serinin yarattığı maddi zararın ardından yayınevi, Ursula K. Le Guin kitapları dışında başka bilimkurgu eseri basmayacağını duyurup köşesine çekildi. Hâl böyle olunca serinin yeni baskıları yapılmadı ve kitaplar çok geçmeden sahaflara düştü. Günümüzde, serideki kitaplara ulaşmak her geçen gün daha da zorlaşmakta ve sahaf piyasasındaki ederleri de katlanarak artmaktadır. Dolayısıyla görüldükleri yerde alınması bilimkurguculuğun şanındandır. Ayrıca fark etmemiş olanlar için hemen belirtelim ki, serideki kitaplardan İki Dünya Savaşıyor‘un sonunda, o güne dek Türkiye’de basılmış bilimkurgu romanlarının bir listesi de bulunmaktadır.
Her ne kadar Metis Yayınevi, bir daha bilimkurgu basmayacağını açıklamış olsa da, Maria Doria Russel‘ın Serçe romanı bir istisna olarak kayıtlara geçmiştir. Serinin tekrar basılacağına yönelik dönem dönem söylentiler çıktığını, ancak şimdiye dek bu konuda herhangi bir adım atılmadığını ve atılacak gibi de görünmediğini söylemeliyiz. Bu nedenle sahip olanların ellerindeki kitapların değerini bilmelerini, sahip olmayanlarınsa sahaf sahaf gezmeye devam etmelerini önermekten başka çare yok. Diğer yandan seriye dair yapabileceğimiz belki de en büyük eleştiri, içinde Isaac Asimov ve Arthur C. Clarke gibi dev isimlerin olmayışıdır. İnsan böylesi kapsamlı bir seride, Asimov ve Clarke romanlarıyla karşılaşmamanın burukluğunu iliklerinde hissediyor desek yeridir. Son tahlilde Metis Bilimkurgu Serisi, insan kavramını ve varoluşu sorgulayan, insanlığın ve toplumların geleceğine ışık tutmaya çalışan birbirinden değerleri eserleriyle iyi bilimkurgunun iyi edebiyat olduğunu cümle aleme kanıtlıyor.
Koleksiyonerlere küçük bir uyarı: Ursula K. Le Guin’in “Mülksüzler“, “Bağışlanmanın Dört Yolu“, “Dünyaya Orman Denir” ve “Balıkçıl Gözü” adlı kitapları hem bilimkurgu serisi içinde hem de seriden bağımsız olarak yayımlanmıştır. Seriye dahil olan basımları, olmayan basımlarına göre daha küçük boylardadır ve kapaklarında da “Metis Bilimkurgu” ibaresi vardır.
Serideki kitapların konularına, yazının devam sayfalarından ulaşabilirsiniz. İyi okumalar…