Metis Bilimkurgu Serisi
1- Ve Sonra Hiç Kalmadı (And Then There Were None) / Eric Frank Russell
Sonra bin sekiz yüz kalmıştı. Sonra bin altı yüz. Ve sonra hiç kalmadı…
“O sıralarda, yani bundan üç ilâ beş yüz yıl önce daha iyi başka diyarlar olabileceğini düşünen her aile, her grup, her inanç sahibi ya da her klik yıldız yollarına düştü. Tedirginler, hırslılar, halinden hoşnut olmayanlar, garip kişiler, topluma uyum sağlayamayanlar, kıpır kıpır kurtlu kaşarlar ve sadece meraklı turşucular: düzinelerle, yüzlerle, binlerle gürül gürül gittiler.”
Dünya İmparatorluğu, uzun bir kaos döneminden sonra yeniden toparlanıyordu. Uzayın dört bir yanına dağılmış, her biri kendi başına gelişmesini sürdürmekte olan yüzlerce gezegenin yeniden imparatorluğa dahil edilmesi, disiplin altına alınması, çeki düzen verilmesi gerekiyordu.
Askerler, bürokratlar, büyükelçiler ve yönetmeliklerle dolu bir gemi Gand gezegenine indi. Barışçıl, sakin, teknolojik olarak oldukça geri bir gezegendi burası. Gezegen sakinlerinin ne silahı vardı, ne de direnecek bir örgütleri. Çok kolay bir iş gibi görünüyordu başta. Ama Dünyalıların Gand sakinlerinden aldığı tek cevap “Skib!” oldu!…
2- Balıkçıl Gözü (The Eye of the Heron) / Ursula K. Le Guin
Victoria Gezegeni’ne önce dört bini aşkın haydut, katil ve hırsız tek yönlü uzay gemileriyle sürgün edildi. Bundan elli yıl sonra ise iki bin kadar barış yanlısı aynı sürgün kaderini paylaştı.
Şimdi artık Victoria’da iki toplum, iki kültür vardı: Dünya’nın en hırslı, en savaşkan ve en kural tanımaz insanlarının kendi kurallarını acımasızca uyguladıkları Şehir, ve Barış İnsanları’nın şiddetten, savaştan ve sömürüden uzak yaşamak amacıyla kurdukları Shantih Kasabası. Bu iki toplum arasında çatışma çıkması kaçınılmazdı; ne var ki, taraflardan biri çatışmaktansa yok olmaya bile razıydı…
“Bana öyle geliyor ki erkeklerin zayıf ve tehlikeli oldukları nokta, kibirleri. Kadının bir merkezi vardır, bir merkezdir kadın. Ama erkekler öyle değil, onlar erişmektir, uzanmaktır. O yüzden uzanırlar ve bir şeyler koparırlar, bunları etraflarına istif ederler ve ‘ben buyum, ben şuyum, bu benim, şu da benim, benim ben olduğumu size kanıtlayacağım’ derler. Ve bunu kanıtlayayım derken de bir çuval inciri berbat ederler.”
3- Mevki Uygarlığı (The Status Civilization) / Robert Sheckley
İnsanlık, suçluları hapse atmak yerine hafızalarını silip onları Omega adlı bir gezegene göndermekte ve böylece Dünya barış içinde yaşamını sürdürmektedir. Omega ise, kötülüğü kutsayan yasalarla, kurallarla, geleneklerle bezenmiş bir suçlular gezegeni haline dönüşmüştür. Burada mevki atlamak, yasaları çiğnemekten ve yapabilirsen bundan paçayı kurtarmaktan geçmektedir.
İşte böyle bir cehennemde hayatta kalmaya çalışan Will Barrent, bu düzenin arkasındaki gerçeği aramak için mücadeleye giriyor. Kendisine Dünya’da bir cinayet işlediği söylense de doğasındaki katili reddediyor. Mücadeleye önce kendisiyle başlıyor, sonra da içinde yaşadığı toplumu sorguluyor.
4- İkiz Yıldız (Double Star) / Robert A. Heinlein
Lorenzo Smythe (“Büyük Lorenzo”) aktörlük yaşamı boyunca birçok role girip çıkmıştı: Romeo’dan Cyrano de Bergerac’a, uzay yollarının kahraman pilotlarından, çok gözlü, kol ve bacak yerine tuhaf uzantıları olan yaratıklara kadar bir sürü rol…
Ancak bu kez oynaması gereken rol çok daha zordu. O kadar ki, Mars ile Dünya imparatorluğu arasındaki barış, Lorenzo’nun rolünü iyi oynamasına bağlıydı.
Lorenzo’nun Marslılar’a karşı temel duygusu iğrenme ve korku karışımı bir duyguydu. Ama ne yazık rolünü binlerce Marslı’nın arasında oynaması gerekiyordu. Üstelik bu rol perde kapandığında bitmeyebilir, önceden tahmin etmediği kadar uzayabilirdi de…
5- Paslanmaz Çelik Sıçan (Stainless Steel Rat) / Harry Harrison
“Kaypak” Jim diGriz, galaksi uygarlığının paslanmaz çelik kentlerinin tavan aralarında, lağımlarında ve kanun boşluklarnda yaşayan bir “Paslanmaz Çelik Sıçan”, yani profesyonel bir soyguncuydu. Kanun güçlerini atlatmak, onları komik duruma düşürmek Kaypak Jim’in en büyük eğlencesiydi.
Ama bir gün kanun onu yakaladı. Hapse atmak, idam etmek ya da beynini yıkayarak “iyi bir yurttaş” yapmak için değil (bu sonuncusu Jim için ölümden de beterdi!): Hayır, kanun, yani gezegenlerarası “Özel Birim” onu işe almak istiyordu. Kaypak Jim artık yeteneklerini başka suçluları, canileri yakalamak için kullanacaktı.
6-Rocannon’un Dünyası (Rocannon’s World) Ursula K. Le Guin
Fomalhaut II gezegeninde üç ırk bir arada yaşıyordu. Oldukça geri teknolojik düzeyleri, ama telapatik güçleri olan bu ırklar aralarındaki barışı yüzyıllar boyunca korumuşlardı. Ta ki “Yıldızlortları” gelene kadar. Rocannon bu “Yıldızlortları”ndan biriydi.
Fomalhaut II’de antropolojik bir araştırmayı yöneten Rocannon, bilinmeyen bir düşmanın saldırısıyla gezegende yalnız, silahsız ve ulaşım-iletişim olanaklarından yoksun kalınca, araştırmasına konu olan insanlardan yardım istemek zorunda kaldı. Şimdi ilkel ve uygar, araştıran ve araştırılan bir arada, gezegende barışı korumak için çalışacaktı.
7 – Kaybolan Miras (Lost Legacy) / Robert A. Heinlein
Üç arkadaş kendi beyinlerinde gizli inanılmaz yetenekler keşfettiler. Sorun bu yeteneklerin hangi amaçla kullanılacağıydı.
İnsan beyninin bilinmeyen alanlarına girdiğinizde nasıl güçler bulursunuz? Telepati, telekinesis, levitasyon. Başlangıçta bu çok eğlenceli bir keşif olabilir. Birbirinizle “zihinkonuşarak”, nesneleri dokunmadan hareket ettirerek, dağların üzerinden uçarak vakit geçirmek çok hoş uğraşlardır mutlaka. Ancak her gücün bir bedeli, size yüklediği sorumluluklar vardır.
Phill Huxley, Ben Coburn ve Joan Freeman, beyinlerindeki gizli güçleri keşfettiklerinde, yalnızca insanlığın “kaybolan miras”ıyla tanışmakla kalmadılar, insanlığın geleceğini tehdit eden güçlere karşı savaşmak için vaktin neredeyse geçmekte olduğunu da öğrenip kolları sıvamak zorunda kaldılar.
8- İki Dünya Savaşıyor (War of Two Worlds) / Poul Anderson
Dünya ve Mars arasındaki savaş bitmiş, Dünya yenilmişti. Mars, Dünya’yı işgal etmiş, iletişimi, ulaşımı ve sanayii yavaş yavaş ortadan kaldırmaya başlamıştı. Bir Dünyalı ve bir Marslı, David Arnfeld ve Regelin dzu Koruthan, iki gezegeni de mahvolmanın kıyısına getiren savaşın göründüğü kadar “masum” olmadığından şüphelenmeye başladılar.
Neden iki taraf da bu kadar çok “hata” yapmıştı? Neden taraflardan biri zafere çok yaklaştığı halde bir türlü sonuca yönelik adımları atma kararlılığını gösterememişti? İki arkadaş bu soruların cevaplarını ararken iki gezegenin tüm güçlerini karşılarında bulurlar…
9- Uzay Tacirleri (Space Merchants) / Frederik Pohl, Cyril M. Kornbluth
İyi bir tüketici olun; metin yazarlarına inanın; huylarınızdan vazgeçmeyin; fazla düşünmeyin; çevrecilere inanmayın: İşte geleceğin dünyası…
Mitchell Courtenay yıldız sınıfı bir metin yazarıydı. Reklamcılığın dünyanın kaderini çizdiği bir toplum düzeninde bu çok önemli bir konum sayılır. Ancak Courtenay’nin şansı döndü bir gün: Şirket içi iktidar çekişmeleri onu önce o aşağılık “tüketici”ler sınıfının içine, ardından da düzen düşmanı, çevre korumacı “Dokmuz”ların arasına düşürdü. Courtenay o güne kadar “yukarıdan aşağıya” tanıdığı toplumu bu kez de “aşağıdan yukarıya” öğrenmeye başladı. Bu yeni deneyimin sonunda Courtenay, tıklım tıklım dolu ve doğal kaynakları tükenmeye başlamış bir dünyada tek kurtuluşun yeni bir gezegene, Venüs’e açılmak olduğunu keşfedecekti.
10- Son Tiryaki / Müfit Özdeş
Son Tiryaki, Metis Bilimkurgu dizisinde yayımlanan, Türkiyeli bir yazar elinden çıkma ilk ve tek kitap olma özelliğini taşıyor. On beş öyküden oluşan Son Tiryaki, bilimkurgu ile masal/fantazi türleri arasında bir yerde duruyor. “Hardcore” bilimkurgudan peri masalına, Aziz Nesin lezzeti taşıyan ve son derece Türkiye’ye özgü mizahi bilimkurgu öykülerinden karanlık bir anti-ütopyaya kadar değişik alt türleri içeriyor.
Son Tiryaki‘nin masal-bilimkurgu evreninde tanışacaklarınızdan bazıları:
• Bir türlü çalıştırılamayan bir anında transfer makinası…
• Dünyayı dev bir et besi çiftliği olarak gören bir uzaylı yaratık..
• Sigaranın tümüyle yasaklandığı Dünyadan kaçan bir tiryaki…
• Bir insanoğluna âşık olan bir peri kızı…
• Tüm yaşayanların acısını çekmek için yapılan bir robot..
• Başka bir olasılık düzeyinden gelen ve Dünyalı erkeklere bayılan bir kadın..
• Uzaydan geldiğini iddia eden bir ayyaş…
• Dünyanın yok olan yüzeyinden yeraltına kaçan ve orada “mükemmel” bir düzen kuran insanlar…
11-Kızıl Gezegen (Red Planet) / Robert A. Heinlein
İnsanlar Mars’a yerleşmişler, kendi kentlerini kurmuşlar, doğal kaynaklarından faydalanmaya başlamışlardı. Ancak yavaş yavaş ortaya bir çelişki çıkmaya başlıyordu: Mars’ın gerçek sahibi kimdir? Yatırımı yapan, ulaşımı sağlayan, kentlerin kurulmasını sağlayan Şirket mi, yoksa orada yaşayan, üretimi yapan, adım adım Arz’dan farklı bir kültür oluşturmaya başlayan kolonistler mi?
Bu soru ortaya çıktığında, üçüncü bir etkenin varlığı da hatırlandı: O güne kadar insan yerleşimcilerle barış içinde yaşamış, onlara karışmamış ve kendi işlerine karıştırmamış olan Mars yerlileri, gezegenlerinin böyle bir mücadeleye konu olmasına izin verecekler miydi bakalım?