alien blade runner

Büyük Bir Evrenin Yapı Taşı: Blade Runner

Philip K. Dick’in “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” romanından uyarlanan ilk Blade Runner filmi, çekildiği 1982 yılına ve kendisine ayrılan düşük bütçeye rağmen oldukça tatmin edici görsel efektlere sahipti. 2021 yılında izlendiğinde ağır temposuyla ve hiç bilgisayar efekti kullanılmamasıyla farklı bir etki bıraksa da aslında büyük bir bilimkurgu evreninin yapı taşıdır.

Yönetmen Ridley Scott, filmi çekerken yarattığı atmosferle kendisinden sonra gelen hemen herkesi etkilemeyi başarmıştı. Ancak birçok kişinin fark etmediği detaylar, hem Scott’ın kendi filmlerinde hem de başka yönetmenlerin filmlerinde kullanılarak ortaya inanılmaz bir evren çıkardı. Filmlerdeki detaylara ve ortak noktalara odaklanarak aslında olayların hiç de düşündüğünüz gibi olmadığını anlayabilir ve bu yazı sonrası onlarca filmi baştan izlemek durumunda kalabilirsiniz.

Alien Serisi ve Blade Runner Bağlantıları

1979 yapımı ilk Alien filmi, 2122 yılında geçerken Blade Runner 2019’dadır. Her iki filmde de şirketler ön plandadır. Alien’da Weyland-Yutani öne çıkarken, Blade Runner’da Tyrell şirketini başrolde görebiliriz. Ancak 1999 yılında yayımlanan ve Alien 20. Yıl Özel DVD’sinde görülen bir bilgi bu iki şirketin ortak bir noktaları olduğunu gösteriyor.

Tom Skeritt’in canlandırdığı Kaptan Arthur Dallas’ın özgeçmişinin yer aldığı bir ekranda geçmişte Tyrell Corp. için çalıştığı açıkça görülüyor. Küçük bir bağlantı mı yoksa tesadüf mü?

2012 yapımı Prometheus filminin Blu-Ray versiyonunda Guy Pearce’ın canlandırdığı Peter Weyland karakteri, bir sahnede kendisinin Tyrell’in Replikantlardaki başarısızlıklarından ders çıkardığını ve daha iyi androidler yapmaya çalıştığını anlatır. Konu androidlere geldiğinde, aklımızda tutmamız gereken en önemlisi Blade Runner filminde Rutger Hauer’in canlandırdığı Roy Batty’dir. Özellikle son sahnelerdeki “Yağmurdaki Gözyaşları” monoloğu birçok bağlantıyı da beraberinde getirir. Roy Batty, Nexus-6 model bir androiddir ve hayat döngüsü kısadır. Nexus-6 lar savaş makineleri olduğu için Dünya’ya gelmeleri yasaklanmıştır. Buna rağmen Roy geri döner ve ölmeden hemen önce aşağıdaki monoloğu dinleriz.

“Siz insanların inanamayacağı şeyler gördüm. Orion’un omzunda yanan savaş gemileri… Tannhauser geçidinde, karanlıkta parıldayan C ışınlarını seyrettim. Bütün bu anlar, zamanın içinde kaybolacak, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi. Ölüm vakti…”

Alien filminde Ian Holm’un canlandırdığı Ash ve Alien: Covenant filminde Michael Fassbender’ın canlandırdığı David de birer androiddir. David ve Roy arasındaki bağlantı hepsinden ilgincidir. Blade Runner’ın heyecanlı sahnelerinden birinde Roy Batty, kaslarının kilitlenmesini engellemek için eline bir çivi saplar ve Deckard’a, “İşte ruh bu!” der. Alien: Covenant filminde Katherine Waterston’un canlandırdığı Daniels karakteri de boynuna kolye olarak taktığı bir çiviyi David’e saplar. David’in cevabı şaşırtıcıdır: “İşte ruh bu!

Ortak özellikler sadece bu basit cümleyle bitmiyor. Alien ve Blade Runner serisindeki androidlerin gözlerine dikkatli bakıldığında başka bir ortak nokta daha ortaya çıkıyor.

Filmler sadece androidleri değil tüm teknolojiyi de paylaşıyor. Uçan araçların kullandığı teknoloji hem Alien filminde hem de Blade Runner’da aynı. Alien’da Sigourney Weaver, Nostromo’dan kaçış filikasını ateşlemeye hazırlanırken, motorları ateşlemeden önce “Purge” yazısı görünür. Gaff (Edward James Olmos) Blade Runner’ın başlangıcında uçan polis “spinner”ı için iticileri ateşlediğinde görünen “Purge” ekranıyla tamamen aynıdır. Yine 1986 yapımı Aliens ve 1992 yapımı Alien 3 filmilerinde gözüken USS Sulaco’yu 2017 yapımı Blade Runner 2049’da görmek de artık şaşırtıcı olmasa gerek.

Soldier Filmi ve Blade Runner Bağlantıları

1998 yapımı Paul Anderson filmi Soldier da tıpkı Alien gibi Blade Runner’la bağlantılı. Gelecekte bazı insanlar doğdukları andan itibaren asker olarak seçilir ve birer ölüm makinesi olarak yetiştirilir. Kurt Russell’ın canlandırdığı Todd 3465 de en başarılarından biridir, ancak artık yeni model askerler vardır ve eskiler ıskartaya çıkacaktır. Todd 3465 yarı terk edilmiş çöplerle dolu bir gezegene atılır ve olaylar gelişir.

Bu noktada öncelikle Todd’un askeri geçmişine bakabiliriz. Katıldığı savaşlardan biri çok tanıdık. Blade Runner’da Roy Batty’nin bahsettiği Tannhauser Geçidi Savaşı.

Bağlantı bununla da sınırlı kalmıyor. Çöplerin atıldığı gezegende çok ilginç bir görüntü dikkatli gözlerden kaçmıyor. Blade Runner’ın ikon haline gelmiş Spinner’ı.

Filmin hikayesinde Todd, çocukluktan yetiştirilen bir asker olarak anlatılsa da duygusuz olması onu daha çok bir android gibi düşünmemizi sağlıyor.

Bu noktada diğer androidlerde olduğu gibi Todd’un gözleri de önem kazanıyor. Yakın planda Alien ve Blade Runner androidlerinin gözleriyle aynı.

Blade Runner

2004 yılında çekilen AVP: Alien vs Predator filmiyle Alien ve Predatorların aynı evrende olduklarını kabul etmiştik. Aslında çizgi romanlarda iki yaratık 1989 yılında bir araya gelmişti bile. Blade Runner ve Soldier’ın da bağlantılarını kabul edersek filmleri artık farklı bir sırayla izlemek gerekecek. Bunun için en uygun sıralama şöyle olabilir.

  • 1987 – Predator
  • 1997 – Predator 2
  • 2004 – Alien vs Predator
  • 200? – Predators
  • 200? – The Predator
  • 2019 – Blade Runner
  • 2049 – Blade Runner 2049
  • 2089 – Prometheus
  • 2104 – Alien Covenant
  • 2122 – Alien
  • 2137 – Alien: Isolation
  • 2179 – Aliens
  • 2179 – Alien:3
  • 2386 – Alien: Resurrection

Blade Runner’ın yönetmen yorumlu bir DVD’sinde Ridley Scott’a evrenler arasındaki benzerlik sorulduğunda şöyle cevap veriyor:

“Blade Runner dünyası, neredeyse Alien’daki mürettebatı destekleyen bir şehir olabilir. Yani başka bir deyişle, Alien mürettebatı geri döndüğünde Deckard’ın yaşadığı yerin yakınındaki caddede bir bara girebilirler. Ben de böyle düşündüm. “

Bir noktadan sonra devasa bir bilimkurgu evreni oluştu ve şimdi hepsi bir bütün olarak karşımızda duruyor. Ridley Scott’ın yeni dizisi “Raised By Wolves”u artık daha dikkatli izleyerek bu evrene dahil olabilir mi diye teoriler üretmeye başlayabiliriz.

Yazar: Cem Can

Üniversite tezini robotlar üzerine vermiş bir bilgisayar mühendisi. Kılıcın yolunda ilerleyen, an itibariyle 2. Dan bir kendocu. Müzik tutkunu ve bilim kurgu hayranı. Kurduğu hayalleri yazıya dökmeye çalışan bir hayalperest."Ben bu dünyayı değiştiremeyeceğimi biliyordum; o yüzden başka dünyalara gittim." - PKD

İlginizi Çekebilir

Oppenheimer

Oppenheimer ve Trajedinin Kutlu Ezgisi

Hindu kutsal kitabından alıntıladığı “İşte ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi” sözüyle akıllarda yer buldu …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et