the rover

Dikkatlerden Kaçan Sıkı Bir Post-Apokaliptik: The Rover

2012 yılında Breaking Down Part 2 filmiyle Twilight serisi sona erdiğinde, insanlar Robert Pattison‘ın kariyerinin nasıl bir seyir izleyeceğini merak ediyordu. Yine genç kızların sevgilisi türünde roller mi oynayacaktı, yoksa farklı bir türe mi yönelecekti? Pattison bu soruya 2014 yılında oynadığı The Rover filmiyle yanıt verdi.

David Michod tarafından yazılıp yönetilen film, ekonomik çöküş sonrası kanunun ve düzenin neredeyse kalmadığı, suç ve yoksulluğun yaygınlaştığı bir Avustralya çölünde geçiyor. Hikâye, ters giden bir soygun sonucu yaralı kardeşi Reynolds’ı geride bırakıp bir çetenin peşine düşen eski asker Eric’in intikam arayışını takip ediyor. Eric, çetenin peşinden giderken yolda Rey’i (Robert Pattinson) buluyor ve onu da yanına alarak yolculuğunu sürdürüyor.

The Rover, distopik bilimkurgu türünde bir eser. İnsanlığın karanlık geleceğini ve toplumun çöküşünü ele alırken, aynı zamanda karakterlerin içsel yolculuklarını ve insan doğasının karanlık yönlerini de irdeliyor. Film, Rey’in Eric’e katılmasıyla gelişen ilişkiler üzerinden izleyiciye umutsuzluk ve hayatta kalma mücadelesi temalarını sunuyor. Avustralya bilimkurgu sineması, Mad Max serisinden bu yana en iyi becerdiği post-apokaliptik türde yine başarılı bir işe imza atıyor. The Rover, Eric’in çalınan arabasını bulmak ve Rey’in de terk edilişinin hesabını sormak için çıktığı bir yolculuk hikâyesi olduğu kadar, karakterlerin birbirlerini etkileyerek keskin dönüşümlerini anlatan içsel bir hesaplaşma filmi de.

Set dekorasyonu ve sanat yönetiminde şahane bir işin çıkarıldığı yapım, izleyiciyi oluşturduğu güçlü atmosferinin içine kısa zamanda çekiyor ve âdeta o dönemi yaşarcasına karamsarlığa sürüklüyor. Film, izleyiciyi yasaların ve düzenin çöktüğü, suç ve yoksulluğun hüküm sürdüğü bir dünyaya götürüyor. Ancak bu dünyayı Mad Max gibi işin aksiyon kısmına eğilerek değil, karakterlerin yaşadıkları zorluklar ve hayatta kalma mücadeleleri üzerinden aktarıyor. Bu yönüyle 2009 tarihli John Hillcoat filmi The Road‘un izlediği yolu takip ediyor.

Twilight serisinin ardından Pattinson, beklenenin aksine bağımsız sinema filmlerine yöneldi ve ciddi bir aktör olarak da kabul görmeye başladı. The Rover, Pattinson’ın bu yeni dönemindeki önemli filmlerden biri ve oyunculuk yeteneklerinin genişliğini göstermesi açısından da önemli. Pattison, ilerleyen yıllarda The Rover’ın yanı sıra Good Time (2017), The Lighthouse (2019), Tenet (2020), The Batman (2022) gibi filmlerle kariyerine devam etti ve geniş yelpazedeki oyunculuk yeteneklerini de giderek artan hayran kitlesine sergilemekten geri durmadı.

Son olarak şu bilgiyi de verelim: Filmin öykü yazarı, Star Wars evrenindeki Owen Lars rolüyle de hatırladığımız Joel Edgerton. Film, ülkemizde maalesef yalnızca birkaç salonda gösterim şansı buldu ve kısa sürede de gösterimden kaldırıldı.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Aşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

vampire-hunter-d-bloodlist kapak

Vampire Hunter D: Bloodlust ve Gotik Bilimkurgu

Vampire Hunter D: Bloodlust, 1985’te Toyoo Aşida tarafından yaratılan ilk anime filminin devam eseri. İlk …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et