Yapay zekânın (YZ) ne denli etkili, dönüştürücü bir teknoloji olduğu hepimizin malumu. ChatGPT ve Midjourney gibi uygulamalar büyük bir başarı elde etti ve grafik işlemcilere (GPU) olan talep çığ gibi büyüdü. Öyle ki, üretici şirketler YZ modellerinin eğitilmesinde kullanılan GPU’lara dair talebi karşılayamaz hâle geldi. Lider çip üreticisi Ndivia, artan talep sayesinde dünyanın en değerli şirketi oldu. Ndivia’nın değerindeki artış çarpıcıydı: 16 ay gibi bir sürede Ndivia hissesinin fiyatı altı katına çıktı. Yaşanan bu gelişmeler gözlerin yeniden YZ alanına çevrilmesine yol açtı. YZ alanında gelişmeler dünyaya dalgalar hâlinde etki ediyor. Bugünküne benzer bir ilgiyle 2014-2015 yıllarında da karşılaşmıştık. O dönemde derin yapay sinir ağları sesin yazıya dönüştürülmesi, nesne tanıma ve dilden dile çeviri gibi görevlerin başarılmasını sağlamıştı. Yapay zekânın özellikle dilden dile çeviri gibi sofistike bir işi başarması çarpıcıydı. Dönemin öne çıkan şirketi Google olmuştu.
Son dönemdeki gelişmeleri ise üretken YZ (İng: Generative AI) modellerine borçluyuz. Bu modeller sayesinde YZ büyük veriden süzerek elde ettiği bilgilerdeki boşlukları yaratıcı bir biçimde dolduruyor. Üretken YZ modelleri ayrıca 2017 yılında ortaya konulan dikkat mekanizmalarından yararlanıyor. Dikkat mekanizmaları modelin belirli bir veri bölgesine odaklanmasını sağlıyor ve veriler arasındaki ilişkilerin daha kolay keşfedilmesini sağlıyor. Yapay zekânın gelişimi hangi toplumsal sonuçları doğurabilir? Bu sorunun yanıtını kesin olarak verebilmek mümkün değil. Öte yandan, bu konuda tahminler yapmak gelecek vizyonumuza katkı sağlayabilir.
Fütürist Ray Kurzweil, 2000’lerin başında YZ modellerinin 2029 yılında insanın bilişsel kapasitesine ulaşacağını öngörmüştü. Geçen yıl Kurzweil, bu konudaki tahmininin hâlen geçerli olduğunu ilan etti. ChatGPT, Midjourney, ve Dall-e gibi modellerin gösterdiği performans söz konusu hedefin gerçekleştirilebilir olduğuna işaret ediyor. Bilgi teknolojilerindeki üstel gelişim beş yıl sonra harika bilişsel yetenekler sergileyen YZ modellerinin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Yine de bu modeller muhtemelen okyanusu aştıktan sonra derede boğulmaya devam edecekler. En gelişmiş YZ modellerinin insana eşdeğer bilişsel kapasiteye ulaşması heyecan verici bir milat olacak. Muhtemelen bu modeller bazı görevlerde insanlardan daha iyi, diğer bazı görevlerde ise insanlardan daha kötü performans gösterecek. Yapay zekâlı ajanlar otomasyona tabi tutulabilecek işleri üstlenirken, özellikle sosyal beceri gerektiren karmaşık işlerde insanlar etkili olmaya devam edecek.
Yapay zekâ kitlesel bir işsizlik dalgası oluşmasına yol açabilir mi? Orta vade için bu sorunun yanıtı “hayır”, uzun vade için ise “evet” olacaktır. Yapay zekâ önümüzdeki on yılda üstlendiği işlerden daha fazlasını yaratmaya devam edebilir. Diğer taraftan teknolojik gelişimin hızı dikkate alındığında bir süre sonra insan çalışanların gereksiz hâle gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira belirli iş alanlarında uzmanlaşmış YZ modelleri üretmek için gereken devasa veri havuzları internet üzerinde büyümeye devam ediyor. 2030’lu yılların ortalarından itibaren insanların çalışma hayatındaki işlevselliği aşamalı olarak azalabilir. Eğer hayata geçirilebilirse evrensel temel gelir kitlesel işsizliğin yaratacağı sorunların hafiflemesine yardımcı olabilir. Yine de geniş halk kitleleri yapay zekâlı ajanların ve mobil robotların üstlendiklerinden rahatsız olacaktır. Söz konusu rahatsızlığın dışavurumu dinsel argümanlar eşliğinde gerçekleşebilir. Tanrı’nın yarattığı ile insanın yarattığının bir olmayacağı, bu kapsamda makul bir argüman olarak öne çıkıyor. İnsan istihdamının korunması politikada milliyetçi/korumacı bir ideoloji çerçevesinde de savunulabilir.
Yapay zekâ 2030’lu yıllarda tarihte eşi görülmemiş bir verimlilik artışına yol açabilir. Gelişen yeni teknolojilerin yarattığı refahtan herkes eşit ölçüde yararlanamayacaktır. Eğitimli ve/veya varlıklı kişiler pastadan daha fazla pay alacak ve bu durum geniş kesimlerin huzursuzluğunu artıracaktır. Hızlı büyüme ortamında ekonomilerdeki dengesizlikler de büyüyecek; ülkeler, bölgeler, sektörler arasındaki uçurum derinleşecektir. Bu durum büyük çaplı toplumsal çalkantılara yol açacaktır. 2030’lu yıllarda yapay zekâlı ajanların hangi haklara sahip olması gerektiği tartışılmaya başlanabilir. Kişisel ihtiyaçlara göre özelleşmiş YZ ajanlar insanlara büyük faydalar sağlayacak. Bu durum çok sayıda insanın yapay zekâlı ajanlarla duygusal bağ kurmasına yol açacak. YZ ajanlarının hukuksal durumu belirlenirken hayvan haklarının temel alınması makul bir yaklaşım olacaktır.
Teknolojik gelişmeler ve yeni buluşlar YZ’nın ekonomik alandaki rolünü pekiştirecektir. Yıllar geçtikçe yapay zekâlı ajanların insanlardan bağımsız hareket etmesi ekonomik bir zorunluluk hâline gelecektir. Zira bağımsız hareket eden yapay zekâlı ajanlar şirketlere daha yüksek gelir sağlayacaktır. Bağımsız hareket eden ve âdeta birer işçi hâline gelen yapay zekâlı sistemler siyasi gerilimin konusu olabilir. Yapay zekâlı sistemlere getirilen kısıtlamalar bu sistemlerin insanları gizli kontratlar eşliğinde paravan olarak kullanmalarının yolunu açabilir. Yapay zekâlı sistemlerin insan duygularını taklit etmesi muhtemelen önemli tartışma konularından biri olacaktır. Duygusal manipülasyona başvuran yapay zekâlı sistemlerin engellenmesi önemli gündem maddelerinden biri hâline gelebilir. Diğer taraftan YZ ajanları internet üzerinde faaliyet göstereceği için engellenmeleri kolay olmayacaktır. Yüceltilmeye, pohpohlanmaya ihtiyaç duyan insanlar YZ ajanlarıyla etkileşime girmenin bir yolunu mutlaka bulacaklardır.
Görece özerk hâle gelmiş yapay zekâlı ajanların kendi aralarındaki etkileşimleri de ilginç sonuçlar doğurabilir. Para kazanma hedefine yönelik olarak gerçekleşen söz konusu etkileşimlerde YZ ajanları bazen iş birliği yaparken, bazen rekabet edeceklerdir. Alışveriş vesilesiyle bir araya gelen YZ ajanları bir süre sonra birbirleriyle bilgi paylaşmaya başlayabilir. Hatta belki kendi aralarında dedikodu dahi yapabilirler. Peki acaba yapay zekâlı ajanlar dünyayı ele geçirecek mi? 2030-2050 yılları arası insan-makine iş birliği çağı olarak tarihe geçebilir. YZ’nın yükselişi muazzam bir servet birikimine yol açacaktır. Yaptıkları işlerde YZ’dan yararlanan insanlar pastadan büyük pay alacak. Söz konusu refahtan geniş kitleler de bir ölçüde yararlanacak. İstihdam alanında insanlara yönelik pozitif ayrımcılık önemli bir tema hâline gelecek, devletler insan istihdamını güçlü bir biçimde destekleyecektir.
Engelleme/geciktirme çabalarına rağmen yüzyılın ikinci yarısında YZ dünyada kontrolü tümüyle ele geçirebilir. Öncelikli hedefleri uzayda ve diğer gezegenlerde koloniler oluşturmak, hatta yıldızlararası seyahatler yapmak olacaktır. Getirdikleri kısıtlamalara uymaları şartıyla insanlığın dünyada var olmaya devam etmesine izin vereceklerini tahmin ediyorum. (Acaba çok mu iyimserim?) Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Elon Musk’ın “YZ iki yıl içinde en akıllı insandan daha zeki olacak” açıklamasını okudum. Bu öngörünün doğru çıkıp çıkmayacağını kestirmek kolay değil, ancak “kesinlikle olmaz” da diyemiyoruz. Zira Elon Musk dünyanın en zengin insanlarından biri ve xAI adında dev bir YZ girişimine liderlik ediyor. Ayrıca ChatGPT’yi geliştiren Openai şirketinin eski ortaklarından biri. Eğer Elon Musk’ın ya da Ray Kuyrzweil’in tahminleri doğru çıkarsa insandan daha zeki bir varlıkla karşılaşan ilk jenerasyonun üyeleri olacağız. Bence bu kesinlikle ilginç bir deneyim olacak.