1- Dune (Dune) / Frank Herbert
En İyi Roman kategorisinde Hugo Ödülü, En İyi Roman kategorisinde Nebula Ödülü, Okurlar tarafından 20. yüzyılın en iyi bilimkurgu yapıtı seçilen Dune serisi, yepyeni kapakları ve gözden geçirilmiş çevirileriyle 50. yılında İthaki’de. Modern edebiyatın en epik mesih anlatılarından biri sayılan Dune, genç Paul Atreides’in hikâyesini anlatır. Atreides’in ailesi, evrendeki en önemli ve en değerli madde olan melanj ‘baharının’ tek kaynağı olarak bilinen Arrakis gezegeninin kontrolünü kabul etmiştir. İmpatorluğun güçleri Arrakis’in kontrolü için birbirlerinin boğazına sarılırken, politika, din, ekoloji, teknoloji ve insani duyguların çok katmanlı, karmaşık etkileşiminden benzersiz bir hikâye doğacaktır. Frank Herbert’ın yarattığı evren, yıllar boyunca milyonlarca okurun zihninde gerçekliğini kabul ettirdi ve bugün de ayakta. İyi bir bilimkurgu ve iyi bir edebiyat yapıtı okumak isteyen herkesin yolu Dune serisinde birleşiyor… İthaki’nin yepyeni “Bilimkurgu Klasikleri” dizisi Dune efsanesiyle başlıyor…
2- Kıyamete Bir Milyar Yıl (Za Milliard Let Do Kontsa Sveta) / Strugatski Kardeşler
Arkadi ve Boris Strugatski, entelektüel açıdan kışkırtıcı, inanılmaz eğlenceli, cesur ve eleştirel kitaplarıyla “Sovyetler döneminin en büyük bilimkurgu yazarları” sıfatını hak eden yegâne ikili. Henüz taslak halindeyken sansürün hışmına uğrayan Kıyamete Bir Milyar Yıl ise yazarların en sıradışı ve aykırı romanlarından biri.
Bir astrofizikçi olan Dimitri Malyanov, kendisine Nobel Ödülü’nü kazandıracağına inandığı projesi üzerine yoğunlaşmak için ailesini Odesa’ya, eşinin annesinin evine gönderir. Ancak bir sorun vardır; yalnız kalmasına rağmen sürekli rahatsız edilir. Önce içi votka ve havyar dolu bir kutu, ardından da mini etekli güzel bir kadın kapısında beliriverir. Bu ziyaretler, bilim insanı olan arkadaşlarının da geçerken uğramasıyla sonu gelmez bir hal alır. Hepsi de çok büyük bir keşfin eşiğinde olduklarını ama aniden dikkatlerinin dağıldığını iddia etmektedir.
Acaba karanlık bir güç, bilimsel gelişmeleri engellemek mi istemektedir? Yoksa tüm bunların daha doğal bir açıklaması mı vardır? Kıyamete Bir Milyar Yıl, edebiyatın “Sorun sende değil, kâinatta!” deme biçimi.
3- Maymunlar Gezegeni (La Planete des Singes) / Pierre Boulle
Pierre Boulle, Avrupa’dan çıkıp yazdığı bilimkurgu romanıyla vahşi batılı meslektaşlarıyla baş edebilen ilk, belki de son frankofon. Maymunlar Cehennemi ve diğer sinema uyarlamalarına da ilham kaynağı olan Maymunlar Gezegeni ise, insanlığın en derin korkularından birinin eşsiz anlatısı.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte üç uzay gezgini; verimli ormanları, yaşanabilir iklimi ve temiz havasıyla Dünya’ya fazlasıyla benzeyen bir gezegene iniş yapar. Bu gezegen her yönüyle kusursuz gözükse de aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Gerçek, çok geçmeden açığa çıkar: Bu gezegende insanlar vahşiyken, uygar maymunlar onların efendileridir. Henüz maceranın başında yol arkadaşlarından kopup tek başına mücadele etmek zorunda kalan Ulysse Mérou, bu cennet görünümlü cehennemden kurtulmanın yollarını tek başına bulmak zorundadır.
Ulysse, insanlığın kurtarıcısı olmayı başarabilecek mi? Yoksa bu lanetli geleceğin son tanığı mı olacak? Maymunlar Gezegeni, insanlar gezegeninden daha insani bir satir.
4- Cesur Yeni Dünya (Brave New World) / Aldous Huxley
Cesur yeni Dünya bizi ‘Ford’dan sonra 632 yılına’ götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, ‘annelik’ ve ‘babalık’ pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”
Aldous Huxley adını en çok Cesur Yeni Dünya ile duyurmuştur. Bilimkurgu edebiyatının klasikleri arasında yer alan bu eser, Huxley`in dünya ölçüsünde tanınmasının yolunu açmıştır. Yazar bu romanında, laburatuvarlarda `seri çocuk üretimi` yöntemiyle beyinleri yıkanan tutsak işçilerin hayatını anlatmaktadır. Düşlenen yakın geleceğin korkunç dünyasının gerçekleşeceği varsayımından hareket edilir. Makinalaşmış bir toplumun bir zaman sonra kurulacağını söyler. Burada bilimkurgudan öte bir gerçekle de yüzleşiriz adeta…
5- Çocukluğun Sonu (Childhood’s End) / Arthur C. Clarke
Bilinmeyenin korkusu, geçmişten değil de gelecekten kalma bir hatıra olabilir mi?
1953’te yayımlanan Çocukluğun Sonu, Arthur C. Clarke’ın bir bilimkurgu yazarı olarak tanınmasını sağlayan, yirminci yüzyıla damga vuran önemli romanlardan biri. 2015’te televizyona uyarlanarak dizi haline getirilen ve bilimkurgu takipçileri için yeniden gündeme gelen bu eserin gücü, insanlığın geleceğine dair en özgün ve düşündürücü yorumlardan birini sergilemesinde gizli.
Dünya üzerindeki uygarlığımızın kaderini, insan neslinin akıbetini irdeleyen Çocukluğun Sonu, ters köşeye yatıran bir “öteki” anlatısı, farklı bir uzaylı istilası öyküsü, ütopya ve distopya arasındaki ince çizgiye dair, kalın harflerle tarihe geçen bir bilimkurgu klasiği…
6- Dr. Moreau’nun Adası (The Island of Dr. Moreau) / H.G. Wells
Edward Prendick, geçirdiği bir gemi kazası sonucunda kendisini Pasitif Okyanus’nun ortasında, kimselerin uğramadığı volkanik bir adada bulur. Ama şansına, ada pek ıssız sayılmaz: Kendisini deneylerine adamış bir bilim adamı olan Dr. Moreau, alkolik asistanı Montgomery, onun tuhaf hizmetkarı M’ling ve Moreau’nun korkunç deneylerinin ürünü tuhaf yaratıklar. Prendick, adanın içindeki ormanlarda pusu kuran tehlikelerin arasında çıktığı yolculuklarda garip ayinlerle, Kanun’la karşılaşacak, yeni ve tuhaf arkadaşlar edinecektir.
Bilimkurgunun büyük ustalarından H.G. Wells’ten, doğayla oyuna girişmenin tehlikelerinin ve insan olmanın anlamını sorgulayan, çarpıcı bir başyapıt.
7- Dune Mesihi (Dune Messiah) / Frank Herbert
Bir edebiyat klasiği olan, dünyanın en çok satan bilimkurgu serisi muhteşem Dune efsanesi, ikinci kitabı Dune Mesihi’yle macerasına devam ediyor. Paul Muad’dib, gezegenlerin hakimi, kutsal savaşın görkemli galibi, prensken devrimci olan bir lider, fanatik bir dini kardeşliğin mesihi…
Fremenlerin başına geçip Dune adıyla bilinen Arrakis gezegenini kontrol etmeye başlamakla kalmayıp evrenin hükümdarı olan Paul, çağlar süren bir düzene son vermiş, bir halkın kurtuluşu olmuş ve bir gezegenin en büyük ütopyasını gerçekleştirmeye ant içmiştir. Ancak zaferinden on iki yıl sonra, tüm bu güçlere sahip olmasının sebebi olan etkenler onun için bir tehlikeye dönüşür. Paul ise öngörülerine rağmen, felaket getireceğini düşündüğü geleceği değiştirmeye kararlıdır.
8- Işık Tanrısı (Lord of Light) / Roger Zelazny
Roger Zelazny, farklı pek çok mitolojiyi bilimkurgu romanlarına uyarlamasıyla pek çok yazarın yalnızca hayal edebildiği bir şeyi alışkanlık haline getirmiş eşsiz bir yazar. Hint mitolojisiyle harmanlanan Işık Tanrısı ise sadece bilimkurguyu değil, tüm spekülatif kurguyu değiştiren, benzersiz bir roman. Gaiman’ın en iyi romanı olarak kabul edilen Amerikan Tanrıları’na fikir babalığı yapmakla kalmamış, tanrılar ve insanlar arasındaki isim oyunlarına da ilham kaynağı olmuştur. Martin’in epik serisi Buz ve Ateşin Şarkısı’ndaki Işık Tanrısı da ismini bu romandan alır, tıpkı Sam Tarly’nin ismini bu romanın başkahramanı Sam’den aldığı gibi.
Dünya yok olalı çok uzun bir süre olmuştur. Kolonileşmiş bir gezegendeki tüm teknolojik gücü ele geçiren insanlar ise kendilerini ölümsüz kılmış ve Hint tanrılarının rolünü üstlenerek o gezegenin kontrolünü ele geçirmiştir. Ancak bu kötü niyetli topluluğa karşı çıkacak biri vardır: Siddhartha ya da Mahasamatman; nam-ı diğer Işık Tanrısı. Işık Tanrısı, tanrılaşmış insanlara tanrısal bir müdahale.
9- Yıkıma Giden Adam (The Demolished Man) / Alfred Bester
24. yüzyılda, evrenin en güçlü adamlarından biri olan Ben Reich, yetmiş yıldır adı bile duyulmamış bir suç işlemeye karar verir: Cinayet. Esper adı verilen zihin okuyucuların, daha düşünce halindeyken suçları engellediği bu dünyada, Reich’ın amacına ulaşması neredeyse imkânsızdı. Hükümdarlık adındaki şirketinin, rakip şirket D’Courtney’le girdiği mücadeleyi büyük ölçüde kaybetmesinin ardından başka bir çaresi kalmadığını düşünen Reich, bir yandan da kâbuslarında asıl korkusu Yüzü Olmayan Adam’la uğraşıyordu. Tüm bunlara rağmen Ben Reich pes etmemeye kararlıydı. Aklında yıkımla, Yıkım’a hazırlandığının farkında değildi. Yıkıma Giden Adam, galaksinin içimizdeki megalomana verdiği çarpıcı bir yanıt.
Her biri, uzay ve zamanda eşsiz olduğuna dair mağrur sanrılarla gelişen, sonu gelmeyen dünyalar ve kültürler var. Aynı megalomanlıktan muzdarip sayısız insan geldi bu hayata; kendisinin eşsiz, yeri doldurulamaz, benzersiz olduğunu düşünen. Daha da gelecek böyle insanlar… sonsuza kadar. Bu da böylesi bir zamanın ve böylesi bir adamın hikâyesi… bu, Yıkıma Giden Adam’ın hikâyesi.
10- Yıldız Gemisi Askerleri (Starship Troopers) / Robert. A. Heinlein
Yayımlandığından itibaren tartışmalar yaratan Yıldız Gemisi Askerleri ilk kez Türkçede. Asimov ve Clarke’la birlikte bilimkurgunun üç büyük ustasından biri olarak görülen, bilimkurgunun dekanı Heinlein’dan vatanseverliğe, militarizme, oy hakkına ve savaşa dair en coşkulu anlatılardan biri olan bu klasik eser, muzip üslubuyla da fark yaratıyor.
“Silahlar tehlikeli değildir; insanlar tehlikelidir.”
İnsanoğlunun başka gezegenlerde koloniler kurduğu ve karşılarına çıkan rakip türlerle savaştığı bir gelecek zaman. Ve Ordu’da iki yıl gönüllü askerlik yapanların vatandaş olup oy kullanabildiği Terra Federasyonu. On sekiz yaşındaki Juan Rico, vatandaşlık hakkını kazanmak (ve bir de çok sevdiği uzayda seyahat etmek için) iki yıl süren askerlik hizmetine yazıldığında ne Rasczak’ın Bıçkınları’ndan biri olacağını ne de ‘Böcek Savaşı’nda müfreze liderliği yapmak zorunda kalacağını biliyordu. Ama öğrenecekti…
11- Sürgün Gezegeni (Planet of Exile) / Ursula K. Le Guin
Güneş küçülüp de karlar geldiğinde, insansı hilfler göçebe yaşamlarına son verip soğuğun acımasızlığından ve her sonbahar donmuş topraklardan güneye doğru akın akın gelen vahşi Goal sürülerinin gazabından kaçarak kendilerini Kış Şehirleri’ne gömdüler. Gün be gün küçülen koloni ise tam altı yüzyıl önce terk ettikleri dünyanın on beş yılına denk bir kıştan kaçıp Landin’in duvarlarının ardına sığınmıştı.
Hilfler Uzakdoğumlu dedikleri ve tuhaf güçlere sahip olduklarından şüphelendikleri kolonicilerden korkuyordu; kayıp koloniyi yalnızlığa iten onların bu korkusuydu. Yine de Dünyalılar bu korkunç kıştan sağ çıkmak için yegane umutlarının ortak düşmanları olan yağmacı Gaallar ve insanın kanını donduran avcı karcadılarına karşı güçlerini birleştirmek olduğunu biliyorlardı. Tek seçenekleri güçlerini birleştirmek ya da ırak sürgün gezegenlerinde sonsuza dek kaybolmaktı.
12- Pazartesi Cumartesiden Başlar (Ponedelnik Nachinaetsya v Subbotu) / Strugatski Kardeşler
Arkadi ve Boris Strugatski, entelektüel açıdan kışkırtıcı, inanılmaz eğlenceli, cesur ve eleştirel kitaplarıyla “Sovyetler döneminin en büyük bilimkurgu yazarları” sıfatını hak eden yegâne ikili. Pazartesi Cumartesiden Başlar ise büyünün ve bilimin muazzam karışımıyla, Strugatski Kardeşler’in külliyatı içerisinde bile benzeri bulunmayan bir eser. Her şey bilgisayar mühendisi Saşa Privalov’un iki otostopçuyu arabasına almasıyla başlar. Bu iki otostopçu imkânsızın sıradanlaştığı, sonsuzluğun sadece bir pazartesi gününden ibaret olduğu, mitolojik karakterlerin koridorlarında cirit attığı YOKHİÇ Enstitüsü’nde çalışmaktadır. Privalov da büyü araştırmalarının ciddi bir iş olduğu bu tuhaf dünyanın ister istemez içine çekilir.
Strugatskiler’in bilim üzerine kurguladıkları büyü akademisi, J. K. Rowling’in Hogwarts’ına, Patrick Rothfuss’un Üniversitesi’ne yıllara öncesinden gelen bir esin. Strugatskiler’in isterlerse Kafka olabileceklerini ama büyük bir mutlulukla kendi yollarını çizdiğini gösteren bu kitap, yazılmış en benzersiz satirlerden de biri. Bilim, büyü ve sosyalizmin bir araya geldiği bir dünyada, kaos ne kadar uzakta olabilir ki? Pazartesi Cumartesiden Başlar, büyünün çarpım tablosu.
13- Arcturus’a Yolculuk (A Voyage to Arcturus) / David Lindsay
J.R.R. Tolkien, C.S. Lewis, Alan Moore ve Michael Moorcock gibi 20. yüzyıl spekülatif kurgusunun en büyük isimlerini büyüsü altına alan Arcturus’a Yolculuk, her gizemli hikâye gibi, bir toplantıyla başlar. Ardından her arayış hikâyesinde olduğu gibi, kahramanımız uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkar. Yine de Arcturus’a Yolculuk’ta karşılaşacağınız bu akıl almaz anlatıyı başka hiçbir kitapta bulamazsınız.
Arcturus’a Yolculuk’u okurken kendinizi, iyi ile kötü çatışmasının donma noktasında, evrenin anlamı için verilen savaşın en kızgın anında bulacaksınız. Arcturus’a Yolculuk tanımlanmaya direnen bir kitap. Birinci elden tecrübe edip acı eşiğinizi güçlendirmeniz şiddetle tavsiye olunur. Arcturus’a Yolculuk, hayaller dünyasında bir benlik arayışı.
14- Zaman Makinesi (The Time Machine) / H.G. Wells
Wells’in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895’ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi. Volkan Gürses’in Türkçeye çevirdiği Zaman Makinesi’nin bu yeni baskısı, roman tarihi ve H.G. Wells üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Patrick Parrinder’ın önemli makalelerinden biriyle zenginleşiyor. Elif Ersavcı’nın Türkçeye kazandırdığı bu makalede Parrinder, Wells’in Zaman Makinesi’ni yazarken, “yaratıcılık düzeyinde de olsa, kendi ölümünün ötesine geçmeyi” öğrendiğini iddia ediyor. Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu. Wells’in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi’ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu’yuz!
15- 2001: Bir Uzay Destanı (2001: A Space Odyssey) / Arthur C. Clarke
Ay’da ortaya çıkarılan bir bilinmezlik;
Bu keşfin açtığı ufuklar öylesine engindir ki…
İlk kez güneş sistemi’nin derinliklerine insanlar gönderilir. Ama bu insanlar, hedeflerine ulaşmadan bir şeyler ters gitmeye başlar. Ürkütücü biçimde ters…
Ay’a ayak basmanın henüz hayal olduğu bir dönemde yazılan ve yüzyılımızın en yaratıcı filmlerinden birine konu olan, olağanüstü, çarpıcı bir kitap.
2001: Bir Uzay Efsanesi, insanın evrendeki yeri sorusuna cevap arıyor.
Bir Uzay Efsanesi serisinin ilk kitabı olan 2001, Arthur C. Clarke’ın, kitabının oluşumunu anlatan önsözü ve bu sıradışı romana kaynak olan “Gözcü” ve “Şafakta Karşılaşma” isimli iki kısa öyküyle birlikte.
16- Dune Çocukları (Children of Dune) / Frank Herbert
Frank Herbert, deneylerden çok deneysel yaklaşımların had safhaya ulaştığı, tür içerisindeki “iyi edebiyat iyi edebiyattır”cıları bir araya getiren yeni dalga bilimkurgu akımının en önemli temsilcilerinden. Türün tüm olanaklarını, suyunu çıkarana kadar kullandığı Dune serisinin üçüncü kitabı Dune Çocukları, din ve güç arasındaki ince çizginin altını çizen sayılı romanlardan. Paul’ün çöle gidişinin üzerinden dokuz sene geçmiş, çöl gezegeni artık yeşillenmeye başlamıştı. Bahar üretimi de giderek artıyordu. Bu değişimlerle beraber çöl terk ediliyor, kök salmış âdetlerden sapılıyordu.
Baharın sağladığı geleceği görme gücünden yoksun kalan Alia, İmparatorluk’u kaybetmemek adına elinden geleni yaparken, karşısında geçmişinden hesaba katmadığı rakipler bulacaktı. Çölün derinliklerinden çıkagelen Vaiz, Paul’ün dinine karşı vaazlar veriyordu. Unutulmayan kan davaları tekrar gün yüzüne çıkacaktı. Paul’ün ikizleri, II. Leto ve Ganimet ise İmparatorluk’un yeni mehdileri olarak yetiştirilmekteydi. Fakat onların da kendi planları vardı. Dune Çocukları, efsanesiyle uzlaşamayan bir gezegenin yörüngede kalma mücadelesi.
17- Ben Robot (I, Robot) / Isaac Asimov
Ünlü bilimkurgu yazarı Isaac Asimov’un bilimkurguya en büyük katkısı Üç Robot Kanunu’dur. Üç Robot Kanunu’na göre;
1-) Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
2-) Robotlar, Birinci Kanun’la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3-) Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun’la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
Ben, Robot’ta, Isaac Asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. Bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilimkurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. Asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor. Ben, Robot 25 sene sonra yeni edisyonuyla, İthaki Bilimkurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak geri dönüyor.
18- Kaplan! Kaplan! (The Stars My Destination) / Alfred Bester
“Yüksek maceranın, zengin yaşamanın ve zor ölmenin olduğu bir Altın Çağ’dalardı… ama kimse öyle düşünmüyordu. Servet ve hırsızlığın, talan ve yağmacılığın, kültür ve ahlaksızlığın geleceği… ama kimse bunu kabul etmiyordu. Aşırıların çağındaydılar, ucubelerin büyüleyici yüzyılı… ama kimse bunu sevmiyordu.”
Uzayda ölüme terk edilen ve 170 gün boyunca havasız ortamda hayatta kalmayı başaran Gully Foyle, kendine geldikten sonra gemi enkazından kurtulur ve intikamını almak için yola koyulur. Tüm Dünya’yı değiştirecek bir sırrı da yanında taşımaktadır.
Alfred Bester Kaplan! Kaplan!’da bilimkurguya getirdiği tüm yenilikleri bir seviye ileri götürüyor ve belki de yazılmış en iyi bilimkurgu romanını ortaya çıkarıyor. Kaplan! Kaplan!, bilimkurgu edebiyatındaki Monte Kristo Kontu.
19- Bitmeyen Savaş (Forewer War) / Joe Haldeman
Joe Haldeman, yalnızca tarihin en iyi bilimkurgucularından biri değil ayrıca bir Vietnam gazisi. Robert A. Heinlein’ın, “Okuduğum en iyi gelecek nesil savaşı tasviri olabilir,” diye tanımladığı Bitmeyen Savaş ise askeri bilimkurgunun antimilitarist mucizesi.
İnsanlığın, çökmüş yıldızlar aracılığıyla galaksinin çeşitli yerlerine anında seyahat edebildiği bir gelecekte, insanlar Tauranlar dedikleri, iletişim kuramadıkları bir uzaylı ırkla savaştadır. Dünyanın geleceği parlak gençlerinden oluşan elit saldırı takımlarından oluşan ordu, çeşitli liman gezegenlerin kontrolü için bu ırkla çatışma halindedir.
Binlerce ışık yılı uzaktaki gezegenlere yapılan seferler… Zaman genişlemesi yüzünden Dünya’da daha hızlı akan yıllar… Canlılara düşman koşullarda verilen eğitimler… Ve tüm bu şartlar yüzünden, Dünya’ya döndüklerinde ayak bastıkları gezegenlerden çok daha yabancı bir gezegenle karşılaşan askerler…
20- Ay Zalim Bir Sevgilidir (The Moon Is a Harsh Mistress) / Robert A. Heinlein
Robert A. Heinlein şüphesiz ki tarihin en etkili bilimkurgu yazarlarından; Isaac Asimov’un deyişiyle bilimkurguya yön veren üç büyük yazardan biriydi. Samuel R. Delany ise yazarın tür üzerindeki etkisini, “Heinlein’ın etkisinden kurtulmaya çalışanlar her seferinde gökyüzü ya da okyanus gibi engin bir şeyle uğraştıklarını fark ediyorlar,” diyerek anlatmıştı. En iyi roman dalında Hugo Ödülü’nü dört kez kazanan üstat halen bu rekoru elinde tutuyor. Hugo ve Prometheus ödüllü Ay Zalim Bir Sevgilidir ise pek çoklarınca yazarın en iyi eseri olarak kabul ediliyor.
Ay’ı Dünya’dan kontrol eden Otorite’ye karşı, yalnızca mahkûm ve sürgünlerin gönderildiği ceza kolonisine dönüşmüş Ay’daki isyanın ve devrimin öyküsü bu. Ayrılıkçı hareketin liderleri haline gelen bir bilgisayar uzmanı, karizmatik bir genç kadın ve yaşlı bir akademisyenin köleleştirilmiş insanların geleceğini değiştirme hikâyesi. Ve birbirinden farklı bu üçlüye ek olarak, kendi kendine bilinç kazanmış, mizah yolunda tüm özelliklerini devrimin nihai başarısına adamış olan süper bilgisayar Mike’ın çabası burada anlatılan.
Ay Zalim Bir Sevgilidir siyaset, insanlık, tutku, devrim, teknoloji, mizah ve insan özgürlüğüne adanmış yaşamların peşinde koşan bir başyapıt. Le Guin’in Mülksüzler’i gibi, siyasi bilimkurguda bir devrim!