Hint Mitolojisinden Bilimkurgu Çıkarmak: Işık Tanrısı

Işık TanrısıÜlkemizde daha çok Amber Yıllıkları adlı fantastik seriyle tanınan Amerikalı yazar Roger Zelazny, aslında bilimkurgu edebiyatına daha çok katkı sağlamıştır. Hem bilimkurgu hem de fantastik alanında eser veren nadir yazarlardandır ve kendine has üslubuyla okurlarını sürekli şaşırtmaktadır. Yazarın 1968 yılında Hugo ve Nebula ödüllerini kazanarak adını duyuran Işık Tanrısı adlı romanı, ülkemizde İthaki Yayınları tarafından 1999 yılında basıldı.

Yazar Işık Tanrısı için “İstendiğinde bilimkurgu istendiğinde fantastik roman olarak okunabilecek şekilde yazıldı.” demiştir. Ünlü yazar Arthur C. Clarke, “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez” sözünü bu eser için söylemiş gibidir.

Hikaye, çok uzak bir gelecekte Dünya’nın yok olmasının ardından hayatta kalan insanların, Hint Yıldızı adlı bir uzay gemisiyle bilinmeyen bir gezegene inişinin binlerce yıl sonrasını anlatır. Ana karakterlerimiz teknoloji olarak o kadar ileri seviyeye gelmişlerdir ki halkın geri kalanı, kahramanlarımızın teknolojisini sihir sanmaktadır. Bu ileri teknoloji sayesinde üst tanrılar, ruh ve düşüncelerini yeni ve daha genç bedenlere aktarabilmektedirler. Hikayenin sık sık Hint mitolojisine ve Hindu dinindeki isimlere gönderme yaptığını söylemeden geçmeyelim. Örneğin Trimurti (Brahma, Vişnu ve Şiva)’ye bolca yer verildiğini görüyoruz.

prayer machine - Işık Tanrısı

Tanrıların ihtiyacı olan enerji, halkın dualarını yakıt olarak kullanan makinelerden sağlanmaktadır. Halk tapındıkları bu tanrılardan hem korkmakta hem de onlara saygı duymaktadır. Tanrılarsa enerjilerinin sürekliliği için müritlerinin korkularını ve saygılarını canlı tutmak zorundadırlar. Tanrıların bu zayıflığının farkında olan İvmeciler adlı yarı tanrılar, binlerce yıl önce halkı bilinçlendirmek için birleşmiş ve tanrılarla savaşmıştır. İvmecilerin çoğu tanrılar tarafından yenilmiş ve çok azı sağ kalabilmiştir. Sam de bu sağ kalan yarı tanrılardan biridir ve savaşın ardından yok edilemeyecek kadar değerli olduğuna karar verilip yaşamasına izin verilmiştir. Ancak salıverilmek yerine, adını bile hatırlayamayacağı kadar uzun bir uykuya yatırılmıştır. Asıl hikaye Sam’in uyanışı ile başlar. Bu sahte tanrılar kendilerini nesiller boyu bedenden bedene aktarırken; matbaa, bisiklet gibi her türlü teknolojik gelişmeyi halka yasaklamışlardır. Tanrılar reenkarne edilirken bazen daha üstün özelliklerle ödüllendirilmekte, bazen de maymun, köpek gibi hayvan bedenine konarak cezalandırılmaktadır.

Hikayenin başında Sam’e dair şu kısa bilgilere yer verilir:

Müritleri onu Mahasamatman diye çağırdılar ve bir tanrı olduğunu söylediler. Yine de o, Maha‘yı ve Atman‘ı bırakmayı yeğledi ve kendine Sam dedi. Asla bir tanrı olduğunu iddia etmedi. Gerçi, tanrı olmadığını da iddia etmedi. Zaten o koşullarda ne birini ne de diğerini ikrarın yararı olmazdı, ama sessiz kalmanın olabilirdi.

Işık Tanrısı SamSam’in hikayesi insanlığın hikayesi gibi iyiyle kötüyü, kutsalla lanetlenmişi barındıran çok ilginç bir anlatımdır. Hikaye ilerledikçe son İvmecilerden Sam’in, kendi kadar güçlü olmayan birkaç yandaş toplandığını ve savaşlar yaptığını görüyoruz.

Bu muhteşem romanın tuhaf yanlarından biri de; savaş sahnelerini bir sayfada anlatırken, tapınaklarla dolu bir köyün tasvirine sayfalar dolusu yer verilmesidir. Bazı bölümlerin karakter çeşitliliği açısından zengin olması isimleri akılda tutmayı zorlaştırsa da, her bir karakter hikayeye ayrı bir renk katıyor.

Yazarın kullandığı dil şöyle anlatılabilir: “Batılıların damak zevkine uyarlanmamış bir doğu yemeği gibi, hazmı gerçekten zor.” Hazmı kolaylaştırmak için yavaş okumanızı tavsiye ediyoruz. Bu kitabı ilk okuduğunuzda şaşıracaksınız, ikinci okuyuşunuzda anlayacaksınız, üçüncü okuyuşunuzda hayran kalacaksınız.

Işık Tanrısı kurgulanırken Hint mitolojisinden bolca faydalanmış, Hint mitolojisine aşinaysanız, bu size hikayeyi anlamakta fazla avantaj sağlayacaktır. Gerçi hikayede sadece Hinduizm değil, Budizm esintilerine de çokça rastlıyoruz.

Neil Gaiman’ın Amerikan Tanrıları kitabını yazarken Işık Tanrısı’ndan esinlendiğini söylemesi, hatta kitabını Roger Zelazny’ye ithaf etmesi hikayenin etkileyiciliğine dair fikir veriyor. Ayrıca George R. R. Martin‘in “En iyi beş bilimkurgu romanından biri” demesi fazla iddialı gibi gözükse de, buna hikayeyi okuduktan sonra karar vermek daha yerinde olacaktır. Kesin olan bir şey var ki, bu eserde diğer kitaplarda rastlamadığınız dil kullanımı ve anlatıma rastlayacaksınız.

Yazar: Hamdi Güzeliş

Makine Mühendisi. Dağların, newage müziğin ve bilimkurgunun uzun yıllardır tutkunu. "Turk Seti Team" üyesi.

İlginizi Çekebilir

iduk kapak

Bilimkurguya Açılan Hiciv Penceresi: İdük

Bilimkurguya dair çok şey söylenebilir ama üzerinde uzlaşılan bir şey varsa, o da tek bir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin