bitmeyen-savas

Askeri Bilimkurgunun Başyapıtı: Bitmeyen Savaş

“Gerçek şu ki, Dünya ekonomisinin bir savaşa ihtiyacı vardı, bu durum da çok uygundu. Tonlarca parayı akıtacak bir yer çıkmıştı, üstelik insanlığı bölmek yerine birleştirecekti.”

1943’te ABD’de doğan Joe Haldeman, Maryland Üniversitesi’nde Fizik ve Astronomi bölümlerinde öğrenim gördü. Mezun olmasının hemen ardından askere yazılan Haldeman, Vietnam Savaşı’nda cephede yer aldı. Cephede aldığı yaranın ardından gazi olarak terhis edilen Joe Haldeman’ı askerlik ve savaş deneyimi bir hayli etkilediğinden, kaleme aldığı öykü ve romanlarda bunun etkisi hissedildi. Forever War (Bitmeyen Savaş) da bu etkinin sonucunda ortaya çıkan en önemli eseri olarak bilinmektedir.

Yazarın 1974’te kaleme aldığı Bitmeyen Savaş ikinci romanı olmasına rağmen büyük beğeniyle karşılandı ve bilimkurgunun üç büyük ödülü olarak bilinen Hugo, Locus ve Nebula’yı kazandı. Bu üç ödülü aynı anda kazanan ender kitaplardan biri olmasının yanı sıra, askeri bilimkurgu dalında da tartışmasız bir önderliğe sahip olmayı başardı. Sonradan Bitmeyen Barış ve Bitmeyen Özgürlük isimli iki bağlantılı kitap yayımlansa da, ilkinin gölgesinde kaldılar. 20’den fazla romanı bulunan Haldeman, 2010 yılında Damon Knight Memorial Grand Master Ödülü’nü kazandı ve 2012 yılında ise Science Fiction Hall of Fame’e kabul edildi.

Joe Holdeman

“Geçmişte savaşlar sosyal reformları hızlandırmış, teknolojik gelişmeler sağlamış hatta sanatsal yaratıcılığı ateşlemişlerdri. Bu savaş ise özellikle bu olumlu yan etkilerin hiçbirini sağlamamak için birebirdi.”

Yayımlanmadan önce tam 18 yayınevi tarafından reddedilen Bitmeyen Savaş ilk olarak Ben Bova editörlüğünde Analog dergisinden tefrika edilmeye başlandı. Zamanla farklı yayınevlerince birbirinden çok az farkları bulunan 3 versiyonu basılan roman, Türkiye’de de ilk olarak Ardan Tüzünsoy çevirisiyle 1999’da İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. Aradan geçen zamanda yeni baskı yapmayan ve tükenen kitap, geçtiğimiz yıl Bilimkurgu Klasikleri Dizisi kapsamında yenilenmiş bir edisyonla yeniden satışa sunuldu.

Antimilitarist, kara mizah ve insanlığın savaşma arzusuna eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınan Bitmeyen Savaş, Robert Heinlein’ın Starship Troopers (Yıldız Gemisi Askerleri) eseri ile birlikte askeri bilimkurgunun en sevilen romanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Haldeman, gelecek tasvirini savaş, savaşın nedenleri ve sonuçları üzerinde şekillendiriyor. Galaktik boyutta, gezegenlerarası “bitmeyen bir savaş”ı betimleyen yazar, yarattığı William Mandella karakteri ile birlikte okuruna zamanda sıçramalar ve ışık hızına yaklaşabilen uzay yolculukları yaşatarak Dünya benzeri ve Dünya’dan çok farklı başka gezegenlere seyahat imkanı sağlıyor. Uzayda çökmüş yıldızlar vasıtasıyla sıçramalar yaparak galaksinin en uzak köşelerine dahi çok kısa sürelerde ulaşabilen insanlık, Tauran ismini verdikleri bir uzaylı ırk ile savaşa girmiştir. Teknoloji bakımından ileri bir seviyede olsalar dahi sağlıklı bir iletişim kurmayı başaramadıkları bu garip ırkla savaşması için özel birlikler oluşturulmaktadır. Dünya’da eğitim seviyesi yüksek olan zeki kadın ve erkeklerden oluşturulan bu elit ordu, Tauranlar ile savaşmak adına kendi yuvaları belledikleri gezegenlerinden ayrılırlar.

bitmeyen savas 2

“Birçokları için savaşın en önemli gerçeği, birden bitecek olursa dünya ekonomisinin çökecek olmasıydı.”

Dünya’nın yakınlarında bulunan ve “liman gezegenler” olarak adlandırılan yerlerde birçok farklı eğitimden geçirilen askerler, çok zor şartlar altında daha savaş başlamadan hayatta kalmaya çalışır. Tauranlar’ın her an her yerde karşılarına çıkabilecekleri korkusuyla savaşa hazırlanan askerlerin bir anda kendilerini buldukları bu sıra dışı ortama ayak uydurmaları kolay olmayacaktır. Emir komuta zincirine bağlı kalmak, yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirmek için gereken teknik bilgiye sahip olmak ve savaş başladığında ise gereken cevabı verebilmek adına sıkı çalışmalardan geçmek hayatlarının rutin birer parçası haline gelecektir. Tauran tehdidi sonucu evrenin birçok yerine seyahat eden “seçkin askerler”in henüz düşmanlarını görmemelerine rağmen kendilerini, onları nasıl öldüreceklerine dair detaylı anlatımlar karşısında dinleyici olarak bulmaları da yine yazarın kitabın içine bolca serpiştirdiği kara mizah öğelerinden yalnızca biri.

Dünya’ya geri dönen askerler uzaydaki sıçramaları sonucu çok yaşlı olmalarına rağmen genç görünmeye devam etmektedirler. Geri döndüklerinde yaşayan hiçbir yakınlarının olmadığı, tamamen değişen bir Dünya ile karşılaşmaları onları sarsmaktadır. Mandella ve sevgilisi Marygay de bu durumu yaşayan askerlerdendir. Birçok şeyin karneye bağlandığı, para birimlerinin değiştiği, sağlık sistemlerinin farklılaştığı ve devlet tarafından nüfusu kontrol etmek adına insanların homoseksüelliğe alıştırıldığı bir Dünya tasvirine ayak uydurmaya çalışmak bir hayli zordur onlar için. Savaşın yeniden başladığını ve terfi alarak ordu içinde yükseldiklerini öğrendiklerinde bir yandan sevinecek duruma gelmişlerdir zira Dünya eski Dünya değildir.

“Resim ve heykeller işkence ve karanlık bunalımlarla doluydu; filmler durgun ve korkusuzdu; müzik eski kalıpların nostaljik tekrarlarının etkisindeydi; mimari genellikle herkese başını sokacak bir yer bulmaya yönelikti; edebiyat ise anlaşılmaz bir hal almıştı.”

Madella’nın uğruna savaştığı Dünya’ya her dönüşünde farklı bir toplumla karşılaşmasını, askerlerin topluma, toplumun ise askerlere karşı yabancılaşmasını eserinde çok iyi bir şekilde veriyor Haldeman. Dünyanın geçirdiği evrimde teknolojik ve bilimsel gelişmelerin rolüne de değinen yazarın tıpkı Stanislaw Lem’in eserlerinde olduğu gibi anlatmak istediği ana temalardan biri ise kuşkusuz iletişim faktörünün önemi. Özellikle kitabın sonuna doğru savaşın bir gereklilik olup olmadığı, neden ortaya çıkarıldığı ve aslında çıkmamasının çok basit olduğu gibi sorgulamalarıyla iletişim kavramının önemini de gözler önüne seriyor. Tauran uzaylı ırkıyla savaşmanın asıl nedeninin iletişimsizlik olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Haldeman savaşın iğrençliğini ve gereksizliğini gözler önüne sererken, sudan sebeplerle ortaya çıkarılan bu anlamsız şeyin insanlık var oldukça da sonlanmayacağını dile getiriyor. Kaleme aldığı romanında savaşın insanlığa verdiği zararları ekonomik, siyasi, kültürel ve psikolojik açılardan değerlendiriyor. Bitmeyen Savaş ile yalnızca bilimkurgu alanına değil, genel olarak edebiyat tarihine sarsıcı bir distopya örneği hediye eden Joe Haldeman, etkisi uzun yıllar sonra dahi sürecek bir başyapıta imza atıyor. Savaşı ölümcül bir hastalık olarak nitelendirerek insanları sağlıklı kurbanlar olarak gören yazar kalemi döndüğünce bir “barış çığlığı”na imza atıyor.

“1143 yıllık savaş varsayımlarla başlamış ve sırf iki ırkın iletişim kuramaması yüzünden sürmüştü. Konuşmayı başardıklarında ilk soru ‘Bunu neden başlattınız?’ ve yanıt da ‘Biz mi başlattık?’ olmuştu.”

Yazar: Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Kitap okur, belgesel izler, sinema, felsefe ve bilimkurguyla ilgilenir, öykü yazar. Kayıp Rıhtım'da başladığı yazarlık serüvenine, Fantastik Canavarlar ve Bilimkurgu Kulübü gibi internet sitelerinde ve çeşitli dergilerde devam etmekte. bahridogukan@gmail.com

İlginizi Çekebilir

tanrinin-gozundeki-zerre-kapak

Aynaya Bakarken: Tanrı’nın Gözündeki Zerre

İnsanlık, kendini her şeyin merkezine koydu önce. Uzun bir süre kabul gören bu kibir, kendini …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin