Artırılmış Gerçeklik (İngilizce Augmented Reality – AR) kavramı, Apple’ın yeni ürünü Vision Pro’nun lansmanının yapılmasıyla yeniden popülerleşti. Artırılmış Gerçeklik, gerçek dünyadaki çevrenin ve içindekilerin, bilgisayar tarafından üretilen ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek meydana getirilen canlı veya dolaylı fiziksel görünümü olarak tanımlanıyor¹. Artırılmış gerçeklikte zenginleştirme gerçek zamanlı olarak gerçekleşir ve zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojisinin de yardımıyla kullanıcı etrafındaki yeni ek bilgiler ile etkileşime girebilir. Kısacası, gerçekliğin bilgisayar ve bağlantılı başka bir cihaz (telefon vb.) tarafından değiştirilmesi ve artırılması dolayısıyla sanal gerçeklikten farklıdır. Çünkü sanal gerçeklikte gerçek dünya yerine tasarlanıp canlandırılmış başka bir sanal dünya bulunmaktadır. Artırılmış gerçeklik ise gerçek dünyanın üzerine giydirilmiş bir giysi gibidir.
Apple Vision Pro’nun paylaşılan kullanım videolarında kafalarında kasklarla dolaşan ve parmaklarını boşlukta hareket ettiren insanların distopik görünümüne rağmen, aslında pek çok alanda insanın yeteneklerini zenginleştirecek yeni deneyimler vaat ettiği söylenebilir. Örneğin, sanal boşlukta akan notalar sayesinde dileyen herkes artık bir piyanonun başına geçip en zor parçaları çalabilecek. Ya da yapay zekâyla desteklenmiş eş zamanlı sesten metne çeviri uygulamaları ile beraber, işitme engelliler için dünya daha da zenginleşmiş olacak. Benzeri bir durum görme engelliler için de geçerli olacak, Vision Pro etraftaki nesneler ve özellikleri hakkında gerçek zamanlı bilgileri kulaklık yoluyla kişiye aktarabilecek. Yine yapay zekâ destekli dil çevirileri sayesinde karşınızdaki kişinin dilini bilmeseniz de ne dediğini ekrandan okuyabileceksiniz. Paylaşılan başka bir videoda ise, deepfake teknolojisi Apple Vision Pro’da kullanılırsa neler olabilir gösteriliyor². Bir tıklamayla partnerinizin dilediğiniz ünlüye dönüşebiliyor olması ilişkileri de tıpkı gerçeklik gibi zenginleştireceğe benziyor ya da “artırılmış kavgalara” da yol açabilir tabii.
Bilimkurgu yapıtları, teknolojiler hakkında kâhinvari bir şekilde onları icat edilmelerinden önce hayal ederek sunmalarıyla bilinir. Söz konusu artırılmış sanal gerçeklik teknolojileri olunca da bu durum farklı değil. Örneğin, artırılmış gerçeklik benzeri bir teknolojiye bilimkurgu yapıtlarında ilk kez L. Frank Baum’un 1901’de yazdığı “The Master Key” adlı kısa öyküsünde rastlanıyor³. Bu alandaki ilk patent ise Morton Leonard Heilig adlı mucit ve film yapımcısı tarafından “Sensorama” adıyla 1962’de alınıyor⁴. Bilimkurgunun klasiklerinden olan Terminator’ın ilk iki filminde ve Robocop’ta da artırılmış gerçekliğin o yıllardan günümüzü haber verircesine yetkin kullanımlarını görmüştük.
Bu yazımızda ise sizlere artırılmış sanal gerçekliğin en iyi kullanıldığı güncel beş bilimkurgu filmini derledik⁵. Sizler de yorum kısmına bu listede yer alması gerektiğini düşündüğünüz başka filmleri ekleyebilirsiniz.
Kingsman: The Secret Service
Matthew Vaughn’un yönettiği, başrollerinde Colin Firth, Taron Egerton ve Samuel L. Jackson’ın oynadığı bu casusluk ve komedi karışımı 2014 yapımı filmde, ayakkabılara gizlenmiş bıçaklardan sigara çakmağı olarak kılık değiştirmiş el bombalarına kadar yüksek teknoloji ürünü casus silahlarına rastlıyoruz.
Kullanılan bazı silahlar ise artırılmış gerçeklik yetenekleriyle donatılmış. Film boyunca Eggsy’nin akıllı gözlükleri kullanarak holografik telekonferans yapmasını, Kingsman Şemsiyesi’ndeki balistik kalkanı kullanarak kendini savunmasını ve daha fazlasını görebiliyoruz.
Star Wars: The Force Awakens
Artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisinin en erken görünümlerinden bazıları ilk Star Wars filmlerindeydi. Örneğin holografik projeksiyonları, uzay satrancını ve farklı galaksilerin sanal haritalarını bu kategoride sayabiliriz.
Bu trend, seride yıllar boyunca devam etti ve 2015’te gösterime giren Star Wars: Güç Uyanıyor‘da çok daha belirgin oldu. Öyle anlaşılıyor ki Star Wars, artırılmış gerçekliği sinemada göstermeye bundan sonra da devam edecek.
Blade Runner 2049
1982’deki klasik filminden yıllar sonra 2017’de gösterime giren ve Denis Villeneuve’in yönettiği, başrollerinde Harrison Ford ve Ryan Gosling’in oynadığı “Blade Runner 2049” filminde yeni bir karakter olan Joi’yi tanıyorduk.
Ana de Armas tarafından canlandırılan bu karakter, sahibi tarafından tamamen özelleştirilebilir holografik bir yansımaydı. Donanımı, yapay zekâ sayesinde çevre verilerini işleyerek kullanıcısıyla birlikte yaşamayı deneyimlemesine yardımcı oluyor, dijital bir arkadaş şeklinde hizmet vermesini sağlıyordu.
Ready Player One
AR/VR teknolojisinin en büyük potansiyel uygulamalarından biri oyunlarda kullanılmaktadır ve 2018 yapımı Ready Player One, bunu hayata geçirip göstermekte oldukça ilham vericiydi.
James Halliday tarafından oluşturulmuş bir VR dünyası olan OASIS, oyuncuların hayal edebilecekleri her şeyi yapmalarına olanak tanımasıyla biliniyor. Oyuncular, vücutlarını tamamen kapatan giysilerini giyip 360 derece koşu bantlarında koşarak gerçek hayatlarından kaçma şansını elde edebilmek için tüm hayat servetlerini bu video oyununa yatırıyor.
Spider-Man: No Way Home
2021 yılında gösterime giren filmde Peter, akıllı gözlükleri üzerinden artırılmış gerçeklik teknolojisini kullanıyor, tıpkı Apple Vision Pro’da olduğu gibi. Kıyafet ve silah tasarımlarının hologramlarını ve daha fazlasını içeren filmde, bu etkileyici teknolojiden göz alıcı örnekler sunuluyor.
Serinin bu filmi aynı zamanda insan anatomisi ve modelleme görselleştirmelerinde artırılmış gerçekliği sergileyerek hayranlarına özel AR içerik sunan bir uygulamaya da sahip.
Kaynaklar: