Uzaylılar nerede? Onlara altın plak gönderdik, Mars’ta ve diğer gezegenlerde onları aradık; vargücümüzle onlardan bir sinyal arıyoruz ama sonuç: Sıfır. Korkunç bir ihtimali de gözardı etmemek gerek: Ya hepsi iklim değişikliği yüzünden öldüyse? Bu bizim için hiç iyi olmaz çünkü hem uzaylı arayışımız boşa geçmiş olacak, hem de bu sonun bizim de başımıza gelme olasılığı bir hayli fazla. Astrobiology dergisinde yayımlanan makaleye göre Rochester Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, gerçek bir kayıp medeniyete dayanan matematiksel bir model ile iklim değişkiklerine diğer medeniyetlerin (uzaylı veya insan) nasıl tepki verebileceklerini ölçtü.
Yok olmuş medeniyet deyince akla Paskalya Adası’ndan daha iyi bir örnek gelmiyor. Araştırmanın başındaki Adam Frank’e göre, Paskalya Adası muhteşem bir örnek, çünkü sürdürülebilir bir ortam için bir ders niteliğinde. Yine başka bir araştırmaya göre Paskalya Adası’nın sakinleri, doğal kaynaklarını tüketmiş; bu da açlığa ve ebedi yokoluşa yol açmış. Paskalya Adası’nın kapalı bir sistem olduğunu unutmamak gerek; kara parçalarından izole olduğu için kaynaklar tükenince ada sakinlerinin kaçacak bir yeri olmamıştı. Paskalya Adası sakinlerini ve hızla azalan doğal kaynakları baz alan modellemeyi kullanarak araştırma ekibi, kısıtlı doğal kaynaklara sahip medeniyetler (biz insanlar gibi) için birkaç muhtemel senaryo tasarlamayı başardı.
“Tükeniş” olarak adlandırılan Senaryo A’da nüfus o kadar hızlı yükselir ki çevresel ortam artık yaşamı destekleyemez. “Yok oluş”un çeşitli türleri olan Senaryo C ve D’de gelişen nüfus, sürekli artan sıcaklıkla karşı karşıyadır. Senaryo C’de söz konusu medeniyet bu artan sıcaklığa alışamaz, doğal kaynaklarını hızlıca tüketir ve yok olur. Senaryo D’de ise gelişen nüfus, artan sıcaklığa ve kaynak değişime alışır, ama bu değişim çok azdır ve geç gelir; bu medeniyet de yok olmaktan kurtulamaz.
Neyse ki, medeniyetlerin yok olmadığı bir senaryo var. “Sürdürülebilirlik” isimli Senaryo B’de sözkonusu medeniyet, yeterince çabuk bir şekilde sürdürülebilir alışkanlıklar elde ederek kendini yok olmaktan korur. Nüfus, doğal kaynakları idareeli kullanarak kendini dengeler. Bu senaryolar düşünüldüğünde, medeniyetimizin hayatta kalabileceği bir senaryoya ilerlemediğimiz kesin.
Her medeniyetin atlatmak zorunda olduğu “soy tükenmesinden hayatta kalma olayı” da dahil olmak üzere, neden başka yaşam formlarını bulamadığımıza ilişkin birçok teori var. Başka medeniyetlerin benzer tehlikelere yaklaşımının nasıl olduğunu anlamak, biz insanlığın bu tehlikelere daha hazırlıklı olmasını sağlayabiilir. En nihayetinde, her senaryoda hayatta kalmak ve yok olmak arasındaki fark, medeniyetlerin azalan doğal kaynaklara ne kadar erken tepki verdiğidir.
Adam Frank’e göre evren, kazananlarla (bir yol bulup hayatta kalanlar) ve kaybedenlerle (tepkisiz kalıp yok olanlar) dolu. Asıl soru, bizim hangi grupta olacağımız.