Sürpriz bozan olmaksızın üzerine konuşulamayacak ya da yazılamayacak bir dizi Kübra, bu yüzden yazıda hem dizi hem de kitap açısından sürpriz bozan unsurlar olabileceğini peşinen belirtelim.
Türkiye’deki yayın hayatına 2016 yılında başlayan Netflix’te yerli yapımlar görmeye alıştık epeydir. Dönem dizileriyle romantik komedileri bir yana bırakırsak, 2018’de yayımlanan Hakan Muhafız’ın ardından Atiye ve Yakamoz S-245, yerli yapımların yetersizliğinden yakınan bilimkurgu ve fantazya takipçileri tarafından heyecanla karşılandı. 2022’nin son aylarında, Afşin Kum’un ödüllü romanı Sıcak Kafa’nın aynı adla yayımlanan Netflix dizi uyarlamasının ardından Yaratılan’la birlikte yerli bilimkurgu eserlerine yönelik iltifatın münferit olmadığını gördük, derin bir nefes alarak devamını beklemeye koyulduk. Sıcak Kafa, kitaptan çokça ayrılması ve ikinci sezonunun gelmemesiyle üzse de genel olarak beğenildi, distopik anlatıları sevenlere iyi geldi. Son olarak, yine Afşin Kum’un, Sıcak Kafa’dan sonra yayımlanan ikinci romanı Kübra’nın, Netflix dizi uyarlaması çıktı karşımıza.
Senaryo Murat Uyurkulak, Rana Mamatlıoğlu ve Bekir Baran Sıtkı tarafından kaleme alınmış. Kahramanımız Gökhan Şahinler, İstanbul’un kenar mahallelerinden Ormancılar’da orta hâlli ailesiyle birlikte yaşayan, mazbut denebilecek, ağırbaşlı, çevresinde sözü dinlenen bir gençtir. Bir yıl önce kaybettikleri babalarının acısı yüreklerinde hâlâ taze olan annesiyle kız kardeşinden oluşan çekirdek ailelerini taşıyan odur.
Çalıştığı torna atölyesine ortak olmanın hayalleri, patronun serseriliğin sınırlarında dolaşan hayta oğlu yüzünden gerçekleşemeyecekmiş gibi görünse de var gücüyle çalışmaya devam eder, çalışma azminden ve ahlâkından ödün vermez. Sevgilisi Merve’yle gelecek planları yapma arifesinde olması ve torna atölyesine ortak olma çabası bir yandan, evde birbiriyle kavga etmeye yer arayan annesi ve kız kardeşi diğer yandan bunalmış durumdadır. Huzursuzluğu onu anlam arayışına ve maneviyata yöneltir, kendisini bir fikir paylaşma ortamı olan telefon uygulaması Soltaç’ta bulur. Uygulamadaki yazışmalarda kullandığı takma adı Semavi, başına geleceklerin ve hikâyemizin habercisi gibidir. Bir diğer Soltaç kullanıcısı Kübra, Gökhan’a, yani Semavi’ye gönderdiği “Sen farklısın” mesajıyla, yol aldığı maneviyat denizinde Gökhan’ın pusulası olarak onu peşinden sürükler, hâliyle bizi de. Gökhan’ın, Allah’ın kendisiyle konuştuğuna inanmasına varan dönüşümüne ve sonrasındaki toplumsal olayların başlamasına sebep olan Kübra’nın sırrı ise ancak birinci sezon finalinde anlaşılır. –Sürpriz bozanlardan hoşlanmayanlar için yazıdan son çıkış!
Genel olarak baktığımızda Gökhan’ın “metamorfozunun” bölümlere ustaca yedirildiğini söyleyebiliriz. Doğup büyüdüğü mahalle ve doğal çevresi düşünüldüğünde mayası çoktan hamuruna katılmış gibi duran muhafazakârlık, Kübra’nın türlü retorik cambazlıklarla donattığı mesajları ve çevresinde o ne dese inanmaya hazır bir kitleyle bir araya gelince mayalı hamurun kabardığını, Gökhan’ın kabına sığamamaya başladığını görürüz. İlk bölümden itibaren kafasından çok ender olarak çıkardığı beresi sezon finalinde artık gözümüzde bir bere değil, hoca takkesidir mesela. Sadece bere değil, Gökhan’ın oturup kalkması değişir, bakışlarına bir mana oturur, sesi giderek derinleşir. Kübra’dan aldığı mesajların Allah’tan geldiğine, Allah’ın kendisiyle konuştuğuna inanan birisinin nasıl davranması gerektiğine inanıyorsa öyle davranmaya başlar Gökhan.
Burada, Gökhan’ın çevresindeki kitleden, başlangıçta çevresindeki bir avuç mahalleliyken hikâye ilerledikçe sayıları binleri bulan müritlerinden söz etmek gerekiyor biraz. Kitleleri peşinden sürükleyen inanç sistemlerinin ortak özellikleri arasında karizmatik bir liderle liderin sözünü ve karizmasını destekleyen mucizeler başta gelir. Gökhan’da bu karizmayı, söylediklerinde de Kübra’nın mucizelerini bulan sıradan inananlar için bu kitleye dâhil olmak o kadar kolaydır ki! Bir süre sonra bireysel iradelerini yok sayarak tek bir varlık olarak hareket etmeye başlayacaklar ve bu yeni varlıklarının yeni iradesiyle daha önce farkına varmadıkları ve kontrol edemedikleri sonradan anlaşılacak bir güce kavuşacaklardır.
Öte yandan, Kübra’da hâlihazırda bir inanç sistemi bulunduğundan ve bu inanç sisteminde yeni bir elçilik söz konusu olamayacağından Gökhan’ın iddiası onu üstü kapalı bir şekilde inancının sınırlarına, tehlikeli sulara taşımaktadır aslında. Sınırların çoğu zaman insanı zorlaması ve canlandırması beklenir ama burada Gökhan körleşmeye başlar, nihayetinde tüm benliğiyle inancına teslim olur. Başlarda varlığını, nereden gelip nereye gittiğini sorgulayan, bu uğurda sosyal medya uygulamalarında tanımadığı insanlarla fikir alışverişinde bulunan Gökhan değildir artık o, dönüşüm tamamlanmıştır.
Aradaki oyuncaklı ipuçlarını saymazsak daha jeneriğinden başlayarak izleyicide inanç eksenli bir hikâye izleyeceği beklentisi yaratan Kübra, sonrasında da yukarıda bahsini ettiğimiz akışla ilerliyor. Son dönemde arka arkaya yayımlanan, muhafazakâr ve seküler yaşam çatışması üzerine kurulu dizilerin tedrisatından geçmiş izleyicide bu beklenti muhtemelen daha da fazla olmalı. Kübra’nın bilimkurgu içeriği ise geri planda bir ayrıntı olarak, daha sonra açıklanmak üzere, âdeta rölantiye alınıyor. Kitapta her iki mesele eşzamanlı anlatılırken dizide farklı bir ritim izlenmesi kitabı okuyanlarla, Netflix yapımı diziyi izleyenlerin farklı “Kübra”lar üzerine düşünmesine neden oluyor. Bunun her iki tarafta da hayal kırıklığı yaratabileceğini söylemek mümkün. Alıştığı dizilere benzer bir hikâye izlemek için ekran başına geçen izleyici son anda ters köşe olmaktan hoşlanmazken bilimkurgu izleyicisi de bilimkurgunun sahneye son anda, bir tür deux machina olarak çıkmasına bozulabilir.
Dizideki finale ve Kübra’ya gelince… Gökhan’ın Kübra’yla kurduğu ilişki ya da iletişimin sadece akıllı telefon ve internet üzerinden olduğu düşünülürse Kübra’nın kim, hadi sözümüzü sakınmayalım, ne olduğu tahmin edilebilir aslında. Kübra’dan akıl almaz bir zamanlamayla gelen ve kimi zaman da bütün şehrin elektriklerinin kesilmesi gibi mucizelerle desteklenen mesajlarla kafası iyice karışan Gökhan’ın danıştığı cami imamının da belirttiği gibi artık teknoloji çok ilerlemiştir, öyle değil mi? Sahiden de Kübra, teknolojinin bir ürünü daha doğrusu yapay zekânın yaratıp yönlendirdiği bir personadır. Kübra ismi ise Knowledge Unit Based Reasoning Automaton ya da dilimizdeki karşılığıyla Bilgi Birikimi Tabanlı Akıl Yürütme Otomatı ifadesinden gelmektedir.
Bu, belki de insanı en çok zorlayan eylemlerden olan karar vermeyi kolaylaştırmayı ve hata payını minimuma indirmeyi amaçlayan bir projedir. Yazılım dehası Berk’in başında bulunduğu yazılım ekibinin iddiasına göre KUBRA, ulaşıp toplayabildiği veri birimleri oranında hatasız kararlar verebilecek bir yapay zekâ sistemidir. Elbette hedef günlük hayata dair basit ve sıradan kararlar değil, bir anda bol sıfırlı rakamların kazanılmasına ya da kaybedilmesine neden olabilecek kararlardır. Bu da aslında şirketlerin faaliyetleri konusunda stratejik kararlar vermesi beklenen ve hatalı karar verebilme potansiyelleri nedeniyle sermayenin doymak bilmez iştahının önünde potansiyel bir engel olarak duran herkesin devre dışı bırakılması demektir.
İnsan zihninin alamayacağı kadar fazla veriyi akıl almaz hızlarda işleyerek hatasız kararlar verebileceği iddia edilen KUBRA, sermayenin ve patronların rüya elemanıdır ve yapay zekânın varoluşundaki temel meselelerden birisi olarak, nihayetinde insanı yok saymayı hedefleyen projenin mimarları da yine insanlardır. KUBRA’nın vereceği kararlarla insanlar rahatlıkla işlerinden atılabilecekler ya da iş başvurularını KUBRA değerlendireceğinden çalışanların kariyerlerini de yapay zekâ belirlemiş olacaktır. Yazılım ekibinden, bu durumun etik olup olmadığını yani insanların kaderinin bir makine tarafından belirlenmesinin doğru olup olmadığını sorgulayan Adem’e, Berk’in cevabı nettir: “Peki bunu insanlar yapsa daha mı iyi?” Asimov’un ölümsüz karakteri Susan Calvin’e göre de üç robot yasasına uydukları için robotlar her zaman insanlardan daha iyi ve daha güvenilir değiller midir? Cevabı cebimizde hazır olmayan bir soru daha bize.
Tüm bunların yanında bir problem daha vardır, KUBRA henüz öğrenme aşamasındadır, hâlâ ve çok yoğun bir şekilde saçmalayabilmektedir.
Burada Afşin Kum’un dille meselesine değinebiliriz sanırım.
Sıcak Kafa’dan itibaren izini sürdüğümüz bu mesele orada karşımıza insanların abuklaması ve bunun neticesinde iletişimin tamamen ortadan kalkması olarak çıkıyordu. Kübra’da ise iletişim ziyadesiyle mevcut. Hatta bir iletişim enflasyonu söz konusu diyebiliriz ama Kübra’nın da dili abuklamadan uzak durmuyor, Gökhan’a gönderdiği mesajlar kendi başına hiçbir şey ifade etmiyor. Kübra’da farklı olan, Gökhan’ın bu mesajlar üzerinde düşündükçe kendince anlam yüklemesi ve cümlelerin Gökhan’ın inanç sisteminde bir karşılık bulması oluyor. Bu durumda sadece inanç ve teknoloji değil, inanç ve dil arasındaki bir çatışmadan ya da iki anlaşamazın birbirini anlamaya ahdetmesinden söz edilebilir belki.
Mantralardan dualara kadar, dille inanç arasında sağlam bir bağ olduğunun çoktandır farkındayız. Bu bağın Kübra’daki tezahürü ise yazılım ekibinin, çalışmalarının durma noktasına geldiği bir sırada, neredeyse eğlencesine kalkıştıkları bir deney neticesinde ortaya çıkıyor. Küresel ağdaki sosyal medya hesaplarına, dolayısıyla milyarlarca kullanıcının sayısız platformdaki yazışmalarına ve şifrelerine erişimini sağladıkları KUBRA’ya, üzerinde çok da düşünmeden verdikleri “iktidarı ele geçir” komutuyla başlayan bu deney, yol açtığı yıkım düşünüldüğünde tam da KUBRA’nın geliştirilme amacının ne kadar doğru olduğunu ve insanın bedeli çok yüksek yanlış kararlar verme potansiyeline sahip olduğunu göstermesi bakımından da dikkat çekici.
Sonuçta Kübra bir inanç hikâyesi değil ama bir teknoloji ya da yapay zekâ hikâyesi de değil. Belki de asıl cazibesi burada, insanın zekâsını kullanarak varoluşunu ve inancını sorgulama çabasını, zekâmızın bizi ulaştırdığı yerdeki varoluşumuzla yüzleştirmesinde saklı. Asimov’un tanımıyla bilimkurgu, insanların bilim ve teknolojideki gelişmelere verdikleri tepkileri ele alır. Kübra, bu tanıma inancı eklemesiyle dâhil olarak bilimkurgu tutkunlarına takip etmekten pişman olmayacakları bir hikâye sunuyor. Dizi ya da kitap, Kübra’yı izleyip okumak gerek.