siborg egitim

Geleceğin Siborglarını Eğitmek

Bilgeliği düşündüğümüzde, çoğunlukla eski zaman filozoflarını, mistikleri veya manevi önderleri hayal ederiz. Bilgelik gözümüzde genelde geçmişle ilişkilidir. Yine de bazı entelektüel liderler geleceğin teknolojik evrimi bağlamında bilgeliği tekrar gözden geçirmemiz için bize meydan okuyor. Sanal gerçeklik, büyük veri, yapay zeka ve robotik gibi üstel teknolojilerin (Moore kanununda olduğu gibi belli bir periyotta kabiliyetlerini ikiye katlayan ya da maliyetlerini yarıya indiren teknolojiler) yükselmesiyle insanlar gittikçe daha güçlü araçlara erişiyorlar. Bu araçlar kendi başlarına ne iyi ne de kötü. Bunların ne amaçla kullanıldığını insanların etik değerleri ve karar alma yöntemleri belirliyor.

Gelecek temalı tartışmalarda, entelektüel ve ahlaki gelişmelerden çok teknolojik ilerlemeye odaklanıyoruz. Gerçekte gelecekteki insanların sahip olabilecekleri erdem, teknolojik araçlardan daha güçlü olabilir. Tom Lombardo ve Ray Todd Blackwood tam anlamıyla bunu savunuyor. Disiplinler arası “Geleceğin Bilge Siborg’ünü Eğitmek” başlıklı yazılarında, insanlığın geleceği bağlamında yeni bir bilgelik tanımı öneriyorlar.

Biz Siborg Olduk Bile

Lombardo ve Blackwood’un yazısının asıl amacı, yakında siborglaşacak gelecek nesiller için devrimci eğitim modelleri araştırmak. Bu tür “Siborg” yetiştirme fikri bilimkurgu gibi gelebilir, ancak kendinize ve etrafınızdaki dünyaya dikkat ederseniz, siborglar uzun zaman önce ortaya çıktı. Jason Silva gibi tekno filozoflar, yeni nesil teknolojik cihazlarımızın soyut bir beyin-makine arayüzü olduğuna işaret ediyor. Bilgi depolamak ve geri okumak, hesaplamalar yapmak ve birbirimizle iletişim kurmak için akıllı telefonlar kullanıyoruz. Cihazlarımız zihinlerimizin bir uzantısı. Vücudumuza entegre olmamaları sadece bir ayrıntı artık. Andy Clark ve David Chalmers’ın genişletilmiş zihin teorisine göre, bu teknolojiyi zihinlerimizin sınırlarını genişletmek için kullanıyoruz. Bilişsel becerilerimizi geliştirmek için makine öğrenmesi veya görsel erişimimizi arttırmak için güçlü teleskoplar icat ediyoruz. Böylelikle teknoloji dış iskeletlerimizin bir parçası haline gelerek biyolojik sınırlamalarımızın ötesine geçmemize olanak tanıyor. Başka bir deyişle, zaten siborguz. Ve hep öyleydik.

Böylesine soyut bir siborg tanımı hem güncel hem de düşündürücü. Fakat bu tanıma artık uzun bir süre soyut diyemeyeceğiz. Çünkü geçtiğimiz birkaç yıl, beyin-makine arayüzleri hem donanım hem de yazılım olarak kayda değer gelişmeler sağladı. Uzmanlar, sinir sinyallerini yorumlamak için daha verimli algoritmalar programlarken daha karmaşık elektrotlar tasarlıyor. Bilim insanları felçli hastaların zihinleriyle yazabilmelerini çoktan başardılar ve hatta insanlar beyin dalgalarıyla iletişim kurabiliyor. Ray Kurzweil gibi teknoloji uzmanları, 2030 yılına kadar beynimizin neokorteksini nanobotlarla buluta bağlayacağımıza inanıyor. Bu eğilimler göz önüne alındığında, insanlar giderek daha çok siborga benzeyecek. Gelecekteki okullarımız, bugün olduğu gibi insanları eğitmek yerine yeni bir insan-makine melezini eğitmek zorunda olacak.

Bilgelik Tabanlı Eğitim

Siborgun ister soyut ister somut tanımını ele aldığınızda, eğitim modellerimizi tamamen yenilememiz gerektiği açık. İnsanların güçlü beyin-makine arayüzlerini kafalarına entegre ettiği senaryoya inanmasanız bile, 21. yüzyılın sorunlarıyla başa çıkmak için bilgelik temelli bir eğitime ihtiyaç var. Mevcut eğitim modelleri izole edilmiş konular, standartlaştırılmış değerlendirmeler ve alan bilgisi temel alınarak verimli fabrika işçi kitleleri yaratma hedefiyle endüstriyel çağ için tasarlandı. Artık eleştirel düşünürlere, yenilikçilere ve bilge siborglara ihtiyacımız var. Şu anda, yüksek öğretimin amacı, öğrencilerin toplumun onlara ihtiyaç duyduklarını söylediği dereceleri almasını sağlamak ve onları işgücüne katılmaya hazırlamak. Buna karşın, Lombardo ve Blackwood, bilgeliğin yüksek öğretimin temel amacı olması gerektiğini söylüyor ve pratikte bunun nasıl gerçekleşebileceğini ele alıyor. Lombardo, yeni başlayan üniversite öğrencileri için bilgeliğin geliştirilmesine yönelik iki yıllık kapsamlı bir temel eğitim programı geliştirdi.

Böyle bir eğitim modeli neye benziyor? Lombardo ve Blackwood bilgeliği, her biri bağımsız olarak veya başkaları ile birlikte geliştirilip ölçülebilen bireysel özelliklere ve yeteneklere ayırdı. Yazarlar, küresel sorunlarla başa çıkabilmek ve heyecan verici bir gelecek tasarlamak için gerekli özelliklerin geniş bir listesini hazırladı. Bunlar arasında büyük resmi düşünme, merak, şefkat, kendini aşma, öğrenme aşkı, iyimserlik ve cesaret gibi özellikler var. Yazarların belirttiği gibi, “İçinde yaşadığımız dünyanın karmaşık ve dönüşen doğası göz önüne alındığında, bilgeliğin gelişimi, dünyanın kritik sorunlarını anlamak ve olumlu fırsatları tanımlamak ve yapıcı olarak ele almak için bütüncül, zeki ve etik olarak bilgilendirilmiş bir temel sağlar.”

Sonuçta, bugün dünyamızda gördüğümüz sorunların çoğu gerici zihniyetler, yüzeysel değer sistemleri ya da egosantrik düşünce yapısı gibi eski düşünce biçimlerinden kaynaklanıyor. Bilgeliğin gelişimi gelecekteki toplumlara bu zayıflatıcı değerlere karşı bağışıklık kazandıracak; bilgeliğin tüm liderlere ve toplumun katılımcı üyelerine kök saldığında, dünyamızın nasıl bir yer nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Bilge Siborg

Lombardo ve Blackwood, bizi geleceğin bilge siborglarının hayatlarını nasıl yaşayacağını hayal etmeye davet ediyor. Yarının güçlü insan-makine melezleri aynı zamanda amaç odaklı, şefkatli ve etik olsaydı ne olurdu? Gelişen dijital dünyayı bir merak ve huşu ile algılarlardı. Dijital bilgileri, bir problem çözme aracı ve sonsuz bilgi kaynağı olarak kullanırlardı. Sanal gerçeklik gibi çevreleyici üç boyutlu araçlardan kendilerini ifade ve yaratıcı deneyler geliştirmek için yararlanırlardı. Hızlanarak değişen öngörülemez bir dünyaya adapte olmaya ve gelişmeye devam ederlerdi.

Medya çoğu zaman türümüz için distopik bir geleceği öngörüyor. Makinelerin dünyayı ele geçirmesi yerine, onlarla birleşerek bilge siborglara dönüştüğümüz radikal ama olumlu ve makul bir senaryo da düşünmeye değer. Bu yazı, aşkın bilgeliği, güçlü üstel teknolojilerle birleştirirsek mümkün olabileceklerin minik bir hayalinden başka bir şey değil.

Kaynak

Yazar: Murat Yıldırım

Bilim veTeknik dergisinde popüler bilim yazarlığı ve editörlük yapmışlığım var. Bilimkurgu Kulübü websitesinde yazı yazmaya ve çeviri yapmaya devam ediyorum. Amatör olarak yazdığım hikayelerim yine Bilimkurgu Kulübü websitesinde, Yerli Bilim Kurgu Yükseliyor e-dergiside, Kayıp Rıhtım aylık öykü seçkisi ve Lagari Fanzin'de yayımlandı. Elime geçen, hoşuma giden herşeyi okurum ama özellikle bilimkurgu, fantazi ve korku edebiyatına bayılırım. Eğitim hayatımda yolum Istanbul Atatürk Fen Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi, University of Iowa ve University of Ottawa'dan geçti. Şu anda hayatımı ultrahızlı lazer laboratuvarlarında THz bandında foton toplayarak kazanıyorum.

İlginizi Çekebilir

demolation man kapak

Demolition Man Filminden İsabetli Öngörüler

Gösterime girdiği dönemde nispeten bilinmeyen bir oyuncu olan Sandra Bullock’u (Speed’deki çıkışı bir yıl sonraydı) …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et