Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.
video oyunları

Video Oyunlarının Geleceği #1

Video oyunlarının yaşamlarımızda gerçek anlamda yer alması, 1972 yılında yayımlanan Pong oyunu ile mümkün olmuştur. Amerikalı bilgisayar mühendisi ve programcısı Allan Alcorn tarafından geliştirilen oyun, piyasaya birçok farklı konsol ile sürülmüştür; fakat Pong, yüksek satış rakamlarına Odyssey konsolu ile ulaşmıştır. İki boyutlu grafiğe sahip oyundaki amacımız tenis kortunu andıran bir yüzeyin iki karşı ucunda bulunan ince dikey çubuklarla topu rakibe atmaktı. …

Devamını gör »
The Discovery

Alternatif Gerçeklik: The Discovery

Charlie Mcdowell yönetiminde gerçekleştirilen The Discovery (Keşif), “ölümden sonra ne olduğu” sorusunu gündeme getiriyor. Ölüm sonrası, insanlığın hem dogmatik hem de bilimsel açıdan cevabını aradığı başlıca olgulardan biridir. Yapım, ölüm sonrasını bilimsel açıdan ele alıyor. Robert Redford, Jason Segel ve Rooney Mara gibi başarılı oyuncuları bünyesinde barındıran film, ele aldığı konuyu sansasyonel bir hale getirmeden anlatıyor. McDowell,  konunun hassasiyetinin farkında …

Devamını gör »
felaketin sineması

Felaketin Sineması

Kıyamet sonrasını (post – apokaliptik) konu alan yapımlara baktığımızda, içerdikleri eleştirilerin genellikle “devlet otoritesi” ve “sistemin işleyişi” üzerine olduğunu görüyoruz. Kişisel olarak korkularımızın üzerine gidemesek de, sinema sanatı her daim bunu bizim yerimize yaptı ve yapmaya da devam edecek. En büyük merakımız ve korkularımızdan biri muhtemelen kıyamet olgusudur. Buradaki korkuyu oluşturan kıyamet olgusu, dini bağlamda olmayıp daha çok insanlığın kendi …

Devamını gör »

Bir Neslin Kahramanları: Power Rangers

1993 yılında TV şovu olarak hayatımıza giren “Power Rangers” serisi, esasen Japon yapımı “Super Sentai”nin serbest bir uyarlamasıydı. Japonya’da 1975 yılında TV’de yayım hayatına başlamış olan seri, yapımcı Haim Saban tarafından ABD televizyonlarına uyarlanmıştır. Yapımcı, 80’li yılların başlarında Japonya’da iş amaçlı bulunduğu esnada bu maskeli kahramanları keşfetmiştir. Haim Saban, TV şovunun sahiplerine ulaşıp yapımın hakları konusunda anlaşması neticesinde programı Power …

Devamını gör »
Bill Paxton

Gerçek Bir Karakter Oyuncusu: Bill Paxton

Geçtiğimiz haftalarda Bill Paxton’un ani ve zamansız ölümü, sinemaseverleri derinden üzdü. Yıldız oyuncu statüsüne giren bir isim olmasa bile, gerçek bir karakter oyuncusuydu. Kariyerinde ikonlaşmış birçok işe imza atmış olan usta oyuncu, bilimkurgu sineması için de önemli bir isimdi. 1955 ABD doğumlu Paxton, The Terminator (1984), Weird of Science (1985) ve Commando (1985) gibi yapımlarda yan rollerde gözüktükten sonra kariyerindeki asıl …

Devamını gör »
Home Theater

Evde Film İzlemenin Teknolojik Standartları

Film arşivciliği, 50’li yıllardan beri devam eden bir süreçtir. Teknolojinin gelişmesi ile sinefilller, evlerinde filmleri daha kaliteli medyalarda izleme imkânına kavuştular. Hi-Fi müzik dinleme meraklıları gibi sinefiller, ev ortamlarında da filmlerdeki efektleri ve atmosferi en ince detayına kadar hissetmek ister. Sinemaların filmleri izleyicilere sunmada belli standartları olması gerektiği gibi, ev kullanıcısının da benzer bir keyfi alması için yakın standartlara ihtiyacı vardır. …

Devamını gör »
2001

Yönetmenlik Sanatı

Aguste ve Louis Lumiere kardeşler 22 Mart 1895 tarihinde, Paris’te halka olan açık ilk sinema gösterimini gerçekleştirdiklerinde 7. sanatın da doğmasına neden olmuşlardı. Bu ilk gösterim vesilesi ile sinema, hemen bir sanat olarak kabul görmemişti. Yalnızca kitleleri eğlendirme amacı ile ortaya çıkan bir gösteri olarak değerlendirilmişti. Lumiere Kardeşler’in ilk gösterimde sundukları Sortie des Usines Lumiere a Lyon (Lumiere Fabrikasından Çıkan İşçiler) …

Devamını gör »
Bilimkurgu özgünlük

Bilimkurgu Sinemasında Özgünlük

Bilimkurgu sineması, Georges Meiles (Le Voyage Dans La Lune – 1902) ve Fristz Lang (Metropolis – 1927) gibi ustalarından sonra günümüze kadar hayli gelişti. Bilimkurgu sineması için gelişim yalnızca teknik anlamda değil, 2001: A Space Odyssey (1968), Solaris (1972) ve yakın zamanda izlediğimiz Arrival (2016) ile sanatsal ve felsefi anlamda da olmuştur. Bilimkurgu halen burun kıvrılan bir tür. Aksiyon sineması ile aynı kefede …

Devamını gör »

Uzayda Romantizm: Passengers

Ülkesinde (Norveç) çektiği Hodejegerne (Kafa Avcıları – 2011) ile uluslararası arenada dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Morten Tyldum, kısa sürede Batı’ya transfer oldu ve 2. Dünya Savaşı döneminde ünlü matematikçi Alan Turing’i merkezine alan Enigma (2014) ile 87. Akademi Ödül Töreni’nde adından söz ettirdi. Kariyer basamaklarını emin adımlarla çıkan Tyldum’un yeni eseri Passengers, yönetmenin en vasat işi. Film, Avrupalı yönetmenin takipçileri …

Devamını gör »

Değişen Sinema Anlayışı

Wiplash (2014), The Grand Budapest Hotel (2013) , BoyHood (2014), Gravity (2013) gibi güçlü yapımların ortak özellikleri, geleneksel sinema anlayışının dışında, deneyselliğe yakın ve kendilerine özgü olmalarıydı. Çoğunlukla klasik ve katharsis sinemaya yakın eserlerin Oscar yarışlarında şanslarının daha çok olduğunu düşününce, son yıllardaki ödül törenlerinde geleneksel sinema anlayışının dışında yapımların da yer alması olumlu bir gelişme. 2016’ya damgasını vuran Arrival, alışageldik …

Devamını gör »