Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

Siberpunk Başyapıtı: Ghost in the Shell

Japon çizgi kültürü, manga ve animesiyle batıda yeni bir çizgi film hayran kitlesi oluşturdu ve bu sanatın izleyicisinin yaş ortalamasını yükseltti. 1988 tarihli anime Akira ile başlayan bu ilgi, Venus Mars, Ninja Scroll, Battle Angel Alita ve Princes Mononoke gibi örneklerle artarak batının popüler kültüründe Japon animesine önemli bir yer açtı. Başlarda Amerikan sinemasından etkilenmiş olan anime, şimdi batı dünyasının …

Devamını gör »

Joseph Kosinski ve Oblivion

Bir önceki yapımı Tron: Legacy (2010) ile senaryo açısından zayıf ama görsel açıdan dikkat çekici bir işe imza atan Joseph Kosinski, maalesef gene benzer problemlere sahip bir eserle karşımızda. Makine mühendisliği ve mimarlık eğitimi alan Kosinski, bu yeteneğini sinemasında sonuna kadar kullanıyor. Her iki yapımında da özenle işlenmiş araç ve yapı tasarımları fütüristik özellikler taşıyor ve aynı zamanda işlevseller. Görsel anlamdaki …

Devamını gör »

Kıstırılmışlığın Anlatısı: THX 1138

“Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, bilgisizlikse kuvvettir.” – George Orwell / 1984 Yasama, yürütme, yargı fonksiyonlarının belirli bir zümrenin (tek bir partinin) elinde bulunduğu, baskı unsurunun yoğunca kullanıldığı rejim biçimine totaliter rejim denir. Totaliter rejimin özü devletin kendini oluşturan bireylerin varoluş alanını belirleme yetkisinde yatar. Sanattan bilime, dinden kültüre kadar her şey devletin isteği doğrultusunda şekillenir; bireyin her türlü davranışı inceleme …

Devamını gör »

Varoluşçu Bir Başyapıt: Blade Runner

“21. Yüzyıl’ın başlarında  Tyrell Şirketi, robot evrimini Nexus aşamasına ulaştırmıştı. Bu robotlar neredeyse insana özdeşti ve kopya olarak biliniyorlardı. Nexus 6’lar, güç ve çeviklik bakımından, onları yaratan genetik mühendislerinden üstün ve en az onlar kadar zekiydiler. Kopyalar, Dünya dışında diğer gezegenlerin tehlikelerle dolu keşif ve kolonileştirilme sürecinde köle olarak kullanılıyorlardı. Bir kolonide çıkan isyanın ardından kopyalar, Dünya’da yasa dışı ilan …

Devamını gör »

Aliens: Yaratığın Dönüşü

Ridley Scott 1979’da Alien’ı gerçekleştirdiğinde, bilimkurgu sineması adına bir kilometre taşı yaratmıştı. Türe getirdiği yenilikçi bakış açısı ve alt metinlerinde göze çarpan  işçi sınıfının yanında olan duruşu ile Scott, sinema sanatında bir “Author” olduğunu kanıtlamıştı. H.R Giger’in tasarımları ile dikkat çeken yapım, izleyenlere o güne kadar benzerine rastlamadıkları yabancı bir evren sunmuştu. Daha sonra gelen devam filmleri ile Alien serisi …

Devamını gör »

Alien: Uzayda Çığlığınızı Kimse Duyamaz!

Başyapıt nedir? Bir eserin başyapıt olabilmesi için neleri içermesi gerekir? Provakatif bir soru! Tartışma konusu yapılırsa, işin içinden çıkılamayabilir de. Görece kimi kusurlu eserler, içerdiği kimi farklı yönlerle sanata ışık tutabilmekte ve yön verebilmektedir. Eserin mutlaka her yönüyle mükemmel, sanatın tüm kurallarına uyan, kolay hazmedilir olması gerekli midir? Örneğin Quentin Tarantino Pulk Fiction’uyla senaryo ve yönetmenlik yönünden katı kurallara çok …

Devamını gör »