Dune’dan Star Wars’a, baharın (spice) gezegenler arası çekiciliğinin kökeni dünya tarihimizde gizlidir. Bilimkurguda mecazi anlamı çok geniş bir yelpazeye yayılan baharat, günümüz mutfağında kullanılan halinden bambaşka bir anlama sahip. Örneğin Frank Herbert‘ın Dune eserinde aşırı tüketimi ölümcül olsa da, yıldızlararası seyahat için vazgeçilmez bir madde. Chitra Banerjee Divakaruni‘nin Baharatın Metresi eserinde de neredeyse sihirsel özelliğe sahip bir baştan çıkarıcı rolünde. Yine Star Wars‘ta yasa dışı uyuşturucu, EA Games oyunu Spore‘da ise para birimi olarak karşımıza çıkıyor. Peki bilimkurgu yazarları bu sıradan maddeyi eserleri içinde neden önemli bir yere koyuyor? Sorunun cevabı baharatın dünya tarihinde gizli.
Çoğu yazar için yeni bir roman dünyası yaratmanın ilk koşulu, sosyal ve bilimsel açıdan tanıdık olguları incelemek, sonrasında da bazı özellikleri ve temasını değiştirerek onu tanıdık olmayan bir hale sokmaktır. Georgia Tech Universitesi profesörü ve Bilimkurgu Araştırma Topluluğu eski başkanı Lisa Yaszek‘e göre baharat hem yöresel tınısı ağır basan hem de tüm dünyada monoton sıradanlıkla kullanılan bir madde. Bu durumun doğası gereği alternatif teknolojik çeşitlilik içeren hayali dünyalarda güçlü bir zıtlık ögesi olarak kullanılabiliyor. Yaszek şöyle diyor: “Baharatı ele alırken, yetişen yöresini ve o yörenin insanlarını, kültürlerini de düşünürüz ve bu şekilde dünya yiyeceklerinin algısı kafamızda şekillenmiş olur. Baharat zaten teknolojik bir ürün gibidir. Sayesinde yiyeceklerimizi uzun süre koruyabilir, kötü kokularını bastırabilir, nahoş tatlarını cezbedici hale getirebiliriz.”
Bilimkurgu yeni dünyalar yaratmanın ötesinde bir şeydir tabii. Yarattığı dünyanın sınırlarını sürekli zorlamaya çalışır. Türün Protmetheus’tan Firefly’a, gerçek ve mecazi anlamda hakim alanını artırmaya yönelik girişimi, insanlık tarihindeki baharat ilişkilerine oldukça benzeyen bir hikaye anlatıyor. Yazar Jack Turner‘a göre bilimkurgu eserlerinde intergalaktik bir ticari unsur olarak gösterilmesi “gerçek tarihimizde hala etkisini koruyan önemli bir olay” olduğunu kanıtlıyor. Turner’a göre baharat, keşif çağının ortaya çıkması ve gelişiminde merkezi bir roldeydi. Colombus, da Gama, Magellan ve geri kalan birçoğunun amacı yeni baharat kaynakları bulmaktı. Aynı şekilde, keşif çağından önce de baharat Avrupa ve Asya arasındaki ticari ilişkilerin kaynağıydı. Bu ticari hareket Venedik gibi şehirlerin gelişmesine ön ayak olmuş ve birbiriyle ilişkili ticari bağları olan çağdaş global dünyamızın ilk aşamalarını gerçekleştirmişti.
Buna benzer temaları Poul Anderson‘ın Technic Civilization Saga eserinde de görürüz. Eserde Nicholas van Rijn karakteri Solar Spice ve Liquors Company’nin başkanıdır. Ayrıca kendisi, Dünya tarihinde ticaret eylemleriyle ünlü olan bir Hollandalıdır. Star Wars evreninde, Kessel madenlerinde Wookiee köle gücü kullanılarak çıkarılan ve bağımlılık etkisi yüksek “baharat”, intergalaktik ticaretin önemli bir kısmını oluşturur. Baharat, bilimkurgu eserlerinde olduğu gibi gerçek dünyada da benzer bir ticari değere sahiptir. Turner’ın tanımına göre baharat, “botanik olarak tekildir”. Özellikle aroması güçlü olan baharlar genelde dünyanın ücra köşelerinde bulunur. Karanfil ve muskat, Endonezya’nın doğusundaki volkanlarla kaplı adacıklardan oluşan Mollucas’a özgü bitkilerdir. Ender bulunmasından ötürü oldukça pahalı olan bu bahar, yavaş yavaş dünyaya yayılarak daha uygun bir fiyat seviyesine inmiştir.
Günümüzde baharatı yemeklerimize tat katma ve terbiye etme amacıyla kullanıyoruz. Fakat bilimkurgu eserlerindeki kullanımı, tarihimizdeki gelişimiyle paralel şekilde tasarlanıyor. Orta Çağ Avrupa’sında baharat egzotik, aromatik ve tıbbi değeri oldukça yüksek bir ticari madde olarak görüldü. Salgınlara karşı önlem amaçlı taşınan koku keselerinin içine baharat konuldu. Larry Niven‘ın Bilinen Uzay eserinde de benzer bir tema kullanılmıştır. Eserde bu eylem ayrıca kullanıcının yaşamını da uzatıyordu. Bunun yanı sıra vücut sıvıları ile ilgili bazı geleneksel reçetelere sahip kültürler, baharatı yakıcı ve sıcak özelliklerinden dolayı afrodizyak olarak nitelendirdiler. Baharatın Metresi eserinde bu tarihsel gerçeğe atıf yapılarak, müşterilerinin kişisel isteklerini özel baharatı ile karşılayan bir karakter bile vardır.
Baharat yalnızca ilaç veya aşk iksiri değildir elbette. Günümüz İngilizcesinde bahar anlamına gelen “spice” terimi, Latincedeki “species” kelimesinden türemiştir. Ayrıca “baharat” çoğul bir sözcüktür. Tekil hali “bahar” olarak anılır. Bu kelimenin anlamı ufak miktarlarda bulunan ve oldukça pahalı ve ipek veya fildişi gibi yenilemeyen şeyler anlamına gelir. “Krallara Layık Çeşniler” olarak görülen bu şeylere sahip olmak oldukça yüksek bir statünün göstergesiydi. Avrupa’da baharat, pahalı olmasından dolayı vazgeçilmez bir zenginlik, egzotizm ve güç nişanesi olarak kabul görüyordu. Hatta bazı liderler, işi öldükten sonra baharatla gömülmeye kadar vardırmıştı. Örneğin Mısır firavunu İkinci Ramses‘in burnunda karabiber kalıntıları bulunmuştu.
Turner’a göre, yakın zamana kadar egzotik baharat başka amaçlar için kullanılmıştı. Bunun tek sebebi yemek için oldukça pahalı veya egzotik olması değildi; Romalıların yaptığı ticaret sayesinde yaygınlaşıp ucuzlayan karabiber dışında hemen hemen bütün baharlar tıbbi ve dini uygulamaların vazgeçilmez unsurlarıydı. Tütsüler, kurbanlar, parfümler, gömü işlemleri gibi bir sürü yerde baharattan faydalanılıyordu. Neredeyse kısa sayılabilecek bir süre önce ucuzlayıp soframıza girmiş olması, baharatın bu tarihi değerini azaltmıyor. Öte yandan baharatın bilimkurgudaki evrimi, gerçek dünyadakine göre oldukça paralel olarak ilerliyor. Hazır yemek teknolojilerinin 20. yüzyılın ilk yarısındaki gelişimi sonrasında baharatın yiyecekleri koruyucu özelliğine pek gerek kalmadı. Yaszek’e göre bu olgu bilimkurguya henüz girmedi. Fakat hazır yemekler, hap veya nefes ile çekilebilen maddeler olarak hazırlandığında, baharatın tanımı tarihteki Latince anlamına daha uygun bir hale de dönüşebilir.
1960’lı ve 1970’li yıllarda, işlenmiş yiyeceklerden doğal yiyeceklere dönüşe ve saykodelik uyuşturucuların popülerleşmesine tanık olduk. Yaszek’e göre Dune eserindeki bahar ya da melanj, yaşam sürenizi uzatan ve gelecek öngörüleri sunan, ama bırakıldığında ise sizi öldüren çok güçlü bir madde. Dahası Harry Turtledove, Dünya Savaşı adlı eserinde baharatı kertenkele görünümlü uzaylıların seksüelliğini artıran bir madde olarak kurgulamıştır. Truner’a göre baharatı krallar ve zenginler için vazgeçilmez kılan özelliklerin tümü (egzotiklik, pahalılık, güç ve ün) ahlakçılar tarafından büyük bir şiddetle dışlanmıştır. Öyle ki, Roma devrinden Orta Çağ’a kadar baharat büyük bir israf kaynağı olarak görülmüştür. Son 20 yılda bilimkurgu akımları değişime uğradığı için baharatın kullanım amacı da değişmiştir. Şimdilerde üzerinde durulan konu farklı kültürlerin kaynaşması ile ilgilidir. En belirgin örneğini Star Trek: Voyager‘daki etnik yemeklerde görüyoruz.
Yazsek’e göre günümüz dönemindeki çoğu bilimkurgu, baharatın geçmişteki ekonomik ve kültürel etkisini işliyor. Ticaret ve kültürel etkileşimin gitgide globalleşen bir dünya oluşturduğunu göz önünde bulundurursak, baharat farklı kültürlerin yemeklerini ve ekonomilerini anlama açısından bize büyük bir fırsat sunuyor. Baharatın, geçmiş ve geleceğimiz açısından ne denli önemli olduğunu, gerek tarihsel, gerek bilimkurgu dünyaları tasarlama açısından baktığımızda görebiliyoruz; ister Antik Roma olsun, ister çok uzaklarda bir galaksi…
Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak