Bu yazıda, Amerikalı bilimkurgu ve fantazya yazarı Jason Sanford’un kendi blogundaki açıklamalarına göre bilimkurgudaki beş güncel eğilimi paylaşacağım. Türkiye ile karşılaştırıldığında bilimkurgu edebiyatında bir yıl içinde verilen ürün sayısının kat ve kat fazla olduğu bir coğrafyanın içinden bir ismin önerilerinin, bu türde kalem oynatan herkes faydalı olacağını düşünüyorum.
1-Dijital Bir Dünyada Basılı Kitapların Artışı
Aslında bunun için sadece bilimkurgu türünde değil, genel olarak kitap dünyasındaki bir eğilim diyebiliriz. Tabletlerin, akıllı telefonların ve bu cihazlarda okunabilecek dijital materyallerin e-kitaplarla beraber yaygınlaşmasının basılı kitapları öldüreceğine dair tüm kıyamet tahminleri yanlış çıktı. İnsanlar basılı kitaplardan vazgeçmiyor, hatta bu kitapların satışları gittikçe artıyor.
Bilimkurgu kitaplarının satışlarına baktığımızda ise, fantastik eserlerin gerisinde kaldığını görüyoruz. Kısa vadede bu fark pek kapanacağa da benzemiyor. Sanford’a göre bunun sebebi, fantastik kurgu eserlerinin bilimkurguya göre yeni okuyuculara daha açık olması. Pek çok bilimkurgu yazarı, kitaplarında sadece türün hayranlarının ve takipçilerinin aşina olabileceği bir jargon kullanıyor ve alt türlerde özelleşiyor. Fakat fantastik kurgu eserler, bu türe dair bir kitabı ilk defa okuyacaklar için bile daha anlaşılır şekilde kaleme alınmış oluyor.
Bu tespitinin bir istisnasını olduğunu da belirtiyor Sanford: uzay operaları.
2-Uzay Operaları Hâlâ Çok Popüler
Bilimkurguda uzay operası alt türü popülerliğini korumaya devam ediyor. Bunda, Uzay Yolu ve Yıldız Savaşları serileri gibi geniş kesimlerce de bilinen ve başarılı olan yapıtların katkısı çok büyük. Böylelikle, daha çok bilimkurgu yazarı bilhassa uzay operası alanında öyküler yaratmaya doğru yöneliyor. Sanford, bu yıl okuduğu ilginç uzay operası eserleri olarak Hugo ödüllü yazar John Scalzi’nin The Collapsing Empire (Çöken İmparatorluk) ve Kameron Hurley’nin The Stars Are Legion‘ına (Yıldızlar Lejyonu) işaret ediyor. Bu ikisine ek olarak, Jack Campbell’ın yeni çıkan The Genesis Fleet: Vanguard adlı romanıyla Kayıp Filo serisine geri dönüş yaptığını da not etmek gerektiğini söylüyor.
3-Farklı ve Tuhaf Olan Her Zaman İlgi Çeker
Fakat bu, bilimkurgu okurlarının farklı konulara ilgi göstermediği anlamına gelmiyor. Farklı ve tuhaf olan, alışılmadık temalar içeren eserler her zaman bir şekilde okurların dikkatini çekmeyi başarıyor. Bu tarza verilen bir isim de varmış: New Weird SF (Yeni Tuhaf Bilimkurgu).
Sanford, yeni tuhaf bilimkurgu alt türüne bir örnek olarak, şimdiye dek fantastik kurgu yazmış Jeff Vandermeer’in son bilimkurgu romanı Borne‘ı veriyor. Roman, gelecekteki bir çöplükte ıskartaya çıkarılmış deney düzeneklerinden bahsediyor ve bu çöplüğü karıştıran bir kişinin öyküsünü anlatıyor. Bu kişi bir gün çöplükte gökdelen uzunluğunda, Mord isimli uçan bir ayıya rastlıyor. Uçan bir ayının varlığına rağmen Borne, bilimkurgunun sınırları içinde kalmayı başaran bir roman.
4-Karakterlerinizi Severlerse Öykünüzü de Seveceklerdir
Bilimkurgu denildiğinde filmleri ve dizileri göz ardı ederek sadece yazılı ürünlerden bahsetmek olmaz. Çünkü, ister hoşlanın ya da hoşlanmayın, günümüzde görsel bilimkurgu yazılı bilimkurguya göre çok daha fazla tüketiliyor.
Sanford, son zamanların en başarılı ve muhakkak izlenmesi gereken dizisi olarak The Expanse‘i işaret ediyor. Dizide, geleceğin kolonileştirilmiş Güneş Sistemi’nde üç farklı fraksiyonun ekonomik ve politik mücadeleleri konu ediliyor. Bunlardan ilki Dünya gezegeni merkezli bir Birleşmiş Milletler hükümeti, ikincisi bağımsız bir Mars Federasyonu ve son olarak Güneş Sisteminin varoşları denilebilecek asteroid kuşaklarında yaşayan, Dünya ve Mars tarafından sömürülen gruplar.
Expanse için kullanılan popüler bir deyiş: “Uzayda geçen Game of Thrones (Taht Oyunları)”. Sanford, Expanse’in başarısında, orijinal kitap serisinin yazarları olan Daniel Abraham ve Ty Franck’in kalemlerindeki hünerin katkısını kabul etse de, esasında olayların sıradan karakterlerin bakış açılarından yansıtılıyor olmasının payının büyük olduğunu savunuyor. İnsanlar Expanse’deki karakterleri seviyorlar, bu yüzden Expanse’in öyküsünü de seviyorlar.
5-Hollywood, Klasiklerle Uğraşırken İki Kere Düşünmeli
Hollywood’da son zamanlarda, bilimkurgu klasiklerini yeniden çekme veya devam serileri getirme furyası başladı. Sanford’ın hatırlattığı örnekler: Yıldız Savaşları: Son Jedi, Alien: Covenant ve Ghost in the Shell. (Bu üçüne ülkemizde sansürlü ve kesik sürümü gösterime giren Blade Runner 2049’u ekleyebiliriz.) Klasiklerle uğraşmanın riski çok büyük olabiliyor, çünkü hayranlar bu yeni çekimlerdeki ve devam filmlerindeki hataları affetmiyor ve filmi yerin dibine -haklı olarak- sokabiliyorlar.
Dolayısıyla, Hollywood stüdyoları bilimkurgunun klasiklerinden yararlanmak istiyorsa, onları klasik yapan değerlere saygı duymayı ve hayranlara kulak vermeyi öğrenmeli. Yoksa harcanan bir dolu emek ve para boşa gitmiş olacaktır. Sinemadan çıkarken küfreden izleyicilerin çınlattığı yapımcı ve yönetmen kulakları da cabası!
Sizin de günümüz bilimkurgusundaki güncel eğilimler üzerine söylemek istedikleriniz varsa, yazının yorum kısmında lütfen paylaşın.
Kaynak: jasonsanford.com