Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
Devrim Kunter günümüzde sayısı hızla artan yerli çizgi romancıların en önemlilerinden biri. İlk çalışmaları yurt dışında yayınlanan çizer, klişelerden kaçınmayıp onları çok farklı yerlere getirmesiyle hatırlanıyor. Bir bilimkurgusever olan Devrim Kunter, klasik Sherlock Holmes tarzı bir dedektif tiplemesi olan Seyfettin Efendi‘yi steampunk tarzıyla birleştirip karşısına gizemli tarikatlar çıkararak yaratıcı bir iş ortaya koymuş. Serinin “Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları” başlıklı kitaplarının dışında başka yazarlar tarafından yazılan kısa çizgi romanlardan oluşan bir de yan kitabı var. Kunter, kitaplarının basım ve dağıtımını da kurduğu yayıneviyle kendi başına yaptı. Şu sıralar Yabani isimli bir çizgi roman dergisi de çıkarıyor. Dergide bilimkurgu, fantastik ve korku temalı çizgi romanların yanında çok başarılı hikayeler de bulunuyor.
İtiraf edeyim Seyfettin Efendi’yi ilk okuduğumda “Bu ne böyle, çakma Sherlock Holmes gibi?” demiştim. Sonra tabii ki bunun için çok utandım. Çünkü hikayeler çok yaratıcıydı. Devrim Kunter karakteri yaratırken “Ömer Seyfettin dedektif olsa ne olurdu?” sorusundan yola çıkmış. Seri cumhuriyetin ilk yıllarında gizemli olayları çözen İfşa-i Sır teşkilatını ve teşkilatın lideri Seyfettin Efendi’yi anlatıyor. İfşa-i Sır seride teşkilat olarak bahsedilse de aslında beş kişilik küçük bir ekip. Ekip, adli tıp doktoru Esat, icatlarıyla ağızları açık bırakan mucit Münevver, yedi dil bilen kılık değiştirme uzmanı casus Esat, kaba kuvvetle çözebileceği her şey için bileğine güvenen pehlivan İsmail ve Seyfettin Efendi’den oluşuyor.
Seyfettin Efendi otoritelerle arası iyi olmayan ve bu yüzden ordudan ayrılmış bir yazar. Daha sonra İstanbul işgal edilirken kendini ölmüş olarak gösterip Kuva-yi Milliye için çalışıyor. Kurtuluş Savaşı kazanılınca devletin önemli kişilerinden olan Osman Paşa, Seyfettin Efendi’yi bilimin ve aklın sınırlarını zorlayan gizemli olayları çözmesi için görevlendiriyor. Seyfettin Efendi bundan sonra nelerle karşılaşmıyor ki; hayaletler, vampirler, kurt adamlar, lazer silahları, haşhaşiler, gizli tarikatlar…
Serinin güzel yanı Seyfettin Efendi’nin çevresindeki pek çok kişinin aksine bilim-dışı şeylere asla inanmaması ve her şeyin mantıklı bir açıklamasının olması. Devrim Kunter, Seyfettin Efendi’yi ilk başta Martin Mystere gibi bir fantastik hikaye kahramanı olarak düşünmüş, ama sonrasında bu tarz bilimkurgu hikayelerinin daha güzel olacağına karar vermiş. Muhteşem çizimler de eklenince ortaya gerçekten çok güzel bir iş çıkmış.
Sonuç olarak Seyfettin Efendi çizgi romanlara ilgi duyan her bilimkurguseverin zevkle okuyacağı bir seri. Umarım ki gelecekte daha çok yerli çizgi roman ve bilimkurgu eseri görürüz. Başka bir yazıda görüşene kadar hoşça kalın.
