Pioneer ve Voyager uzay araçları, bir gün onları bulacak olanlara gönderdiğimiz mesajlarla ünlü. İki Pioneer uzay aracı birer plaka taşırken, Voyager’lar ise fonograf kaydına sahip. Bu nesneleri hazırlamak için muazzam miktarda çaba harcadık. Ancak uzaylı bir gözlemci, yıldızlara gönderdiğimiz bu mesajları gerçekten anlayabilir mi?
Mesajların anlaşılıp anlaşılmayacağı konusunda hiçbir şeyi garanti olarak kabul edemesek de, uzay aracını bulabilecek varlıkların en azından bizimkine benzer şekilde görebilecekleri ve duyabilecekleri varsayıldı. Her mesajda önemli olan sadece verilen bilgiler değildi; mesajlar aynı zamanda evrende bulunan ortak paydalar sayesinde iletişim kurma amacıyla da tasarlandı.
Pioneer Plakası
Pioneer 10 ve 11’in her biri, 15 x 23 santimetre ölçülerinde altın kaplama alüminyum plaka taşır. Plaka, uzay aracının ana gövdesine yakın payandaları desteklemek için sabitlenmiştir. Carl Sagan ve Frank Drake, plakanın tasarımında kilit rol oynamış ve o sıralarda Sagan’ın karısı olan Linda Salzman Sagan, plaket üzerine kazınmış görüntüleri çizmiştir. Plaketin en çarpıcı özelliği, Pioneer uzay aracının silüeti üzerine bindirilmiş kadın ve erkek figürleridir. Bu çizim, fiziksel boyut ve şeklimizin yanı sıra insanlarda cinsel dimorfizmin mevcut olduğunu açıkça ifade etmektedir. Buna rağmen çiftin yüz özellikleri çok az ayrıntıya sahiptir ve duyu organlarımız yeterince tasvir edilmemiştir (örneğin çiftin kulakları neredeyse hiç gösterilmemiştir). Hem erkeğin hem de kadının ağzı kapalıdır ve gözlemciler bunların ağız olduğunu bile anlamayabilir. Görüntünün nasıl çizildiği göz önüne alındığında, bir gözlemci hem erkeğin hem de kadının başındakinin saç olduğunu da fark edemeyebilir.
Çiftlerin yumuşak bir ifadesi vardır (ki bu düşmanca olarak yorumlanabilecek herhangi bir şeyden kaçınma girişimi olabilir) ve erkek sağ elini kaldırmış, avuç içi izleyiciye dönük olarak görülmektedir. Bu jest, başka bir insan tarafından bakıldığında açıkça bir selamlama anlamı iletse de, dünya dışı bir varlığın bu hareketi yorumlamasının hiçbir yolu olmayabilir (Ceylan ya da peygamberdevesi tarafından yapılan bir hareketi yorumlayabilir misiniz?). Bununla birlikte, üst uzuvlarımızın genel hareket kapasitesi verilirken karşıt başparmaklara sahip olduğumuz da anlatılmak istenmiştir.
Sunulan bilimsel verilerle ilgili olarak, plakanın sol üst kısmı nötr bir hidrojen atomundaki hiperfine geçişini kullanarak okuyucuya temel zaman (0.7 nanosaniye, geçiş frekansı) ve mesafe birimi (21 cm, geçiş esnasında salınan ışığın dalga boyu) hakkında bilgi vermeye çalışmaktadır. Görüntünün hidrojene ait olduğu anlaşılabilirse, zaman ve mesafe de kavranabilir. Plaka ayrıca, 14 pulsarı ve galaksimizin merkezini referans alarak Güneşimizin bir haritasını da içermektedir ve hem pulsarlara olan mesafeleri hem de frekansları ikili notasyonda iletmektedir. Bu görüntü çok sayıda nesnel veri aktardığından, uzayda yolculuk yapan bir tür onu kolayca yorumlayabilir.
Son olarak plaka, Güneş Sistemi’nin bir haritasını içermektedir. Güneş Sistemi haritası, Pioneer’in üçüncü gezegenden yola çıktığını gösteren görece basit bir şemaya da sahiptir. Tabii uzaylılar ok işaretini doğru yorumlayabilirse. Plaka, Plüton’un hâlâ dokuzuncu gezegen olarak kabul edildiği bir zamanda (diğerlerinin yanı sıra Eris ve Sedna gibi diğer Neptün-ötesi cüce gezegenlerin keşfinden önce) oluşturulmuştur.
Voyager’daki Altın Plak
Voyager kaydını çözmek, Pioneer plakasından daha fazla çaba gerektirmektedir ama karşılığında daha fazla bilgi içermektedir. Uzay aracının ana gövdesine takılan bu fonografların arka yüzünde bir kapak resmi ve diğer yüzünde de 90 dakikadan uzun bir ses kaydı vardır. Kapak resmi, Pioneer plakasında bulunanla aynı hidrojen görüntüsünü ve pulsar haritasını içermektedir. Voyager kayıtları, aynı zamanda fonograf iğnesinin nasıl takılacağı, kaydın hangi hızda döndürülmesi gerektiği ve kayıt tarafından üretilen sinyallerin uygun dalga biçimi gibi çeşitli talimatlarla bezelidir. Ayrıca okuyucuya, bir gravür yoluyla görüntüleri düzgün bir şekilde izleyip izlemediklerini nasıl anlayacakları söylenmektedir. Bu çok zorlu gibi görünse de, zorluk öncelikle tekniktir ve gelişmiş bir dünya dışı zekâ tarafından kolaylıkla üstesinden gelinebilir.
Yabancı bir tür, kayıtta yer alan ses örneklerini, müziği ve görüntüleri yorumlamakta epeyce zorluk çekecektir. Kayıtlarda, farklı dillerde olmak üzere 50’den fazla selamlama mesajı vardır. Mesajların özellikleri muhtemelen anlaşılamaz olsa da, en azından dinleyiciye Voyager’ları üreten yaratıkların çeşitliliğini göstermesi bakımından önemlidir. Benzer şekilde, seçilen müzikler de çok çeşitlidir (Beethoven ve Stravinsky’nin eserlerinden Chuck Berry’nin şarkılarına kadar). “Johnny B. Goode” şarkısının sözleri dünya dışı bir canlıya muhtemelen anlamsız gelecektir, ancak şarkının ritmi dinleyenlerde muazzam bir etki de oluşturabilir.
Belki de en önemlisi, kayıtta kodlanmış 115 görüntüdür. İlk altı resim, eğer doğru bir şekilde çözülürse, okuyucuya matematiksel tanımlar, ölçekler ve boyutlar hakkında çok fazla teknik veri ve ayrıca konumumuz ve bizi nasıl bulacaklarıyla ilgili ek bilgiler sağlamaktadır. Güneş ve tayfının yanı sıra Güneş Sistemi’mizdeki bazı gezegenlerin görüntüleri, Dünya’yı ziyaret etmeye karar verirlerse uzaylıların bizi bulmasına yardımcı olabilir. Ayrıca kayıtta, DNA’nın yapısını ve insan anatomisinin ayrıntılı görüntülerini içeren yaklaşık 20 tıbbi ve bilimsel diyagram bulunmaktadır. Bu görüntüler, somut yapıları göz önüne alındığında muhtemelen doğru bir şekilde yorumlanabilir.
Voyager kaydı aynı zamanda çeşitli faaliyetlerde bulunan (yemek yemek, mikroskoptan bakmak ve hatta bir uzay yürüyüşüne çıkmak dahil) çok sayıda insan görüntüsü içermektedir. Bu görüntülerin birçoğunun yorumlanması zor olsa da (örneğin, dondurma külahını yalayan bir kadın resmi veya bir yaylı çalgılar dörtlüsü fotoğrafı), görüntüler en azından insanların bir dereceye kadar ileri teknoloji ile karmaşık bir uygarlık yarattığı mesajını iletmeye yardım edecektir.
Sonuç olarak, Marshall McLuhan‘ın dediği gibi, “Araç, mesajın ta kendisidir.” Pioneer plakasını ya da Voyager kaydını keşfetmeyi başaran uzaylılar, aktarmaya çalıştığımız birçok mesajı büyük ihtimalle anlamayacaktır, ancak bu mesajların yıldızlararası bir uzay aracına yerleştirilmiş olması (hem onlar hem de bizim için) daha derin bir mesaj taşımaktadır: İnsanlar bu uzay aracını yarattı ve artık evrene kim olduklarını anlatmak istiyor…