Amerikalı roman ve kısa öykü yazarı Morgan Robertson, 1861’de dünyaya geldi. 1898 yılında yazdığı roman Futility, 20. yüzyılın en büyük doğal olmayan felaketlerinden birini, Titanik faciasını önceden haber verir.
Futility romanındaki Titan adlı geminin hikayesi ve gerçekte olanlar arasındaki benzerlik çok şaşırtıcıdır. İki gemi de bir nisan gecesi çok hızlı giderken Kuzey Atlantik’te bir buzdağına çarparak batar.
Teknik özellikleri de benzerdir: Titan 243 metre uzunluğundadır, Titanik ise bundan sadece 25 metre daha uzundur. Titan’ın yük kapasitesi 45.000 tondur, Titanik’in ise 46.328. Her iki gemide de hem Avrupa hem Amerika yüksek sosyetesinden insanlar vardır ve cankurtaran botlarının kapasitesi tüm yolcuları kurtarmaya yeterli değildir. Ne yazık ki iki gemideki can kaybı da facia boyutlarındadır.
Elbette benzerlikler olduğu kadar farklılıklar da vardı. Titanik ilk seferinde batmışken Titan, Atlantik’teki üçüncü seferini gerçekleştiriyordu. Titanik, Southampton’dan New York’a yolculuk ediyordu; Titan ise New York’tan Liverpool’a gidiyordu. Titanik batınca, Kuzey Atlantik’ten yaklaşık 700 kişi kurtarılabilmiştir; Robertson’ın hayalindeyse bu sayı sadece 13’tür. Belki de iki gemi arasındaki en büyük fark, batma süreleriydi: Titanik iki saate varan bir sürede yavaşça battı, Titan ise neredeyse bir anda dalgalara yem oldu.
Robertson’ın başka hikayelerinde de tutan kehanetleri oldu. 1914’te yayınlanan kısa öykü koleksiyonundaki Beyond the Spectrum, ABD ile Japonya arasında çıkabilecek olası bir savaştan bahseder. Dönemin jeopolitik ilişkilerinden dolayı başka yazarlar da aynı konuyu işlediği için çok dikkat çekmemiştir ama yine de, Robertson’ın öyküsü gerçek olayları öngörmeye en çok yaklaşan öyküdür. Beyond the Spectrum öyküsünde savaş, Pearl Harbor’a değil de Amerikan gemilerine yapılan sürpriz bir Japon saldırısı sonucunda başlar.
The Submarine Destroyer adındaki bir başka kitabı, ilk kez periskop aletine değinir. Hatta Robertson, bu aletin mucidi olduğunu ve patent başvurusunun reddedildiğini iddia etti ama bu iddiaların tutar tarafı yoktu; The Submarine Destroyer 1905 yılında basıldığında, Amerikan ordusu denizaltılarını 3 yıldır periskoplarla donatıyordu bile.
Titanik’in batmasından sonra The Wreck of the Titan adıyla yeniden basılan bu ileri görüşlü romanın iyi veya kötü şöhreti, Robertson’a ağır gelmiş olmalı ki vicdan azabı onu yiyip bitirdi. 1915’te Atlantic City, New Jersey’deki bir otel odasında, reçetesiz bir uyku ilacı olan paraldehid alarak intihar ettiği düşünülmüştü. Ancak daha sonra kalp krizi nedeniyle öldüğü açıklandı.