Ay’da mobilize manyetik yollar, yabancı dünyalarda yüzebilecek robotlar, uzayda ekilebilir toprak oluşturan mantarlar, prefabrik uzay evleri, güneş enerjisini elektriğe dönüştüren süper optikler… Kulağa tüm bunlar bilimkurgu eserlerinden fırlamış gibi geliyor olabilir, ancak gerçekliğe bilimkurgudan çok daha yakınlar. Söz konusu projelerin tasarımcıları çeşitli teknoloji şirketlerinde, eğitim kurumlarında ve NASA‘da çalışan isimler ve amaçları Ay, Mars ve ötesine yapılacak seferleri kolaylaştırmak.
NASA, Innovative Advanced Concepts programı kapsamında bir düzineden fazla araştırmacıya, bilimkurgusal teknoloji konseptlerinin fizibilitesini incelemek için hibe verildi. Amaç kurgusal olanı gerçeğe dönüştürmek. Dilerseniz gelin, üzerinde çalışılan bu fütüristik teknolojilere biraz daha yakından bakalım…
Ay’da Manyetik Yollar
NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı‘ndan mühendisler, Ay‘da kullanılabilecek mobilize bir manyetik “raylı” taşıma sistemi üzerinde çalışıyor. Eğer Ay’da geniş çaplı habitatlar oluşturmak istiyorsak, düzenli ve çok miktarda malzemeyi hızlı şekilde taşıyabilmenin yollarını da bulmamız gerek. Zira yaşayan ve çalışan yapılar inşa etmek için madencilik yapmak, enkaz kaldırmak zorundayız.
Bunun için en ideal çözüm, kalıcı yapılara gerek duymayan taşınabilir ulaşım ağları ile Ay’ı baştan aşağı kuşatmak. Bu sayede otonom taşıma vagonları, manyetik raylar üzerinde yükselerek herhangi bir sürtünmeye maruz kalmadan işlerini kolaylıkla yapabilecek.
Yüzen Robotlar
Öteden beri mühendisler, Europa ve Titan‘da keşifler yapabilecek yüzen robotlar üzerinde çalışıyor. Üstelik eğer bu uydularda başarılı olabilirsek, ileride aynı yolla uzak su dünyalarını da keşfetmemizin önü açılacak.
Elbette uzak ve tehlikeli sıvı dünyalarında araştırmalar yapmak için kapsamlı ve dayanıklı yüzen robotlara ihtiyaç duyduğumuz çok açık. Öyle ya, Europa’nın derinliklerindeki okyanusta ya da Titan’ın metan denizlerinde bizleri sıra dışı şeyler bekliyor olabilir.
Uzayda Ekilebilir Toprak
Trans Astronautica Corporation‘dan bir araştırmacı, ekilebilir toprak oluşturmak için asteroitlere bakıyor ve bunu sağlayacağına inandığı Dünya kökenli mantarlar üzerinde çalışıyor. Mantık oldukça basit: Mantarlar yardımıyla steril asteroit maddelerini parçalamak ve ardından da verimli toprağa dönüştürmek. Eğer başka gezegenlerde koloniler kurmak istiyorsanız, iş sadece ulaşım ve barınma ile bitmiyor, oradaki insanların karnını doyurmak da zorundasınız. Bu da sürdürülebilir tarımcılıkla mümkün.
Dünya’dan bu gezegenlere sürekli olarak gıda takviyesi yapmak hem çok masraflı hem de uygulanabilir değil. Yapılması gereken tek şey, kendi kendine yeten koloniler inşa etmek ve bunun en önemli ayaklarından biri de tarım. Bunun için ideal çözüm asteroitlerde yatıyor olabilir. Bugüne dek onlara daha çok değerli maden cevherleri gözüyle baktık, ancak gelecekte ekmek teknemiz haline de gelebilirler. Üstelik Güneş Sistemi asteroit açısından zengin ve ekilebilir toprak üretme potansiyeli pratikte sınırsız. Yani bir gün onlar sayesinde büyük nüfusları beslemek hayal değil.
Prefabrik Uzay Evleri
Carnegie Mellon Üniversitesi‘nden bir yardımcı doçent, devasa uzay yapıları inşa etmek için hafif ve katlanabilir bir malzeme üzerinde çalışıyor. Bu fikir, bilimkurgu yazarlarının on yıllardır ortaya koyduğu hayale bir meydan okuma gibi.
Kendi kendine yeten geniş insan popülasyonları için bir ekosistem yaratmak şart. Hatta bu bir uzay gemisi de olabilir. Sorun şu ki, bu çapta yapılar inşa edebilmek için metalürji ve ve malzeme biliminde radikal hamlelere ihtiyacımız var. İşte prefabrik uzay evi konsepti, bu ihtiyacın bir sonucu olarak ortaya atıldı. Eğer proje hayata geçirilebilirse, uzaya fırlattığımız bu hafif ve kompakt tasarım genişlemeye başlayacak ve ardından da geniş ölçekli bir yapıya dönüşecek.
Süper Optik
NASA’nın Langley Araştırma Merkezi’ndeki yetkililer, güneş ışığını yakalamak, yönlendirmek ve odaklamak için süper optikler üzerinde çalışıyor. Konsantre güneş enerjisi sistemleri yeni bir şey olmasa da, bunu Ay gibi gök cisimlerinde yapabilmek başlı başına bir mesele.
Öncelikle böylesi bir sistemin Ay’a ulaştırılabilmesi için küçük ve hafif olması, aynı zamanda da azami üretim yapabilecek şekilde tasarlanması lazım. Bu ters denklemi aşmak kolay değil ve üzerinde bir hayli kafa patlatmak gerekiyor. Ancak eğer başarılı olursak, bu sayede Ay yüzeyindeki birçok yapıya ve araca enerji sağlanmış olacak. Sonuçta gelişen, çoğalan bir uygarlık için enerji yaşamsal bir ihtiyaç ve uygarlıkça varlığınızı sürdürebilmenizin, yeni alanlara dağılabilmenizin anahtarı burada yatıyor.
Bilimkurgu hayranları için yukarıda sıralanan şeyler çok da sıra dışı değil. Hemen hepsiyle bilimkurgu romanlarında, filmlerinde ya da dizilerinde zaten karşılaştık ve karşılaşmaya da devam ediyoruz. Buradaki en önemli nokta, yarattıkları evrenler sayesinde bizleri öteden beri etkilemeyi başaran bu eserlerin bilim ve teknolojiye de ilham verebilmesi ve yeri geldiğinde onlara yeni hedefler sunabilmesi.
Yıllardır bilimkurgu eserlerinde koloniler kuruyor, muazzam enerji kaynakları yaratıyor, ötegezegenlere keşif seferleri düzenliyor, uzayda devasa yapılar inşa ediyoruz. Günümüzün bilimine düşen şey ise, şimdi bu hayalleri gerçeğe dönüştürmenin yollarını aramak oluyor. Kim bilir, belki de günün birinde tüm bunları gerçekten de başaracağız. “Bilimkurgucular hayal eder, bilim insanları gerçekleştirir,” diye boşuna dememişler…
Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak