Ay’a hiç gidilmediği yönünde bir teori ortaya atıp birçok insanın hala kafasını karıştırmaya devam eden Capricorn One‘ın yönetmeni Peter Hyams‘ın yönettiği, Evil Dead’den Darkman’e Hercules dizisinden Spiderman’lere dek birçok farklı yapımdan tanıdığımız Sam Raimi‘nin ise yapımcılığını üstlendiği 1994 tarihli bu bilimkurgu filminde; Cyborg ve Universal Soldier‘ın üzerinden geçen uzun bir aradan sonra yeniden bir bilimkurguda yer alan Jean Claude Van Damme‘ı görüyoruz. Van Damme’ın dövüşçü kimliğinin önüne geçmeyi başarabilen ve aynı zamanda başarılı bir senaryoya sahip filmin konusu kısaca şöyle:
Uzay/zamanda koridor açan bir çeşit atlama teknolojisinin icat edilmesi sonucu, bu yöntemi kullanan suçluların türemesi uzun sürmez. Derhal konuyla ilgili önlem alan Dünya hükümetleri, zaman yolculuğunu TEC (Time Enforcement Commission) adlı bir birimle korumak ve daha önce geçmişe atlayış yapan zaman yolculuğu suçlularını etkisiz hale getirmek için zaman polisleri görevlendirme kararı alırlar. Komisyonun başında başkan adaylığına hazırlanan senatör Aaron McComb bulunmaktadır; fakat kimsenin bilmediği şey, senatörün kendi başkanlık kampanyasına finansman sağlamak için bazı suçluları, hatta teşkilattaki diğer zaman polislerini rüşvetle kendi için görevlendirmiş olduğudur.
Zaman polisi olma teklifi sunulan polis Max Walker bu konuda kararını henüz netleştirememişken eşi vahşice öldürülür ve kendisi de ölümden kıl payı kurtulur. Bu olayla sarsılan Max teklifi kabul eder ve 10 yılın sonunda Max, komisyonun en yetkin zaman polisi haline gelir. Teşkilata ihanet ederek ekonomik buhran dönemine kaçıp borsa yolsuzluğu yapmaya çalışan ortağı Lyle‘ı yakalar ve onu geçmişe yollayanın senatör McComb olduğunu öğrenir. Lyle’in idam edilmesinden sonra, McComb’un atlama teknolojisini çalıp kopyalayışını araştırmak amacıyla, yeni ortağı Sarah Fielding‘le birlikte 10 yıl önceye gönderilirler. Fakat gelecekteki McComb’un geçmişe giderek, geçmişteki kendisini Max’in gelişine dair uyardığından habersizdirler. Şimdi McComb, Max’i durdurmak için her yolu deneyecektir; buna hem Max’i hem de Max’in o sırada hayatta olan karısını öldürmek de dahildir.
47 Ronin gibi işleriyle bilinen Eisner ödüllü Dark Horse Comics yazarı Mike Richardson tarafından yazılan ve 27 milyon dolarlık bütçesini 101 milyon dolarlık bir hasılat elde ederek misliyle karşılayan Timecop, Peter Hyams’ın kendini tekrarlayan başarısız bir iş çıkarmamak için devam filmi teklifini reddetmesi yüzünden, 90’ların en başarılı one shot filmlerinden biri olarak kalmıştır. Öte yandan çizgiroman, oyun, roman gibi pek çok dalda ilgi görmesi sonucu 1997-1998 arasında 9 bölümlük bir TV dizisine ve video piyasası için çekilen 2003 tarihli bir devam filmine de kaynaklık etmiştir.
Akıcı ve şaşırtıcı senaryosunu yüksek tempolu bir aksiyonla harmanlayarak, o güne kadarki zaman yolculuğu filmlerinin sade yapısını değiştiren Timecop, aynı zamanda Jean Claude Van Damme’ın yer aldığı en başarılı gişe hasılatına sahip film konumundadır ve kariyerinin zirvesi olarak da düşünülebilir. Geleceğin değiştirilip değiştirilemeyeceği, değiştirilirse alternatif evrenler oluşup oluşmayacağı, aynı anda aynı yerde iki kişinin bulunup bulunamayacağı gibi paradokslara tutarlı çözümlemeler sunan yapım aynı zamanda 90’ların en başarılı özel efekt çalışmalarından biri sayılmakta. Zaman yolculuğu için kullanılan sistem, görünüş ve kullanıldığı sahnelerde yarattığı intiba dolayısıyla şu ana dek izlediklerimizin kesinlikle en başarılısı.
Yapımcıların 2010 yılı itibariyle yeniden çekmeye soyundukları, fakat prodüksiyona ilişkin henüz herhangi bir haberin çıkmadığı filmin kaderi şu an muallakta görünüyor. Ancak bu, Timecop’un görebileceğiniz en iyi zaman yolculuğu bilimkurgularından biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Hazırlayan: Hamit Gökalp