Yönetmenler, senaristler ve oyuncular arası rekabet çoğunlukla sinemaya olumlu yansıdı. Hepsi de birbirinden güzel filmler için uğraştı ve ortaya çıkan eserler ait olduğu türe ve hatta sinemaya katkıda bulundu. Günümüzde klasik kabul edilen bazı filmler, bu gibi rekabetlerin sonucunda ortaya çıktı. Bunlardan biri de devam filmleri, video oyunları, çizgi romanları ile bugün artık kendi evrenini oluşturan ve bir bilimkurgu klasiği hâline gelen Predator‘dı.
70’li ve 80’li yıllarda özellikle Rambo ve Rocky serisi ile aksiyon ve spor sinemasında Sylvester Stallone fırtınası esiyordu. Arnold Schwarzenegger de bu filmlere Conan the Barbarian, The Terminator ve Commando filmleri ile yanıt verdi. İkisi arasında düşmanlığa varan bir rekabet vardı. Bu rekabet ve rekabetin bilimkurgu başta olmak üzere sinemaya katkısı ise tek başına makale olabilecek kadar derin bir konu. Arnold da saydığımız filmleri ile Stallone’un bir numaralı rakibi oldu. Ne var ki Conan fantastik bir filmdi ve Stallone’un bulunmadığı bir türdü. Terminator günümüzdeki popülaritesinde değil, Commando ise beğenilmiş ama Rambo’nun gölgesinde kalmıştı. Ancak bu durum yapım firmasını yıldırmadı ve Commando filminin devamının çekilmesine karar verildi.
Bilimkurgu ve aksiyon sinemasına nice klasik kazandıran yapımcı Joel Silver, Jim ve John Thomas kardeşlerin yazdığı ve uzaylı istilacılara karşı ormanda mücadele eden bir komandonun maceralarının anlatıldığı taslak senaryo üzerinde çalışmaya başladı. Bu devam filminin bilimkurgu türünde olup olmayacağı konusunda Arnold ile görüşmeler yapıldı. Ancak Arnold, Commando filminin Rambo çakması şeklinde tanımlanmasından çok rahatsız olmuştu ve devamını düşünmüyordu. Ayrıca tek bir askerin koca bir birliğe karşı savaşmasını, yani tek kişilik ordu temasını Stallone’un alanı olarak görüyor, buraya yeniden girerek bir kez daha çakma iş yapmakla itham edilmek istemiyordu. Üstelik bu kez söz konusu olan bir uzaylı birliğiydi. Çok daha ileri teknolojiye ve gelişmiş silahlara sahip bir birliğe karşı ilkel silahlarla mücadele eden tek bir askerin şansı olmayacağı fikrindeydi.
Schwarzenegger, uzaylılarla savaşma fikrini sevse de filmin daha gerçekçi olmasını istedi ve bu nedenle senaryo, bir paralı asker birliğinin tek bir uzaylı avcıyla karşılaşacağı şekilde yeniden düzenlendi. Bu değişiklik, filmin gerilim ve korku unsurlarını artırdı ve izleyicilere daha inandırıcı bir hikâye sundu. Filmin adı ilk başta Hunter olarak düşünüldü ancak hem adı Hunter olan hem de adında Hunter geçen çok sayıda film olduğu için adı “avcı” anlamına gelen Predator‘a dönüştürüldü.
Film, geçmişte de yapımcı Joel Silver ile çalışan John McTiernan tarafından yönetildi. McTiernan, günümüzde bile gelmiş geçmiş en iyi aksiyon filmlerinden biri olarak kabul edilen Die Hard‘ı yönetmişti. Bu bilimkurgu aksiyon filminde de ortaya iyi bir iş çıkaracağı konusunda kendisine güven tamdı. Joel Silver, geçmişte çalıştığı ve tanıdığı yönetmen ve başrol oyuncusunun yanına yardımcı rolde de yine Commando filminde birlikte çalıştığı Bill Duke’ü ekledi. Çok önem verdiği bu projede tanıdığı ve güvendiği insanlarla çalışmak istiyordu.
Bu filmden kısa süre önce vizyona giren Rocky IV‘da Stallone, Dolph Lundgren’i dövmüştü. Arnold da buna yanıt olarak Jean Claude Van Damme’ı dövmek istiyordu. Filmde uzaylı rolünde ilk olarak Van Damme ile anlaşıldı. Ne var ki işler umulduğu gibi gitmedi. Van Damme, Predator kostümünü giyerek çekimlere başladı. Ancak kostüm çok ağır ve rahatsız ediciydi, bu da Van Damme’ın hareketlerini kısıtlıyordu. Ayrıca Van Damme, rolünün dövüş sanatları yeteneklerini sergilemesine izin vermediği için hayal kırıklığına uğramıştı. Bu durum, set ortamında gerginliklere yol açtı. Van Damme’ın, Arnold Schwarzenegger ve diğer ekip üyeleriyle sürekli dalga geçmesi ve kostümle ilgili şikâyetleri yapımcıları rahatsız etti. Sonuç olarak, Van Damme projeden ayrıldı.
Van Damme’ın ayrılmasının ardından, yapımcılar daha iri ve daha etkileyici bir aktör arayışına girişti. Hatta basketbol kariyeri sonrası aktörlüğe başlayan ve bir filmde Bruce Lee ile de kamera karşısına geçen Kerim Abdülcabbar bile toplantı sırasında adı anılan adaylar arasındaydı. Bu noktada ortak bir kararla 2,20 metre boyundaki Kevin Peter Hall, Predator rolü için seçildi. Hall’un boyu ve fiziksel yapısı, Predator’ın insan karakterlere karşı daha tehditkâr ve üstün görünmesini sağladı. Hall, filmde yalnızca uzaylı rolünü oynamakla kalmadı, aynı zamanda filmin sonunda helikopter pilotu olarak da kısa bir sahnede yer aldı. Arnold Schwarzenegger filmle ilgili bir röportajında, “Onu sette ilk gördüğüm anı unutamıyorum, ayaklarının altında takoz olduğunu düşünmüştüm ama hayır, gerçekten de karşımda bir dev vardı,” diyecekti.
Filmin çekimleri Mart 1986’da başladı ve Haziran 1986’da tamamlandı. Çekimler, Meksika’nın ormanlık bölgelerinde gerçekleştirildi. Çekim süreci zorlu geçti; oyuncular ve ekip, yoğun sıcak ve nemle mücadele etmek zorunda kaldı. Ayrıca filmde kullanılan uzaylı kostümü de son derece ağır ve rahatsız ediciydi, bu da Kevin Peter Hall için büyük bir zorluk oluşturdu. Kauçuk ve naylon alaşımı bir maddeden yapılan kostüm yüzünden Hall sürekli terliyor ve kaşıntı yaşıyordu. Ortalama her on dakikada bir su içmesi ve bunun doğal sonucu olarak da sıklıkla tuvalete gitmesi gerekiyordu. Üstelik çekimler ilerledikçe isilik olmuş, çekimlerin sonlarına doğru bütün vücudu yara bere içinde kalmıştı.
Yönetmen McTiernan, oyuncuların gerçek asker gibi görünmeleri için çekime ara verilen günlerde bile onları her sabah 5.30’da uyandırıyor ve bölgedeki akarsuda yüzdürüyordu. Ilık suyla duş almak ve şampuan kullanmak kesinlikle yasaktı. Oyuncuların gerçekten de ormanda harekât düzenleyen askerler gibi görünmelerini amaçlıyordu. Ayrıca Arnold’dan tüm ekip arkadaşlarına antrenörlük yapmasını istedi. Böylece hepsi de çekim boyunca fit kalacak ve Arnold’u lider olarak benimsemiş olacaktı. Arnold gerçekten de sette diğer oyunculara liderlik etti. Yalnızca rol arkadaşlığı değil, ağabeylik de yaptı.
Filmde, Major Alan “Dutch” Schaefer (Arnold Schwarzenegger) liderliğindeki elit bir paralı asker birliği, CIA tarafından bir kurtarma operasyonu için Orta Amerika’nın ormanlık bölgelerine gönderiliyordu. Ancak görev sırasında ekip üyeleri, görünmez bir avcı tarafından teker teker avlanmaya başlanıyordu. Bu avcı, gelişmiş teknolojilere sahip, zeki ve ölümcül bir uzaylıydı. Dutch ve ekibi, hayatta kalmak ve bu gizemli yaratığı alt etmek için ölümcül bir mücadeleye girişiyordu.
Predator, Yautja adıyla bilinen gelişmiş bir türün mensubuydu. Tür, gezegen gezegen dolaşarak dişine uygun rakipleri spor olarak avlamasıyla ünlüydü. Avcılık yeteneklerini geliştirmek ve onur kazanmak için tehlikeli ve güçlü rakipleri seçiyorlardı. Bu avcılık, onların kültüründe önemli bir yer tutuyordu ve gençlikten yetişkinliğe geçiş ritüellerinin bir parçasıydı. Avladıkları yaratıkların kafataslarını ve omurgalarını toplayarak bunları birer zafer simgesi olarak sergiliyorlardı. Gelişmiş silahları ve teknolojileri vardı. Görünmezlik sağlayan kamuflaj cihazlarına, plazma tabancalarına sahiplerdi. Ayrıca insanlardan çok daha güçlü ve dayanıklılardı. Dahası, avlanırken belirli onur kurallarına da uyuyorlardı. Örneğin, silahsız bir rakibi öldürmekten kaçınıyor ve yalnızca dişine göre rakipleri avlamayı tercih ediyorlardı.
Predator, bilimkurgu, aksiyon ve korku türlerini başarılı bir şekilde harmanlayarak bu türlerin bir arada nasıl etkili şekilde kullanılabileceğini gösterdi. Bu yaklaşım, daha sonraki birçok film için esin kaynağı oldu. Stan Winston tarafından tasarlanan yaratığımız, bilimkurgu sinemasının en ikonik canlılarından biri hâline geldi. Uzaylının görünümü ve teknolojisi, yaratık tasarımında yeni standartlar belirledi ve birçok filmde benzer yaratıkların ortaya çıkmasına yol açtı.
Arnold Schwarzenegger’in Major Alan “Dutch” Schaefer rolündeki performansı, aksiyon kahramanlarının nasıl olması gerektiğine dair örnek oluşturdu. McTiernan, geçmişte çektiği Die Hard filmiyle kahramanların da arada dayak yiyebileceğini, maceralarından zar zor galip ayrılabileceğini ve hatta gerekirse yiğitçe değil hile yaparak da üstün gelebileceğini göstermişti. Aynı formülü bu kez insan azmanı Arnold için de uyguladı. Kaslı vücudu ve askeri yeteneklerine rağmen yumruk yumruğa kavgada uzaylıya gücü yetmeyen Dutch, hasmını tuzağa düşürerek yeniyordu. Yine de Schwarzenegger’in fiziksel varlığı ve karizması, filmin başarısında büyük rol oynadı. Filmde kullanılan ileri teknoloji ve uzaylının sahip olduğu gelişmiş silahlar, bilimkurgu sinemasında teknolojik yeniliklerin nasıl sunulabileceğine dair yeni bir bakış açısı sundu. Bu, daha sonraki bilimkurgu filmlerinde teknolojik unsurların daha yaratıcı ve ayrıntılı bir şekilde ele alınmasına yol açtı. Filmin ormanlık alanda geçen gerilim dolu atmosferi, izleyicilere sürekli bir tehdit hissi yaşattı.
Filmin müzikleri Alan Silvestri tarafından bestelendi. Silvestri’nin müzikleri, filmin korku ve gerilim dolu atmosferini mükemmel bir şekilde tamamladı. Filmin yaratık efektleri, ünlü özel efekt sanatçısı Stan Winston tarafından tasarlandı. Predator’ın görünümü, Winston’ın yaratıcı dehasının bir ürünüydü ve bu tasarım, film tarihinin en ikonik yaratıklarından biri hâline geldi. Predator, 20th Century Fox tarafından 12 Haziran 1987’de Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterime sokuldu. 15 milyon dolara mal olan film, dünya çapında 98 milyon dolar hasılat elde etti. Başlangıçta karışık eleştiriler aldı. Hatta “uzaylı Rambo’su,” “Rambo’nun içine uzaylı kaçmış hâli” gibi eleştiriler aldı. Ancak eleştirilere aldırmayan izleyicinin yoğun ilgisi üzerine kısa zamanda bilimkurgu ve aksiyon türlerinin klasiklerinden biri olarak kabul edildi. Film, En İyi Görsel Efekt dalında Akademi Ödülü’ne aday gösterildi ve birçok devam filmi, roman, çizgi roman, video oyunu ve oyuncak serisine ilham verdi.
Predator, yalnızca bir film olarak kalmadı, aynı zamanda bir sinematik evrenin temelini de attı. Birçok devam filmi, çizgi roman, video oyunu ve oyuncak serisiyle evrenini genişletti. Bu genişleme, Predator evreninin popüler kültürde kalıcı bir yer edinmesini sağladı. Hatta ilerleyen yıllarda önce video oyunlarında ve ardından da sinemada Alien evreni ile birleşti.
Predator, bilimkurgu ve aksiyon türlerinin klasiklerinden biri olarak rüştünü kanıtladı. Filmin çekim süreci, öyküsü, karakterleri ve bilimkurgu sinemasına katkıları, onu sinema tarihinde önemli bir yere taşıdı. Devam filmleri, video oyunları ve Alien evreni ile birleşen projeler, Predator evreninin popüler kültürde kalıcı bir yer edinmesini sağladı. Arnold Schwarzenegger’in kariyerinde önemli bir dönüm noktası olan film, sinema dünyasında iz bırakmaya devam ediyor.