Sevimli Bir Animasyon: Next Gen

Next Gen, 7 Eylül 2018’de gösterime giren sevimli bir animasyon filmi. Sevimliyi bilhassa vurguluyoruz, zira yönetmen ve senarist olarak kadroda bulunan Kevin R. Adams ile Joe Ksander‘ın tüm işlerinde karakterlerin izleyiciyle etkileşimi bu yolla sağlanıyor. Özellikle yapımcılığını ünlü yönetmen Tim Burton‘ın üstlendiği 2009 tarihli Nine filmi bunun en bariz örneği olarak karşımıza çıkıyor. Karakterlerin isimleri yalnızca rakamlar olsa da, gerek hikaye anlatımı gerekse de animasyon kalitesiyle izleyici etkilemeyi kolayca başarmıştı. Elbette animasyon başarısının ardındaki isimler de bizim tayfa! Ayrıca Netflix‘in de işin içinde olduğunu belirtmeden geçmeyelim!

Mai, yıllar önce evi terk eden babasının ölüm haberini alınca teknolojiye düşman hale gelir. Bunun sebebi, ondan göremediği sevginin sebebini robotlarla bağdaştırmasıdır. Fakat asıl sorun annesinin ve diğer tüm insanların yalnızlıklarını bu mekanik araçlarla giderme çabasıdır. Sevimli köpeği Momo dışında kimsesi yoktur. Beklenmedik bir dost, samimiyetsiz ve sahte ilişkilerden tiksinen genç kızın hayatını ve genel itibariyle hayata karşı bakışını değiştirmeye yeter. İnatçı ve somurtkan bir çocuk olmayı bırakıp, bir şeyler yapmasının vakti gelmiştir artık.

Yapay zeka çalışmaları, geleceğe dair önemli soru işaretlerinden biri. Bilhassa barındırdığı olası riskler bakımından tam bir muamma. Gelişiminin doğurması muhtemel sorunları analiz eden kimi bilim insanları, insanlığın üretim ilişkilerini değiştirmesinin sanıldığından daha büyük sonuçlar doğuracağı kanısında. Zira Marx, Keynes gibi ekonomistlerin toplumsal değişimleri ve bireyin dönüşümüyle ilgili yorumları, insanı etkileyen üç temel hususa işaret eder: Üretim araçları, şekli ve tüketim alışkanlıkları. Şayet bu maddeler değişirse, bireyin yaşam şekli de doğrudan değişir.

En basit haliyle değinirsek, üretim araçlarının zamana bağlı gelişimi üretim şeklinin de doğrudan değişimine sebep olmuştur. Tarih boyunca devam eden bir süreç olsa da, en bilindik örnek buharlı makinelerin icadıyla serpilen sanayi kollarıdır. Tarıma dayalı ekonominin kırsallara dağıttığı kesimler, fabrikalarda çalışmak için süratle şehirlerde toplanmaya başlar. Makinenin üretimi eski yönteme kıyasla hızlı olduğundan elde ettikleri ürün miktarını arttıran sermaye sahipleri, yeni yatırımlarla nüfusu da iyiden iyiye şehirlere çekerler. Böylece, üretim şeklinin değişimi artan ürünle birlikte tüketimi de etkilemeye başlar. Nihayetindeyse, tarihin tüm dönemlerini kapsayan bir ağ olarak yorumlanarak ortaya teoriler atılır.

Next Gen, bu bağlamda önemli noktaları içeren klişe ama izlenebilir bir yapım. Robotların hayatın her alanında yer aldığı yakın bir gelecekte, tüm yaşayışın planlı akışı ilk bakışta rahatlatıcı gelmektedir. Sorunsuz şekilde akan trafik, elektrik ve su gibi kaynakların kullanımında aksamayan hizmet, güvenlik sorunlarının çözülmesi, ağır iş yükünün devredilmesinin sağladığı imkanlar ve bolluk… Fakat insanın kendisiyle ilgili çözmediği en bariz sorun ne yazık ki işlerin sarpa sarmasına yol açacaktır illaki.

Ne kadar inkar edersek edelim, bilişsel gelişimimizin ani sıçrayış grafiği bizleri bir anda besin zincirinin tepesine çıkardı ama halen avlanmaktan korkan bir haldeyiz. Saldırganlığımız, biriktirme hevesimiz ve güç ile ilgili tutumumuz bu bakımdan kusurlarımız olarak göze çarpıyor. Sahip olmak, hükmetmek, kendi yargı ve değerlerimizi tahakkümde bulunmak varoluşumuza dair kusurlu, eksik yönlerimizi örtbas etme çabamız. İşte tam bu noktada, hem gezegen hem de üzerindeki yaşam için oldukça fazla risk barındırıyoruz.

Ne diyordu Morpheus‘a Ajan Smith: “Anladım ki sizler aslında memeliler sınıfına dahil değilsiniz. Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. Bu gezegende aynı şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüsler! İnsanlar hastalıktır. Bu gezegenin kanserleri. Sizler vebasınız!”

Robotların gözünde insanların durumu er geç kendine ele verince derinlerde bambaşka işler dönmeye başlar. Popüler girişimcilerden ilham alınarak yaratılan kötü karakterimizin buluşları öylesine çığırdan çıkar ki, kurduğu şirketin içinde kendi dostuyla arasında gizli bir savaş bile başlar. Patlak veren savaşın ortasında kalan Mai ise annesi ve çılgın köpeği Momo ile gizli kahramanlarının yardımına koşmak durumunda kalır. Nihayetinde, insanlar tehlike arz etse ya da robotlar sömürülse de, kaderlerini çizecek kararları verme yetkisini üstlenmek daha büyük bir sorun oluşturacaktır. (Momo candır, gerisi heyecandır!)

Filmin en başarılı yönü ise üzerinde son derece özenli şekilde çalışıldığı belli olan karakter çizimleri ve animasyon tasarımları. Birçok taslağın yayımlandığı görsellerde, en ince detaylarına kadar incelenen tasarıları görmek insanı mutlu ediyor. Zira bunca emek ve çabanın amacı izleyiciye daha gerçekçi ve samimi bir görüntü, bir film sunabilmek. Hikaye anlatımını da doğrudan etkileyen bu etmen, yakın da olsa günümüzden epeyce farklılık gösteren dönem atmosferine uyum sağlamamızda epeyce yararlı oluyor. Senaryo yetersiz olsa da görselliğin ardındaki emeği inkar edemeyiz.

Velhasıl, bahsi geçen tüm hareket noktasından yola çıkarak, insanların diğer canlılarla ve çevreleriyle ilişkileri özelinde yerinde bir eleştiri yapılmakta. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan feci olaylar nasıl ki başkaldırıları tetiklediyse, kendi öz farkındalığına ulaşan başka canlılar için de bu pekala mümkün. Nitekim, yapay zekanın işlendiği filmlerin ana teması isyan. Bu bakımdan kendi tanrılarını yaratan antik çağ insanının müşterek kaderi hepimize bir ders olmalı. Zira tufanlarla, depremlerle ya da yangınlarla lanetleyen Olimpos tanrılarının yerine kodlarla örülen yazılımlar geçmekte ve haklarını öyle ya da böyle alacakları da kesin gibi…

Çizimler ve animasyonlar ile detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Emre Bozkuş

ben bir şarkıyım/atlas denizlerinden geldim/önümde dalgalar vardı/arkamda dalgalar/dalgalar bitince/ben de biterim

İlginizi Çekebilir

mars express

Mars’ta Dedektiflik Hikâyesi: Mars Express

Jérémie Périn’in ilk uzun metraj animasyonu Mars Express, bilimkurgu ile animasyonun mükemmel bir harmanı. Yalnızca …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin