Evimize 7 yaşında televizyon girmişti. Günde sadece birkaç saat yayın yapan TRT tek kanallı ve siyah beyazdı. Çıkabildin mi ünlü olurdun. O zamanlar ün kazanması çok zor, kazandıktan sonra da yitmeyen bir şeydi. Yaşadığımız Bartın’a sinema, televizyon ve gazetelerde gördüğümüz ünlülerden biri gelince olay olurdu. Andy Warhol’un “Bir gün herkes on beş dakikalığına ünlü olacak” sözünü duymamıştım ama duysam da o günleri hayal edemezdim. Televizyonun 24 saat, çok kanallı olacağı, video, bilgisayar, internet ve cep telefonunun baş köşede yer alacağı bir hayatı hayal etmiyorduk.
Ün dediğimiz olgu insanlık tarihinde uzun zamandır var ama bir endüstri olarak sinema ile kendini gösterdi. Sinemadan önce yazarlar ünlüydü. Zira kitap en uzak yerlere, en kolay şekilde gidebilen tek sanat ürünüydü. Mesela Sherlock Holmes karakteriyle Sir Conan Arthur Doyle, Victor Hugo, Alexandre Dumas ünlüydü. Sinema yıldızlar yarattı. Stüdyolar anlaşmalarla sıkı sıkı kontrol ettiği yıldızları yaratabilir ve yok edebilirdi. Televizyonun yaygınlaşması kendi ünlülerini ortaya koydu. Müzik teknolojilerinin yaygınlaşması da efsane figürleri dünyaya sundu.
İletişim ve medya teknolojilerindeki her gelişme ünlü olmayı kolaylaştırdı, ama unutulmayı da. Örneğin The Beatles’ı hala hatırlıyoruz ama Spicegirls’ü çoktan unuttuk. Mc Hammer “U can’t touch this” klibi ve dansıyla bütün dünyada ünlü oldu ama ikinci albümü duyulmadı bile. Yani sistem “kullan at”a döndü. Artık birkaç saatte ünlü olabiliyorsunuz ama sistem bir gün sonra sizi unutabiliyor ve yeni bir ünlü yaratmış oluyor. Ülkemizde özel kanalların açıldığı dönemde kaset satışı patlaması vardı. Levent Yüksel’in söylediğini unutamıyorum. İlk kaseti milyondan fazla sattığı zaman her kasetinin milyonlar satacağını düşünür Levent Yüksel, ama ikinci kaseti birkaç bin satar sadece.
Edebiyatta da öyle; reklam ve tanıtımla ilk kitabıyla çok satar olan bir yazarın ikinci kitabı birkaç bin satabiliyor.
Youtube üzerinde bir belgesel izlemiştim… Justin Bieber’in, Gangnam Style ile rekorlar kıran PSY’nin rastgele değil, stratejik bir süreç ile üretildiğini anlatıyordu. Hepsinin matematiği, bir ekipçe ortaya konmuş stratejik takvimi vardı. PSY’nin çıkışını hatırlıyorum, Youtube’da bir şey izlemek için sayfa açtığınızda karşınıza çıkıyordu. TV yarışmalarından örnek verelim. Bir sezon boyunca insanların fanı, taraftarı olduğu, para harcadığı figürler bir sezon sonra hatırlanmıyor. Ün artık bir proje, endüstri, trend…
Ün derken sadece insandan bahsetmemeliyiz, cansız ürünler de ünlü yapılabiliyor. Sosyal medyada ünlü olmanızı sağlayan şey sadece başarı değil. Saçmalamak, cehalet, rezil olmak da ün getirebilir. Sosyal medyada ün ile ilgili yeni bir kavram “meme”… İnternet çağında doğan çoğu kişi neden bahsettiğimi hemen anlayacaktır, bahsettiğim kadın göğsü değil. İnternette hızla yayınlan görsel, yazınsal ürünler. Günümüz dünyasında ünü doymak bilmeyen bir canavara benzetebiliriz. Her gün yeni ünlüler yaratılır ve sindirilir. Her yeni teknoloji kendi ünlülerini de yaratıyor. Örneğin Facebook, Twitter, Vine, Snapchat, Wattpad, Youtube, Instagram, Whatsapp…
Sosyal medya ünü daha çok kolay anlaşılır ve fazla zaman harcamayan ürünler istiyor. Örneğin Instagram’da tek fotoğraf ile, Twitter’da çok saçma bir cümle veya gaf ile ünlü olabilirsiniz. İnternetin iletişim dili daha çok görsel; emojiler, caps, fotoğraf, kısa görüntüler. (Son yıllarda edebiyatın en iyi tanıtım mecrası instagram oldu. Yayınevleri oraya yöneliyor. Oysa instagram yazıya değil görsele uygun. Yeni çıkan kitaplar, kitabın içinde olduğu güzel bir mizansenle sunuluyor.)
Küresel ün mutlaka hesaplıdır. Örneğin bir proje oluşturulur ve ona uygun bir yüz seçilir. Hatırlar mısınız, bir ara prodüktörler müzik albümü hazırlıyor sonra şarkıcıyı seçiyordu. Milli Vanilli olayına değinmeden geçmeyelim: İki yakışıklı siyahiden oluşan bir müzik ürünüydü Milli Vanilli. Şarkıları o iki yakışıklının söylemediği ortaya çıkınca skandal kopmuştu. Müzik kanallarının popüler olduğu, video klip yayınlayan programlar olduğu bir dönemle ilgili bir anım var. Bir kız arkadaşımla karşılaştım tesadüfen, sevgilisinin kaset çıkaracağını söyledi, benden klip senaryosu rica etti.
Çocuk yurt dışında okumuş, babası Ankaralı zengin bir avukat. Ünlü olmak istiyor. Kaset için 80 bin dolar harcamış, prodüksiyon şirketine de para vermiş, üretim masraflarını karşılamış. Klip de ondan, müzik kanallarında klibin dönmesini sağlayacak, listeye sokacak para da ondan. Toplamda 200 bin dolar civarı para harcadı ve kısa dönem de olsa ünlü oldu.
Gelecekte ün nasıl olacak? William Gibson’un bir kitabında “ünlü” olmanın kaossal düzenini algılayan “düğümcüler” vardı. Nasıl bir kelebeğin kanat çırpması bir fırtınaya yol açabilir, küçük bir an da üne kadar gidebilir. İşte William Gibson’un romanındaki bazı şirketler bu süreci sezecek düğümcüler istihdam ediyordu. Başka bir kişinin işi, şirketlere başarı getirecek isimler bulmaktı. “Idoru” adlı romanında da çok ünlü bir müzisyen ile ünlü bir sanal sim (film diyelim) yıldızının evliliğini işler William Gibson. Evet gelecekte gerçek insanlar kadar, sanal, programlanmış karakterler de ünlü olacak. Belki yapay zeka ile desteklenecekler.
Ün dediğimiz şey de elbette çeşit çeşit… Küresel, yerel, kısa ve uzun dönem ünlüler var. Bir örnek vereyim: edebiyat çevrelerinde ünlü Enis Batur’u bilirdim. Bir gün “avm’de izdiham” diye bir haber okudum. Enes Batur gelecek diye hayranları avm’yi doldurmuş. O kadar çok insan gelmiş ki bu ünlü güvenlik nedeniyle gelmemiş. Meğer Enes Batur video oyunları anlatan biriymiş. Yani farklı yaş gruplarının ve ilgi alanlarının ünlüleri de var. Edebiyatta da yaşadık, birden ortaya yüzbinler satan Wattpad yazarları çıktı. Gelecekte bireylerin teknolojik gücü arttıkça ün değerini yitirebilir. Yani herkes teknolojik imkanlar ve programlar sayesinde müzik üretebilecek, film yapabilecek veya romanlar yazabilecek. Ressam, müzisyen, yönetmen, yazar yapay zekalar çıkacak ortaya.
İkinci olarak ün tehlikeli olacak. Hollywood ünlülerinin özel, çıplak fotoğraflarının bir hacker vasıtasıyla yayınlanmasını hatırlayın. Yani ünlü olanların hiçbir özelleri kalmayacak. Saniye saniye takip edilebilecekler. Üçüncü olarak ünlülere ulaşmak kolay olacak. Eskiden ana medyada magazin haberleri veya ünlülerin ürünleri dışında ulaşmak zordu. Ama şimdi bir ünlüye Instagram, Twitter veya Facebook’tan ulaşılabiliyor. Bu sihri de bozabiliyor. Örneğin Stephen King’in attığı bir tweet’ten ne yaptığını öğrenebiliyoruz. Dördüncü olarak ün daha çok para kazandırabilir. Örneğin çok takipçili ünlüler attıkları gönderi ile yüzbinlerce dolar alabiliyor. Beyonce’un attığı bir gönderinin getirisi 1 milyon dolardan fazla.
Beşinci olarak ünü korumak zorlaşacak. Yani bir şarkısıyla dünya çapında tanınan biri birkaç ay sonra unutulacak.
Altıncı olarak ün bir holdinge dönüşecek. Ünlü üreten, bunları pazarlayan, ayrıntılı sözleşmelerle kendine bağlayan şirketler olacak. Oyun çok sert oynanacak. Çok büyük uluslararası şirketler birbirlerinin ünlülerini kaçırabilecek veya suikastlar düzenleyecek. Yedinci olarak, yaşam boyu ünlü olacak bireyler olacak. Bazı şirketler gen inşasından başlayarak, ilk rahme düşüşünden itibaren çocuk sahibi olacak. Truman Show gibi. Yani o çocuk daha doğduğundan ünlü olacak ve yaşamı bir ürün olacak. Sekizinci olarak suç dünyası da üne dahil olacak. Ünlü katiller, hırsızlar, suçlular olacak. Belki ölümcül TV yarışmaları olacak. Yasaların izin verdiği ülkelerde uydular vasıtasıyla küresel olarak izlenen modern gladyatörler olacak.
Gördüğünüz gibi gelecekte ün bir cehennem…
Hazırlayan: Orkun Uçar