Rusya’nın ilk yüzen nükleer enerji santrali, Kuzey Buz Denizi boyunca yaptığı uzun yolculuğun ardından enerji üretmeye başladı. Business Insider’ın haberine göre, on yıllık inşa süreci sonunda Eylül ayında hizmete giren Akademik Lomonosov yüzen nükleer enerji santrali, Rusya’nın uzak bir şehri olan Pevek’te demirli haldeyken ilk kez enerji üretmeyi başardı.
Yetmiş kişilik bir mürettebata sahip santral, ismini ünlü Rus bilim insanı Mikhail Lomonosov‘dan alıyor. Bir mavna üzerinde nükleer enerji santrali kurmak dünyada bir ilk anlamına geliyor. Rusya, çifte reaktörlü Akademik Lomonosov’un, 100.000 kadar evin elektrik ihtiyacını karşılamasını planlarken; çevreciler bu plandan dolayı doğal olarak endişe duyuyorlar.
Rusya’nın devlete ait nükleer enerji şirketi olan Rosatom‘un Genel Müdürü Alexey Likhachev, “Bu, hem Rus hem de dünya nükleer enerji endüstrisi için bir dönüm noktası. Bu, ayrıca Pevek’i bölgenin enerji başkenti haline getirmemiz için de büyük bir adım,” açıklamasında bulundu.
Yüzen nükleer enerji santrali planını eleştirenler, Akademik Lomonosov’a “buz üstündeki Çernobil” veya “nükleer Titanik” adını yakıştırıyorlar. Greenpeace’de nükleer enerji uzmanı olan Jan Haverkamp, 2018’de yazdığı blog yazısında şunları dile getirdi: “Rosatom, bu yüzen nükleer enerji santralinin inşası sırasında bağımsız bir gözetimi elinden geldiğince uzak tuttu. Bu, tam bir felaket formülü!”
Rus yüzen nükleer enerji santrali, yolculuğunu kazasız bir şekilde tamamlamış olabilir. Ama yolculuk sırasında ortaya çıkabilecek herhangi bir aksiliğin, dünya için nasıl bir çevresel felakete sebep olabileceğini hayal etmek zor değil. En basitinden Çernobil’de yaşananlar akla gelebilir. İyi de olsa kötü de olsa, dünyanın geri kalanı da Rusya’nın seyyar nükleer reaktör planını takip ediyor ve kendine örnek alıyor. Geçen yılın başında, Çin de buna benzer yirmi adet nükleer enerji santrali inşa etmeyi planladığını açıkladı. Çin’in yüzen nükleer enerji santralleri Doğu Çin Denizi’nde demirleyecek ve Çin’in yapay adalarına enerji sağlayacak.
Yüzen nükleer enerji santralinin arkasındaki beyin takımı, dev dalgaları ve kötü havayı göz önünde bulundurmuş ve gerekli önlemleri almış olmalılar; yine de denizlerdeki ve okyanuslardaki yüzen nükleer reaktörlerin artmasının çok da iç rahatlatıcı bir durum olmadığı ortada.
Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar
Kaynaklar: