101- Melankolinin İlacı (A Medicine for Melancholy) / Ray Bradbury

Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil, fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Melankolinin İlacı ise melankoliyi, yalnızlığı ve kaybı derinlemesine işlerken aynı zamanda umut ve neşe aşılıyor.
Sonu gelmeyen bir uzay yolculuğu, uzak bir gezegenden gelen ziyaretçiler, bir çocuğun takıntı hâline getirdiği bir ejderha, kimsenin inmediği bir tren istasyonu, Venüs’te tuhaf bir gün, durmadan yağmur yağan ücra bir kasaba… Bradbury Melankolinin İlacı’nda şairane üslubuyla birbirinden zarif ve sert öyküler anlatıyor yine.
Olağan durumlardaki olağanüstü ayrıntıları göstererek okurları ruhsal bir yolculuğa çıkarıyor Bradbury, hayatın basit anlarında saklı mucizeleri ve kaybolmuş gibi görünen hislerin yeniden bulunma ihtimalini arıyor.
Hiçlik de varlık kadar normal değil mi? Peki ya hüznün içinde mutluluk varlığını sürdürebilir mi?
Melankolinin İlacı, sıradan hayatların sıra dışı hikâyeleri.
102- Hyperion (Hyperion Cantos Book One) / Dan Simmons

Dan Simmons korku, fantazi ve bilimkurgu eserleriyle üç türü de derinden etkileyen, spekülatif kurgunun yaşayan en önemli isimlerinden biri. “Uzayda geçen Canterbury Hikâyeleri” olarak yorumlanan Hyperion Kantoları’nın ilk kitabı Hyperion ise sıklıkla Dune ve Yüzüklerin Efendisi’yle karşılaştırılan bir şaheser.
29. yüzyıl. İnsanlığın Hegemonyası’nın evreni tehdit altında. Atılmışlar’ın istilası yaklaşıyor ve ayrılıkçı yapay zekâ TeknoÇekirdek’in gizemli planları kaosu daha da yakınlaştırıyor.
Galaktik yasaların erişemediği Hyperion adlı dünyada, Shrike adında bir yaratık bekliyor. Ona tapanlar var. Ondan korkanlar var. Ve onu yok etmeye ant içmiş olanlar var.
Tüm galaksi savaştayken, yedi hacı Hyperion’daki efsanevi Zaman Kabirleri’ne, güçleri zamanın ve uzayın sınırlarını aşan, yarı tanrı yarı ölüm makinesi ölümcül bir yaratık olan Shrike’ın evine doğru son bir yolculuğa çıkıyor. Her biri zayıf bir umut ve korkunç bir sır taşıyan hacılardan biri insanlığın kaderini ellerinde tutuyor olabilir…
Hyperion, bilimkurgunun felsefe taşı.
103- Mor Bulut (The Purple Cloud) / M. P. Shiel

Edgar Allan Poe’nun tekinsiz gotik mirasını H. G. Wells’in bilimsel hayal gücüyle harmanlayan M. P. Shiel, kıyamet sonrası kurgusunun temellerini atan yazarlardan. Victoria dönemi biterken kaleme aldığı karanlık ve vizyoner metinlerle korku ve bilimkurgu edebiyatının öncülerinden kabul edilen yazarın başyapıtı Mor Bulut ise H. P. Lovecraft’tan Stephen King’e kadar pek çok büyük ismi etkileyen, yirminci yüzyıl bilimkurgusunun ilk büyük romanı ve şimdiye dek yazılmış en çarpıcı “dünyadaki son insan” anlatılarından biri.
Ölümcül bir mor bulut dünya üzerinde dolaşarak tüm canlıları yok eder ve geriye yalnızca o sırada Kuzey Kutbu’na ulaşan ilk insan olan Adam Jeffson kalır. Sessiz ve harap olmuş bir gezegende epik bir yolculuğa çıkan Jeffson, geçmiş yaşamının kalıntılarından kendine bir düzen kurmaya çalışan kıyamet sonrası bir Robinson Crusoe’ya dönüşür.
Londra, Paris ve İstanbul gibi şehirlere yolculuk ederek başka insanları arayan ve yıllar geçtikçe akıl sağlığını yitirmeye başlayan Jeffson, hayatta kalışının bir tesadüften ziyade derin, kozmolojik bir planın parçası olduğunu fark edecektir.
Mor Bulut, yalnız gezenin kâbusları.