stranger things

Çocukluğu Cep Telefonuna Hapsolmayanların Dizisi: Stranger Things

Arsalarda top koşturanlar, kapı pervazına tırmananlar, beş sakızı birden ağzına tıkanlar, uçurtması tembel bulutların arasında kaybolanlar, elektrik borularıyla külah atanlar, gece sokağa el feneriyle çıkanlar, inşaatın ikinci katından kuma atlayanlar, salçalı ekmekle karın doyuranlar, su tabancalarına boyalı su koyanlar, kokulu silginin tadına bakanlar, atari salonlarından çıkmayanlar, yorganın altında hayal kuranlar, kola şişesi içinde torpil patlatanlar, saklambaç oynayanlar, salıncakta sallananlar, ip atlayanlar, kaydıraktan kayanlar… Evet, aradığım sizlersiniz; çocukluğu cep telefonu ekranına hapsolmayan sizin gibi şanslı kişiler. Sizi niye mi arıyorum? Çocukluğunuza dönmenin bir yolunu buldum da ondan.

Günde elli kez elinize aldığınız cep telefonunu bir kenara bırakın, sıkıcı işinizi aklınızdan çıkarın ve maceradan maceraya koştuğunuz dostlarınızla yeniden buluşmaya hazır olun. Hayır, kuytu bir köşede gizemli bir gişe falan keşfetmedim. Büyülü biletlere de sahip değilim haliyle. Sizi yeniden Tipitip çiğnediğiniz günlere döndürmek için doğaüstü bir yardıma ihtiyacım yok. Bunu başarmak için dediğimi yapmanız yeterli. İşte sizden istediğim: Netflix’in son bombası Stranger Things’in ilk bölümünü açın ve arkanıza yaslanıp izlemeye başlayın. İşte hepsi bu kadar. İkinci bölüme geçmeden on bir yaşına dönmüş olursunuz. Yok canım, teşekkür etmenize gerek yok. Lafı bile olmaz. Ne de olsa hepimiz 80’lerin çocuklarıyız.

Yıl 1983. Hawkins Kasabası anneannenizin evi kadar sakin ve huzurlu, gecenin bir yarısı kaldırım kenarında dolanan kirpi gibi sessiz ve en sıkı dostunuzun devamsızlık yaptığı bir okul günü kadar sıkıcıdır. Kasabada son dönemde yaşanan en talihsiz olay, bir baykuşun yuva sandığı için Eleanor Gillespie adında bir kadının saçına saldırmasıdır. Ancak 6 Kasım gecesi her şey bir anda değişir. Arkadaşlarıyla giriştiği uzun bir oyunun (Zindan ve Ejderha) ardından evinin yolunu tutan Will Byers (Noah Schnapp) karanlık ormanın içinde, ardında bisikletini bırakıp gizemli bir kayboluşa imza atar.

Şerif Jim Hopper (David Harbour) başta bu olayı ciddiye almaz. Neden mi? Kayıp çocuk vakalarının yüzde doksan dokuzunda çocuklar ya ebeveynlerinde ya da akrabalarında çıkmaktadır da ondan. Oysa yapılan aramalar sonuçsuz kalıp, Will’in kasaba dışında yaşayan babasında da olmadığı anlaşılınca işin rengi değişir. Will artık o yüzde birlik dilimin içindedir.  Kafa karıştırıcı bir intihar vakası ve ortalarda hayalet gibi dolanan esrarengiz bir çocuk da Will’in kayboluşuna eklenince soru işaretlerinin sayısı artar. Hopper sorulara yanıtlar bulup, kasabanın üzerine çöken kara bulutları dağıtmaya çabalar. Takip ettiği ekmek kırıntıları, onu Hawkins Ulusal Laboratuvarı’na ve karanlık geçmişli bilim adamı Dr. Martin Brenner’a (Matthew Modine) ulaştırır. Elbette henüz başını nasıl bir belaya soktuğundan ve başarısız giden bir deneyin faturasının tüm kasabaya kesileceğinden habersizdir, tıpkı ortalarda dolanan gizemli kız çocuğunu bulup, onu aralarına alan üç hayalperest çocuk gibi.

Stranger Things, Stephen King’in kaleminden çıkıp klasikleşmiş bir roman tadında. Evindeki noel ışıkları sayesinde kayıp oğlundan mesaj aldığını iddia eden acılı bir anne: Joyce Byers (Winona Ryder). Arkadaşlarını bulmak için el fenerlerini ve telsizlerini kuşanan üç arkadaş: Mike Wheeler (Finn Wolfhard)Dustin Henderson (Gaten Matarazzo) ve Lucas Sinclair (Caleb McLaughlin).  Kötü adamların elinden kaçıp bu üçlüye katılan sıra dışı bir kız: Eleven (Millie Bobby Brown). Geçmişin hayaletlerinden kurtulamayan bir şerif: Jim Hopper. Ve elbette diğerleri: Yüzü olmayan canavara cesurca kafa tutan Nancy Wheeler (Natalia Dyer) ve Jonathan Byers (Charlie Heaton). Hayata bir sıfır geride başlayan Barbara Holland (Shannon Purser). Soğuk Savaş döneminin karanlık deneylerinde rol alan bir bilim adamı: Dr. Martin Brenner.

Tüm bu karakterler (özelikle de çocuklar) King’in büyülü evreninden fırlamış gibiler. Sanki O (Altın Kitaplar)Tepki (Altın Kitaplar)Ceset (Altın Kitaplar)Göz (Altın Kitaplar)Ruhlar Dükkânı (Altın Kitaplar) ya da Rüya Avcısı (Altın Kitaplar) gibi romanlardan çıkıp gelmişler. Daha büyük çocuklar tarafından hırpalanan ve kaybedenler kulübünün daimi üyesi olan çocuklar, olağanüstü güçlere sahip bir kız çocuğu, kasabasını korumaya çalışan bir şerif, öte dünyalardan kopup gelen habis bir yaratık…

Stranger Things 2

Tüm bunlar King evrenine yakışır türde kahramanlar. Örneğin Eleven birçok King karakterinin toplamı gibi. Bir tutam Carrie White (Göz), biraz tutam Duddits (Rüya Avcısı), bir tutam da Charlie (Tepki). Bu arada King’in de bir Stranger Things hayranı olduğunu söyleyelim. Hatta Amerikalı efsane yazar, attığı bir tweet ile, dizinin en iyi işlerini andırdığını belirtmekten de geri durmamış. (Yalnız Winona Ryder’ın parıldadığı hakkındaki tweet’ine katılamayacağım doğrusu. Bana kalırsa tek sırıtan karakter onun canlandırdığı Joyce.)

Tabii bu yakınlaşma herkesi heyecanlandıran bir söylentinin de ortalıkta dolaşmasına neden olmadı değil. Bu söylenti, dizinin ikinci sezonunun Stephen King tarafından kaleme alınacak olmasıydı. Bu haber, sağlam edebiyat ve sinema siteleri tarafından paylaşılıp sosyal medyada hızla yayılsa da doğru değil. Kendi adıma konuşmam gerekirse buna sevindim. Stranger Things, King’in eli değmeden de yeterince güzel zaten. Bazen büyülü şeylere dokunmak onların dengesini bozabilir, dokunuşu yapacak kişi King olsa bile.

Dizi ağırlıklı olarak King evreninden beslense de birçok efsane filme selam çakmayı ihmal etmiyor tabii. Youtube’da bu referansları tek tek gösteren videolar bulabilirsiniz. Bu efsanelerden bazıları şunlar: Close Encounters of the Third Kind (1977), Ailen (1979), E.T (1982)Poltergeist (1982)The Goonies (1985)A Nightmare on Elm Street (1984) Stand By Me (1986)It (1990). Hatta bir bölümde, Mike’ın bir düşme sonucu çenesinde oluşan yara izini Harry Potter’ın alnındaki ize bile benzettim doğrusu. Ve Eleven ile yaratık arasındaki bağ bana Dean Koontz’un Nöbet (Altın Kitaplar) adlı romanındaki sıra dışı köpek ile ürkütücü yaratığın arasındaki bağı anımsattı. Ayrıca gökten kül benzeri şeylerin döküldüğü öte dünya ile beyaz perdede de boy gösteren korku oyunu Silent Hill ne kadar da birbirlerine benziyorlar, değil mi? Elbette buna benzer bir sürü şey daha sayılabilir. Dizinin her sahnesi bizi çocukluğumuza ışınlayacak ayrıntılarla bezeli. Posterler, giysiler, oyuncaklar, kitaplar, kıyafetler…

Son birkaç söz: Stranger Things, oyun alanları gibi hayal güçleri de sınırsız olan beş bilim tutkunu çocuğun masumiyet, sevgi ve el fenerleri ile zifiri karanlığın karşısına dikilmelerinin öyküsü. Korku ile bilimkurgunun el ele tutuşup dolaştığı Hawkins Kasaba’sı sizi bekliyor. Onu çok bekletmemenizi öneririm.

Sonraki

Yazar: Kadri Kerem Karanfil

Bu hesap, artık hayatta olmayan bir yazara aittir. (1980-2021)Bilimkurgu Kulübü emektarı. Yalnız bilimkurguyla değil, korku ve çocuk edebiyatıyla da ilgili. Stephen King'in sadık okuyucusu. Ray Bradbury'nin büyük hayranı. 80'lere ait korku filmlerinin tutkunu.

İlginizi Çekebilir

doctor who benzeri diziler

Doctor Who Sevenlerin İzleyebileceği 9 İngiliz Bilimkurgu Dizisi

Doctor Who‘nun son sezonunda On Beşinci Doktorumuz Ncuti Gatwa, savaşlarla yerle bir olmuş bir gezegene, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin