Orta az pişmiş bonfile, salata ve kırmızı şarap; deniz börülcesi, tekmil fava, lakerda, beyaz peynir ve rakı; levrek ızgara, roka ve beyaz şarap; hamburger, patates kızartması ve bira… Görüleceği üzere, sıralanan örnekler gastronomi kültüründe genel kabul görmüş yemek ve içki uyumluluklarıdır. Elbette kişisel yemek zevkimizde sıralanan yemek ve içki uyumluluğuna uymak gibi bir zorunluluğumuz da yok. Örnek olarak; güzel bir somon balığının yanında, beyaz yerine, yumuşak içimli kırmızı şarap da yemeğe uyumluluk gösterebilmektedir. Dolayısıyla lezzetlerin yanına, marjinal de olsa, hangi içkileri tercih edeceğimiz hususu zaman ve tecrübeye dayalıdır. Köklü bir meyhane kültürüne sahip olan ülkemizde, geçmişi olan her bir meyhanede farklı yaşanmışlıklara ve lezzetlere şahit oluyoruz. Tabii alkolü belli ölçülerde ve sınırlarımızı bilerek tüketmemiz hem sağlığımız hem de yaşam kalitemiz açısından önemli olacaktır.
Bir önceki yazımızda “Bilimkurgu Sinemasında Yemek Kültürü“nden bahsetmiştik. Bir film karakterinin yaratım süreci belli karmaşıklıkları da beraberinde getirir. Karakterin beden dili, konuşma tarzı, giyim, yemek ve içki tercihi, tasarlanan kişisel özelliklerin yalnızca bir kısmıdır. Karakteri yeterince “organik” olarak oluşturamazsak, b-tipi filmlerde karşımıza çıkan karton kişiliklerden bir farkı kalmaz. Tabii iyi bir oyuncu yönetimi yeteneğine sahip bir yönetmen de tamamlayıcı bir başka unsurdur. Stanley Kubrick, oyuncularından en iyi performansları alabilmek için onları bezdiriyordu. Keza Ridley Scott’ın da Sigourney Weaver’ı (Alien /1979) oyuncuların birlikte kahvaltı ettikleri sahnede, elindeki kahve bardağını kaldırmayarak tutmasından dolayı çekim sırasında azarlamıştı; böylesi bir detay, belli ki Scott için çok önemliydi.
Anthony Burgess’in romanından uyarlanan, Stanley Kubrick başyapıtı, A Clockwork Orange’da (1971) Alex (Malcolm McDowell), çetesiyle birlikte, toplum düzenine karşı birtakım anarşist eylemlere geçmeden önce The Korova Mil Bar’da Moloko Plus kokteyli içer. Moloko Plus; süt, alkol, İrlanda kremi ve barbitürat (sakinleştirici ilaç) karşımı bir kokteyldir. Alex ve çetesi, bu içki sayesinde gereken motivasyonu alarak, şiddet içeren eylemlerini büyük bir özgüven içerisinde gerçekleştiriyorlardı. Alex, kendi çetesine karşı da tehdit unsuru olabiliyor, ani çıkışlarla kendi çetesinden birisine saldırabiliyordu. Anlaşılacağı üzere Moloko Plus, normal bir bireyin tercih edebileceği bir kokteyl değil; ama karışımdan barbitürat çıkarılırsa içimi daha güvenli bir içki olacaktır.
Star Trek II: The Wrath of Khan‘da, özel şişesinde gelen Romulan Ale içkisi karşımıza çıkar. Romunlanlar tarafından yaratılmış, mavi renkli, güçlü bir içki olan Romulan Ale, 2285’ten itibaren Birleşik Gezegenler Federasyonu tarafından yasaklandı; ama Star Trek evreninde kaçakçılar tarafından halen temin edilebiliyor. Leonard McCoy (DeForest Kelley), bir sahnede Kaptan Kirk’ün odasına doğum günü kutlaması için elinde yasaklı mavi içki şişesiyle girer. Kendisine servis edilen illegal içki karşısında şaşıran Kirk, ardından yakın dostuyla birlikte odasındaki şöminenin karşısına geçip, ayaklarını uzatarak kadehini yudumlar. Günümüzde Star Trek fanları, söz konusu içkiyi votka, turunç şurubu, limon suyu, yumurta akı ve portakal çiçeği suyu karışımıyla içmekteler. Star Trek evreninde yasaklı olsa da fanlar tarafından beğenilerek içilen bir içecek.
Kara film (film noir) geleneğinin izinden giden Blade Runner’ın (1982) ana karakteri Rick Deckard (Harrison Ford), uzun pardösülü, kravatlı ve belinde tabancası olan klasik görünümlü bir dedektifti. Deckard, günün stres ve yorgunluğunu viski içerek atmaya çalışırdı. Suçun hüküm sürdüğü kara filmlerde, genellikle şehir manzaraları puslu ve karanlık renk tonlarıyla; ana karakterler ise şehrin tüm kasveti adeta üzerlerine düşmüş, kibirli, yalnız ve karşı cins ile problemli ilişkileri olan kişilikler olarak yansıtılırlar. Sürekli diken üstünde olan ana karakterlerin içecek olarak sert ürünleri tercih etmeleri anlaşılabilir bir durum. Rick Deckard’ın küpü andıran bardağıyla içkisini yudumladığı sahnelerde şu tür bir yaklaşım sergilenir: Kara filmlerde ana karakterler kederli ruh halleri içerisindeyken içkilerini yudumlarlarken, Deckard kederci bir duruş sergilemez. Kaliteli bir viski ve şık bir bardak detayı, Deckard’ın viskiden gerçekten de keyif aldığını gösterir.
Bilimkurgu sinemasında karşılaştığımız gelecek manzaraları ve teknolojik gelişmelerle birlikte, kurgusal yiyecek ve içeceklerle de çokça karşılaşabiliyoruz. The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy’de (2005) The Pan Galactic Gargle Blaster ve Serenity’de (2005) Mudder’s Milk karşımıza çıkar. The Pan Galactic Gargle Blaster, “Varoluştaki En İyi İçecek” olarak kabul ediliyor. İçildiğinde “beyinleriniz etrafına limon kabuğu sarılmış altın bir külçe tarafından ezilecek” iddiasında olan asidik kimyasal içki, Galaktik Başkan Zaphod Beeblebrox tarafından icat edilmişti. Bir uzay westerni olan Serenity, Mudder’s Milk içkisiyle öne çıkıyor. Yulaf ezmesi, süt, yoğurt, fıstık ezmesi, bal, fıstık ve alkol karışımından oluşan Mudder’s Milk, adeta bir protein ve vitamin deposu. Yüzde on beş alkol değerine sahip olan içecek, Firefly evreninde sevilerek tüketiliyordu.
Yeme içme kültürü, coğrafi koşullara ve toplumsal değerlere göre farklılıklar gösterir. Bilimkurgu sinemasında uzay operası olarak adlandırılan yapımlarda da farklı uzaylı türlerin kendilerine özgü yeme ve içme kültürleri izleyicilere yansıtılır. Örneğin Star Trek evreninde yer alan Klingonlar’ın vahşi karakteristik özellikleri, kendi yemek kültürlerine de yansımıştır; Avatar‘ın (2009) Pandora gezegeninde yaşamlarını sürdüren Na’vi ırkı, avcı bir türdür ve Afrika yerlilerini andıran yeme ve içme kültürleri vardır. Afrika yerlilerinin üretikleri bir içki yoktur ama kendinden alkollü olan marula meyvesi de bölgede yetişmektedir; Pandora gezegeninde de marulaya benzer meyvelerin olması pekala mümkün.
Bilimkurgu edebiyatı ve sineması çok geniş evrenlerin kapılarını aralar. Eserlerde konu edinilen evrenlerin birçok köşesine yayılmış farklı türler konu edilirken, değişik kurgusal gastronomi kültürleriyle de tanışıyoruz. İnternet üzerinde birçok ünlü yapımın kurgusal içeceklerinin tariflerini bulabiliyoruz; her sene çeşitli bilimkurgu etkinliklerinde toplanan “geek” kitlelerine, sevdikleri filmlere özgü kurgusal içeceklerin de servis edildiğini görüyoruz. Dolayısıyla bilimkurgu sinemasında da bir içki kültürünün oluştuğunu rahatlıkla görebiliyoruz.