Apollo’nun fırlatılmasından bu yana pazarlamacılar da uzayı bir reklam sahasına dönüştürme hevesine kapıldı, ancak henüz bunu yapabilen kimse olmadı. Şimdilerde yeni bir çalışma, 50 uydudan oluşacak yapay bir reklam setinin uzaya gönderilme maliyetini 65 milyon dolar olarak hesapladı. Reklamlardan gelecek para düşünüldüğünde bu büyük bir maliyet sayılmayabilir belki. Yine de yatırımcıların, “Çok iyi fikirmiş, hemen deneyelim,” demeden önce hesaba katması gereken birçok sorun söz konusu.
Skolkovo Bilim ve Teknolojisi (Skoltech) ile Moskovo Fizik ve Teknoloji Enstitüsü (MIPT), SpaceX’in o meşhur Starlink uydularıyla destekledikleri ilginç bir çalışma hazırladı. Çalışma, 12U CubeSat hacminde yaklaşık 50 uydudan oluşan reklam setinin uzaya gönderildiği bir senaryoyu içeriyor. Bu uyduların boyutu aşağı yukarı bir alışveriş poşetinin boyutu ile aynı olacak ve uydular güneşle senkronize bir yörüngeye girecek. Böylece uydular, Dünya’nın etrafından geçerken her zaman doğrudan güneş ışığı altında kalacak. Yörüngeye girince, güneş ışığını Dünya’ya doğru parabolik reflektörler ile yansıtacak. Bunlar, üzerinden geçtikleri her hedef bölgeye güneş ışığını en iyi şekilde sunmak için eğilebilecek ve yerden, belki üç ila beş dakikalık bir süre boyunca eşzamanlı hareket eden bir yıldız grubu gibi görünebilecek. Starlink uydularının yarattığı heyecan dalgasını düşününce, bu uyduların insanları bir hayli “eğlendirebilmesi” muhtemel.
Bu elli uydudan müteşekkil takım yıldızı, gökyüzünde harflerden basit grafiksel öğelere kadar pek çok şekil yaratabilecek. Uydular, yeni şekiller oluşturmak için pozisyon değiştirebilecek. Yeni şekiller oluşturmak için pozisyon değiştirme hızı belki parmak şıklatmak kadar hızlı olmayacak, ama bir şehirden öbürüne geçene kadar çoktan yerlerini değiştirip yeni bir grafiksel öğe yaratabilecek. Örneğin bir şehre X Şirketi’nin reklamını yaparken gökyüzünde bir X şekli oluşturacak, ama bir başka şehirde yapmaları gereken reklam Y Şirketi’ne ait ise o şehre gidene kadar da pozisyonlarını değiştirip Y şeklini alacak. Bu uyduların ömrü, çeşitli faktörlere göre epey değişken olacak.
Uzaya uydulardan müteşekkil böylesi bir “takım yıldızı” göndermek imkânsız değil. Hatta bunu 90’lı yıllarda bile yapmaya çalışanlar vardı, mesela geceleri şehir ışıklarının arasına kaynamış bir Nike logosu görebilirdik. Fakat o uyduları uzayda tutabilmek, tehditlerden korumak, bakım ve onarımını yapmak maliyetleri arttıracaktır. Hâlihazırda, bahsettiğimiz çalışmaya göre böylesi bir projeye girişmenin maliyeti 65 milyon dolar. Bu maliyetin 48.7 milyon dolarlık kısmı sadece uyduları üretmeye ait. Test ve mühendislik işleri için 11.5 milyon dolar, uyduları uzaya fırlatmak için ise 4.8 milyon dolar ayırmak gerekiyor. Peki bu harcamanın karşılığında, ne kadar kazanç elde edilebilir?
Biraz üzerinde düşününce, uzay reklamcılığı için en uygun coğrafyanın kış mevsimine giren bölgeler olduğunu söyleyebiliriz. Tabii akla hemen dışarısı çok soğuk olduğu için evlerine kapanan ve gökyüzünden süzülüp giden “reklam takım yıldızını” göremeyen insanlar geliyor, fakat dünyanın her yeri kuzey enlemleri ile aynı iklime sahip değil. Örneğin tropik bölgelerde ve nüfus yoğunluğu ile meşhur Güney Doğu Asya ülkelerinde kış o kadar da soğuk geçmiyor, üstelik kış mevsimi sayesinde geceler daha da uzuyor; bu da uzaydaki reklam takım yıldızının daha çok insana, daha uzun süre kendini gösterebilmesini sağlayacaktır…
Uzay reklamcılığının ne kadar kazandıracağına dair en iyimser tahmin, üç ay boyunca 24 farklı reklam üzerinden 111 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Yani reklam başına 4.6 milyon dolar. Çok pahalı durabilir ama meşhur Super Bowl’daki reklamlar bundan daha pahalıya mal oluyor ve sadece 30 saniye sürüyor. Tabii otuz saniye de olsa bu reklamlar 4K ve sese sahip. Yine de uzay reklamcılığını fazlasıyla çekici bulanlar yok değil. Bu iş için kollarını sıvamaya ve yatırım yapmaya hazır ziyadesiyle pazarlamacı bulmak mümkün.
Esas soru, aslında uzayda reklam yapılıp yapılamayacağı değil. Bugünkü imkânlarla mümkün de görünüyor. Asıl mesele insanların uzayda reklam görmek isteyip istemediği. Nihayetinde YouTube’da bile video izlerken karşımıza çıkan beş saniyelik reklamlar gerçek anlamda bunaltıcı olmaya yetiyor. Peki insana özgürlüğü ve sonsuzluğu çağrıştıran gökyüzünü benzer şeylerle kirletmek ne kadar ahlaki? Her ne kadar ilk etapta gökyüzünde tanıdık bir şirketin devasa logosunu görmek eğlenceli olsa da, bu durum giderek sinir bozmaya başlayacaktır. Dolayısıyla uzay reklamcılığı işine girmiş bir şirket, müşteri çekeyim derken kendisinden nefret eden milyonlarca insan kazanabilir…
Gerçi uzay reklamcılığı aslında çoktan başladı diyebiliriz. Mesela Uluslararası Uzay İstasyonu’nda sponsorlu içerikler ve bazı şirketlere ait logolar göründü. Bunlar uzayın reklam için kullanılmasına ilk örnekler olabilir, fakat Uluslararası Uzay İstasyonu gece gökyüzünden hızla süzülüp giderken sponsor şirketlerin reklamını yapmıyor. İşte, gerçek anlamda adını yıldızlara yazdırmak ve bunu yapan ilk kuruluş olmak bir şirket için ciddi anlamda büyük bir prestij kaynağı olabilir. Fakat böyle bir şeyi gelecekte görecek miyiz? Orası meçhul. Nihayetinde bu, gelir getirmesi muhtemel bir iş ve kapitalizm için her şey mubah…
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade | Kaynak