alastair-reynolds-revelation-space

Dizisi Çekilse de İzlesek Dediğimiz Bilimkurgu Romanları

Bilimkurgunun modası hiç geçmiyor. Star Wars ve Star Trek gibi sonsuz görünen ana desteklerle birlikte, sürekli olarak yeni diziler ve filmler seyirciyi yıldızlar arasında veya gelecekte dolaştırmayı sürdürüyor.

James S.A. Corey imzalı Expanse serisinin olağanüstü uyarlaması, akıllıca yapılan bilimkurgunun televizyonda iyi iş çıkarabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Liu Cixin’in Üç Cisim Problemi yakında bir dizi uyarlaması ile geliyor, Asimov’un Vakıf serisi ise çoktan ilk sezonunu devirdi.

İşte dizisi çekilse de izlesek dediğimiz diğer bilimkurgu romanları…

Arthur C. Clarke’ın Rama Serisi

Öncelikle ilk romanın, Denis Villeneuve tarafından sinemaya uyarlanabileceğinin haberini vermekle başlayalım. Arthur C. Clarke‘ın gizemli bir aracın etrafında dönen dört romanlık bu keşif serüveni, dizi için de geliştirilebilecek bir ortam sunuyor.

Kitaplarda yer alan Rama‘nın gizemini keşfetme, karakterler arasındaki ilişkileri geliştirme ve uzaylı teknolojisinin zenginliğini araştırma dizi için yeterli sürükleyiciliği rahatlıkla sağlayabilir. Karakterler, izleyicinin yaptığı gibi bir şeyler keşfediyor ve kendi hayatımızı farklı bir perspektiften görmemizi sağlıyor. Seride bir televizyon uyarlaması için ortaya konabilecek pek çok malzeme var.

Iain Banks’in Kültür Serisi

Yazar Iain Banks‘in Kültür serisi çoğunlukla bağımsız hikâyeler, ancak hepsi aynı evrende geçiyor. Bu durum, diziye üstünde oynanacak çok şey verebilir. Hatta Kültür evreninde geçen tamamen yeni bir hikâye yaratılabilir ve bu hikâye de zaman zaman roman koleksiyonundaki olaylarla desteklenebilir.

Burada anlatılacak her türden hikâye var ve görünüşleri nasıl olursa olsun karakterin hepsi de çok insani ve cana yakın. Yıldızlararası evrende geçen ve bir anarko-komünist ütopya anlatısı olan Kültür, başarılı bir dizi uyarlaması ile kitleleri peşinden sürükleyebilecek çapta maceralar vaat ediyor.

Alastair Reynold’un Revelation Space Serisi

Revelation Space serisi, göreceli seyahat (burada warp hızı yok), uzay operası ve whizz-bang gibi kavramlarla sert bilimkurgu için gerekli her şeye sahip. Her roman kendi hikâyesini anlatıyor ve kendi başına ayakta durabilecek durumda. Buna rağmen dizi boyunca tekrarlanabilecek anlar ve karakterler de var.

Uzun zaman önce ölmüş yabancı türler, duyarlı gemiler, harika keşifler, yayılan hastalığın korkunç görüntüleri, sarsıcı ifşaatlar ve merkezinde çok insani bir durum yer alıyor. Dünyalar ve sistemler arasındaki uçsuz bucaksız mesafelerde seyahat edilirken, karakterlerimizi çok uzun bir oyunun içinde buluyoruz.

Adrian Tchaikovsky’in The Final Architecture Serisi

Adrian Tchaikovsky‘nin The Final Architecture serisi, sert bilimle uzay operasını zekice harmanlıyor. Dünya, Mimar olarak adlandırılan Ay büyüklüğünde bir şey tarafından yok ediliyor ve hayatta kalanlar yıldızlara açılmak zorunda kalıyor. Orada da karşılarına olağanüstü gizemler, uzaylı kültler ve gangsterler çıkıyor. Tüm bunlara rağmen, insanın en büyük düşmanı yine kendisi oluyor.

Gerçekten sevimli karakterleri bulunan ve görsel bir zenginlik sunan seri, epik zirvelere, yıkıcı düşüşlere ve yakın yıkım tehdidine sahip kapsamlı bir TV dizisine uyarlanabilir.

Andy Weir’ın Kurtuluş Projesi

Marslı’ın başarısından sonra, Andy Weir‘ın eserleri dünya çapında ilgi uyandırmaya başladı. Kurtuluş Projesi bağımsız bir roman olsa da, düzgün oyuncu seçimi ve doğru prodüksiyonla en az Marslı kadar ses getirmeyi başaran bir diziye dönüşebilir. Hikâyemiz, görevini, adını ve nerede olduğunu hatırlayamayan yalnız bir astronotu anlatıyor. Dünya’yı nasıl kurtarabilir? Geçmişinde ve gideceği yerde onu hangi gizemler bekliyor?

Ve evet kitap, Ryan Gosling’in başrolde olduğu bir film uyarlaması ile karşımıza çıkabilir. Ancak akıllıca tasarlanmış duygusal bir dizi, hikâyesi kısaltılmış bir filmden çok daha fazla ses getirebilir.

H.P. Lovecraft’tan Deliliğin Dağlarında

Deliliğin Dağlarında, bilimkurgunun yanı sıra gerçek bir korku hikâyesi. Ancak bu hikâye, H.P. Lovecraft‘ın diğer hikâyelerinin çoğuna musallat olan sorunlu ırkçılıktan muzdarip değil. Bir keşif heyeti, eski, uzaylı bir uygarlığın kalıntıları gibi görünen şeyler hakkında araştırma yapmak üzere Antarktika’ya doğru yola çıkıyor.

Oraya vardıklarında soruşturma başlıyor, türler hakkında korkunç keşifler yapılıyor ve belki de inanıldığı kadar ölü olmadıklarının farkına varılıyor. Deliliğe yol açabilecek kadar anlaşılmaktan uzak bir uzaylı dehşeti hem ürkütücü hem de büyüleyici. Benzer fikirler The Thing gibi pek çok yapımda kullanıldı, ancak bazen sarsıcı, korkunç, akıllara durgunluk veren bir şeyler istiyorsunuz ve eliniz mahkum Lovecraft’a dönüyorsunuz. Çünkü bu işin kaynağı kendisinde.

Amie Kaufman ve Jay Kristoff’un The Illuminae Files Üçlemesi

Sadece okunacağı düşünülerek yazılan ve sırlarını metninde saklayan başarılı bir üçleme ile karşı karşıyayız. Büyüleyici bir hikâyeye sahip. Her kitap bir çift karakterden oluşuyor. Eserdeki hikâyeler, metinler, tebliğler ve yayımlanan belgeler aracılığıyla anlatılıyor. Çılgın bir yapay zekâ, rakip mega şirketler, bir yığın dezenformasyon ve çok fazla mizah var.

Bilimkurgu dünyasının genç yetişkin köşesinde sağlam bir yere sahip bu üçleme, genç izleyiciler ve aileleri için her türlü cezbedici unsuru içeriyor. Aslında üçlemeden uyarlanacak bir dizi, bilimkurgunun televizyondaki yerini sağlamlaştırabilir ve keşfedilecek kitaplara açılan bir kapı görevi görebilir.

Pierce Brown’un Red Rising Üçlemesi

Bir sınıf mücadelesi… Savaşmayı öğrenen ve geleceğin liderleri olmak için birbirleriyle mücadele eden yirmili yaşlardaki gençler ve onların arasına yerleştirilen asi bir isyancı. Açlık Oyunları’nı andıran, üçleme boyunca askeri okulların sınıf yapılarını inceleyen ve karakterlerin hem kendilerini hem de savaşta nasıl performans gösterdiklerini keşfettikçe zirve yapan bir seri.

Üçlemenin keşfedilebilecek, yorumlanabilecek ve genişletilebilecek zengin bir materyali var ve görsel olarak çarpıcı. Konu biraz kanlı da olsa, genç bir oyuncu kadrosu ile her yaştan seyircinin ilgisini çekmekte zorlanmayacaktır.

Kaynak: Collider

Yazar: Cem Can

Üniversite tezini robotlar üzerine vermiş bir bilgisayar mühendisi. Kılıcın yolunda ilerleyen, an itibariyle 2. Dan bir kendocu. Müzik tutkunu ve bilim kurgu hayranı. Kurduğu hayalleri yazıya dökmeye çalışan bir hayalperest."Ben bu dünyayı değiştiremeyeceğimi biliyordum; o yüzden başka dünyalara gittim." - PKD

İlginizi Çekebilir

din ve bilimkurgu

Duygular, İnançlar ve Teknolojinin Kesişimindeki Hikâyeler

Bilimkurgu ve din, ilk bakışta birbirine zıt kavramlar gibi görünse de türün doğuşundan itibaren aralarındaki …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin