tricia-helfer-battlestar-galactica-number six

Bir Güzel Cylon: Number Six

Kuşkusuz Number Six, dilllere destan güzelliğiyle Battlestar Galactica‘nın öne çıkan Cylon modellerinden biriydi. İsmi, 60’ların ünlü dizisi The Prisoner‘daki Number Six’e bir göndermeydi. Dizi boyunca her biri ayrı karaktere sahip pek çok Number Six kopyası ile karşılaştık. Bu kopyalardan üzerinde en çok durulanı ise Caprica Six‘ti. Kanadalı aktris Tricia Helfer tarafından canlandırılan karakter, aynı anda hem tanrısal bir dokunuşu hem de yıkımın ta kendisini içinde barındırıyordu. İnsan suretinde vücut bulmuş bir tehdit olarak sahneye çıktı. Altın rengi saçları, kusursuz fiziği ve kırmızı elbisesiyle âdeta bir cazibe merkezi gibiydi. Ancak o bundan çok daha fazlasıydı; arzu ile nefret, inanç ile ihanet, program ile özgür irade arasındaki gerilimin başarılı bir temsiliydi.

İlk olarak Dr. Gaius Baltar ile yaşadığı gizli ilişki sayesinde tanıdık kendisini. Hatta insan soykırımının Gaius Baltar’la birlikte baş müsebbibiydi. Kadınlar konusundaki zaafı ile tanınan Baltar, karşısına yazılım uzmanı olarak çıkan bu güzel, çekici ve zeki kadının cazibesine direnemedi, sonunda ona Savunma Bakanlığı’nın erişim kodlarını verdi. Elbette bu hata, çok geçmeden insanlığı yıkıma sürüklemekte gecikmedi. Caprica Six, Cylon saldırısından kısa bir süre önce Baltar’a kimliğini açıkladı ve vücudunu siper ederek ölmesini engelledi. Sonrasında tekrar dirildiğinde büyük bir Cylon kahramanı olarak adlandırıldı, ancak bu görev onda geri dönülmez bir kırılma yarattı. Suçluluk, farkındalık ve içsel çalkantılar eşliğinde bambaşka bir yola savruldu.

baltar ve number six

Baltar’la kurduğu ilişki, zamanla görev tanımını aşan bir boyuta taşındı ve insanları basit birer düşman olarak görmemeye başladı. Ona göre insanlar karmaşıktı, zayıf da olsa sevilmeye değerdi. Böylece zihnindeki ilk duygusal çatlaklar gün yüzüne çıktı, sezgilerle tanıştı. Bir Cylon’un insan duyarlılığına bu denli yaklaşması, izleyiciyi de şaşırtan bir dönüşüm süreci yarattı. İlerleyen zamanda yaptığı soykırımı sorgulamaya başlayan ve Yediler’in önde gelen liderlerinden D’anna Biers’e, yani Number Three’ye karşı çıkan Caprica Six, insanların kendi kaderine terk edilmesi gerektiğini savundu. Buna karşın sonraki süreçte onu New Caprica’daki Cylon istilasının başında gördük. Burada Gaius Baltar’la tekrar başlayan ilişkisi, Baltar’ın Cylonlarla birlikte kaçmasıyla sürdü. İçindeki vicdanla dış koşullar arasındaki çelişki, bu evrede daha da görünür hâle geldi.

Dizideki en çarpıcı anlatı çizgilerinden biri de Baltar’ın zihninde beliren hayali Six’ti. Bazen bir koruyucu, bazen kışkırtıcı, bazen de tanrının sesi gibi konuşan bu imge, izleyicinin aklında tekinsiz sorular uyandırdı. Gerçek miydi, yoksa yalnızca suçluluk duygusunun bir tezahürü müydü? Baltar’a fısıldadığı sözler, dizinin felsefi derinliğine kapı araladı. Tanrı’ya olan inancı, Six’in eylemlerine yön veren temel güç hâlini aldı. “Tanrı’nın bir planı var,” sözünü tekrarladıkça, sesi bir emirden çok bir vecize gibi yankılandı. Öte yandan, nasıl ki Baltar hayali bir Number Six’e sahipse, Caprica Six’in de hayali bir Baltar’ı olduğu anlaşıldı.

bsg

Six’in Baltar’la ilişkisi, zaman içinde katman katman büyüyen bir yapıya dönüştü. Başlangıçta basit bir araç olarak gördüğü Baltar, kendisi için giderek bir zaafa evrildi. Aralarındaki bağda aşk, suç ortaklığı, inanç ve ihanet iç içe geçti. Birbirlerine inandıkları kadar sırt çevirdikleri anlar da oldu. Bu karmaşık ilişki, Six’in duygusal evrimini kavramak için bizler açısından da bir anahtar işlevi gördü. Final sezonuna gelindiğinde, Six’in rolü daha soyut bir düzleme taşındı. Artık sadece bir Cylon modeli değildi; barışın, doğumun ve dönüşümün taşıyıcılığına yükseldi. İnsan-Cylon melezi ilk bebeğin varlığına sahip çıkan, bu yeni hayatın anlamını kavrayan kişilerden biriydi. Başlangıçta tanıdığımız ölümcül femme fatale figürü, yerini umuda kapı aralayan bir elçiye bırakmıştı.

Modelin en belirgin özelliklerinden biri de sevilmeye duyduğu derin açlıktı. İki yüzlü ve zayıf bir kişiliğe sahip olmasına rağmen Gaius Baltar’a duyduğu bağımlılığı da bu sevilme ihtiyacının bir sonucuydu. Ancak kader onu başka bir ilişkiyle de sınadı. Hücrede tutulduğu sırada Saul Tigh ile yolları kesişti. Başlangıçta Tigh, kendisine karşı sert, şüpheci ve düşmanca davrandı. Yine de zamanla aralarında beklenmedik bir bağ gelişti. Hatta Dr. Cottle’ın muayenesi sonucu Tigh’tan hamile kaldığını öğrendi, böylece aralarındaki bağ yalnızca duygusal değil, fiziksel bir gerçekliğe de dönüştü.

tricia_helfer_battlestar_galactica

Number Six’in kimliği, dizi boyunca pek çok farklı kişilikle karşımıza çıktı. Aynı biyolojik modele sahip kopyalar, yaşadıkları koşullar doğrultusunda birbirinden farklı kişilikler geliştirdi. Zaman içinde Caprica Six, empati duyan, Cylonlar’ın işlediği suçlarla yüzleşen bir figüre büründü. Pegasus gemisinde tutulan ve sistematik şiddete maruz kalan Gina, yaşadığı travma ile içindeki öfkeyi büyüttü. Natalie, Cylonlar arasında reformu ve barışı savundu; bu uğurda önderlik etti ama sonu trajikti. Aynı bedende, bambaşka ruh hâlleriyle şekillenen bu karakterler, yapay zekânın katılığına karşı içsel esnekliğin başarılı birer örneğiydi. Galactica’ya katılması, insanlara yardım etmesi ve onların mücadelesine omuz vermesi geçmişin ağırlığını hafifletme çabasının bir göstergesiydi. Çünkü ona göre ne insanlar ne de Cylonlar bütünüyle haklıydı.

Kısacası insan ile makine arasındaki sınırların bulanıklığını simgeleyen derin bir arketip olarak hafızalara kazındı. Âdeta affetmenin, kendini sorgulamanın ve değişimin kanlı canlı kanıtıydı. İnsanlıkla yapay zekânın iç içe geçtiği bu yolculukta, izleyicilere kimlik ve aidiyet kavramlarını yeniden düşünme fırsatı sundu. Çünkü gerçek kurtuluş, bazen en beklenmedik yerlerde, en karmaşık kimliklerde saklı olabilirdi. Kodlarla yaratıldı, ama duygularla yaşadı. Suç işledi, ama pişmanlık duydu. Yıkım getirdi, ama umut aşıladı. Her reenkarnasyonu, başka bir yönünü gözler önüne serdi. Onu izlerken aklımızda hep şu soru yankılandı: Gerçekte kimdi bu kadın? Bir makine mi, bir kurtarıcı mı, yoksa kendi içimize tuttuğumuz bir ayna mı?

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu ve black metal hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

battlestar_galactica_vs_stargate_universe

Battlestar Galactica ile Stargate Universe Arasındaki 5 Benzerlik

Stargate SG-1 ve Stargate Atlantis‘in ardından seyirciyle buluşan Stargate Universe, önceki Stargate dizilerinden alışık olmadığımız …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin