Star Trek (Uzay Yolu) serisi sayesinde birçok yeni tür ile tanıştık; ama bunların içinde bir tanesi diğerlerinden çok daha fazla sevildi: Klingonlar! Bu yazıda Klingonları ve onların devasa imparatorluklarını yakından inceleyeceğiz.
Klingonlar, Uzay Yolu dizisinde en detaylı işlenmiş tür olma özelliğini taşır. Samanyolu Galaksisi’nin Beta çeyreğinde M sınıfı bir gezegen olan Qo’nos gezegeninde yaşarlar. Bu gezegen aynı zamanda Klingon İmparatorluğu’nun da baş gezegenidir. Tüm imparatorluk buradan yönetilir. Klingonlar Dünya tarihi ile 9. Yüzyıl’da dini ve siyasi liderleri Kahless yönetimi altında birlik olmuş ve imparatorluğu kurmuşlardır. Warp teknolojisine nasıl ulaştıkları bilinmemektedir. Fakat efsaneye göre Klingonlar, bir gün kendi aralarında savaşırken gökten bir gemi gelmiş ve onlar da bu gemiyi yağmalayıp içindeki teknolojileri çalarak uzaya açılmışlardır. Qo’nos gezegeni M sınıfı bir gezegendir, yani atmosferinin çoğunluğu oksijen ve nitrojenden oluşur; tıpkı gezegenimiz Dünya gibi. Bu yüzden insan yaşamına elverişlidir. Qo’nos gezegeninin nüfusu tam olarak bilinmemektedir, fakat 4 ile 6 milyar arasında olduğu tahmin edilmektedir. Gezegenin Praxis ve Corvix adın da iki doğal uydusu bulunmaktadır. Fakat 2293 yılındaki bir kaza sonucu Praxis patlamış ve gezegenin sadece 1 doğal uydusu kalmıştır.
İnsanların Klingonlar ile ilk teması 22 Yüzyıl’da gerçekleşti ve bir süre sonra da iki tür arasında bazı savaşlar başladı. 2267 yılında gerçekleşen Birinci Federasyon Klingon Savaşı ‘nda, 1 Constitution sınıfı Yıldız Gemisi ve 7 D7 savaş kruvazörü karşılaştı. Organia gezegeninin sakinleri sayesinde fazla kayıp verilmedi ve savaş sona erdi. Fakat ardından Federasyon – Klingon soğuk savaşı başladı. 2293 yılında Klingonların en büyük enerji kaynağı olan Praxis uydusunun patlaması sonucu Klingonlar ve Federasyon arasında ilk barış görüşmeleri yaşandı. Federasyon başkanına cinayet gibi teşebbüsler sonuç vermedi ve iki devlet barış antlaşmasını imzaladı. Klingonlar başta insanlarla barış yapmak istemediyse de, Romulan İmparatorluğu‘nun Khitomer Karakolu‘na yaptığı saldırı ve bir Federasyon gemisinin karakola yardıma gidip cesurca savaşması Klingonları derinden etkiledi. Bu olay üzerine klingonlarla İnsanlar arasında bazı sıcak ilişkiler başladı.
Seride Klingonların ayrıntılı işlenmesi, Klingonca adı verilen bir dilin ortaya çıkmasına da neden olmuştur. Klingonca, Marc Okrand tarafından Star Trek için tasarlanmış yapay bir dildir. Bir uzaylı dili olduğu için birçok sıra dışı özellik taşır. Klingon dili, nesne-fiil-özne yapısına sahiptir ve bünyesinde toplan 250.000 kelime barındırmaktadır. Bu sayı Türkçenin 2 katından biraz fazladır. Klingonca, Klingonların sahip oldukları savaşçı ve vahşi özelliklerinden dolayı gırtlaktan çıkan, konuşması ve telaffuzu çok zor bir dildir. İlginç bir kelime yapısına sahiptir. Örneğin Klingon dili enstitüsüne göre ‘’nuqneH’’ diye yazılan bir kelime hem ‘’merhaba’’ hem de ‘’ne istiyorsun?’’ anlamına kelir. Klingon dilinde “güzel”, “sevimli” veya “merhaba” gibi kelimeler için bir karşılık yoktur. Merhaba yerine ‘’nuqneH’’ kelimesi, yani “ne istiyorsun” kullanılır. Klingon dilinde en sevilmeyen kelime “korkak”tır. Günümüzde Klingonca, dünyada en çok konuşulan yapay dildir. Klingon Dili Enstitüsü tarafından düzenli olarak seminerler düzenlenmekte ve yine bu kuruluş tarafından Klingonca kelimeler ve dil bilgisi kurallarını içeren kitaplar yayınlanmaktadır. Dünya üzerinde 250.000’den fazla insan klingonca bilmekte ve konuşmaktadır. Hatta bazı insanlar yeni doğan çocuklarına ana dil olarak Klingoncayı öğretmektedirler. Klingoncada 25 harf bulunmaktadır.
Klingonların onura ve namusa dayalı bir yaşam tarzları vardır. Bir Klingonun en büyük hayali savaşta onuruyla, cesurca ve çarpışarak ölmektir. Eğer bir Klingon savaşta düşmanına esir düşerse, bu büyük bir utanç sayılır ve aşağılanır. Esir düşüp tekrar dönse bile normal yaşama katılamaz; inzivaya çekilip ölümü bekler. Klingonlar, Uzay Yolu evreninin Borg’dan sonra en tehlikeli türü sayılır. Bir Klingon’a “korkak” demek büyük bir cesaret ister. Zira sizi anında düşünmeden öldürebilir. Klingoların cinsel yaşamı da aynı şekilde şiddetlidir. 2 Klingon cinsel ilişki yaşadıktan sonra mutlaka yaralanırlar. Biyolojik yapıları ise hayret vericidir. Bir insandan çok daha güçlüdürler. Öyle ki, normal bir Klingon 2 insan ile aynı anda dövüşebilir. Vücutlarındaki hemen hemen her organın bir yedeği vardır. Dolayısıyla bir organa zarar gelince otomatik olarak diğer organ çalışmaya başlar. Klingonların dış görünüşleri insanlardan bazı farklar içerir. Ten renkleri koyu bir kahverengiyi andırır ve alınları çıkıktır. Oldukça kıllı vücutları vardır. İnsanlar gibi iki cinsiyete sahiptirler.
Savaşçı özelliklerinden dolayı Klingonların çok güçlü savaş kruvazörleri vardır. Aynı zamanda bu gemiler, görünmezlik teknolojisine de sahiptir. Klingon gemileri içinde en ünlüsü her Trek severin bildiği gibi Klingon Yırtıcı Kuşu‘dur. Bu gemi, 110 metre uzunluğunda kanatları olan bir savaş gemisidir. 2280-2370 yılları arasında kullanılmıştır. 3 güverteden oluşur ve 6 ila 12 arası mürettebata sahiptir. Klingon Savunma Gücü’nün standart gemisi konumundadır. Standart hızı Warp 8, maksimum hızı Warp 9.8’dir. Savunma olarak yansıtıcı kalkanlara ve görünmezlik cihazına, saldırı olaraksa Fazer, 2 parçalayıcı topu ve foton torpidosuna sahiptir. Görünmezlik yeteneği ile korkutucu bir düşman niteliğindedir.
Negh’Var Sınıfı Yıldız Kruvazörü ise, Klingon filosunun en güçlü gemisidir. Dış tasarım olarak Klingon yırtıcı kuşu ile benzerlik gösterir. Bu gemi 2.500 mürettebat taşır. 682 metre uzunluğa, 470 metre genişliğe, 186 metre yüksekliğe sahiptir. Savunma açısından diğer Klingon savaş gemilerinde olduğu gibi yansıtıcı kalkan ve görünmezlik teknolojisi kullanır. Saldırı anlamında ise 1 adet büyük ön parçalayıcı, 20 parçalayıcı topu ve 4 foton torpidosu barındırır. Aynı zamanda içinde küçük mekikler de taşır. Çok güçlü bir gemidir. Bu geminin Federasyon’daki karşılığı Hükümdar sınıfı yıldız gemileridir. 24. ve 25. Yüzyıl’lar arasında kullanılmıştır.
Vor’cha Sınıfı Yıldız Gemileriyse, Negh’Var sınıfı gemilerden sonra imparatorluğun en güçlü gemileridir. 481 metre uzunluğa, 341 metre genişliğe ve 106 metre yüksekliğe sahiptir. Savunma olarak klasik yansıtıcı kalkan ve görünmezlik cihazı bulundurur. Saldırı olarak 18 parçalayıcı topa, 1 büyük parçalayıcıya ve 3 adet foton torpidosu bölmesine sahiptir. 1.900 mürettebat taşır. Seyrüsefer hızı Warp 6, maksimum hızı Warp 9.6’dır. Bu geminin Federasyon’daki karşılığı Galaksi sınıfı ve Hükümdar sınıfı gemilerdir.
Klingonlar, savaşçı yapılarından dolayı imparatorlukla yönetilirler. İlk imparator aynı zamanda devletin kurucusu da olan Kahless; son İmparator ise Mur’eq’dir. Fakat bazı Klingonların oyunlarıyla Kahless klonlanmış ve “geri döndü” denilerek Kahless II imparator yapılmıştır. Uzun bir süre boyunca devlet imparator olmadan yönetilmiştir. Bu süre zarfında devletin idaresini Klingon Yüksek Konseyi üstlenmiştir. Devletin lideri olan Şansölye, aynı zamanda Konseyin lideri ve İmparatorluğun yöneticisidir. Konsey Klanlardan oluşur. En güçlü Klanın lideri Konsey’in de lideri seçilir. Klingonların en bilinen silahı Bat’leth’tir. Türkçesi ‘’Onurun kılıcı’’dır.
2367 yılında Klingon Şansölyesi ve Başkomutanı K’mpec’in ölümü üzerine 2368’de Klingon İç Savaşı başlamıştır. Gowron ve Duras ailesi arasında başlayan çatışma diğer komutanların ve klanların da katılımıyla kısa sürede bir iç savaşa dönüşmüştür. Romulan Yıldız İmparatorluğu’nun Duras Ailesini desteklemesi nedeniyle Duraslar hızlı bir şekilde Gowronlara saldırmış, bu karışıklığı fırsat bilen Romulan İmparatorluğu da görünmez gemilerini kullanarak Klingon sınırlarına girmiştir. Fakat Gowron’un Birleşik Gezegenler Federasyonu’ndan yardım istemesi, savaşın gidişatını da değiştirmiştir. Federasyon, diğer devletlerin işine karışmama politikası yüzünden ilk başta savaşa girmek istememiştir. Fakat Kaptan Picard ve Yüzbaşı Worf’un girişimleriyle Federasyon liderleri ikna edilerek, Klingon-Romulan sınırına takyon ışını taşıyan 20 yıldız gemisi gönderilmiştir. Bu gemiler takyon ışınları sayesinde görünmez gemileri tespit etmeyi başarmış ve Romulan’lar bu olay üzerine geri çekilmek zorunda kalmıştır. Federasyon sıcak savaşa girmeden kendi bölgesine dönmüş ve savaşı da Federasyon’un yardımıyla Gowron ailesi kazanmıştır. Böylelikle Gowron, Konsey’in yeni lideri olarak İmparatorluğu yönetmeye başlamıştır.
Hazırlayan: Halil Furkan Türkmen