Stargate hayran kitlesi her yıl büyük bir hızla büyüyor; aileye yeni katılanlar Jack O’Neill, John Sheppard, Everett Young ve ekiplerinin maceralarını keşfediyor. Ancak Stargate SG-1’ın 214 bölümünü ve iki devam filmini, Stargate Atlantis’in 100 bölümünü ve Stargate Universe’ün de iki sezonunu izleyip bitirenler, benzer içerikte neler izleyebilecekleri konusunda kendilerini boşlukta hissedebiliyor. Peki ama aynı kalitede oyunculuk sunan, benzer evren inşasını gözler önüne seren iyi yazılmış başka hangi diziler var?
Bir sonraki evreninize dalmaya hazır mısınız? Stargate’i sevdiyseniz izlemeniz gereken on bir harika diziyi sizler için listeledik…
Star Trek
Star Trek serisini izlemeniz gerektiğini baştan belirtelim. Listemizi okuyorsanız muhtemelen bunu zaten biliyorsunuzdur. Peki bu kadar geniş bir evrene nereden başlamalı?
Kirk ve Spock’un yer aldığı orijinal 1966 serisiyle başlamaktan daha iyisini yapamazsınız, ancak 60’ların hikâye anlatımı size göre değilse Star Trek: The Next Generation da iyi bir başlangıç noktası olabilir. Daha detaylı bir yol haritası için “Star Trek İzleme Sırası” başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz. TNG, yolunu bulması biraz zaman alsa da üçüncü sezondan sonra gerçekten tüm zamanların en iyi dizilerinden biri hâline geliyor.
Enterprise, Deep Space Nine ve Voyager mürettebatıyla Stargate’in büyüsü pek çok ortak noktada buluşuyor. Macera, mizah, her biri kendi becerileriyle katkıda bulunan ve birbirlerine güvenen insanlardan oluşan bir ekip ve yıldan yıla büyüyen bir mitoloji… Bu dizilerin üçü (TNG, DS9 ve Voyager) 90’larda çekildi, ara sıra birbirleriyle kesişerek toplamda yirmi bir sezonluk muhteşem bir eğlenceye imza attı.
Star Trek, bazen ton olarak farklı seçenekler sunan, çok sayıda yapımın yer aldığı geniş bir seri. Paramount+ için hazırlanan canlı çekim, animasyon, on üç film ve şu anda yapım aşamasında olan ve çizim tahtasında bekleyen birden fazla proje mevcut.
Dark Matter
Yazarlar Joseph Mallozzi ve Paul Mullie, on bir yıl boyunca Stargate serisinde çalıştıktan sonra Syfy çatısı altında kendi dizilerini yaratmak için kolları sıvadı, ortaya da Dark Matter çıktı. Dizi, Raza adlı uzay gemisinde hafızasını yitirmiş hâlde uyanan bir grup insanın hikâyesini anlatıyor.
Mürettebat, uyanma sırasına göre birbirine isim veriyor: Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci ve Altıncı… Tabii evrende yol alırken her biri kendi geçmişiyle de boğuşmak zorunda kalıyor.
Dark Matter, Mallozzi ve Mullie’nin Stargate’in en iyi bölümlerinden bazılarına kattığı eğlence, mizah ve dramanın aynısını içeren uzay tabanlı bir aksiyon-macera dizisi. Ne yazık ki Syfy, beş sezon olarak planlanan diziyi üçüncü sezondan sonra iptal etti.
Battlestar Galactica
Battlestar Galactica, eleştirmenler tarafından modern çağın en çok beğenilen bilimkurgu dizilerinden biri ve Stargate ile de çok iyi eşleşiyor. Ronald D. Moore’un yeniden hayata geçirdiği dizi, aslında Cuma geceleri SG-1 ve Atlantis’ten hemen sonra, Sci-Fi Channel’daki destansı “Sci-Fi Friday”in bir parçası olarak yayımlandı.
Moore, Glen A. Larson tarafından yaratılan 1978 tarihli klasik seriyi aldı ve onu çılgın bir aile macerasından sert bir dramaya dönüştürdü. Dizi, uygarlığın çöküşünden sonra robotik Saylonlar’dan kaçan bir filonun hikâyesini anlatıyor. Filo Komutanı William Adama (Edward James Olmos) ve Başkan Laura Roslin (Mary McDonnell), insanlıktan geriye kalanları efsanevi 13. Koloni’ye ulaştırmaya çalışırken, iç kargaşa ve ihanetlerle de yüzleşmek zorunda kalıyor.
BSG hakkında her zaman iyi şeyler duyduysanız, şimdi tüm seriyi baştan sona izlemenin tam zamanı. Seriye, dört sezonun başlangıcı niteliğinde olan 2003 tarihli mini diziyle başlamayı unutmayın. Kafanız karıştıysa bu yazımıza da bakabilirsiniz.
Farscape
Sci-Fi’ın orijinal dizilerinden biri de çılgın Farscape‘ti. Yaşayan gemi Moya’nın beyni niteliğindeki Pilot’tan tahttan indirilen Dominar Rygel XVI’ya kadar dizide karşımıza çıkan birçok karakterin kukladan oluşması ise ayrı bir güzellikti.
Nine Network için Avustralya’da çekilen Farscape’in yıldızları Ben Browder ve Claudia Black, daha sonra Stargate SG-1’ın kadrosuna katılmış ve Albay Cameron Mitchell ile Vala Mal Doran karakterlerine hayat vermişti. Ancak Farscape’teki rolleri ise çok farklıydı: John Crichton, Dünya’nın çekim gücünü kullanarak yıldızlararası yolculuk yapılabileceğini herkese kanıtlama heveslisi bir astronottu. Ancak deneme sırasında kazara oluşan bir solucan deliğinden geçerek kendini birçok farklı uygarlığı barındıran yabancı bir galakside buluyordu. Aeryn Sun ise eskiden Barış Muhafızları için çalışan bir subay ve pilottu.
Çeşitli olaylar sonucu Moya’nın mürettebatı hâline gelen uyumsuz ekip, peşlerindeki Barış Muhafızlarından kaçmak için güç birliğine gitmek zorunda kalıyor ve böylece de destansı bir maceranın fitili ateşleniyordu.
Farscape, her bölümü mizah, aksiyon ve duyguyla dolu muhteşem bir dizi. İlk sezonun sonundan itibaren yazarlar, yol boyunca Stargate gibi birçok tek bölümlük macerayla birlikte daha çok serileştirilmiş hikâye anlatımını benimsiyor. Dizi dört sezon boyunca yayımlandı ve Farscape: The Peacekeeper Wars adlı yapımla tamamlandı. Kısacası, başı sonu belli bir hikâye izlemek istiyorsanız Farscape tam sizlik.
Travelers
Kanada yapımı Travelers, Stargate SG-1’ın da arkasındaki isimlerden biri olan Brad Wright’tan geliyor. Kendisi ayrıca, Stargate’ten önce The Outer Limits‘in 90’lardaki yeniden çekimini yazan ve yapımcılığını üstlenen kişiler arasındaydı. Stargate’in ardından, Netflix ve Showcase için bir zaman yolculuğu dizisi çekebilmek üzere yetenekli genç yazarları bir araya getirdi.
Ölmek üzere olanların bilinci geçmişteki insanlara aktarılıyor ve bu sayede yapım, Dünya’nın neredeyse yok olmasına yol açan bir dizi olayı önlemeye çalışan ajanları konu alıyor. Ajanlar, paradoksları önlemek için katı kurallara uymak zorunda, ancak her zaman olduğu gibi işler planlandığı gibi gitmiyor.
Dizide, Stargate ailesinden çok sayıda tanıdık yüz buluyoruz; bunlar arasında Patrick Gilmore, Jennifer Spence ve Amanda Tapping gibi isimler de var. Travelers, üç sezon boyunca yayında kaldı ve hem tatminkâr hem de daha fazlası için kapıyı açık bırakan bir sonla veda etti.
Babylon 5
J. Michael Straczynski tarafından yaratılan Babylon 5, iddialı bir uzay macerası. 2257 ile 2262 yılları arasında geçen dizi, insanlığın uzayda kolonileştiği ve pek çok uzaylı tür ile temas kurduğu kurgusal bir geleceği konu alıyor. Dünya İttifakı, tüm türlerin birbirleriyle ticari ve diplomatik ilişkiler kurabilmesi ve galaksideki barış ortamının korunabilmesi için Babylon 5 adı verilen bir uzay istasyonu inşa ediyor. Zaten neredeyse dizinin tamamı da bu istasyonda geçiyor.
Babylon 5, televizyonda bilgisayar tabanlı üretilen ilk özel efektlerden bazılarının da yer aldığı tam anlamıyla 90’lı yılları yansıtan bir yapım. Sadece dramı, aksiyonu ve mizahı güzel bir şekilde harmanlamakla kalmıyor, aynı zamanda türdeki en ilgi çekici ve üç boyutlu karakterlerden bazılarını da içeriyor.
Dizinin biri pilot ve biri de animasyon olmak üzere toplam sekiz filmi ve Crusade adında bir de spinn-off‘u çekildi. İzleme sırasına buradan ulaşabilirsiniz.
Killjoys
Kanada çıkışlı başka bir dizi olan Killjoys, Michelle Lovretta imzası taşıyan güncel bir uzay macerası. Dutch ve John, normal seviyede killjoylar. Company isimli bir şirket adına çalışıyorlar. Görevleri ise gelen emirlere göre insanları öldürmek veya tutuklamak. Bir nevi kelle avcısı olan ekibimiz, işlerini de gayet iyi yapıyor. Zamanla bu ekibe John’un kardeşi de katılıyor. Ne var ki Dutch’un geçmişi onu bırakmıyor.
Dizide işler, beş sezon boyunca ödül peşinde koşmaktan çok daha karmaşık hâle geliyor. Zira Dutch sır dolu bir geçmişe sahip. Kendisi bir kız evlat, asilzade ve suikastçı…
Killjoys, kirli ve yaşanmış bir dünyada harika karakterlere sahip, son derece akıllı bir yapım. Dizide iyi bir atmosferin yanı sıra mizah, kardeş sevgisi, rekabet ve çok sayıda silah sesi var. Ayrıca Syfy’ın iptal etmeden bitirdiği ender dizilerden biri.
Doctor Who
Klasik Doctor Who dizisi 1963’te gösterime girdi, siyah beyazdan renkli televizyona geçti ve 1989’a kadar yayımlandı. Bu süre zarfında yedi farklı oyuncu başrolde göründü. 1996’da Paul McGann’ın oynadığı film, seriyi Amerikalı izleyiciler için yeniden başlatmayı denedi, ancak başaramadı. 2005’te yazar ve yapımcı Russell T. Davies ortaya çıktı. Orijinalinin kaldığı yerden devam eden ve Dokuzuncu Doktor rolünde Christopher Eccleston’ı (The Leftovers) ekranlara getiren modern seriyi başarıyla hayata geçirdi.
Doctor Who, Gallifrey gezegeninden gelen ve yalnızca “Doktor” olarak bilinen bir Zaman Lordu’nu takip ediyor. Genellikle bir veya daha fazla insan arkadaşıyla birlikte TARDIS’e atlayıp (eski bir Londra polis kulübesi kılığına girmiş uzay-zaman gemisi) zaman ve mekânda yolculuk yapıyor. Yol boyunca sık sık başları belaya giriyor ve genellikle zor durumda olanlara yardım ediyorlar. Modern dizinin izleyicileri, hikâye ilerledikçe yavaş yavaş Doktor’un bazı sırlarını, daha büyük bir galaktik çatışmada oynadığı rolü ve hâlâ orada olan çeşitli düşman güçlerini öğreniyor.
Doctor Who, Star Trek’ten önce gelen ve bilimkurgunun gücünü ortaya koyan tüm zamanların en iyi işlerinden biri. Bütün seriyi izlemek isteyen biriyseniz, elbette 60’lı yılların eski BBC dizisini de göz ardı etmemeniz gerekiyor. Çok daha fazlası için “Modern Doctor Who İzleme Sırası” yazımızı okuyabilirsiniz. Öte yandan, yeni dizinin kendini tam olarak bulması yaklaşık bir yıl sürüyor ve David Tennant’ın gösteriye katılmasıyla birlikte izleyiciler harika bir yolculuğa çıkıyor.
Firefly
Joss Whedon imzalı bu uzay westerni bizi derinden etkiledi. Bilimkurguya bakış açısını değiştirdi. Ne var ki yayıncısı Fox aynı fikirde değildi ve çok geçmeden de diziyi iptal etti. Ancak tabii ki hayranlar diziyi unutmadı ve gelen baskılar sonucu 2005’te Serenity adlı bir devam filmi çekildi.
Yüzbaşı Malcolm Reynolds (Nathan Fillion, Castle), Alliance’a karşı verilen bağımsızlık savaşında kaybeden tarafta yer alan tecrübeli bir kişi. O ve savaş arkadaşı Zoe Washburne (Gina Torres), Serenity’nin ayak takımı mürettebatına ve yolcularına liderlik ediyor. Amaçları ise yeni işler almak ve geçimlerini sağlamak. Mal, son derece sadık ve karmaşık bir adam; acımasız bir kaçakçı gibi davranmasına rağmen asla kendi ahlaki kurallarından ödün vermiyor. Diğer karakterlerse ne tümüyle siyah ne de tümüyle beyaz. Hepsi de on sezon boyunca izlemek isteyeceğiniz türden tiplemeler.
Şunu kabul etmek gerekiyor ki, Firefly pazarlanması zor bir diziydi ve bazen izleyiciler de takip etmekte zorlanıyordu. Sıra dışı tiplerle dolu bir geminin yer aldığı batı temalı bir uzay macerası, o zamanlar kablolu TV izleyicilerinin gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu. Ancak bu maceraya kendini kaptıranlar için esprili diyaloglar, rahatsız edici mizah ve sınırsız potansiyele sahip karakterler benzersiz bir deneyim sunuyordu.
Firefly, kısa bir sezon ve keyfini çıkarabileceğiniz bir filmden oluşuyor, ancak ilk izlemede bazı şeyleri kaçırmanız olası. Bu nedenle Firefly’ı muhtemelen birden fazla kez izleyeceksiniz.
Sanctuary
Birçok Stargate hayranının Samantha Carter’ı canlandıran Amanda Tapping’e karşı zaafı var. Kendisinin gelişimini neredeyse adım adım takip etme şansı bulduk. Ne var ki başrol oyuncusu, yönetmen ve yönetici yapımcı olarak yer aldığı Stargate dizileri sona erince, artık onun için yuvadan ayrılma vakti de gelmişti. Başarılı yapımlara imza atacağından ise kimse kuşku duymuyordu. Öyle de oldu.
Sanctuary, Syfy’da tam teşekküllü bir diziye dönüşmeden önce kısa formatlı son derece deneysel bir web dizisi olarak ortaya çıktı. Stargate SG-1 yazarı Damian Kindler tarafından yaratılan yapımda Helen Magnus (Amanda Tapping), ekibine olağandışı varlıkları normal dünyadan uzak tutma konusunda liderlik ediyor.
Bilimkurgudan ziyade fantastiğe daha yakın duran dizi, dört sezon boyunca Stargate’ten bildiğimiz pek çok tanıdık yüzü de ekranlara getiriyor. Kesinlikle izlemeye değer.
The Expanse
James S. A. Corey’nin aynı adlı kitaplarına dayanan The Expanse, sert bilimkurgunun televizyondaki en iyi örneklerinden biri. Yapım, insanlığın Güneş Sistemi’ne dağıldığı yakın gelecekte geçiyor. Tüm bu endüstrinin ve genişlemenin inşasına yardımcı olan işçi sınıfı ya da dizideki adlarıyla Kuşaklılar, sistemin dış ucundaki asteroit kuşağına sıkışmış durumda. Kuşaklılar, nesillerdir kendilerini sömüren ve dışlayan “İç Kesimdekilere” karşı nefretle dolu ve bağımsızlıklarını kazanmanın bir yolunu arıyor.
The Expanse, akıllı draması ve bilimsel doğruluğu (özellikle sıfır yerçekimi fiziği) nedeniyle övgüyle karşılandı. “Eğer insanlar Güneş Sistemi’ne dağılmayı başarsaydı neler olurdu, görünüşlerimiz nasıl değişirdi?” gibi bilimsel sorulara verdiği cevaplar tümüyle gerçekçi. Ayrıca dizi, Rocinante mürettebatının bakış açısından gezegenler arası çatışma siyasetini ve sistemimizin ötesinden gelen yabancı bir yaşam formunun yarattığı tehdidi başarıyla aktarıyor.
The Expanse, üç sezon boyunca Syfy’da yayımlandı, iptal edildikten sonra da Amazon tarafından sahiplenilip devam ettirildi. Dokuz kitaptan altısı dizide işlendi ve final yaptı. Belki dizi finali kimileri tarafından tatmin edici bulunmadı, ancak gelecekte hikâyenin daha fazlasını görebileceğimize dair umudumuz sürüyor.