2084 yılında insanlık son dakikalarını yaşamaktadır. Daggra adlı uzaylı bir ırk insanlığa karşı saldırıya geçmiş ve son insanı da ortadan kaldırana dek durmaksızın ilerlemiştir. Daggra’lar ABD ordusuna ait son sığınağın kapısına dayandıklarında, hayatta kalmayı başarmış bir avuç insan ellerindeki tek çare olarak içlerinden birisini geçmişe yollamaya karar verirler. Seçilen kişi 2002 yılında dünyaya inecek olan ilk Daggra’yı öldürerek uzaylı istilasını başlamadan engellemeye çalışacaktır. Fakat insan kaynakları dibe vurduğundan, yolladıkları kişi Milly adında bir kız çocuğu olur.
Milly, 2002 yılında gözlerini açtığında kendini bir mafya çatışmasının içinde bulur. Çocukluk arkadaşını mafyanın organ ticareti yüzünden kaybedince intikam yemini eden Miyamoto adlı genç bir tetikçi, mafya patronu Mizoguchi’nin limandaki teslimatını basmıştır. Tetikçimiz tam da mafya patronunu öldürmek üzereyken arkasında ansızın beliren silüete ateş açar. Bu ilginç olay sonrasında fırsattan istifade mafya patronu kaçar ve Miyamoto da ortada delil bırakmamak için vurduğu kişiyi sırtlanıp evine döner. Miyamoto’nun yanlışlıkla vurduğu bu kişi Milly’den başkası değildir elbette. Neyse ki yediği mermi yeleğindeki çelik plakaya isabet ettiği için Milly ölmemiştir ve çok geçmeden Miyamoto’ya gelecekten geldiğini ve ilk Daggra’yı öldüremezse insan soyunun tükeneceğini anlatır, ama onu inandıramaz. Bunun üzerinde Miyamoto’nun boğazına uzaktan kumandalı ve kendi kalp atışlarına bağlı bir bomba yapıştırır. Hal böyle olunca Miyamoto, gönülsüz de olsa onunla işbirliği yapmak zorunda kalır.
Milly’nin zaman yolculuğu yapmasını sağlayan makine, kısa aralıklarla zamanı yavaşlatacak bir alan oluşturabildiği gibi, kişiyi 1 gün öncesine ya da sonrasına da gönderebilmektedir; ama bunu sadece birkaç kez yapacak enerjisi vardır. Milly, Miyamoto uyurken yapacakları saldırı denemesinin sonuca ulaşıp ulaşmacağını görmek için bir gün sonrasına gider, fakat net bilgiye ulaşamadığı gibi orada bulduğu gazetede Miyamoto’nun faili meçhul bir cinayete kurban gittiğini görür. Dahası, ilk Daggra’ya ait UFO enkazını ele geçirip bunu silah tüccarlarına satmayı planlayan Mizoguchi de ne tür bir felakete sebep olacağının farkında bile değildir.
Milly, kısa bir zaman için de olsa kendisiyle yakınlık kuran adamın hayatını kurtarmakla ilk Daggra’yı öldürmek arasında çelişkide kalır ve zaman yavaşlatma yetenekleri ile görevini tek başına gerçekleştirmeye karar verir. Uyandığında Milly’nin gittiğini anlayan Miyamoto, ertesi sabahın gazetesinde öldüğüne ilişkin küpürü görünce artık bu işin peşinin bırakmamaya karar verir.
Matrix benzeri bullet time efektleri kullanan, aynı zamanda 80’lerin The Killer, Hard Boiled ya da Better Tomorrows gibi Hong Kong yapımı suç/aksiyon filmleriyle bir zaman yolculuğu hikayesini harmanlayan eser, vasat eleştiriler almış olsa da eğlenceli ve ilginç bir kurguya sahip. Ayrıca ülkesi ve dönemi için bütçesine oranla başarılı özel efektler kullandığını da belirtmek gerek. Öte yandan müziklerine özen gösterilmiş bir yapım olan Returner, tema müziği olarak Lenny Kravitz‘den bir şarkıyla da sanatçının hayranlarına hoş bir süpriz yapmakta.
Hazırlayan: Hamit Gökalp