Özellikle sanat ve sanat dalları konusunda, herkesin kendince bazı tanımlamaları vardır; zira sanat “ne olduğu düşünülmesi” oldukça keyifli bir alan. Benim için bu, özellikle bilimkurguda böyledir. Uzun süredir bir “bilimkurguyu,” “bilim ve gelecek kılıklı kurgu”dan (mesela Marslı) ayıran şeyin ne olduğunu düşünüyorum. Kendimce, iyi kötü bir tanıma da ulaştım.
Öykünün temelini akla dayandırması, bilimi ve teknolojiyi içine entegre etmesi gibi özelliklerin hepsi hikaye. (Spesifik olarak bu konu hakkında, Marslı romanının neden bir bilimkurgu sayılamayacağı hakkındaki yazıma göz atabilirsiniz.) Bir görünürde bilimkurgu olan, bir de bilimkurgu hissi veren eserler vardır. Benim tanımlamaya çalıştığım ayrım, işte buydu. O da şu şekilde: Bir eserin bilimkurgu hissi yaşatabilmesi için, ele aldığı gelecekteki toplumu durağan olarak ele almamalıdır. Bir başka deyişle, o geleceğe giden yoldaki her şeyi oldu bitti olarak görüp, “tamam şimdi de işte bu gelecekte yaşayan Ahmet’in hikayesini dinleyeceğiz” dememelidir. Onun yerine, o geleceğe giden yolda olanlar ile birlikte, ele aldığı toplumun o anki durumunun da dinamiğini hissettirmelidir. Yani okuyucuyu/izleyiciyi o toplumun da geleceği hakkında düşündürmelidir.
Az önce bahsettiğim bilimkurgu tanımı ile, Asimov’un Dün, Bugün, Yarın’ını birleştirince, bu adamın neden bu kadar usta bir bilimkurgu yazarı olduğunu görüyoruz. Dün, Bugün, Yarın, Asimov’dan bir makale derlemesi. Biliyorsunuz, kendisi sadece bir bilimkurgu yazarı değil, aynı zamanda popüler bilim ve güncel konular hakkında da yüzlerce yazısı olan bir yazar. Bu kitapta da, birçoğu aslen başka gazete/dergilerde yayınlanmış 66 makalesi bulunuyor.
Kitabın isminin Dün, Bugün, Yarın olmasının bir sebebi var: İçeriği de bu şekilde düzenlenmiş.
“Dün” başlıklı kısım, Asimov’un tarih, toplumların gelişimi ve evrim benzeri konularda ele aldığı, “geçmiş” ile ilgili makaleleri içeriyor.
“Bugün” kısmı ise, güncel konular (o zamanın güncelinin 1980’ler olduğunu unutmayınız) veya belli bir zaman dilimine sokulamayacak konulardaki makaleleri içeriyor. Örneğin, sitemizde de yayınlanan “Bilim ve Bilimkurgu” başlıklı makale bu kısımda yer almaktadır.
“Yarın” başlıklı son kısımda ise, Asimov en iyi yaptığı şeyi yapıyor: Bilimkurgu yazıyor. Bu son kısımda, Asimov’un çeşitli alanlarda gelecek ile ilgili öngörüleri bulunuyor. Ve bunlar sadece bilimsel atılımlar ile teknolojik gelişmelerden ibaret değil, hatta birçoğu toplumsal konularda.
Ele aldığı konuların çeşitliliği ve onları ele alış biçimi, Asimov’un nasıl bu kadar eşsiz bir bilimkurgu yazarı olduğunu gösteriyor. Kendisi, sadece bilim ve teknolojiye hakim birisi değil; aynı zamanda toplumların psikolojisini, değişimlerin etkilerini ve değişimlerin nasıl olabileceğini de iyi bile bir yazar. Asimov’un bu konuda ne kadar başarılı olduğunu anlayabilmek için Vakıf Serisi‘ni mutlaka okumanız gerekiyor.
Burada, özellikle “Yarın” kısmının üzerinde biraz durmak istiyorum.
Bu kısımdaki öngörülerin çoğunlukla toplumsal konularda olduğunu söylemiştim. Aslında, ilk bakışta pek öyle görünmüyor. Başlıklarına bakacak olursanız, hepi topu dört-beş makalenin direkt olarak toplumsal konularda yazıldığını görüyoruz, örneğin “Sağ Kalmak İçin Feminizm” ya da “Gelecek Yüzyılda Özgürlük” gibi. Ancak makaleleri okudukça, Asimov’un her makale içerisine pek çok farklı konuyu başarıyla yedirdiğini de fark ediyor ve bu büyük yazara saygı duymaktan kendinizi alamıyorsunuz…
Hazırlayan: Zeki Doruk Erden