Donald Keyhoe‘nun fitilini ateşlediği UFO araştırmacılığı özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde 1950 ve 1960’lı yıllarda yepyeni bir heyecan dalgası estirir. Keyhoe’nun iddialarına benzin döken olaylardan biri de ABD ordusunun 1947’de yaşanan bir kazayla ilgili iletişim hatasıdır. ABD ordusu, Sovyetler Birliği’nin nükleer testlerini izlemek için gizlice geliştirilen bir balonun New Mexico eyaletinin Rosewell kenti yakınlarında düşmesi sonucu bulunan enkazın bir uçan daireye ait olduğunu açıklar. Bunu belki de askeri sırları korumak için bilinçli olarak yapmıştır. Bir gün sonra açıklamayı hava balonu enkazı olarak düzeltse de olan olmuştur. Rosewell olayı UFO’ların gerçek olduğunun, üstelik devletin bu gerçeği bildiği ve gizlemeye çalıştığının en büyük kanıtıdır artık.
Ülkenin dört bir yanında meraklılar gözleri gökyüzünde yeni UFO’lar beklemeye başlar. Arayan aradığını bulur da. Bulanık, uzak, yarım, ışıklı, pencereli penceresiz uçan daire fotoğrafları elden ele dolaşır. UFO gözlemlerine ilişkin haberlerle dolu dergiler kapış kapış giderken buna uzaylılar tarafından kaçırılma iddiaları eklenir. Artık örgütlenme zamanı gelmiştir. MUFON, CUFOS, NICAP gibi dernekler kurulur. Toplantılar, konferanslar düzenlenir. Dergiler, bildiriler yayımlanır. Bunlardan MUFON, 2015’te saha araştırmacısı yetiştirmek için çevrimiçi bir üniversite bile kurar.
Trene bağımsız yazarlar da biner. Kitaplar arka arkaya yayımlanır. Erik Von Daniken, David Hatcher Childress, Robert Temple, John Keel gibi yazarlar çok satan kitaplarıyla ün ve paraya kavuşur. UFO kaynaklı örgütlenmeler sadece resmî dernekler değildir. UFO kavramının yeni çağ dinleri için de ilham verici olduğu çok geçmeden ortaya çıkacaktır.
Rael Hareketi

Claude Vorilhon tarafından kurulur. Her şey Vorilhon’un 1973’de Fransa’da bir volkanik krater yakınlarında yaşadığını iddia ettiği bir deneyimle başlar. Vorilhon, çana benzeyen bir uzay gemisi görür. Gemiden bir uzaylı çıkarak Vorilhon’la Fransızca konuşur. Ona insanlığa iletilmek üzere bir mesaj verir. Buna göre insanlık, yabancı bir uygarlığın Dünya üzerindeki DNA manipülasyonuyla yaratılmıştır. İşlemi uygulayan uzaylı bilim grubunun adı Elohim’dir. Buda, Musa, İsa ve Muhammed peygamberler Elohim’in elçisidir. Ama verdikleri mesaj sonradan çarpıtılmıştır. Vorilhon, insanları kökenleri ve uzaylı atalarının Dünya’ya dönüşü konusunda uyarmakla görevlendirilmiştir. Bu dönüş için tarafsız bölge adı verilen coğrafi olarak belirsiz bir yere elçilik binası inşa edilmesi gerekmektedir.
Vorilhon 1975’te başka bir gezegene götürüldüğünü, orada Musa, İsa ve Muhammed peygamberler ve Buda ile görüştüğünü iddia eder. Vorilhon’a göre 1973’teki ilk karşılaşmada Elohim ona Rael adını vermiştir. Hareket Raelizm olarak devam eder. Raelizm gen mühendisliği, klonlama gibi tartışmalı teknolojilerle barışıktır. Ne de olsa insanlığın kökeni böyle bir mühendisliğe dayanır. Rael kitaplarında özellikle Eski Ahit’teki Genesis bölümünü “bilimsel” bir bakış açısıyla “tefsir” eder. Raelistler kendi kimi kaynaklarda yüz otuz bin üyeleri olduğunu ileri sürse de aktif üye sayısının yirmi, otuz bin aralığında olduğu tahmin edilmektedir.
Aetherius Topluluğu

Topluluk 1950’lerde İngiliz spiritüelist, şifacı George King tarafından kurulur. King bir akşam Londra’da evinde otururken kendini hazırlamasını söyleyen bir ses duyar. Gezegenler arası parlamentonun sözcüsü olarak seçilmiştir. Tanınmış bir swami tarafından verilen eğitimle King, Kozmik Usta Aetherius ve diğer ustalardan mesaj almayı öğrenir. Topluluğun teolojisine göre tarih boyunca önemli Buda, İsa peygamber, Lao Tzu gibi dini liderler çeşitli gezegenlerden insanlığa doğruyu öğretmek için gelmiştir. Evrende iyilik için kullanılabilir enerjiler vardır. Topluluk üyeleri belirli ritüellerle bu enerjiyi çağırır, depolar, ihtiyaç hâlinde dünyaya yayar.
Topluluğun inançları resmî web sitelerinde de ifade edildiği gibi felsefe, din, metafizik ve pek çok spritüal disiplinin birbiriyle uyumlu hâle getirmek için düzenlenmiş bir yelpazedir. Diğer yeni çağ dinleri gibi materyalistiktir. Yani mesela “ruhsal enerji tıpkı elektrik gibi gerçektir ve doğa yasalarına göre işler.”
Topluluğa göre dünya dışı varlıklar Güneş Sistemi’ndedir. Gözlemlenemiyor olmalarının nedeni titreşim düzeylerinin yüksekliğidir. İşte Kozmik Üstat’lar bunlardır. Hz. İsa, Buda, Sri Patanjali, Sri Krishna, Konfüçyüs ve Lao Zi kozmik üstattır. Ama Güneş Sistemi dışında da uygarlıklar vardır. Bunlardan bazısı iyi bazısı kötüdür. UFO’lar aslında uzay araçlarıdır. Binlerce yıldır Dünya’yı ziyaret etmektedirler. Kutsal kitapta bulut, yol gösterici yıldız olarak anılırlar. Hindu metinlerdeki vimana da UFO’dan başka bir şey değildir.
Varlığını hâlen devam ettiren topluluğun faaliyetleri daha çok Anglo-Saxon dünyayla sınırlı kalmıştır.
Heaven’s Gate

Cennetin Kapısı (Heavens’s Gate), UFO tarikatlarının belki de en ünlüsüdür. Bu ünüyse maalesef 1997’deki trajik finaline borçludur.
Heaven’s Gate, 1974 yılında Marshall Herff Applewhite (1931–1997) ve Bonnie Lu Nettles (1927–1985) tarafından kurulur. Koyu presbiteryen bir ailede doğan Applewhite’ın tarikat liderliğinden önce din ve felsefe eğitiminden bir kilisede müzik direktörlüğüne, şarkıcılıktan üniversite öğretim üyeliğine ve kilise korosu şarkıcılığına uzanan renkli bir geçmişi vardır. Eşcinseldir ve eşcinselliği bir iki kez işinden kovulmasına neden olur.
1972’de Bonnie Nettles adlı bir hemşireye tanışır. Nettles yeni eklektik dinlere ve İncil’deki kehanetlere meraklıdır. Applewhite, Nettles’la daha önce, belki geçmiş hayatlarında karşılaştığından emindir. Nettles, Applewhite’la tanışacağını, ona daha önce dünya dışı varlıkların haber verdiğini söyler. Karşılıklı kehanetlerle doğrulanan ilişkileri güçlü başlar. İkili aynı evde yaşamaya başlasalar da ilişkileri cinsel nitelik taşımaz. Birlikte spritüal konulu kitaplar satan bir dükkân açarlar. İkili bir süre sonra beş parasız bir şekilde A.B.D’yi beş dolaşmaya, oluşmaya başlayan fikirlerini anlatmaya başlar. Yolculuk sırasında 1875’de Rus asıllı Amerikalı mistik Helena Blavastky tarafından kurulan Teosofi adlı öğretiyi, Martı romanıyla ünlü Richard Bach’ı ve hatta bilimkurgu yazarları Robert A. Heinlein ve Artur C. Clarke’ı inceleyerek öğretilerini şekillendirirler. Bu arada seçilmiş, İncil’de tanımlanan iki tanık olduklarına iyice ikna olurlar. Kendilerini İkili, UFO İkilisi ve son olarak Applewhite’ın müzik geçmişinin etkisiyle olsa gerek Do ve Ti olarak adlandırırlar.

Marshall Applewhite, 1974’te kiraladığı bir arabayı geri getirmediği için Teksas’ta tutuklanır ve birkaç ay hapis yatar. Hapiste fikirleri mistisizmden evrim ve gelişmiş uzaylılara doğru değişir. Hapisten çıktıktan sonra Nettles’la birlikte dünya dışı varlıklarla iletişim kurmaya karar verirler. Kendileri Next Level adını verdikleri bir uygarlıktan gelmişlerdir. Cemaat üyelerini mürettebat olarak adlandırırlar. İnsanın atasının uzaydan geldiği fikrini benimserler. İncil’i materyalistik olarak yorumlamaya başlarlar. Human Individual Metamorphosis (İnsanın Bireysel Dönüşümü) adını verdikleri bir grup kurarlar. Öğretileri kimi çevrelerce alayla karşılansa da onları ciddiye alanlar etraflarında yavaş yavaş birikmeye başlar. 1970’lerin ortalarından itibaren yetmiş-seksen kişilik bir grupla göçebe bir şekilde yaşamaya başlarlar. Diğer kültlerde olduğu gibi içe kapanma başlar. Applewhite ve Nettles topluluk üyelerinin dış dünyayla mümkün olduğu kadar az temas etmesi için önlemler alır. Gönüllülük esası yerini lidere mutlak itaate bırakır. Dallas’ta birkaç ev kiralayıp grup olarak yerleşirler. Bir sonraki seviyeye hazırlanmak için eğitim programları düzenlenir.
Ancak Nettles 1983’de kanserden hayatını kaybeder. Bu olay Applewhite ve öğretisini sarsar. Next Level’dan gelen bir varlık nasıl sıradan bir insan gibi ölmüştür? Ama Applewhite, öğretisini yeni duruma göre düzenlemekte zaman kaybetmez. Nettles tıpkı Hz. İsa gibi Dünya’daki görevini bitirmiş bir üst dereceye yükselmiş ve bir uzay gemisine binmiştir. İki tanıktan biriyken artık İsa gibi Tanrı’dır. Fiziksel anlayış yerini yeniden spiritüel anlayışa terk eder. Ama cennet yine fizikseldir ve başka bir gezegendir. Bu gezegende var oluş fiziksel olarak yeni bedenlerde gerçekleşecektir.
Hz. İsa cennetin kapısıdır. Ancak İsa, Dünya’ya uzaydan geldiğinde insanlığın bir üst seviye için hazır olmadığını görüp uzay gemisine binip gitmiştir. Aradan iki bin yıl geçmiştir ve milenyumla beraber kapı yeniden açılmak üzeredir. Applewhite bu arada giderek paranoyaklaşır. Lusiferciler adını verdiği bir grubun ona suikast düzenleyeceğine inanır. Bu şeytani yapılanma dünyadaki insanların çoğunun beynini şehvet ve dünyevi zevklerle yıkamıştır. İnsanlık uzaylı uygarlığın başarısız deneyidir ve uzaylılar dünyayı baştan kurmaya karar vermiştir. Ama bunun için önce her şeyin tahrip edilmesi, bütün medeniyetin toprak altına süpürülmesi, dönüşüme girmesi gerekmektedir.

Grup, bekledikleri seviye yükselmesine Applewhite’ın günlük olarak değişebilen yorum ve ritüelleriyle hazırlanır. Onları dünyaya bağlayacak her türlü bağdan kurtulmaları gerekmektedir. Lusifercilerin en güçlü araçlarından birisi cinsel güdülerdir. Applewhite’in talimatıyla grup erkekleri hadım edilmek üzere operasyonu Amerika’da yapacak doktor bulamadıkları için Meksika’ya giderler. Bu sırada Applewhite, ilk kez onları bir üst seviyeye götürecek uzay gemisine binmek için intihardan bahsetmeye başlar.
1990’ların sonlarına doğru dünyada bir milenyum fırtınası eser. İkinci miladi bin yılın bitmesine sadece birkaç yıl kalmıştır. 1970’li yıllarda popüler olan Space 1999, 1969’da çekilen 2001: Space Odyssey gibi televizyon dizisi ve sinema filmleri, milenyumun 2000 yılı öncesi doğan kuşaktaki anlamı hakkında fikir verebilir. Kimileri için takvimdeki binler basamağında atlamadan ibaret geçişe yüklenen anlamlar şaşırtıcı derece zengindir. 2000 yılı kimi için yüksek teknolojili yepyeni ve mutlu bir çağın başlangıcıyken kimi için beklenen kıyametin tarihidir. Dünyanın yok oluşunu içermese de gerçek olabilecek bir kıyamet senaryosu denkleme giriverir. İddialara göre bilgisayar takvimleri, 31.12.1999 günü gece yarısından sonra 1 Ocak 1900 yılına geri dönecek ve bütün dijital altyapının çökmesine neden olacaktır. Bütün dünyada kurumlar alarma geçerek sistemlerini kontrol etmeye, yedekler almaya, güncellemeler yapmaya başlar.
Ama kimileri için kıyamet dijital değildir. Bazı kilise ve tarikatlar, 31.12.1999 gece yarısı kıyametin gerçekten kopacağı, İsa’nın geleceği mesajlarını yaymaya, kutsal metinlerde geçen işaretleri baktıkları her yerde görmeye başlar.
Hale-Bopp Kuyruklu Yıldızı

1995’te Dünya’ya yaklaşmakta olan bir kuyruklu yıldız keşfedilir. İki ayrı gözlemci tarafından keşfedilen yıldıza Hale-Bopp adı verilir. 1997 başlarında Hale-Bopp, Dünya’dan çıplak gözle izlenebilir hâle gelir. Internet kuyruklu yıldızın popülaritesini artırır. Applewhite, Hale-Bopp’la birlikte Nettles’ın da içinde olduğu bir uzay gemisinin yaklaştığı mesajını yaymaya başlar. Hale-Bopp, iki bin yılda açılan bekledikleri kapı, Cennet’in Kapısı’dır.
Kuyruklu yıldız milenyumla birlikte yaklaşmaktadır ama bir sorun vardır. Ondan üç yıl kadar önce gelecek Dünya’ya en yakın noktadan 1 Nisan 1997’de geçecektir. Applewhite bir video yayımlar. Videoda miladi takvimin üç yıl geride olduğunu, gerçek milenyumun 1997’de tamamlanacağını söyler. Applewhite, videoda defalarca dünyanın dönüşüme gireceğini, toprağının karılacağını söyleyerek insanlığı son kez uyarır. İnanıp inanmamak insanlara kalmıştır.
Tarikat üyeleri, 1 Nisan 1997’ye birkaç gün kala tahminen 22-25 Mart arasında San Diego’da kiraladıkları evde anti-depresan bir kimyasal ve alkol karışımıyla intihar eder. Applewhite’la beraber toplam otuz dokuz cesedin üzerinde Nike marka ayakkabı ve Heavens Gate Kaçış Ekibi yazılı amblemli siyah tişörtleri vardır. Heaven’s Gate’in web sitesi, 1997 Mart’ında bırakıldığı hâliyle hayalet bir ev gibi hâlâ aynı adreste varlığını sürdürür.
Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
