avatar

Avatar’daki Na’viler Gibi Nasıl Yaşarız?

James Cameron’un 2009 tarihli Avatar filminde kurguladığı Pandora gezegeni, bazı izleyiciler için salt bir fantastik sinema deneyiminin ötesinde, gerçekte de yaşamak istedikleri bir dünya.

Dünya kaynaklarının tükendiği bir gelecekte kurgulanmış James Cameron filmi, nadir görülen bir minerali çıkarmaya çalışan bir şirketin öyküsünü anlatıyor. İnsanlar, 7 metre boylarındaki barış yanlısı, mavi derili Na’vi yerlileriyle savaşıyor. Na’viler doğayla inanılmaz bir uyum içerisinde yaşıyorlar. Fakat filmin, gezegenimizin emperyalizm tarihini hatırlatan bu öyküsünün, bazı izleyicilerde derin bir hüzün ve umutsuzluk hissi yarattığına dair tespitler mevcut. Filmi izleyen bazı kişiler tasarlanan Pandora adlı dünyayı o kadar beğenmiş ki orada yaşamadıkları için depresyona girdiklerini ve hatta intiharı bile düşündüklerini ifade ediyor. (*)

Avatar Forumu’nda “Pandora’nın hayali bir evren olmasından dolayı yaşanan depresyonla başa çıkmak” başlığına binin üzerinde mesaj atılmış. Atılan mesajların bazıları şöyle:

“Bazen intihar etmeyi bile düşünüyorum. Öldükten sonra Pandora’ya benzer bir dünyada doğabileceğime inanıyorum.”

***

“Avatar’ı izledikten sonra tekrar bu dünyada uyanacağım için kendimi çok kötü hissettim. Bu histen kurtulmak için birkaç gün sonra filmi tekrar izledim.”

Evet, Pandora -maalesef- sadece ekranlarımızda izleyebileceğimiz hayali bir dünya. Fakat içinde yaşadığımız gezegende, hayatımızda yapacağımız bazı değişikliklerle biz de Na’viler gibi yaşayabilir ve Pandora benzeri bir gerçekliği dünyamıza taşıyabiliriz.

İşte bunun için yapmamız gerekenler:

1) Filmde, Na’viler içinde yaşadıkları fiziksel dünyayla derin bir bağ kuruyorlar. Na’vilere göre her bir bitki, ağaç, canlı birbiriyle rezonans halinde ruhsal bir bağlantı içinde. Bu hissin benzerini yaşamak için, örneğin siz de bir ağacı tıpkı evlat edinir gibi sahiplenebilirsiniz. Veya imkânınız varsa, bir bahçe kurup (mesela balkonunuzda!) çiçeklerin ve ağaçların yeşilliğini hissederek siz de kendi Pandora’nızı oluşturabilirsiniz.

2) Na’viler sadece etraflarındaki bitkisel dünyaya değil, diğer Na’vilere karşı da sevgi ve bağlılık içindeydi. Siz de etrafınızdaki insanlara karşı daha iyi davranışlar geliştirebilir, daha nazik ve anlayışlı olabilirsiniz.

3) Yeni bir dil öğrenebilirsiniz. Filmden hatırlayacağınız üzere, Kaptan Jake Sully Na’vi toplumunu daha iyi anlayabilmek için onların dilini ve kültürlerini öğreniyordu. Hükmetmek amaçlı değil, empati geliştirmek amacıyla başka toplulukların dillerini, jargonlarını, kültürlerini öğrenmek kişiyi beyinsel anlamda daha zengin kılacaktır.

Nume lì’fyati amip, tsakemìl ngat lrrtok seyki! (Na’vi dilinde “Yeni bir dil öğren, bu seni daha mutlu yapacaktır!)

4) Gezegenimizi korumaya yardımcı olabilirsiniz. Filmde, büyük bir şirket dünyanın enerji krizini çözmek için “unobtanium” adlı Pandora’da bulunan nadir bir minerali çıkarmak istiyordu. Gelecekte insanlık olarak enerji krizi yaşamamak ve tabiatı daha fazla sömürmemek adına, geri dönüşüme önem vermek, fosil yakıt kullanımını azaltmak, hibrit elektrikli arabalar ve az enerji tüketen yüksek verimli ampuller kullanmak, gezegenimizin kaynaklarını korumak için atılması gerekli adımlardan. Ve elbette bunlara ek olarak, iklim kriziyle ve gezegenin ekolojisini kanser misali kemiren kapitalizmle mücadele eden oluşumlara katılarak Pandora’yı bu dünyada inşa etmeye başlayabilirsiniz.

5) Hayvanlara karşı dost olmak. Avatar’ı izleyen herkes, filmde nasıl da birbirinden değişik “vahşi” yaratık olduğunu hatırlayacaktır. Fakat Kaptan Sully’nin daha sonra keşfedeceği üzere, aslında bu hayvanlar sanıldıkları gibi vahşi değildi. Sadece biraz anlayışa ihtiyaç duymaktadırlar. Siz de burada, dünya gezegenimizde pet shoplardan hayvan satın almak yerine hayvan barınaklarından ve sokaklardan hayvan sahiplenerek, hayvan koruma örgütlerine maddi destek sağlayarak ve hayvanların da biz insanlar gibi acı çekebilen, hisseden canlılar olduklarını unutmayarak tıpkı bir Na’vi gibi yaşayabilirsiniz.

avatar

Sizce günden güne “çivisi çıkmaya” devam eden dünyamızda Na’viler gibi yaşayabilmek adına başka neler yapabiliriz? Yorum olarak yazının altında görüşlerinizi paylaşabilirsiniz.

Bu arada, Avatar’ın James Cameron tarafından çekilecek devam filmlerinin 2021’de, 2023’te, 2025’te ve son olarak 2027’de gösterime girmesi bekleniyor. Avatar filmiyle sinemada 3 boyut teknolojisine yeni bir açılım getiren Cameron’un bu devam filmlerinde izleyicilere hangi sinematik yenilikleri sunacağı büyük merak konusu.

(*) Huff Post

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

wild robot

Alışılmışın Dışında Bir Yapay Zekâ Temsili: The Wild Robot

Peter Brown’un yazdığı ve illüstrasyonlarını yaptığı The Wild Robot, çocuk edebiyatına yönelik bir bilimkurgu eseri …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin