41- Efsuncu ve Diğer Öyküler (Collected Stories) / Olaf Stapledon

Bilimkurgu dünyasının en önemli ilklerinden;
Felsefi tutumu ve gelecek adına sunduğu bilimsel öngörüler ile büyük bir saygınlık edinen; Arthur C. Clarke, Brian Aldiss, Stanisław Lem, Bertrand Russell, John Gloag, Naomi Mitchison, C. S. Lewis, Vernor Vinge, John Maynard Smith ve diğerleri üzerinde doğrudan etkiler bırakan Olaf Stapledon,
Ve onun farklı temalarda ve hep yüksek düşünsel yoğunlukta öyküleri, Türkçede ilk kez sizlerle…
Çoğu bilimkurgu türüne dahil edilebilecek bir düzine kadar roman kaleme alan ve bir o kadar da kurgudışı esere imza atan Olaf Stapledon (1886-1950), sayıca az olmakla beraber ardında çeşitli kısa öyküler bırakmıştır.
Öykülerinde, diğer eserlerinde olduğu gibi felsefi bir yoğunluk ile konuya nüfuz edişi, okuru daha ilk cümleden etkisi altına alır. Felsefe ve bilimkurgunun tüm olanaklarından yararlandığı öykülerinde insan beyninin sınırlarını, toplum dinamiklerini, yabancılaşmayı, gerçekliğin doğasını, savaşın anlamsızlığını, müziğin evrenselliğini inceler; bilindik anlatılara yeni yazınsal bağlamlar ve bağdaşımlar kazandırır. Bundan dolayıdır ki, Stapledon okumak kurguya eşlik etmekten ziyade özenle örülmüş bir felsefi doku üzerinde cambazlık yapmaya benzer. Hem dengede durmayı gerektirir hem de yoğunlaşmayı…
42- John Carter 9: Mars’ın Yapay Adamları (Synthetic Men of Mars) / Edgar Rice Burroughs

9. kitap “Mars’ın Yapay Adamları” ile aksiyon dolu hikâye devam ediyor!
20. yüzyılın ilk “çok ama çok satan” bilimkurgu klasiği; sonraki kuşak tüm bilimkurgu yazarlarının anılarında büyük yeri olan, etkisi Star Wars dünyasından Avatar filmine kadar her bilimkurgu yapıtında hissedilen, eşsiz bir gezegenler arası macera dizisi…
Dizinin 9. eserinde, güzeller güzeli Dejah Thoris ağır yaralanmıştır ve John Carter onu ölüme teslim etmemeye kararlıdır. Heliumlu Padwar Vor Daj ile birlikte Mars Dehası Ras Thavas’ın peşine düşer. Bu sırada kurnaz bilgin, gözlerden uzakta yepyeni projesinin üzerinde çalışmakta; adeta Tanrı’ya öykünerek yaratılışı tekrar edip “hormad” adını verdiği yeni bir tür üretmektedir.
Akıllara Frankenstein’ı getiren, aşkı uğruna bir hormadın bedenine bürünen Heliumlu kahramanın ağzından dinlediğimiz bu hikâye, bir yandan döneminin siyasi yapısını ve baskın ideolojilerini eleştirirken; diğer yandan okuru yepyeni bir maceraya, yaratılışa tanıklık etmeye çağırıyor.
Edgar Rice Burroughs, Barsoom dünyasında, yaratıcılığının sınırı olmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Sizleri bu soluksuz maceraya davet ediyor!
43- John Carter 10: Gathol Prensesi Llana (Llana of Gathol) / Edgar Rice Burroughs

10. kitap “Gathol Prensesi Llana” ile birlikte John Carter, torunu Llana’yı kurtarmaya kararlı!
20. yüzyılın ilk “çok ama çok satan” bilimkurgu klasiği; sonraki kuşak tüm bilimkurgu yazarlarının anılarında büyük yeri olan, etkisi Star Wars dünyasından Avatar filmine kadar her bilimkurgu yapıtında hissedilen, eşsiz bir gezegenlerarası macera dizisi…
Dizinin 10. kitabında John Carter, diyar diyar gezmekte; amansız düşmanlarına karşı çetin mücadeleler vermekte; yeni dostlar ve düşmanlar kazanmaktadır.
Yalnızlık arayışı içindeki John Carter, ıssız Horz şehrine uçar. Orada kötü bir haber alır ve esir tutulan torunu Gathol Prensesi Llana’yı bulur. Carter, kızı güvenli bir şekilde yuvasına götürmeye kararlıdır. İkili, genç bir adam olan Pan Dan Chee’yi de yanlarına alarak birlikte bir dizi maceraya sürüklenirler.
John Carter’ın Llana ve Pan Dan Chee ile birlikte geçirdiği dört ayrı maceradan oluşan bu kitap ta Edgar Rice Burroughs, aksiyonu keyifli bir dil ile birleştirerek okurlara yeni dünyalar açıyor.
Soluksuz bu dünya, artık neredeyse tamamlanıyor!
44- Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Öykü Derlemesi) – Bilimkurgu Kulübü

2. yüzyılda yaşayan Samsatlı Lukianos, dönemin tarihçileriyle alay edeyim derken farkında olmadan dünyanın bilinen ilk bilimkurgu öyküsüne imza attı. Öyküsünde hem Ay’a yapılan bir yolculuğu kurguluyor hem de dünya dışı uygarlıklardan dem vuruyordu. Ortaya çıkışındaki rolüne uygun olarak mizah ve yergi, bugün de bilimkurgunun ayrılmaz bir parçası olmayı sürdürüyor. Öteden beri mizahçılar, gerçeğin herkesçe bilinen ama atlanan detaylarını öne çıkarıyor, bizi yine bize anlatıyor. Güldüğümüz şeyler, düşünsel değişimlerin ve teknolojik yeniliklerin etkisiyle sürekli dönüşüp şekilleniyor. Dolayısıyla teknolojinin hayatımızı çepeçevre kuşattığı günümüzde, bilimkurgusal söylemin mizahi dokunuşlarla buluşması eğlenceli olduğu kadar uyarıcı bir anlam da taşıyor.
Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Bilimkurgu Kulübü’nün üçüncü kısa öykü kitabı ve önceki derlemelerden farklı olarak bu kez bilimkurgu ile gülümsetmeyi amaçlıyor. Tek solukta okunabilecek eğlenceli kısa öyküleriyle pek çok bilimkurgu yazarı, 2021 yılında yitirdiğimiz Kadri Kerem Karanfil için bir araya geliyor. Ortaya da biraz hüzün ve bolca şamata çıkıyor.
Kadri Kerem Karanfil’in de bir öyküsüyle yer aldığı Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, yaramaz bilimkurguculardan unutulmayacak bir muzır neşriyat örneği.
45- Venüs 3: Venüslü Carson (Carson of Venus) / Edgar Rice Burroughs

Bilimkurgu ve fantastik edebiyatın en yaratıcı ismi Edgar Rice Burroughs’un olgunluk dönemi dizisi: Venüs!
Venüs gezegeninde hayat bulan “Amtor Dizisi”, bizi Carson Napier eşliğinde nefes kesen bir özgürlük mücadelesine davet ediyor!
Dizinin üçüncü kitabında Carson Napier, sakinlerince Amtor olarak bilinen gezegeni harici bir tehlikeye karşı korumak, aynı zamanda yozlaşmakta olan yönetime meydan okumak ve zalim Muso’yla yüzleşmek zorundadır. Nihayetinde kendisine büyük bir şeref kazandırıp onu “Venüslü Carson” kılacak bu onurlu yolculukta Napier, zorluklara yiğitçe göğüs germekte, düşmanlarına karşı amansız tavrını korumaktadır.
1. Dünya Savaşı’ndan iki yıl önce yayımlanmış olan dizinin üçüncü kitabı, bu sefer gündemine Sovyetler Birliği’nden ziyade Nazileri ve İtalyan Faşizmi’ni almıştır. Zani adlı politik grup Nazizm’e ve Muso adlı karakter Benito Mussolini’ye göndermedir. Tabii ki, Carson Napier eşliğinde Amtor dünyası, özgürlük için kıyasıya bir mücadeleye sahne olacaktır.
46- Başka Bir Dünya (Les autres mondes) / J. -H. Rosny aîné

Kimilerine göre Rosny aîné’den önce “gerçek” bilimkurgu yoktur. Tarihsel anlamda yerini Jules Verne’den sonra, H. G. Wells’ten önce olarak konumlandırabileceğimiz Rosny aîné’nin eserleri “bilimsel” kurgunun temellerini attığı için büyük önem taşımaktadır.
Xipehuz adlı eseriyle dünya dışı betimlemelerine başlayan ve döneminin diğer bilimkurgu yazarlarından farklı olarak, başka yaşam formlarının varlığına ilgi duyan Rosny aîne, Başka Bir Dünya’yı “mutant” olarak adlandırabileceğimiz olağanüstü bir karakterin ağzından anlatmaktadır.
Evrenin genişliğini birçok öyküsüne konu eden yazar, dünyamıza sıkışmış Hollandalı mutantı ile paralel bir evrenin varlığını sunmaktadır.
Yazar, paralel evrenin keşfine Mary’nin Bahçesi ve Değişkenlerin Dünyası adlı iki hikâyesinde başka gözlerle devam etmekte, ölüm denen sona yeni bir anlam vermektedir.
Rosny aîné, bilimkurguseverlerin çok beğenip yeni eserlerini talep ettiği bir isim… Fihrist bilimkurgu dizisinin Xipehuz, Doğanın Ölümü ve Uzayın Seyyahları kitaplarından sonra dördüncü Rosny aîné klasiği olan Başka Bir Dünya, iki ek öyküyle birlikte karşımızda.
47- John Carter 11: Marslı John Carter (John Carter of Mars) / Edgar Rice Burroughs

En çok okunan serilerin yazarı Edgar Rice Burroughs, bilimkurgu yazınına yön veren “John Carter” Barsoom dizisiyle karşınızda!
11. kitap “Marslı John Carter” ile birlikte bu başyapıt artık son buluyor!
20. yüzyılın ilk “çok ama çok satan” bilimkurgu klasiği; sonraki kuşak tüm bilimkurgu yazarlarının anılarında büyük yeri olan, etkisi Star Wars dünyasından Avatar filmine kadar her bilimkurgu yapıtında hissedilen, eşsiz bir gezegenlerarası macera dizisi…
John Carter’ın Mars’taki son iki macerasına davetlisiniz: Mars Devleri ve Jüpiter’in İskelet Adamları!
Hayranlarına veda ettiği bu eşsiz yapıtta Carter, benzerine yalnızca Barsoom masallarına rastlanan devlerle tanışır. Egemenlik savaşında kurnazlık peşinde koşan bir hain, hırsızlık yaptığı gibi Dejah Thoris’i de kaçırmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi kadim bir düşmanı ve yarattığı sözüm ona mucizeleri bir kere daha karşılar kılıç ustasını.
Devamında ise, kaçırıldığı gezegen olan Jüpiter’in iskelet adamlarıyla karşılaşır. İşgalcilere karşı savaşmak, canından çok sevdiği Dejah Thoris ile vatanı arasında bir seçim yapmak zorundadır.
Soluksuz macera dolu bu dünya, artık sona eriyor!
48- Ay Prensesi (The Moon Maid, The Moon Men, The Red Hawk) / Edgar Rice Burroughs

Edgar Rice Burroughs’un en “ciddi” bilimkurgu eseri;
Ay Prensesi, distopik, alternatif bir tarihi kurgu ile geleceğin baskıcı rejimlerini gözler önüne seriyor.
Eleştirmenlere göre Burrougsh’un en başarılı bilimkurgu eseri olan Ay Dizisi üç kitaptan oluşuyor: Ay Prensesi, Ay Adamları ve Kızıl Şahin. Burroughs kitaplığında alışılageldiği üzere bu üç cilt, “Ay Prensesi” başlığı altında tek bir eser olarak sunuluyor.
Burroughs’un kaleminde I. Dünya Savaşı 1918’de sona ermemiş, Rus Ekim Devrimi sonrası sadece hafiflemiştir. Kısacası Burroughs’un kurgusunda birinci ve ikinci savaş yoktur, 1914’te başlayıp 1967’de sona eren tek bir “Büyük Savaş” vardır. Bu savaş Anglo-Sakson güçleri, İngiltere ve ABD’nin mutlak galibiyetiyle sona ermiştir.
İngiliz-Amerikan üstünlüğü ile Uluslararası Barış Komitesi sükûneti sağlamaktadır dünyada. Bu galibiyetin hemen ardından insanlar Ay’a ilk insanlı uzay aracını gönderirler. Böylece macera başlar. Dünya huzur içindeyken birden dört yana kaos hakim olacaktır.
Siyasi göndermeleriyle ünlü olan Ay Prensesi üçlemesinin ilham kaynağı büyük ölçüde Marksist Sovyet rejimidir. Burroughs, okurlarına bu dünyada komünistlere benzeyen, kötü niyetli Kalkar halkını tanıtır.
Mars (Barsoom) ve Venüs (Amtor) dizileriyle yakın temas içerisinde olan Ay Dizisi ile Burroughs’un gezegenler diyarı tamamlanıyor!
49- Venüs 4: Venüs’te Kaçış (Escape on Venus) / Edgar Rice Burroughs

Bilimkurgunun efsane ismi Edgar Rice Burroughs’un olgunluk dönemi “uzay operası” dizisi: Venüs!
Venüs gezegeninde hayat bulan “Amtor Dizisi”, dördüncü kitap “Venüs’te Kaçış” ile sizleri aksiyon dolu bir dünyaya davet ediyor!
Carson Napier, yanında sevgili prensesi Duare ile bir kez daha eline düştüğü Amtor’un düşman güçlerinden kaçmayı başarır. Ancak çok geçmez ki korkunç kral Kanlı Tyros tarafından yönetilen iğrenç bir insansı amfibi türünün avı olur. Venüs’te koşturmaca ve kaçış devam etmektedir.
Unutmamak gerekir ki Carson, bir kaçak ve tutsaktan çok daha fazlasıdır: Venüs’ü çevreleyen korkunç bulutların arasındaki bir korsan, bu yepyeni dünyadaki bir kâşif ve prens olmayı başaran tek Dünyalıdır. Kaderin onu gönderdiği bu vahşi dünyanın dehşetinden sağ çıkma ve güzeller güzeli Duare’sini güvenli bir şekilde halkının yanına getirme kararlılığındadır.
50- Venüs 5: Venüs Büyücüsü (The Wizard of Venus) / Edgar Rice Burroughs

Dünya çapında çoksatan bilimkurgu dizileriyle ünlü yazar Edgar Rice Burroughs’un olgunluk dönemi dizisi: Venüs!
Venüs gezegeninde hayat bulan “Amtor Dizisi”, beşinci ve son kitap olan “Venüs Büyücüsü” ile okurunu büyüleyici bir sona davet ediyor!
Carson Napier ve prensesi Duare, barışçıl Korva krallığına giden yolu bulduklarında, günlerini huzur içinde geçireceklerini düşünmektedir. Fakat Carson huzur nedir bilmez. Dünyalı adam, kendi tasarladığı uçağın rutin bir test uçuşu sırasında yeni bir maceranın kucağına paldır küldür düşecektir.
Napier, hipnotik güçlerini kullanarak insanları esir tutan çılgın Venüslü bir sihirbazın kalesinde mahsur kalır. Şimdiye kadar yalnızca Venüs maceralarının kayıtlarını Dünya’ya iletmek için kullandığı benzer güçlere sahip olan Carson, artık hem kendisi hem de Amtorlular için bu zorbaya karşı mücadele vermek zorundadır.
Son Amtor macerasında Carson Napier, yeni bir tür bilimle ve şeytanlıkla karşı karşıyadır.
51- Aynı Yolun Yolcusu (In the Same Boat) / Rudyard Kipling

Edebiyatın deha isimlerinden Rudyard Kipling (1865 – 1936), her alanda yazdığı şiirler, eleştiri yazıları, öyküler ile I. Dünya Savaşı öncesi eski dünyanın son büyük yazarı ve tartışmasız en etkili isimlerinden biri. Yine aynı şekilde Kipling, çağının çok ötesinde, bilimle kurguyu birbirine ilmek ilmek geçiren, bilimkurgu yazarlarının hocası bir yazar…
Bu seçki ile Rudyard Kipling’in tüm bilimkurgu öyküleri bizlerle buluşuyor.
Bu öyküler, benzersiz bir okuma keyfi sunmasının yanında özellikle de tarihsel boyutuyla düşünüldüğünde Kipling’in ne kadar büyük bir deha olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bağımlılık ve yoldaşlık gibi insani duygulardan makineleşmeye, soyut kavramları ve gerçeklik denen “olgu”yu felsefi bir şekilde sorgulamaya ve bilim-inanç çatışmasına değin birçok derin, şaşırtıcı ve güncel konuyu bu muazzam öyküler aracılığıyla bizlere sunuyor.
Kipling bir yandan mürekkebi hep ıslak, üretken kalemiyle bilimi kurguya yedirirken bir yandan da çok daha insani ve çözümü imkânsız gözüken, tarih boyunca her büyük zihnin aklını kurcalayan dev sorulara da göz kırparak cevaplar arıyor.
51- Goliah: Bilimkurgu Öyküleri (Goliah) / Jack London

Doğanın gücünü ve insanın ruhunun sınırlarını ustalıkla işleyen ölümsüz yazar Jack London; “ütopya, distopya ve bilimkurgu”nun sınırlarında da çokça gezinmiş ve modern bilimkurguyu hazırlayan isimlerden biri kabul edilmiştir.
İşte bu seçkin derlemede yer alan bilimkurgu öykülerinde onun teknoloji ve bilimin etkisi altındaki bir geleceğe dair tahminlerini ve toplumsal eleştirilerini bulacaksınız.
Zamanının ötesinde hayal gücü ve büyük yeteneğiyle, Jack London’ın bizlere bilimkurgunun nasıl her konuda ustalıkla işlenerek okuru hiç sıkmadan, aksine içine çekerek yazılabileceğini gösterdiğine de şahit olacaksınız.
Kimi zaman bir distopyada kaybolan umutları kimi zaman ideal bir ütopyada yaşanabilecek mükemmel bir hayatı ve kimi zaman da hayatlarını bilimin sınırlarını keşfetmeye adamış karakterleri göreceğiz. Zekice kurgulanmış bu öyküler yalnızca bilimkurgu tutkunlarını değil, insan doğasına ve toplumsal yapıya kafa yormayı seven herkesi kendine çekecek. London’ın eşsiz dünyalarına adım atmaya hazır mısınız?
52- Zihin Telgrafı: Bilimkurgu Öyküleri (Mental Telegraphy) / Mark Twain

Amerikan Edebiyatı’nın en büyük yazarlarından biri olan Mark Twain’in muhteşem hayal gücü ve çok yönlü eserler verebilme becerisi herkesin malumudur. Peki bilimkurguya yön verecek denli bir spekülatif kurgu birikiminin olduğunu kimler biliyor?
Evet, günümüz bilimkurgusuna hazırlık dönemi diyebileceğimiz 19. yüzyıl sonunda Mark Twain, zihin açıcı öykülerle çoğu bilimkurgu yazarına da ilham kaynağı olmuştur.
İşte proto-bilimkurgu öykülerinden oluşan bu kitap, Twain’in keskin zekâsını, derin düşünceleri ile gözlemlerini ve mizahını gözler önüne seriyor.
Binlerce kilometre uzaktaki insanların birbirine “zihin telgrafı” çekerek anlaşabileceklerini kim düşünür? Buna “zihin telgrafı” adını vermek veya Âdem ile Havva’nın ilk karşılaşmalarını ve hem kendilerini hem de dünyayı tanımalarını böyle derin ve mizahi bir şekilde anlatmak hangi usta kalemin işidir? Tabii ki Twain. Her hikâyede okura âdeta farklı bir dünya sunuluyor, geriye de Twain’in bu müthiş hayal gücünün ve ustalığının keyfini çıkarmak kalıyor…
54- Ateş Savaşı (La Guerre du feu, literally The War of Fire) / J.-H. Rosny

…ve her koşulda itina ile beslenen, korunan ateş söner…
J.-H. Rosny aîné, 1911’de kaleme aldığı ve modern prehistorik edebiyatın ilk başyapıtı olan “Ateş Savaşı” ile okuyucuları 100.000 yıl öncesine götürüyor. Paleolitik çağda yaşayan Oulhamr kabilesinin en kutsal hazinesi olan ateş söndüğünde, üç cesur savaşcı Naoh, Gav ve Nam’ın ölüm kalım mücadelesi başlar. Eser, bilimkurgu türünün öncülerinden Rosny aîné’nin antropoloji ve arkeoloji alanındaki derin bilgisini edebi dehayla harmanlayan, türünün ilk ve en etkileyici örneği. Yazar, sadece bir macera hikâyesi anlatmakla kalmıyor; ateşin keşfinin insanlık tarihindeki devrimci rolünü, medeniyetin doğuşunu ve toplumsal örgütlenmenin temellerini de ustaca işliyor.
“Ateş Savaşı”, prehistorik dönemleri romantik klişelerden uzak, bilimsel gerçekçilikle betimleyen ilk roman. Rosny aîné’nin yaratımında, ilkel insanlar ne vahşi canavarlar ne de idealize edilmiş figürler… Onlar, çevresel zorluklarla mücadele eden, duygusal derinliğe sahip, dayanışma ve sevgi bilen gerçek karakterler. Bu evrensel temalar, Jean-Jacques Annaud’nun 1981’de çektiği ünlü film uyarlamasının da temelini oluşturmuş ve eserin çağları aşan etkisini kanıtlamıştı. Modern okuyucu için “Ateş Savaşı”, hem insanlığın kökenlerine dair büyüleyici bir yolculuk hem de teknoloji çağında yaşayan bizlere doğayla ilişkimizi sorgulatan, aslında bilimsel ve felsefi bir deneyim.
55- Tilki Kadın: Toplu Öyküler (Fox Woman and Other Stories) / Abraham Merritt

Kayıp uygarlıkların gölgesinde yankılanan çığlıklar, metal canavarların sessiz tehdidi, mistik Doğu’nun kan donduran sırları…
Abraham Merritt’in öykü koleksiyonu, insanlığın en ilkel korkularını sanatsal ustalıkla harmanlayarak unutulmaz bir deneyim sunuyor. Uzak Çin’in ıssız tepelerinde işlenen intikam draması “Tilki Kadın”dan yeraltı krallıklarının dehşet verici sakinlerini betimleyen “Çukurun İnsanları”na uzanan seçki, fantastik edebiyatın zirvesindeki yapıtları okuyucuyla buluşturuyor. Her sayfa, bilinen dünyanın sınırlarını yıkan bir kapıya dönüşürken, Merritt’in eşsiz hayal gücü gerçeklikle rüya arasındaki çizgileri belirsizleştiriyor.
H.P. Lovecraft’ın üstadı saydığı dahi, gazetecilik mesleğinden aldığı disiplin ve araştırmacı kimliğiyle edebiyatın sınırlarını zorlamış, büyüleyici üslubuyla “pulp” türünü sanat seviyesine taşımıştır. Gary Gygax’ın “Dungeons & Dragons” evrenine, Michael Moorcock’un epik fantezileri ve daha birçok kişiye etkisi bilinen Merritt’in “weird fiction” usulü, modern fantastik ve bilimsel kurgunun temel taşlarını inşa etmiştir.