Bir Dune Hikayesi: Kızıl Veba

Dune‘un onbinlerce yılı bulan kurgusal tarihindeki pek çok olay aydınlanmayı beklemektedir. Bunların bazıları kısa hikaye olarak Frank Herbert tarafından, çoğunluğu ise oğlu Brian Herbert ve bilimkurgu romanları ile tanınan Kevin J. Anderson tarafından anlatıldı. İşte, Kızıl Veba (Red Plague) da bu kısa hikayelerden biri. Eser, “Büyük Okullar” (Great Schools) serisinde yer alan “Navigators of Dune” romanı yazılırken kısa bir yan hikaye olarak kaleme alındı ve 1 Kasım 2016’da Tor tarafından yayımlandı. Ardından da 2017 tarihli Tales of Dune: Expanded Edition’da kendine yer buldu.

Kadim zamanlarda makinelere karşı verilen büyük savaş “Butleryan Cihadı“, tüm evrende destekçisi olan bir fanatik grup sayesinde kazanıldı. Serena Butler’in bebeğinin trajik ölümünü kullanan İblis Ginjo, kitleleri etkilemeyi ve peşinden sürüklemeyi başardı. Makinelere karşı başlatılan bu dini savaş, insanlar tarafından büyük bedeller ödenerek kazanıldı. Savaş zamanında bu tip fanatikler her zaman çok iyi bir araç olmuştur. Butleryan Fanatikleri savaş sonrası aynı saplantılı inançlarına devam etti, ellerindeki gücü sert bir şekilde kullanmaktan geri durmadı. Bu durum savaş sonrası bir karışıklık döneminin yaşanmasına neden oldu. Çünkü hayatı savaş ile geçenlerin gözünde barışa yer yoktu.

Makinelere karşı savaşın başlangıç noktası olan Walgis gezegeninde, cihat döneminin sesleri artık hatırlanmaz olmuştu. Walgis halkı, kendileri gibi cihat taraftarı olan Direktör Manford’u yönetici seçmişlerdi. Manford kadar saplantılı olan mentat Draigo Robet de ona eşlik etmekteydi. Ne var ki “Büyük Okullar”ın kurulma döneminde “kızıl veba” adlı bir hastalığa yakalanan Walgis halkının milyonlarcası kısa süre içinde öldü. Çok daha fazlası da hastalığın pençesinde ölümü bekliyordu.

Direktör Manford, gezegeni yörüngesindeki gemisinden yönetiyor ve hastalığı kontrol etmek için tam bir karantina uyguluyordu. Bu karantina bilinenin tersine, hastalığın dış dünyalara ulaşmasını engellemek için değil, dış dünyalardan ziyaretçilerin gelmesini engellemek içindi. Manford, güçlü olanın şartlara ayak uydurup hayatta kalacağını söyleyerek halkı kendi kaderi ile baş başa bıraktı ve dış dünyalardan gelecek yardımlara da engel oldu.

Josef Venport ise Manford ile eski kan davası nedeniyle imparator tarafından istenmeyen adam ilan edilmişti. Ancak İmparatorluk Venport’a ihtiyaç duyduğu için ticari faaliyetlerine izin verilmekte ve filoları serbestçe dolaşmaktaydı. Diğer yandan ettiği yeminlerin etkisiyle, Suk doktorları bu duruma sessiz kalamadı ve Venport’un yardımını istedi. Venport başlangıçta Walgis halkına yardımı reddetti. Ancak kısa süre sonra İmparatorluk’ta elde edebileceği prestiji de düşünerek, ticari filosunun başına geçip milyonları kurtaracak aşılarla Walgis’e doğru yola çıktı.

Önceki