oyuncak

Oyuncak Endüstrisinde Bilimkurgu

Oyun kavramı ve bir eşya olarak oyuncak, insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanların yaşadığı bazı mağaralarda taştan veya kemikten oyma hayvan figürleri bulunmuştur. Çatalhöyük ve Gordion antik kentlerimizde yapılan arkeolojik kazılarda dahi oyuncak bebeklere rastlanmıştır. Ayrıca Sümerler, Antik Çin ve Hint kentlerinde yapılan kazılarda da tekerlekli oyuncaklardan hayvan veya insan figürlerine kadar değişik şekilde oyuncaklar çıkarılmıştır. Bilye veya misket olarak adlandırılan oyuncağın tarihi de Antik Mısır’a kadar gitmektedir. Yine kukla tarzı iplerle veya çarklarla hareket ettirilebilen oyuncakların ise Antik Yunanistan’a uzanan köklü bir tarihi vardır.

Bir endüstri olarak ilk kez 18. yüzyılda Almanya’da seri oyuncak üretimi yapılmıştır. Ancak bu tesis aslen bir mobilya fabrikasıdır ve harici bir sipariş için kiralanmıştır. 1859’da ABD’nin Philadelphia eyaletinde kurulan G.A. Schwarz Toys, tamamen oyuncak üretimi için kurulan ilk ticari işletmedir. Uçurtma, topaç gibi nesneler, bebek ve hayvan gibi figürler ve top gibi spora yönelik oyuncaklar, öteden beri üretimi devam eden eğlenceliklerdir. Ayrıca  ‘şak şak’ gibi kendi moda dönemlerinde bolca üretilen oyuncaklara da rastlanılmaktadır.

Yazımızın konusu olan bilimkurgu oyuncakları ise birbirine yakın tarihlerde, Bağdat Rönesansı döneminde bugünkü Irak’ta ve Çin’de görülmüştür. Irak’ta görülen oyuncaklar astronomi temalıdır ve döndürülebilen tahta disklerin üst üste vidalanması ile Güneş Sistemi’nin düzenini çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla tasarlanmıştır. 1206 yılında El-Cezeri ilk müzik kutusunu üretmiştir. Bu, aynı zamanda ilk robotlardan biri olarak da kabul edilir. Çin’deki oyuncaklar ise roket ve havai fişek türündedir. Hatta havai fişekler için “kendi yıldızınız olsun” şeklinde bir slogan kullanılmıştır. Bunları bilimkurgu oyuncaklarının ataları olarak görmek mümkündür. 1860’lı yıllarda Japonya’da Tanaka Hisashige adlı bir mühendis, yine mekanik sistemle çalışan ve resim dahi çizebilen bir robot geliştirmiştir.

Her dönemin kendi kurnaz girişimcileri vardır. H. G. Wells gibi ilk dönem bilimkurgu yazarlarının eserleri tutmaya başladığında, bu eserlerden uyarlanan oyuncaklar da üretilmiştir. Çekçe’de işçi anlamına gelen “robota” sözcüğü, ilk kez 1921 yılında Çek bilimkurgu yazarı Karel Capek tarafından kullanılmış ve böylece söz konusu makinelerin oyuncaklarına da robot denilmiştir. Bildiğimiz anlamda ilk oyuncak robot ise 1930’lu yılların ortalarından itibaren Japonya’da üretilmeye başlanmıştır. Pille çalışan bu oyuncaklar, çoğunlukla bilimkurgu eserlerinde tarif edilen şekillerde üretilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası oyuncak teknolojisi ABD’ye geçmiştir. Isaac Asimov’un robot serisini yazmasıyla birlikte oyuncak robotların satışında patlama yaşanmış ve neredeyse tüm oyuncak firmaları robot üretmeye başlamıştır. Sonrasında oyuncak endüstrisinin eşzamanlı üretimi edebiyattan sinemaya geçmiş ve özellikle de başta “Star Wars” olmak üzere bilimkurgu gişe filmlerinin oyuncakları figür şeklinde piyasaya sürülmüştür. Film yapım şirketleri, bu gibi yan ürünlerden ciddi gelirler elde etmeye başlamıştır.

1970’li yılların sonlarından itibaren Game Watch adı verilen dijital oyuncaklar da tasarlanmıştır. Bunları kısa süre sonra Game Boy tarzı oyuncaklar takip etmiştir. Oyuncak endüstrisi, ABD ve Japonya arasında bir rekabet sahasına dönüşmekte gecikmemiştir. ABD firmaları kendi bilimkurgu eserlerinin oyuncak ve dijital oyunlarını piyasaya sürerken, Japonya da bunlara yanıt olarak kendi bilimkurgu mangalarının oyuncak ve oyunlarına yoğunlaşmıştır. Sanayi atılımları sonrası, bu endüstriye tüm gücü ve seri üretim hızı ile Çin de girmiştir. Üstelik Çin, ucuz iş gücü sayesinde ABD ve Japon ürünlerini de kendi ülkesinde üretmeye başlamıştır. Oyuncak sektörü, bugün neredeyse sinema sektörü kadar çarpıcı bir büyüklüğe ulaşmıştır ve üretilen ürünlerin yarısını bilimkurgu temalı oyuncaklar oluşturmaktadır. Üstelik bu oyuncaklar yalnızca çocuklar için değil, büyükler ve koleksiyonerler için de üretilmektedir.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

İçsel yolculuğuna 1980'de Polatlı'da başladı. 80'ler ve 90'ların göbeğinde yetişti. O devrin her bireyi gibi bilimkurguyu video kasetlerden tanıdı. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyası iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamında da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördü. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulu bitti ve hem gördüklerini hem de yaşadıklarını yeni nesillere aktarmak istedi. Öğretim görevlisi oldu. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğinde ülke sınırlarını aştı ve kendini Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldu. Yazmayı hep sevdi. Âşık olduğu bilimkurgu ile yazma hobisini ise burada birleştirdi.

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu edebiyat otopsisi

Edebiyatın Sonsuz Ufku: Bilimkurgu

Bilimkurgu hikâyeleri bizi neden büyüler, hayrete düşürür ve içimizde derin bir merak hissi yaratır? Türkiye’de …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin