Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan Anasuni Uzay Gemisi öykü kitabının yazarları bir baba-oğul: Attila Ertürk ve Ozan Ertürk. Ozan Ertürk’ün yine aynı yayınevinden çıkan Ruhban adlı bir bilimkurgu romanı da var. Bilimkurgu Fantastik Mizah Öyküleri alt başlığını taşıyan kitapta on bir öykü yer alıyor. Kitabın başlangıcındaki Öyküleri Okuma Rehberi bölümünde, öykülere dair şunlar dile getiriliyor:
“11 öykünün hepsi komedi, hepsi Türkiye ya da Türklerin içinde bulunduğu öyküler. Genel olarak birbirinden bağımsız, en az 5 en fazla 15 dakika içinde okunacak eğlenceli öyküler.” (syf. 7)
On bir öykü arasında altı tane bilimkurgu öyküsü bulunuyor: Ankara Teknolojisi, Tanrının Gözü, Interpol, Keliton Operasyonu, Anasuni Uzay Gemisi ve Karadeniz. Bu yazıda işte bu öyküler üzerine eğileceğiz.
Ankara Teknolojisi
Kitabın ilk öyküsü olan Ankara Teknolojisi’nde, sene 5077’dir. Gezegenler ve galaksilerden meydana gelen Evren Konfederasyonu, evreni yönetmektedir ve evrende İnzotaca adı verilen ortak bir dil kullanılmaktadır.
Bilim ve teknoloji o kadar gelişmiştir ki önce gezegenler arası, daha sonra galaksiler arası ışınlanma bulunmuştur. Ancak kullanıma başlanmasından bir ay sonra ışınlanma sisteminde sorunlar ortaya çıkar. Evrenin dört bir köşesinden sistemin çalışmadığına dair şikâyetler gelmektedir. Sadece Türkiye’den hiç şikâyet gelmemiştir.
Evren Konfederasyonu Bilimcileri acilen bir heyet oluşturup ekibi Ankara’ya gönderir. Işınlanma sisteminin Türkiye’de sorunsuz bir şekilde çalışmasının sebebi şöyledir:
Işınlanmayı başlatacak son bilgisayar kabininin başındaki teknisyen sağ eliyle kabine bir tokat patlatıp önünde duran kabine bağlı mikrofona yüksek sesle, “Çalış ta *mına koduğum!!!” diye bağırıyor. Ve sistem tüm bilim heyeti üyelerinin hayret dolu bakışları arasında anında çalışmaya başlıyor. (syf. 16)
Tanrının Gözü
Bir sonraki öykü Tanrının Gözü’nde, bu kez sene 5080’dir. Paralel evrenlere açılan bir kapı keşfedilmiş, bu kapıya Tanrının Gözü adı verilmiştir; fakat tüm çabalara rağmen kapıyı açmayı kimse başaramamıştır. Son şans olarak Türklerden yardım istenir. Profesör Aydın Han ve Ankaralı baş teknisyen Gülle Ernur yardıma koşar. Sorunu şu şekilde çözerler:
Ankaralı Ernur tam önündeki kürsüye eğilip 180 desibel şiddetine ayarlanmış mikrofona nasırlaşmış eliyle bir şaplak vurup, “Çalış ta *mına koduğum,” diye bağırdı. (…) “Açıl la gözünün ferini *iktiğim’ diye var gücüyle bağırdı.” (syf. 31)
Ve Tanrının Gözü açılır.
Interpol
Tarih bu kez 5110’dur. Evren çapında faaliyet gösteren bir suç şebekesi uzun süredir Evrensel İnterpol Galaksiler Federasyonu tarafından aranmaktadır. Uzun uğraşlar sonucunda şebekenin bir üyesi olan Buzü yakalanır. Ama Buzü bir türlü konuşturulamaz ve ne olur? Yine Türkler göreve çağırılır.
Komiser Şuadullah, ‘mangal tekniği’ni uygulayarak Buzü’yü konuşturmayı başarır. Yöntemi merak ediyorsanız, sizi şöyle alalım:
Şuadullah erekte olmaya başladı. Ereksiyonunun son halinde penisinin üstündeki dövme tam olarak ortaya çıktı. Penisin üstünde ŞanlıUrfalıSadullah yazıyordu. (…) Ve ilk defa konuştu. “Konuş la… yoksa büzzüğüne sokarım” diye anlamadığımız ama frekansını kaydettiğimiz bir şey söyledi. (syf. 72)
Mangal tekniği, yani mangalda penisini kızartarak suçluyu tecavüzle tehdit etmek işe yarar. Buzü konuşur.
Keliton Operasyonu
Evrende suç imparatorluğu olarak bilinen bir gezegen vardır ve gezegenin adı Keliton’dur. Evrensel İnterpol Galaksiler Federasyonu, beş yüz yıldır bu gezegeni aramaktadır. Keliton Operasyonu ile gezegenin yeri tespit edilmeye yakındır.
Ancak Adanalılar baskın yapar ve görevlileri tehdit eder. Operasyon engellenir. Adanalı Cabbar’ın ağzından yaşananları dinleyelim:
Bu sabah bizim diğer ekipler sizin raporu elinde bulunduran değişik ırklara mensup galaksi emniyet müdürlerini zaten ziyaret etti. Dijital raporların hepsi katı bir hale getirilerek götü olanların götüne sokuldu. Götü olmayanların ağzına, ağzı ve götü olmayanların da yine götüne soktular. Yani ameliyatla göt delikleri açıldı. (syf. 89-90)
Bu şekilde Keliton Operasyonu başarısız olur.
Anasuni Uzay Gemisi
Kitaba adını veren bu öyküde, gizemli bir gemiden son iki yüz yıldır çeşitli aralıklarla dört kere istasyona ulaşan bir mesaj vardır. Mesajın sadece başlangıcı Anasuni duyulduğu için gizemli gemiye Anasuni gemisi adı verilir.
Uzun süren araştırmalar sonucunda gizemli gemi ve mesaj ortaya çıkar:
Mesaj şöyle başlıyordu. “Anasuni siktuğumun cemisinin dümeni yine kilitlendu. Yine kaybolduk da. Sizun tamir ettuğunuz radarinuzu sikeyum. Dönün ceri amina koduğumun uşakları.” (syf. 119-120)
Temel Reis Galaktica gemisinden gelmektedir gizemli mesaj. Gemiden gelen mesajın devamı ise şöyledir:
“Ha burada kimsenun varamaduğu bir galaksi keşfettuk. Elimizde kalan tüm hamsileri bunlara satup hepusinin anasunin amina koyacağız…” (syf. 122)
Karadeniz
Bu öykü diğer beş öyküden farklı; Dünya’yı keşfetmek amacıyla gezegenimize ışınlanan uzaylı iki yeşil kertenkele, Karadeniz’de keşif yapmaktadır. Amaçları gezegeni istila etmektir. Yakalanmamak için iki kertenkele form değiştirir. Rütbeli, kod adı Temel olan kertenkele insan formuna bürünür. Yardımcı kertenkele ise bir köpeğe dönüşür.
Bulundukları Karadeniz kentinde selin ortasında kalırlar ve iki yeşil kertenkele de selde hayatını kaybeder. Dünya’nın çevresinde dolaşan uzay gemisinde yeşil kertenkeleler acı içindedir. Başkan kertenkele gemide konuşma yapar:
“Bugün bizim için çok büyük bir yas günü. En değerli iki ajanımızı Dünya denilen gezegende kaybettik. Şimdiye kadar böylesine gizli savunma silahları olup da saklayabilen başka hiçbir gezegene rastlamamıştık. Bu gezegende bizim bile çözemeyeceğimiz savunma silahlarının olduğunu anlamış bulunuyoruz. En gizli ajanlarımızın bile farkına varıp onları anında yok ettiler. O yüzden Dünya gezegeni işgal planını yürürlükten kaldırıyorum.” (syf. 170)
Sonuç
Özellikle ilk üç öyküde, öykünün kilit noktası tamamen küfür ve argoya dayalı. Bir öyküde küfür ve argo tabii ki kullanılabilir; ancak öykü tamamen buna dayalı olunca ne yazık ki öykünün niteliği oldukça düşüyor. Mizah dediğimiz şey yalnızca küfür ve argodan ibaret değil.
Bu açıdan sadece son öykü farklılık gösteriyor. Dolayısıyla diğer öykülerle karşılaştırıldığında daha güçlü bir öykü olarak nitelenebilir.
Mizahı bilimkurguda kullanmak, kurguya yedirmek dışarıdan göründüğü kadar kolay bir şey değil. Anasuni Uzay Gemisi ne yazık ki bu konuda sınıfta kalıyor.
Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar