Herbert’ın etkileyici tarihi ve yaratıcı dili ile ilk yayımlandığı günden bu yana çok satan Dune serisi, aynı zamanda okuyucuyu içine alması zor bir eser olarak da biliniyor. Eğer filmlerini izlediniz ve anlamakta zorluk çektiyseniz endişelenmeyin. Konu kitaplardan uyarlama sinema filmleri olduğunda, özellikle kitaplara aşina olmayanlar için neyin ne olduğunu anlamak oldukça güçleşebilir.
Durum sizin için de böyleyse imdadınıza yetiştik.
Konusu
Dune, günümüzden on binlerce yıl sonrasında, insanlığın bilinen evrenin dört bir yanına yayıldığı bir zaman diliminde geçer. Bu yayılma ise kolay olmamıştır. İlk kitabın geçtiği zaman diliminden yaklaşık 10.000 yıl önce, insanlık tarafından yapay zekâya karşı Butleryan Cihadı adı verilen müthiş bir kutsal savaş başlatılmış, bunun sonucunda her türden “düşünen makine” yok edilmiştir.
Bu yapay zekâ sahibi makinelerin yokluğunda ise, onların yerini alması için zihinsel açıdan çok üst düzey kapasiteye sahip kişilerden oluşan birden fazla insan sınıfı ortaya çıkmıştır. En gelişmiş YZ’leri bile solda sıfır bırakabilecek zihin kapasitesine sahip özel eğitimli dâhiler olan Mentatlar, telepatik özelliklere sahip kutsal Rahibe Anaları’nın önderliğinde insanlığın ilerleyişinin devam etmesi için çalıştıkları söylenen ve neredeyse tüm üyeleri kadınlardan oluşan gizemli organizasyon Bene Gesserit ve uzayda yolculuk eden ticaret gemilerinin yollarını bulmalarını sağlayabilecek şekilde mutasyona uğramış olan Lonca Seyrüsefercileri bunlardan bazılarıdır.
Bene Gesserit rahibelerinin zihinsel yeteneklerinden Lonca Seyrüsefercileri’nin uzay-zamanı bükmesine kadar pek çok gücün altında yatan gizemli madde ise kısaca “bahar” veya “uzay melanjı” olarak da bilinen bir tür tozdur. Bu çok değerli zihin açıcı bahar, kum solucanı olarak da bilinen, toprak altında yaşayan devasa cüsseli yaratıkların yaşam döngülerinin erken evrelerinde bu canlılardan elde edilmektedir ve insanların yaşadığı on binlerce gezegen arasından yalnızca bir tanesinde bulunmaktadır: Arrakis’te ya da nam-ı diğer Dune’da. Bu da Arrakis’i kontrol edenin evrenin güç dengelerinde çok kritik bir öneme sahip olmasını sağlar. Gözünüzün önüne petrol zengini orta doğu toprakları geldiyse, doğru bildiniz demektir.
Dune serisinin aynı adlı ilk kitabında geçen olaylar sırasında, bu güç dengesi bozuldu bozulacak hâldedir. Evrenin yönetimi Uzay Loncası ve Bene Gesserit gibi güçlü kliklerin yanı sıra, Landsraad adlı güçlü Hanedanlardan oluşan bir topluluğun kontrolündedir. En tepedeki yönetici ise Padişah İmparator‘dur. Padişah İmparator ölümcül askerleri Sardaukarlar aracılığıyla demir yumruğa dayalı yönetimini sağlasa da, arka planda rakip hanedanların güç çekişmeleri hiç durmadan devam etmektedir. Aklınızda Game of Thrones benzeri karmaşık bir aile sistemi canlanmasın ama, zira akılda tutulması gereken üç Hanedan var sadece: İmparator’un da dâhil olduğu yönetici hanedan olan Corrino Hanedanı, öykümüzün baş kahramanı olan Paul’ün de ailesi olan Atreides Hanedanı ve Atreideslerin baş düşmanı olan sinsi Harkkonen Hanedanı.
Hikâyesi
Dune’un başında, Bene Gesserit rahibelerinin istediklerini istedikleriyle evlendirdikleri ve doğacak çocuğun cinsiyetine karar verebildikleri özel üreme programları yüzyıllardır devam etmektedir. Amaçları ise mesihvari bir insan olacak olan Kuisatz Haderah‘a ulaşmaktır. İnanışlarına göre Kuisatz Haderah (‘Yolun Kısaltılışı’ anlamına gelir) olacak kişi aynı anda birden fazla yerde olabilecek, geçmişi ve geleceği görebilecektir. Ne var ki bu asırlardır süregelen plan, Bene Gesserit’ten biri olan Leydi Jessica‘nın, sevgilisi Dük Leto Atreides için bir kız çocuk doğurmasını istemelerine karşın erkek doğurmaya karar vermesi ile sekteye uğrar.
Bu erkek çocuk artık genç bir delikanlı olan, öykümüzün baş kahramanı Paul Atreides‘tir. Genç Paul Atreides Hanedanı’nın vatanı olan Caladan gezegeninde başta babasının Mentat’ı Thufir Hawat, savaş lordu Gurney Halleck ve kılıç ustası Duncan Idaho gibi isimler başta olmak üzere pek çok kişiden zihinsel ve fiziksel disiplinlerde eğitim almaktadır.
Ne var ki tam da Paul rüyalarında geleceği görmek ve acıya karşı müthiş direnç gibi insanüstü özellikler göstermeye başladığı sıralarda, Atreides Hanedanı’nın düşmanları Dük’ü alaşağı etmek için planlar yapmaktadır. Padişah İmparator, Leto’ya reddedemeyeceği bir görev vererek Arrakis’in kontrolünü Harkkonen Hanedanı’ndan alıp Atreides Hanedanı’na bahşeder. Bu geri çevrilemeyecek kadar kazançlı bir teklif olsa da, Atreides Hanedanı’nı rakibi şeytanî Baron Harkkonen ve insan azmanı yeğeni Hayvan Rabban’ın önüne atması anlamına gelen apaçık bir tuzaktır.
Daha fazla sürpriz bozmadan kısa kesmen gerekirse, tuzak eninde sonunda işe yarar ve Atreides Hanedanı büyük bir bozguna uğrar. Paul Arrakis’in yerli halkı olan çöl bedevilerinin, yani Fremen halkının yanında gizlenmeye zorlanır. Bene Gesserit’in bin yıldır sürdürdüğü, neredeyse bir dine dönüşmüş olan mesih propagandasını çoktan benimsemiş olan Fremenler, Paul’ü aralarına kabul eder. Paul ile Chani adlı Fremen arasında bir aşk doğar, evreni sarsıntıya uğratacak büyüklükte olaylar gelişir ve tüm bunların merkezinde, Paul’ün zihinsel yeteneklerinin gelişimine şahit oluruz.
Dune’un Dünü
İlk olarak Analog adlı bilimkurgu dergisinde tefrika edilmeye başlanan Frank Herbert’ün epik destanı, 1965 yılında kitap hâlinde yayımlanır yayımlanmaz büyük ses getirdi. Yazarın ekoloji, sosyoloji ve mesihî dinlere olan ilgisinin etkilerinin net olarak görüldüğü kitap, prestijli Hugo Ödülü’nü ve En İyi Roman dalında Nebula Ödülü’nü kazandı. Herbert toplam beş Dune kitabı daha çıkaracaktır: Dune Mesihi, Dune Çocukları, Dune’un Tanrı İmparatoru, Dune Sapkınları ve Dune Rahibeler Meclisi. Ölümünün ardından oğlu Brian Herbert ve bilimkurgu yazarı Kevin J. Anderson kendi Dune serilerini yazarak baharın akışının hiç kesilmemesini sağladılar.
Serinin film uyarlamaları konusunda ise pek yüzü gülmedi ama. 1970ler boyunca, aralarında Kutsal Dağ yönetmeni Alejandro Jodorowsky, Maymunlar Gezegeni yapımcısı Arthur P. Jacobs ve Alien yönetmeni Ridley Scott da olmak üzere bilimkurgunun ses getiren isimlerinden pek çoğu Dune’u sinemaya uyarlamayı denedi ancak David Lynch‘in 1984 yapımı uyarlamasına kadar hiçbiri başarılı olamadı. Yüksek bütçesine rağmen, yapımcı Dino De Laurentiis’in müdahaleleri sonucunda filmin pek çok yerinde kesintiler yapılınca, Lynch filmin baştaki vizyonundan uzaklaştığı gerekçesiyle adını dahi filmden sildirdi.
Yazar John Harrison’ın senaryosunu yazdığı Dune ve Dune Çocukları uyarlamaları, 2000lerin başında o zamanki adıyla SciFi Channel‘da dizi olarak yayımlandı. Daha sonraları ‘Friday Night Lights’ yönetmeni Peter Berg ve ‘Taken’ yönetmeni Pierre Morel gibi isimler de kitabı sinemaya uyarlamaya denedilerse de, sonunda başarıya ulaşan Blade Runner 2049 yönetmeni Denis Villeneuve oldu.