David Eick ve Ronald D. Moore tarafından yaratılan yeni nesil Battlestar Galactica‘nın zengin karakter örgüsündeki en önemli isimlerden biri de kuşkusuz Lee Adama‘ydı. Dizinin 1978 tarihli özgün versiyonunda Richard Hatch‘ın canlandırdığı karaktere, çağdaş uyarlamasında İngiliz aktör Jamie Bamber hayat verdi. William Adama’nın oğlu olan ve Apollo çağrı adıyla anılan Lee, takdir edilesi pilotluk becerilerinin yanı sıra idealistliğiyle de akıllara kazındı. Hatta doğru bildiğine olan inancı ve demokrasiye bağlılığı nedeniyle sık sık babasını karşısına almaktan bile çekinmedi.
Gerçek kişiliğini bulana dek birçok hata yapan ve etik kaygılarla yüzleşmek zorunda kalan Lee Adama, tüm bu süreç içinde köklü değişim ve dönüşümlere maruz kaldı. Babasıyla yaşadığı sorunlar kadar, kardeşinin eski nişanlısı Kara Thrace‘le de yer yer romantik, ama çoğunlukla hırpalayıcı bir ilişkiye yelken açtı. Kontrolü elinde tutmaya çalışsa da, Thrace’in aykırı ve öngörülemez mizacı buna pek de izin vermiyordu. Viper pilotluğundan komutanlığa, muhaliflikten danışmanlığa, avukatlıktan vekilliğe sürüklenen hayatı, bir nevi kendini bulma arayışı olarak belleklerde derin izler bırakmayı başardı.
Tam adıyla Leland Joseph Adama, Carolanne ve William Adama çiftinin büyük oğlu olarak Caprica‘da doğdu. Anne babası boşandığında henüz sekiz yaşındaydı. Kardeşlerin bakımını üstlenen anne Carolanne, onları açık fikirli ve özgür bireyler olarak büyüttü. Özellikle ünlü bir avukat olan dedesi Joseph Adama, Lee üzerinde ciddi etkiler bıraktı. Kolej eğitimini bitirdikten sonra babasının yolundan gitmeye karar vererek askeri okula yazıldı ve sergilediği pilotluk becerisiyle kısa sürede dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Sınıfını üçüncülükle bitiren Lee, teğmen rütbesi alarak geleceği parlak bir Viper pilotu oldu. Onun bu başarısı kardeşi Zak’e de örnek teşkil etti ve o da tıpkı abisi gibi askeri okula yazıldı. Kardeşinin uçuş eğitmenliğini yapan kişiyse Kara Thrace’den başkası değildi.
Zak Adama ile Kara Thrace’in yakınlaşması bu döneme rastladı. Lee Adama, sessiz sedasız nişanlanma kararı alan çifti ziyaret ederek mutluluklarına ortak olmak istedi. Ne var ki bu masum ziyaret, Lee ve Kara arasında ilginç bir elektriklenme doğurdu. Dahası Lee Adama, olayın etkisinden henüz kurtulmayı bile başaramamışken acı bir haberle sarsıldı. Zira kardeşi Zak, bir uçuş eğitimi sırasında kaza yaparak yaşamını yitirmişti. Lee Adama, çocukluğundan beri yaptığı gibi acısını ve öfkesini babasına yöneltmekte gecikmedi. Ona göre bu paramparça ailenin tek sorumlusu baba William Adama‘ydı. Oysa Lee’nin bilmediği şey, kardeşinin ölümünde Kara Thrace’in de suçu olduğuydu. Çünkü Zak Adama, ağabeyi Lee Adama kadar yetenek sahibi değildi. Buna rağmen Kara Thrace, hayallerini yıkmamak adına sevgilisi Zak Adama’ya temel uçuş sertifikası vermekte bir mahsur görmemişti.
Olaydan bir süre sonra Kara Thrace, Battlestar Galactica gemisine atandı ve Lee’den uzaklaştı. Lee Adama ise Gianne isimli bir kadınla beraberlik yaşamaya başladı, ancak kadının hamile olduğunu söylemesi üzerine kendine güvenemedi ve çareyi uzaklaşmakta buldu. Bu tavrından dolayı pişmanlık duysa da, Battlestar Galactica’daki törene katılmak için çoktan yola koyulmuştu. Lee’nin öfkesi, babasının komutasındaki gemiye adım atar atmaz iyice doruğa ulaştı. Yıllardır içinde biriktirdiklerini nihayet babasının yüzüne kusma fırsatı bulmuştu. Ayrıca Kara Thrace ile tekrar karşılaşması da pek umduğu gibi gitmedi. Zira Thrace, Zak Adama’nın ölümünde pay sahibi olduğunu itiraf ederek baba oğlu büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
Lee Adama, tören sonrası Eğitim Bakanı Laura Roslin’i taşıyan Colonial Heavy 798’e eskortluk etmekle görevlendirildi. Ancak bu görev sırasında Cylonlar’ın 12 Koloni’ye saldırdığı bilgisi geldi ve o andan itibaren Lee Adama, tüm askeri becerilerini Colonial Heavy 798’i korumak için seferber etti. Hayatta kalan en yetkili kişi olduğu için Laora Roslin 12 Koloni’nin yeni başkanı ilan edildi ve Lee’nin saldırı sonrası ilk görevlerinden biri de başkana askeri danışmanlık yapmak oldu. Cylon’ların nükleer kıyımından kurtulmayı başaranlar, Battlestar Galactica önderliğinde küçük bir filo oluşturarak efsanevi 13. Koloni’ye doğru yola çıktı. Lee Adama ise filodaki Viper pilotlarının başına komutan olarak atandı.
Bir yandan Viper pilotlarını eğiten, diğer yandan başkana danışmanlık yapan Lee, kendini pek çok kez sivil ve askeri yönetim arasında bocalarken buldu. William Adama, onun bu konumundan pek hoşnut değildi ve bir asker olarak kendi safında yer almasını istiyordu. Ancak Lee Adama, duyduğu öfkenin de etkisiyle babasının bu taleplerine hep kayıtsız kaldı. Kara Thrace ya da nam-ı diğer Starbuck‘tan sonra filonun en iyi pilotlarından biri olan Lee Adama, peşlerindeki Cylon tehdidine karşı tüm ustalık ve becerilerini sergiledi. Birçok kez filoyu yok oluşun eşiğinden kurtaran da yine kendisiydi. Öte yandan Kara Thrace ile yer yer gerilimli, yer yer de romantik bir ilişki yaşıyordu. Durumu kabullenmekte güçlük çekse de Thrace’e aşık olduğunu gizlemesi hiç kolay değildi.
Demokrasiye ve sivil yönetime inanan Lee Adama, filonun askeri bir rejim hâlini almasına sıcak bakmıyordu. Sırf bu inancı nedeniyle sık sık babasına sırt çeviriyor ve Laura Roslin’den yana tavır alıyordu. Roslin’e yapılan askeri darbe sırasında da bu tavrını açık etmekten geri durmadı ve başkanla birlikte hapse atıldı. Ancak filodaki düzenin sağlanması adına bir süre sonra serbest bırakıldı. Serbest kaldıktan sonra yaptığı ilk işlerden biriyse Başkan Roslin’i hapisten kaçırmak oldu. William Adama’nın suikaste uğrayıp komaya girdiği o karanlık dönemde, Lee tam bir komutanlık örneği sergileyerek üstüne düşeni fazlasıyla yerine yetirdi.
Amiral Cain‘in Battlestar Pegasus ile çıkıp gelmesi, tüm filoda büyük bir mutluluğa neden oldu. Ancak Cain’in nizam tanımaz tutumu, kısa süre içinde Galactica ve Pegasus arasında başlayan bir otorite mücadelesine dönüştü. Bu süreçte Kara Thrace ile birlikte Pegasus gemisine atanan Lee, buradaki yönetimi yakından tanıma fırsatı buldu ve babasının komutanlığını mumla arar hâle geldi. Önce Cain’in, ardından da Jack Fisk’in ölümü sonrası komutansız kalan Pegasus için en uygun aday Lee Adama’ydı. Artık o, tıpkı babası gibi kendi gemisi olan bir kumandandı. Ancak Kara Thrace ile yaşadığı buhranlı ilişki, askeri kariyeri kadar yolunda gitmiyordu.
Filo New Caprica adlı yeni bir gezegene yerleştiğinde, Lee ve Thrace aşkı da iyice alevlenmişti. Ancak Thrace, öngörülemez bir şekilde eski piramit oyuncusu Samuel Anders ile evlenme kararı aldı. Lee için bu durum, katlanılabilir olmanın bile ötesindeydi. Belki de sırf bu yüzden bir süredir sevgilisi olan Anastasia Dualla‘ya apar topar evlenme teklifinde bulundu. Lee, Pegasus gemisinde kalırken, Thrace ise New Caprica’da yeni bir hayat kurmanın peşindeydi. Bu sıkıntılı dönemde Lee’yi aşırı kilo almış olarak gördük. Askeri vasıfları zayıflamış, rehavete kapılmış bir komutandan fazlası değildi. Artık babası William Adama’nın uyarılarına kulak asmayan, yiyip içip yatan bir tip vardı karşımızda. Ancak iş başa düşünce toparlanması uzun sürmedi ve Cylon işgali altındaki New Caprica kolonisine yapılacak kurtarma operasyonunda büyük fedakârlıklara girişti.
Thrace’in dönüşüyle birlikte, Lee’nin küllenmiş duyguları bir kez daha gün yüzüne çıktı. İkili ne yapmaları gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Ancak Thrace’in gitgide dengesizleşmesi ve bir gaz devine dalarak havaya uçması sonrası Lee bir kez daha yıkıldı. Baltar‘ın yakalanıp yargılandığı süreçte ise hep baş roldeydi. Hukuka beslediği sevgi ve inanç, onu Baltar’ın avukatlığını yapmaya itti. Bu tutumu başta babası olmak üzere filodaki pek çok kişiyle arasını açsa da, o bildiğinden geri adım atmamayı seçti. Baltar’ın beraat etmesiyle sonuçlanan mahkeme, Lee için bir zaferden çok tamir edilmesi gereken dostluklar doğurmuştu. Yetmezmiş gibi eşi Dualla da intihar edecekti.
İdealistliğini hayata geçirmekte çeşitli zorluklar yaşayan Lee, her daim açmazlarla ve iklimlerle boğuşmak zorunda kaldı. İdealistliği o kadar koyuydu ki, sivil yönetimi savunurken Roslin’le bile takışmaktan kurtulamadı. Bu uğurda arkadaşlıklarından oldu, tutuklandı, filo nezdindeki imajı zedelendi ve hatta idamın eşiğinden döndü. Cylonlar’a kucak açılmasının ardındaki gizli kahramanlardan biri de yine kendisiydi. Ne tuhaftır ki, tüm bu dillere destan idealistliğine rağmen idealini kurduğu aşkı asla bulamadı. Ama herkesin 13. Koloni’yi aradığı bu yolculukta, kendini bulanlardan biri de Lee Adama’ydı…