“Doctor Who Evrenindeki Türler” yazı serimizin 5. bölümündeyiz. Bu bölümdeki konuğumuz çok da uzaklardan değil, Mars’tan. Ice Lords veya daha yaygın kullanılan isimleriyle Ice Warriors, Mars kökenli bir türdür. 10. Doktor bu türü biyomekanik zırhları yüzünden cyborg olarak tanımlamıştır. Buz Savaşçılarının yaratıcıları olan Gandoranlarca Saurian Evolutionaries olarak isimlendirilirler. Aynı zamanda Yerli Marslılar veya sadece Marslılar olarak da bilinirler. Bazen aşağılama amacıyla Greenies ismiyle de çağrılırlar.
Zırhlarını giymiş yetişkin Buz Savaşçıları büyük bir cüsseye, insansı sürüngen bir vücuda ve 2 metreye ulaşan bir boya sahiptir. Gerçek vücutları pullarla kaplıdır. Düz yüzleri, keskin dişleri ve ince, yeşil bir dilleri vardır. Elleri 5 veya 3 parmaklıdır. Bazı Buz Savaşçılarının gözü siyahtır. Fakat Skaldak’ın gözü kırmızıdır. İskelet sistemleri insanlarınkine çok benzer. İnsanlara göre kafatasları daha düz ve göz çukurları daha geniştir.

Ortam açısından bakacak olursak soğuk iklimleri tercih ederler. Aşırı sıcak havalar onlar için ölümcül olabilmektedir. Zırhları ani ısı değişimlerine karşı dirençli değildir. Atmosfer ve yerçekimi oranındaki değişimlerden dolayı Dünya benzeri ortamlarda yavaş hareket etme eğilimindedirler. Fakat ihtiyaç olduğunda hızlarını artırabilirler.
Buz Savaşçıları, insanlara göre çok daha uzun yaşar. 1997 yılında yaşayan bazı Buz Savaşçıları, Shakespeare dönemini bile görmüştür. Tipik ömürleri 300 dünya yılıdır. Karmaşık bir genetik yapıları vardır ve otçuldurlar. Ayrıca soğukkanlı canlılardır. Güçlü bir kişisel onur anlayışları vardır. Yalandan hiç hoşlanmazlar, fakat gerekli olduğunda söylemekten de çekinmezler.

İnançlarına göre bir cinayet kurbanı, katil hatasını telafi edene kadar huzur içinde uyuyamaz. Terörizmi lanetlemişlerdir. Bir Buz Savaşçısının mottosu, ‘’birimize saldırı, hepimize saldırıdır’’ şeklindedir. Zırhlarını çıkarmayı onursuz bir davranış olarak görürler ve anormal durumlar dışında çıkarmazlar. Savaşçılara dönüşmeden önce de kendilerini zırhları dışında görmek çok nadir bir olaydı. Birçok Buz Savaşçısı miti ve efsanesi Primal Savaşları’na dayanır.
Osirans Oras‘a, Claatris’e ve Tuburr’a da tapınmışlardır. Tuburr’u ayrıca kendilerini savaşçı yapan şahsiyet olarak görürler. Buz Savaşçıları klanlara bölünmüştür ve kalıtsal bir kast sistemine sahiptir. Ancak bu feodal yaşamları Galaktik Federasyon döneminde son bulmuştur. Toplumlarında Kraliçe-İmparatoriçe, Supreme Lord, Grand Marshall, War Lord gibi çeşitli unvanlar bulunur.

Buz Savaşçıları oldukça iyi birer mühendistir. En büyük teknolojik örnekleri giydikleri zırhlarıdır. Bu zırh güçlerine güç katar. Silahları da gelişmiştir. Bir Buz Savaşçısı, kişisel savunma amacıyla bileğinde bir sonik silah taşır. Ayrıca tüfek de kullanırlar. Bunun dışında taşınabilir ağır silahları da vardır. Benzer şekilde daha da gelişmiş bilek silahlarını Kraliyet Muhafızları kullanır. Buz Savaşçılarının elinde çok güçlü bir Dünyalaştırma ya da kendi deyimleriyle Aresleştirme teknolojisi bulunur. Bu teknoloji sayesinde istedikleri ortamı kendi ihtiyaçların göre dönüştürebilirler. Gemilerinde istedikleri gezegeni yörüngesinden çıkarak ekipmanları vardır.
Buz Savaşçılarının roketleri 100.000 yıl boyunca hiç değişmemiştir. Güneş sistemini ve galaksinin geri kalanını fethedememelerinin sebeplerinden biri de kaynaklarının kıtlığıdır. Savaş gemilerinin itiş sistemleri elektromagnetizm üzerine kuruludur. Bu yüzden hiç ısı yaymazlar. Ana dünyalarında uçan arabalar kullanırlar. İlk uzay gemilerini 9. yüzyıl itibariyle yapmışlardır. Bu geminin bir örneği 20. yüzyılda Grand Marshall Skaldak’ı dünyadan kurtarmıştır.

Sonraları Buz Savaşçısı olarak bilinecek Saurian Evolutionaries türü, Gandoranlar tarafından kölelik amacıyla yaratılmıştır. Ancak ilerleyen süreçte yönetimi ele geçirmeyi başarmışlardır. Mars’ın atmosferi yok olana kadar altın çağlarını yaşamışlardır. Atmosferin yok oluşunu takiben gerileme dönemine girmişler ve ısısı düşen gezegen nedeniyle her daim üzerlerinde görmeye alıştığımız zırhları üretmişlerdir.
Tarihin bir döneminde Buz Savaşçıları çok barışçıldı. Hatta barışın hakim olduğu bir din bile yaratmışlardı. Dünya, Pliyosen dönemindeyken Mars’da endüstri devrimi başlamıştı. Atmosfer kaybını takiben kendilerini Mars’ın bir uydusuna kapattılar ve tekrar yükselecekleri günü beklediler. Fakat yaptıkları birçok deneme az olan kaynakları yüzünden başarısız oldu. Ayrıca Mars zaten kıtlığın yaygın olduğu bir gezegendi. Atmosferin ölümünden sonra az olan kaynaklar daha da azalmıştı.
Hazırlayan: Halil Furkan Türkmen | Kaynak