Yapım Yılı : 2008
Bölüm Sayısı: 48 + 2
Yönetmen: Ryuta Tasaki
Senaryo: Toshiki Inoue
2008 yapımı ve 48 bölümden (2 tane de non canon crossover film) oluşan KR Kiva’nın hikayesinde, birkaç yüzyıl yaşayabilen ama insanları öldürdükçe hayat sürelerini arttırabilen vampir benzeri yaratıklar olan Fangire‘ler ve 1986 ile 2008’de paralel ilerleyen maceralar bulunuyor. 2008’deki hikayenin merkezinde ise, ıssız bir kulübede violinleri, türünün son örneklerinden mekanik bir yarasa (Kivat The Bat IIIrd) ve kendisine bir nevi annelik eden komşu kızı Shizuka ile yaşayan, asla yalan söyleyemeyen ve insanlarla uyum sorunları bulunan, müzik dahisi Wataru Kurenai yer alıyor. Amacı babası gibi mükemmel violenler yapabilmek, başka insanlarca sevilebilecek birisi olmak ve bir noktadan sonra ailesinin asil Fangire’lerle bağlantılı olan kayıp mirasının ne olduğunu öğrenebilmek. Tabii bu pek kolay olmuyor, özellikle 2. kişiliği olan Kiva‘nın hem Fangire’lerle, hem de Tanrı’nın Fangire’leri yaratmış olmasının birileri tarafından düzeltilmesi gereken bir hata olduğuna inandıklarından bu ırkı yeryüzünden silmek için çalışan Blue Sky vakfı tarafından hedef alındığını düşünürsek.
“Lütfen yeniden doğ! Eğer bu yaşamındaki günahlarını affetirmek istiyorsan, bu sayede hala fırsatın olacak. Tüm insanlığın taşıdığı ortak irade, kötüden iyiye doğru değişebilmek için her zaman sonsuz potansiyele sahiptir!”
2008’deki hikayenin alternatif kahramanı ise Blue Sky’in Fangire’lere karşı en ileri silahı olan Kamen Rider IXA ‘nın en güçlü kullanıcı adayı olan Keisuke Nago. Bu arkadaşı Lawful Good yönelimli, Tanrı’ya dair sadece kendi inandığı bir çeşit bağlılık yüzünden hayattaki her tür olaya bakışını kör edecek denli muhafazakar olan bir Bounty Hunter şeklinde tanımlamak mümkün. Blue Sky’a katılma ve IXA’nın kullanıcısı olma sebebi ise, Kiva’nın dünya ve insanlık için en büyük tehdit olduğuna körlemesine bir şekilde inanmış olması. Cümlelerinin yarısından fazlasında “lütfen” kullanacak denli de kibar ve aynı zamanda ciddiyet abidesi bir tip.
“Lütfen yaşamını Tanrı’ya geri götür!”
Hikayenin diğer önemli karakterleri ise 1986’daki hikayenin odağındaki Otoya Kurenai, 2008’deki hikayede fotomodellik yaparak kendini gizleyen bir Blue Sky üyesi olan Megumi Aso, 1986’daki hikayedeki Blue Sky üyelerinden ve de Megumi’nin annesi olan Yuri Aso, Blue Sky vakfının esrarengiz lideri Mamoru Shima ve Fangire’ler tarafından yok edilen 3 ayrı ırktan geriye son kalanlar olan Jiro, Ramon ve Riki… Bunları her bölümün yarısını kaplayan Flashback’lerle daha iyi tanımanız mümkün oluyor. Özellikle Otoya ve Yuri’nin yaptığı neredeyse her şey 22 sene sonrasının geleceğini doğrudan etkiliyor.
Hikaye hem 1986 hem 2008’de birbirine paralel ilerlediğinden karakterleri tanımak için serinin en sonundaki olaylara dek izlemeniz gerekmiyor. Ayrıca KR tarihinin belki de en eksantrik karakter kadrolarından birini görebiliyorsunuz. Her bölüm başında klasik müzik ve violinlerin tarihi hakkında ilginç trivia’lara ve seride de önceki KR serilerinden cameo’lara/misafir oyunculara yer verilmesi ilginç. Komedi elementleri serideki karanlık havayı dağıtmak için sıkça başvurulan bir yöntem, özellikle Otoya Kurenai karakteri neredeyse her bölümde comic relief rolünü layıkıyla yerine getiriyor.
-Kendini ne sanıyorsun? Tanrı mı?
-Tanrı, dünyayı yozlaştıranlarla olan savaşımdaki yardımcımdır.
2 bölümlük miniarc’ler şeklinde ilerleyen hikaye gıdım gıdım da olsa hikayenin genel gidişatını oluşturacak parçaların yerine oturmasını sağlıyor. Ayrıca 2 bölüm görünen Fangire’lerin bile bir kısmının dramatik hikayeleri olması onların bazılarının öldüğünde pek de sevinememenize sebep oluyor. Bir noktadan sonra görüyoruz ki Fangire’lerin bile aslında kendi toplumları ve ayakta tutmaya çalıştıkları dengeleri var. Kötüler de sadece onlardan çıkmıyor haliyle. Spoiler vermek gibi olmasın ama Wataru‘nun olan bitenin farkına vardıktan sonra umutsuz şekilde kendini evrenin geri kalanından silme çabalarını gördüğümüzde serinin çalakalem yazılmış bir kurgudan fazlası olduğunu daha iyi anlıyoruz.
1986’da geçen kısımlar giyim modasından arka planda çalan müziklere dek müthiş bir emek ürünü. Toei’nin, yaptırdığı bir anket sonucu çekecekleri bu serinin ağırlıklı olarak genç bayanlara yönelik fanservice’lerle hazırlanması yoluna gitmesi, serinin ciddi bir izlenme oranı başarısızlığına uğramasına sebep olmuştur ve çoğu hayranca pek de sevilen bir seri değildir. Öte yandan Gaim’e dek gerçek anlamda masum insanların da sapır sapır ölebildiği son seri olması, başarılı müzikleri ve seslendirme kadrosu, gotik ve teknolojik dizaynları birbirine karşı kapıştırarak ilginç bir çatışma oluşturması ve her ne kadar pek kadri bilinmese de senarist Toshiki Inoue‘nin kendiyle özleşleşen trope ağırlıklı yazımı, seriyi külliyattaki tüm örneklerden ayrı bir noktaya taşımaktadır.
Toshiki Inoue’nin önceki işleri kadar karanlık ya da kaotik bir hikaye olmamasına rağmen izlenebiliyor. Tokusatsu konusunda herhangi bir dizi tecrübeniz olmasa da farklı bir şeyler denemek için bile göz atmanızı öneririz. En baştan deconstruction beklentisine girmeden izlenmesi elbette daha güvenli olacaktır.
Hazırlayan: Hamit Gökalp