Paysage d Hiver

Tek Kişilik Orkestra: Paysage d’Hiver

Atmosferik black metalin en özgün projelerinden biri olan Paysage d’Hiver, 1997’de İsviçre’nin Burgdorf kentinde Tobias Möckl tarafından kuruldu. Bilinen sahne adıyla Wintherr, black metal arenasına adım attığında henüz on sekiz yaşındaydı. Grubun ismi Fransızcada “Kış Manzarası” anlamına geliyordu ve müziğin üzerinde yükseleceği temaları açıkça ortaya koyuyordu. Belli ki doğanın en sert yüzünü; özellikle de kışın karanlığını, soğuğunu ve gizemini iliklerimizde hissedecektik. Paysage d’Hiver, başından beri tek kişilik bir projeydi ve otuz yıllık müzikal yolculuğu boyunca da öyle kaldı. Vokallerden gitarlara, klavyelerden efektlere kadar ilmek ilmek örülen o yoğun atmosferin ardında hep Wintherr vardı.

Paysage d’Hiver’in müziği başlarda hayli yadırgandı. Zira klasik black metal kalıplarından farklıydı; daha çok sisler arasında kaybolan, lo-fi tınıların ve tekrar eden melodilerin yörüngesinde dönen bir ses dünyası vardı karşımızda. O dönem black metalde Norveç merkezli ikinci dalga akımının etkisi hâlâ güçlüydü. Ancak Wintherr, Burzum’un atmosferinden, Darkthrone’un soğuk tınılarından aldığı ilhamı kendi coğrafyasının karanlık ve soğuk doğasıyla harmanlamak istiyordu. Ortaya çıkan şey ise İsviçre’nin yüksek dağlarına, donmuş göllerine ve sisli ormanlarına yazılmış bir ağıt olacaktı.

Paysage d’Hiver’in ilk yılları yoğun ve üretken geçti. 1998 ile 2007 yılları arasında Steineiche, Schattengang, Die Festung, Kerker, Kristall & Isa, Winterkälte, Nacht ve Einsamkeit demoları peşi sıra geldi. Bilhassa 1999’da çıkan ve grubun kendi adını taşıyan demo çok konuşuldu. Tüm bu erken dönem eserleri sınırlı sayıda kopyayla piyasaya sürüldü ve çok geçmeden de yeraltı black metal tutkunları için birer koleksiyona dönüştü. Çalışmalardaki prodüksiyon tercihi kasıtlı olarak lo-fi’ydi. Müzik, sanki bir kar fırtınasının ortasında yankılanan boğuk sesler gibi duyuluyordu. Bu da aslında Wintherr’ın amacına, yani bir “kış manzarası” yaratma hayaline hizmet ediyordu.

Diğer yandan Wintherr, 1999’da müzik sahnesine adım atan ve kozmik black metalin öncüleri arasında gösterilen Darkspace grubunun kuruluşunda da yer aldı. Buradaki mahlası ise Wroth’tu. Bir bakıma Paysage d’Hiver’ın dondurucu kara kışı ile Darkspace’in sonsuz uzayı arasında bir geçit inşa ediyordu. Neyse ki geçidin iki ucu da alabildiğine soğuktu ve bir yanda insanın evrende kapladığı küçücük yerin dehşeti, öte yanda ise doğanın karşısında hissedilen ezici güç vardı. Wintherr, ayrıksı gibi görünen bu iki grupta da kendi estetiğini kurmayı başarmıştı.

Paysage d’Hiver, ortaya koyduğu her eserle yerleşik black metal normlarından biraz daha koptu. Soundscape’ler, bozulmuş gitarlar, atmosferik klavyeler ve neredeyse doğa seslerini andıran vokallerle bambaşka bir yörüngeye savruldu. Sanki Wintherr, bizleri sonsuz bir kış ormanının derinliklerinde yürümeye davet ediyordu. Ritimsel yapılar genellikle hipnotik tekrarlarla örülüydü, melodik hatlar ise oldukça minimal ama etkili bir şekilde kullanılıyordu. Her şarkı, aslında bir kış gezgininin farklı bir macerasını resmediyordu. Almanca ve zaman zaman da Fransızca duyulan şarkı sözlerinde orman ruhları, gizli vadiler, buzullara açılan kapılar, kar fırtınaları ve insanın doğayla kurduğu kırılgan ilişki öne çıkıyordu.

Büyük potansiyeline rağmen Paysage d’Hiver, uzun yıllar boyunca sadece demo ve split’lerle ilerledi ve herhangi bir stüdyo albüme imza atmadı. Neyse ki bu durum 2020’de değişti. Yirmi yılı aşkın bekleyişin ardından yayımlanan Im Wald, âdeta grubun müzikal bir özetiydi. İki saatlik bu dev çalışmada hem eski demoların çiğ estetiği hem de yıllar içinde edinilen olgunluğun bariz izleri vardı. Albümü dinlerken karanlık ormanlara dalıyor, fırtınalara yakalanıyor, vadilerde kayboluyor ve sonunda da sükûnete adım atıyorduk. Geçmişin raw estetiğini modern prodüksiyon teknikleriyle birleştiren albüm, grubun neden bu kadar uzun süre beklendiğini açıklayan bir zirve noktası gibiydi.

2021’de gelen Geister, daha kısa ama daha yoğundu. Ruhlar, hayaletler ve boyut ötesi varlıklarla çevrili bir kış gecesine konuk oluyorduk. Lo-fi yaklaşım devam ediyordu, ancak bu sefer kompozisyonlar sıkıydı ve parçalar arasındaki bütünlük de göz doldurucuydu. Albüm bizleri sıradan algının ötesine taşıyor ve “başka boyutun varlıklarıyla” tanıştırıyordu. Üstelik uzun drone geçişleri ve katmanlı gitarlar, uzay boşluğunda yankılanan sesleri andırıyordu. Albüm ilerledikçe mekân ve zaman kavramı çözülüyordu. Bu yönüyle albüm, kış temasını bilimkurgu estetiğiyle buluşturuyordu. Albüme hâkim atmosfer, âdeta deneysel bir uzay korkusunu çağrıştırıyordu.

2024’te yayımlanan Die Berge ise doğrudan İsviçre coğrafyasına selam gönderen bir çalışmaydı. Ağır riff’lerle dağların görkemini, soğuk klavye atmosferleriyle de yüksek zirvelerin sessizliğini yansıtıyordu. Geniş ambient katmanlarla bezeli pasajlar, doruklara doğru tırmanırken karla kaplı dolambaçlı yollarda bizlere eşlik ediyordu. Ölüm, içsel yolculuk ve varoluşsal arayış gibi derin temalar ön plandaydı. Özellikle “Transzendenz” üçlemesi, gitarların ve atmosferik synth’lerin yoğunluğuyla büyülü bir yolculuğa dönüşüyordu.

Bugün Paysage d’Hiver, atmosferik black metal sahnesinin en önemli referans noktalarından biri. Özellikle ortaya koyduğu “Cold ambient black metal” yaklaşımıyla tür üzerinde derin etkiler yarattı. Yirmi yılı aşkın süre boyunca demolarla ilerleyen bir proje olarak kalsa da günün sonunda hak ettiği övgüyü ve saygınlığı kazanmayı başardı. Stüdyo albümlerinin de ivmesiyle artık daha geniş bir kitleye hitap ediyor, ancak hâlâ özünü koruyor ve hepimizi soğuk yolculuklara çıkarmayı sürdürüyor. Siz siz olun bu yolculuklarda yapayalnız kalacağınızı unutmayın. Çünkü Paysage d’Hiver’in görevi yoldaşlık etmek değil, tam tersine doğa karşısında ne kadar çaresiz, önemsiz ve küçük olduğunuzu yüzünüze çarpmak.

Dinlerken içinizin titremesi dileğiyle…

İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu ve black metal hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Midnight Odyssey

Gecenin Derinliklerinde Bir Yolculuk: Midnight Odyssey

Midnight Odyssey, atmosferik black metal sahnesinin en dikkat çekici solo projelerinden biri. Dis Pater mahlasını …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir