Yüz tanıma; yüze ait özellikleri, genel şeklini, cilt dokusu arasındaki farklılıkları işleyebilen ve her geçen gün daha da gelişen modern bir teknoloji. Uzun yıllar boyunca bilimkurgu yapımlarındaki fütürist bir uygulama olarak karşımıza çıksa da, gelişen teknolojiyle birlikte bugün gerçeğe dönüştü. Ancak insanların mahremiyetini ihlal etme tehlikesi taşıdığı için öteden beri ateşli tartışmaların da merkezinde yer alıyor.
En son Avustralya hükümeti, yurttaşların tüm biyometrik bilgilerinin genel yüz tanıma merkezinde toplanmasını ve diğer devlet birimleriyle paylaşılmasını öngören bir yasa çıkarmak istemiş ve parlamentoda hararetli tartışmaların yaşanmasına neden olmuştu. Yasaya karşı çıkan muhalefet partileri, güvenlik adına böylesi “distopik” bir uygulamaya imza atılamayacağı konusunda ısrarcıydı. Avustralya’daki tartışmaların harareti dinmeden, aynı teknoloji bu sefer de San Francisco yönetimin gündemine oturdu.
San Francisco Denetçiler Kurulu’nun 1’e karşı 8 oyla kabul ettiği karar uyarınca, yerel makamlar güvenlik ve ulaştırma dahil hiçbir alanda yüz tanıma teknolojisini kullanamayacak. Gelecek hafta yapılacak ikinci bir oylamadan sonra yasalaşması beklenen kararla, San Francisco bu teknolojinin kullanımını yasaklayan ilk ABD kenti olarak da tarihe geçecek. Yasanın yürürlüğe girmesi durumunda, polisin ve belediyeye bağlı diğer kurumların vatandaşları yüz tanıma teknolojisiyle teşhis eden donanımları kullanması ve bu türden bilgileri içeren veri tabanları oluşturması tamamen yasaklanacak. Ayrıca herhangi bir elektronik takip teknolojisinin kullanımı da Denetim Kurulunun iznine tabi kılınacak.
Yasağı savunanlar, teknolojinin mevcut haliyle güvenilmez olduğu ve insanların mahremiyet ve özgürlüğünü ihlal ettiği görüşünde. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nden (ACLU) Matt Cagle, oylamadan sonraki açıklamasında, “Bu oylamayla San Francisco, yüz tanıma teknolojisinin sağlıklı bir demokrasiyle uyumlu olmadığını ilan etti. Kent yönetimini halkın sesine kulak verdiği için kutluyoruz,” dedi. Cagle, diğer kentlerin de bu kararı izlemeleri gerektiği fikrinde.
Yasağa karşı çıkanların temel argümanı ise toplumsal güvenlik kaygıları etrafında toplanıyor. Onlara göre eğer karar yasalaşırsa, sadece halkın güvenliği riske atılmış olmayacak, aynı zamanda suçla mücadele de sekteye uğrayacak. Suçla mücadele örgütü Stop Crime‘ın Başkan Yardımcısı Joel Engardio, yüz tanıma teknolojisinin tamamen yasaklanması yerine moratoryumun daha uygun olacağını söylüyor. Engardio, “Yüz tanıma teknolojisinde sorunlar olduğunu ve günümüzde kullanılmaması gerektiğini kabul ediyoruz. Ama teknoloji gelişecek ve amacına uygun kullanıldığında kamu güvenliği için yararlı hale gelecek. Bu olasılığa kapılarımızı açık tutmalıyız,” diyor.
Yüz tanıma teknolojisinin bir fırsat mı yoksa bir tehdit mi olduğu tartışmaları süredursun, Çin‘de kayıp kişileri bulmaktan, kırmızı ışıkta geçenleri yakalamaya kadar yüz tanıma teknolojisi günlük hayatın birçok alanında kullanılıyor. Bugün Çin sokaklarında yüz tanıma özelliği olan yaklaşık 170 milyon güvenlik kamerası var. Üstelik buna 400 milyon kameranın daha eklenmesi planlanıyor.