super asker kapak

Süper Asker Yaratmak Mümkün mü?

Süper kahraman öykülerinin ve özellikle de Marvel ve DC sinematik evrenlerinin ardından, süper asker yaratmanın mümkün olup olmayacağı popüler kültürde tartışmaya açıldı. Özellikle de komplo teorileri üreten YouTube kanalları ve internet siteleri ABD, Çin ve İsrail’in bu gibi denemelerde bulunduğunu öne sürdü. Tıpkı Kaptan Amerika gibi 100 km hızla koşabilecek, yerden 15 – 20 metre yukarı sıçrayabilecek, 10 katlı binadan düşse bile sanki yerde yürürken ayağı kayıp düşmüşçesine geri kalkıp savaşa devam edebilecek ve kalkışa geçen bir helikopteri tek koluyla bile durdurabilecek bir asker gerçekten mümkün mü?

Bunun yanıtı koca bir hayır. Çizgi romanlarda tarif edilen Kaptan Amerika, 1,88 boyunda ve 109 kilo ağırlığında bir insan. Kas kütlesi, olimpik sporculardaki gibi %30 dolaylarında ve yağ kütlesi de %8 olarak tarif ediliyor. Atletik ve dayanıklı, yani ‘estetik‘ bir vücut tipine sahip. Böylesi ölçülere sahip çok insan var. Hayatlarının tamamını spor yaparak geçiren ve hatta hayatını spordan kazanan bu tarz bir insanın bile sahip olabileceği azami güç ve hız oranı belli. Örneğin Kaptan Amerika, ortalama 60 km/s hızla koşuyor ama kısa süreli deparlarda hızı 100 km/s hıza ulaşabiliyor. Neredeyse bir çita ile aynı hızda koşabiliyor.

Dünya rekorunu elinde bulunduran Usain Bolt, 44,7 km/s hıza ulaşmıştı. Bu ortalama değil, ulaştığı azami hız ve bu hızı yalnızca birkaç saniye sürdürebildi. Usain Bolt, unutulmamalı ki ömrü boyunca ağır koşu idmanları yapıp bacak kaslarını geliştirmiş biri. Buna rağmen Kaptan Amerika’nın tarif edilen hızının neredeyse yarısı kadar hızlanabildi ve üstelik 100 metreyi 9,58 saniyede koşup dünya rekorunu kırdığında bu hıza yalnızca 4 saniyeliğine ulaşabildi. Dünya yüksek atlama rekoru 2,45 metre ile Javier Sotomayor’da, uzun atlama rekoru, 8,95 metre ile Mike Powell’da, halter rekoru ise 267 kilo ile Lasha Talakhadze’de.

Bu dünya rekortmeni sporcuların hepsi de boy veya kilo olarak Kaptan Amerika’ya yakın. Özellikle de Mike Powell, Kaptan Amerika ile aynı boyda. Üstelik yine unutulmamalı ki tüm bu sporcular, rekor kırdıkları müsabakaya gelene kadar çok sıkı bir disiplinle ağır antrenman ve diyet programları uyguladı. Buna rağmen ulaştıkları azami değerler, çizgi romanda tarif edilenin yarısı, hatta ağırlık kaldırma gibi bazı konularda belki de 1/100’ü kadar. “Kaptan Amerika sıkı bir askeri disiplinle hazırlanarak değil, genetik deneylerle bu güçlere kavuştu, onun durumu farklı” şeklinde bir düşünceniz varsa, ona da şunu diyebiliriz: İstenildiği kadar deneyler yapılıp genetiğiyle oynasınlar, 1,88 boyunda ve 109 kilo ağırlığında bir insanın ulaşabileceği güç ve hızın fizik yasalarınca bir sınırı var. Öncelikle böylesi bir süper asker yaratma deneyinin günümüz bilimsel gelişmelerinde hangi aşamalardan geçebileceğini düşünelim. Çizgi romanlarda veya filmdeki gibi Vita Işınları veya Süper İnsan Serumu gibi kurgusal elementleri ise tümüyle konu dışı tutuyoruz.

Genetik Mühendislik

Genetik düzeyde kas gelişimini etkileyen çeşitli genler üzerinde değişiklikler yapılabiliyor. Örneğin, miyostatin adlı gen kas büyümesini sınırlıyor. Eğer bu gen baskılanırsa kas hacmi ciddi şekilde artıyor. Doğuştan miyostatin eksikliği bulunan bebekler çok güçlü oluyor, fakat unutulmamalı ki bu genetik bir bozukluk. Bu uygulama sonucunda kişide kontrolsüz ve dengesiz kas büyümesi görülebiliyor. Örneğin bir kol kalınlaşırken diğeri ince kalabiliyor. Ayrıca, kas kütlesi arttıkça kişi hantallaşıyor ve daha çabuk yoruluyor. Bunu bertaraf etmek için de ACTN3 geni devreye giriyor. Bu gen kasların hızlı kasılmasını sağlıyor ve atletlerde yüksek oranda bulunuyor.

Söz konusu gene müdahale edilerek hız artırılabilir. Ne var ki bu kez de süper asker deneğimiz çok sık ve şiddetli kramplar yaşayabilir. Tüm bu genetik modifikasyonlar başarılı bir şekilde yapılsa bile kas kütlesi ancak %40 ila 45’e kadar çıkarılabilir. Görüldüğü gibi, çok ciddi bir fark ortaya çıkmayacak, ayrıca tendon ve bağ dokuları da bu yükü taşımakta zorlanacak. Üstelik kalp kası büyümesine bağlı olarak hipertrofik kardiyomiyopati (Kalp Büyümesi) gibi ölümle sonuçlanabilecek ciddi sorunların belirmesi de muhtemel.

Takviyeler ve Refleks

Kas ve dayanıklılığı artırmak için büyüme hormonu, testosteron ve anabolik steroidler gibi maddeler kullanılıyor. Günümüzde de bazı vücut geliştiriciler bunlardan yararlanıyor. Ayrıca eritropoietin ile kanın oksijen taşıma kapasitesi artırılabiliyor. Bu yöntemlerle kas gücünde %30 ila 40’lık bir artış sağlanabiliyor. Ancak bu müdahaleler tendon yırtılması, iç organ büyümesi ve kan yoğunluğunun artmasına bağlı felç ve karaciğer ile böbrek yetmezlikleri gibi ciddi riskler taşıyor.

Refleks ve hız arttırımı, tepkime süresi eğitimi ve dijital sistemler kullanılarak refleks süreleri geliştirilebiliyor. Olimpik sporcularda refleks süresi yaklaşık 150 milisaniye ve eğitimle 120 milisaniyeye kadar düşürülebiliyor. Ancak sinir sisteminin iletim hızı sınırlı ve sinaptik gecikmeler nedeniyle bu sınırın altına inmek fizyolojik olarak mümkün değil. Üstelik, süper askerimize kas takviyesi yaptığımız için vücutta sinaps sayısı arttığından refleksleri güçlenmek yerine daha da zayıflayacak.

Biyomekanik Eklemeler

Olabilecek en mantıklı ve en mümkün yöntem bu. Exoskeleton gibi dış iskelet sistemleri, kullanıcının zorlanmadan ağır yükleri taşımasını sağlıyor. Bu sistemler özellikle askeri projelerde test ediliyor. Taşıma kapasitesini ve hareket verimliliğini ciddi şekilde arttırıyorlar; ancak henüz süper kahraman düzeyinde yetenekler sunmaktan uzaklar. Ayrıca, şimdilik yalnızca ağır yükleri kaldırma gibi işlerde bullanılabiliyorlar ve böylesi bir cihazın uzun süre kullanımı için gereken enerjinin nereden ve nasıl sağlanacağı bir muamma. Zira pil veya solar sistemler gibi enerji kaynakları da ağırlığını arttırarak cihazın verimliliğini düşürüyor.

Görüldüğü gibi, başarılı bir şekilde tüm genetik işlemler yapılsa bile yalnızca biraz daha fazla kas kütleli, biraz daha hızlı reflekslere sahip ve darbelere biraz daha dayanıklı ama ciddi kalp, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları potansiyeli olan bir asker elde ediyoruz. En iyi senaryoda bile kendisinden daha uzun boylu, daha ağır ve daha fazla kas kütlesine sahip iri birine denk bir askerimiz oldu. Üstelik bunu elde edebilmek için de çuvalla para harcadık. Ancak hâlâ elimizde 100 km/s hızla koşabilen, 15 – 20 metre sıçrayabilen ve bir helikopteri tek koluyla durdurabilen bir asker yok. İşte bu yüzden orduların sanıldığı gibi süper asker elde etme gibi bir programları bulunmuyor. Onun yerine, hafif ama dayanıklı çelik yelekler, yapay zeka destekli asker tulgaları, gelişmiş silah sistemleri gibi genetikten ziyade teknolojiye dayalı çalışmalar yapılıyor.

Süper Asker kavramı bilimkurguda hoş dursa da gerçekte verimsiz, pahalı, çok riskli ve yasal durumu tartışmalı. Bizim ordumuz da dâhil tüm ordulara gereken genetiğiyle oynanmış ‘süper askerler’ değil, disiplinli bir eğitimden geçmiş, doğru teknolojiyle donatılmış ve askerlik bilinciyle yetiştirilmiş ‘iyi askerler’…

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

İçsel yolculuğuna 1980'de Polatlı'da başladı. 80'ler ve 90'ların göbeğinde yetişti. O devrin her bireyi gibi bilimkurguyu video kasetlerden tanıdı. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyası iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamında da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördü. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulu bitti ve hem gördüklerini hem de yaşadıklarını yeni nesillere aktarmak istedi. Öğretim görevlisi oldu. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğinde ülke sınırlarını aştı ve kendini Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldu. Yazmayı hep sevdi. Âşık olduğu bilimkurgu ile yazma hobisini ise burada birleştirdi.

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu caglari

Bilimkurgunun Dönüşüm Yolculuğu

Edebi türlerin hangi noktada ortaya çıktıklarını, kuramsal anlamda bir tanımlarının olmadığı kendi tarih öncesi dönemlerinde …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin