Charlie’nin Çikolata Fabrikası, Galli yazar Roald Dahl‘ın 1964 yılında çocuklara yönelik yayımladığı iki romandan oluşan bir seri. İlk kitabın konusu, dünyaca ünlü Wonka Çikolata’larının üreticisi Willy Wonka’nın duyurduğu bir organizasyon çevresinde gelişir. Tüm dünyada satılan çikolatalarına beş adet altın bilet saklayan Wonka, bahsi geçen biletleri bulan şanslı çocuklara dillere destan fabrikasında gezi imkânı sunar. Üstelik gezinin sonunda bir sürpriz de vaat eder. Böylece herkesi altın bilet arayışı sarar. Zira Wonka Çikolataları yalnızca lezzetli aromalara değil, aynı zamanda pek çok gizi barındıran efsanevi bir şöhrete de sahiptir. Bilhassa fabrikasına dair anlatılanlar, biletleri paha biçilemez hâle getirir.
Bugünlerde Wonka adıyla yeni bir uyarlaması yapılan eser Gene Wilder‘ın başrolünde olduğu Mel Stuart imzalı bir filme uyarlanmıştır. Bir sonraki uyarlama ise daha çok bilinen 2005 yapımı Tim Burton filmidir. 90’lardan itibaren uzun yıllar süren ön hazırlık sırasında Willy Wonka rolü için Jim Carrey dâhil pek çok isimle görüşülmüş, nihayetinde Johnny Depp rolü almıştır. İki uyarlama arasında belirgin kimi farklar vardır. Özellikle ilk film kitaba daha sadık bir anlatıma sahiptir. Modern uyarlama ise var olan iki kitabın Tim Burton tarafından birleştirilmiş bir yorumu gibidir. Bunların yanı sıra Tom ve Jerry ile ortak yapım bir animasyon da mevcuttur. 2023 yapımı Wonka filmi ise fabrikanın kuruluşuna odaklanan bir müzikaldir. Spin-off olarak düşünülebilir.
İşbu yazımızda, bilhassa kitaplardan uyarlanan filmlerdeki bilimkurgusal unsurları inceleyecek ve yorumlamaya gayret edeceğiz.
Öncelikle fabrikanın çalışma usulüne değinmek gerek. Tim Burton uyarlamasının hemen girişinde üretim mekanizması ve nakliyat detaylıca gösterilir. Çikolatalar devasa makinelerce üretilir, paketlenir ve yine tamamen otomasyon kamyonlara yüklenerek adreslere teslim edilir. Bugünden bakıldığında bilimkurgu olarak görülmemesi muhtemel bu yaklaşım, kitapta da benzeri bir açıklamaya sahip olduğundan ve kitap henüz bu teknolojinin var olmadığı 60’larda yazıldığından bilimkurgu unsuru olarak rahatlıkla belirtilebilir. Öte yandan, filmdeki bir diğer dikkat çeken nokta tam anlamıyla bilimkurgusal sayılmasa da teknolojinin gelişimiyle ilgili yer alan kimi dokunuşlar, değinilen önemli noktalardır. Fabrikadaki geziye geçmeden evvel değinirsek şayet, Charlie’nin babasının işini kaybetmesine yol açan otomasyon teknolojisi önemli bir mesajdır. Makine kırıcıların işlerini kaybetme korkularının benzerini anlatan kısım etkileyicidir ve yine zamanla eskiyen bir bilimkurgusal unsur olarak kabul edilebilir. Fakat asıl dikkat edilmesi elzem nokta fabrikanın işleyişi bahsinde ortaya çıkmaktadır.
Devasa çikolata şelalesinden başlayalım anlatmaya. Dünyada yalnızca bu fabrikada bulunan şelale, çikolatanın iyice köpürmesini sağlar. Sonrasında yine otomasyona bağlı vakum araçları sayesinde aktarılarak fabrikanın muhtelif yerlerine taşınır. Fabrikanın bu bölümünde, teknolojik dokunuşlar ile çimenler ve bitkiler tamamen yenilebilir hâldedir. Bu aynı zamanda turun başladığı noktadır. Sonrasında Buluş Odası’na geçilir. Tükenmez şeker başta olmak üzere inovativ icatların tanıtıldığını görürüz. Ancak asıl dikkat çekici olan üç öğünün yerini alması için geliştirilen aromalı sakızdır. Bilimkurgu yapımlarında sıklıkla karşılaştığımız hap teknolojisinin bir benzeridir. Gerçi devamında yine bir aksilik yaşanır ama amaç da bu değil midir?
Bir sonraki bilimkurgusal unsur fabrika içinde hareketi sağlayan cam asansördür. Sıradan asansörlerin aksine sadece aşağı yukarı değil, üç boyutlu çalışma prensibine sahiptir. Böylece fabrikanın her yerine gitmek mümkün olur. Öyle ki, filmin sonunda fabrikanın dışına çıkıldığını, Charlie’nin evine ve Willy’nin de babasını ziyarete gittiğini görürüz. Kitapta bununla da yetinilmez üstelik. Yayımlanan ikinci kitapta asansörle uzaya çıkıldığını ve epeyce yolculuk yapıldığını söylemek lazım. En dikkat çekici unsur ise Televizyon Odası’nda bize sunulur. Televizyon Odası’nın mantığı, sunumdan kazanma tabirinin tam karşılığı mahiyetindedir. Willy Wonka, çikolatalarını müşterilerine ulaştırmak için ışınlanma teknolojisi geliştirir. Prensibi de basit ve temel bir çıkarıma dayanır; insanların ekrandaki küçülme oranını göz önüne alan Wonka, benzeri oranda büyüttüğü çikolataları ışınlar ve yayını izleyen müşteri televizyon ekranından siparişini alabilir. Bu, dâhiyane bir bilimkurgusal anlatımla mizahi biçimde sunulur. Ayrıca arka planda 2001: A Space Oddyssey göndermesiyle Kubrick’in monolitinin yerine çikolata koymak oldukça zekicedir.
Kısacası Charlie’nin Çikolata Fabrikası, bilimkurgusal unsurları kendine özgün mizahla süslemesi ve absürt bir yaklaşım benimseyerek sunmasıyla oldukça keyifli bir seyir imkânı sunuyor. Üstelik bilimkurgunun vizyoner yanını da hitap ettiği kitlenin, yani çocukların hayal gücüne oynayacak şekilde kullanıyor. Bu bağlamda, kitabından farklı olan Tim Burton uyarlamasını ayrıca izlemek gerektiğini söyleyebiliriz.