Unutma Salgınında Hatırlamanın Bedeli: Hafıza Polisi

Akutawaga Ödülü sahibi Japon yazar Yoko Ogawa’nın 1994’te yayımlanan romanı Hafıza Polisi, bilimkurgunun gerçeklik ve metafor sahneleme biçimine dair güçlü temsiller barındıran bir eser. Bilimkurgunun işlediği temalar genelde onun nesneleri, mekânları ve karakterleri hayatın olağan akışının dışında yansıtmasını zorunlu kılar. Kurgusal metinlerde ortaya konan gerçeklik algısının, okurun kendi deneyimleriyle örtüştüğü ölçüde başarılı olacağı varsayılır ancak bilimkurguda farklı birkaç katman daha metinde öne çıkmalıdır, bunlar genelde deneyimlerle hâlihazırda elde edilememiş öngörüler ve eylemlerdir. Özellikle yapay zekânın üretim süreçlerine katkı vermesinin ve topladığı bilgilerden analiz-sentez-değerlendirme düzeylerinde veriler sunmasının gerçeklik algısı üzerinde bazı kırılmalar yarattığı açıktır. Böylece neyin gerçek neyin gerçek dışı göründüğü veya neyin yapılabilir neyin yapılamaz olduğuyla ilgili kesin görüşler ortaya koyulmasının önüne geçilir. Bu sonuç bilimkurgunun sınırsız bir temaya yayılmasını, gerçeklik ve metafor karşısında geniş bir yorumlama sahası kazanmasını kolaylaştırır.

İngilizceye ilk kez 2019’da çevrildikten sonra 2020’de National Book Awards ödülü alan eserlerden biri olan Hafıza Polisi, gerçeklik ve metafor arasındaki ikilemi belirsiz bir toplum ve isimsiz karakterler üzerine inşa ederken iyi bir metnin soru sorabilme özelliğini de sergiler. Gerçeğin erişilebilir olmadığı durumlarda bilimkurgu da metafor kullanabilir. Yoko Ogawa öyküsünde herhangi bir ülke, şehir ismi belirtmese de Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadığı ve yaşattıklarına yönelik keskin eleştiriler ortaya koyar. Ne var ki hafıza kontrolü, bir şeylerin unutturulması, gerçeklikten koparılma üzerinde yapılandırılan eleştiriler sadece tek bir noktayı veya coğrafyayı işaret etmez, bütün distopik eserlerde olduğu gibi evrenseldir. Öykünün benzer türdeki eserlerde sıkça tercih edildiği üzere bir adada geçmesi mekân ve karakterler için kısıtlayıcı, baskıcı bir ortam yaratır, ayrıca bu durum olayların tesir gücünü artırır, savaş zamanlarında ateş hattında sıkışıp kalmak gibi bir kıstırılmışlık hissi açığa çıkarır.

İnsanların duydukları, gördükleri, bildikleri daha sonra kullanılmak, bazı olaylarla bağdaştırılmak üzere hafızalarında yer edinir ve bazen bu durum iktidarı elinde bulunduranlar için tehlikeli görülür. Hafıza Polisi’nin resmettiği distopya atmosferinin ötesinden bakmak gerekirse günümüzde hafızada boşluk yaratmak, gerçeği unutturup yalanı dayatmak için illaki bir şeylerin yok olması gerekmiyor. Bilgi çağında her gün sayısız enformasyona maruz kalıyoruz, haber akışı öylesine yoğun ki her birine yetişmek mümkün olmuyor. Telefonlarımızdaki uygulamaları aşağı kaydırdıkça yenilenen sayfalarda bilgi yığını her defasında tazeleniyor ve böylelikle odağımız, dikkatimiz paramparça ediliyor. Kendimizi çoğunlukla bu platformlara bağımlı kılıyoruz, bağımlı hâle gelmek ise kaydırma hareketini saatte yüzlerce kez yapmamıza neden oluyor, iki dakika mahrum kalırsak dünyada olan biteni kaçıracağımızdan endişeleniyoruz. Bu hızda zaten bir şeyleri hatırlamak oldukça zorlaşıyor çünkü derinliği kaybediyoruz. Yüzeyde dolaşarak bilgi sağanağını üzerimizden sektiriyor ve olan biteni kısa sürede unutuyoruz. Yoko Ogawa’nın unutma salgını günümüz şartlarında da yaşanıyor, ne var ki çağımızın salgını farklı bir cinsten.

Hafıza Polisi’nde sık sık tekrarlanan unutma salgınlarına ada halkının refleksi ve bireysel anlamda başkarakterin bu unutmalar karşısında adanın, kendinin, nesnelerin, canlıların, hatıraların dönüşümünü keşfetme süreci çeşitli sorgulamalara açıktır. Unutma salgını bir anda ortadan kaybolan nesne veya canlıların yok oluşlarının kaçınılmaz bir sonucudur ve herkeste tedirginlik, korku yaratan Hafıza Polisi tarafından denetlenir. Güller, parfümler, kuşlar, fotoğraflar, meyveler, haritalar, takvimler, romanlar kaybolduğunda ada halkı yok oluşun kendilerinde kalmış atıklarını da ortadan kaldırmak, genelde yakmak zorundadır. Örneğin güllerin bir anda yok olmasından sonra bahçe veya evlerdeki güllerin nehre atılması su yüzeyinde rüya sahnelerine benzer bir görüntü ortaya çıkarırken ada halkı görüntünün neyle ilgili olduğunu artık unutmak üzeredir. Yok oluşlardan etkilenmeyen, artıkları yok etmeyen, her şeyi hatırlamaya devam ettiğinden şüphelenilen kişiler Hafıza Polisi tarafından yakalanır ve Gen Çözümleme Merkezine götürülür. Hatırlamak suçtur.

Sadece bir kadın ve romancı olduğunu bildiğimiz başkarakterimiz unutanlardan biridir. Onun için her unutuş kalpte büyüyen bir boşluk anlamı taşır ve yok oluşların devam etmesinin onları içten içe çürüteceğini, hissizleştireceğini düşünür. Hiçbir şey kalmayınca bir gün adanın da yok olacağını ifade eder. Bir süre önce kaybettiği annesi ise hatırlayanlardan biridir ve yok oluşa maruz kalan her nesneyi kendi yöntemlerince biriktirmiştir. Başkaraktere miras kalan bu numuneler de onun boşluğunun büyümesine engel olamaz. Nesnelerin gerçekliklerini hissetmemizi onlar hakkında bildiklerimiz, onlarla kurduğumuz ilişkiler sağlarken hafızamızdan tek tek kaybolmaları varoluşumuzu nasıl etkiler? Hafızamız zihnimizdeki şemalar, anılar ve tecrübelerle oluşur, sonraki adımımız için bize kılavuzluk eder. Anılarımız hafızamızı destekler ve görüp duyduklarımız, öğrendiklerimiz, kendi keşiflerimiz eklektik bir biçimde bize yol gösterir. Çevreyle iletişimimizi anlamlı kılar. Başkarakterimiz her yok oluştan sonra anılara daha sıkı tutunma ihtiyacı duyar.

Yoko Ogawa yok oluşu, hafıza yitimini ve unutuşu kişisel ve toplumsal varoluşa etkisi üzerinden işler. Haritası, takvimi, günleri kaybolmuş bir adanın her unutma salgınında yaşadığı şey bir bakıma geçmişten kopuştur. Yok oluşlar fiziksel kayboluşlardan öte bir rahatsızlık yaratır, zihinlerdeki anlam zincirlerinde yaratılan kırılmalardır onlar. Ada dışında hayatın nasıl olduğunu bilmek de mümkün değildir çünkü yok oluşlarla gelen unutmalar seyahat etme yeteneğinin de izlerini siler. Yok oluş ve unutuşlar ada halkının hayatını her defasında etkiler, yeni meslekler edinmeleri gerekir, oluşan boşluk bir şekilde giderilmeye çalışılır. Hafızadan eksilen parçalar yaşamın normal bir seyri şeklinde yorumlanır. Romancı başkarakterimiz korkuyla, “Ya kelimeler de kaybolursa?” diye sorar. Yakın ilişki kurduğu iki kişi vardır, biri İhtiyar diğeri ise yok olan tüm nesne veya canlıyı hatırlayan, unutmaya karşı bağışıklı editörü R.’dir. Başkarakterimiz yazma süreci devam eden romanını editörü R. ile paylaştığında biz de öyküye ortak oluruz. Sesini kaybeden daktilografla ilgili olan bu öykünün de bir yitimi ele alması, yaratıcısı olan başkarakterimizin sonuyla paralellik taşır ve romana destekleyici bir katman ekler.

Hafıza Polisi distopya atmosferine rağmen genel olarak gerginlikten uzak sakin bir dile, hafif bir anlatıma sahip. Coğrafya veya kullanılan dil etkili midir bilinmez ancak Japon yazarların bu noktada ortak bir tutumu var sanki. Murakami, Yoko Tawada ve Kobe Abe’nin romanlarına da konularından bağımsız bir şekilde benzer dinginlik sirayet etmiş gibi. Ayrıca Murakami ve Tawada’nın bazı eserlerinde Hafıza Polisi’nde olduğu gibi yine saf, iyi niyetli ihtiyarlar yer alıyor.

Yoko Ogawa benzer temadaki öykülerde tercih edildiği gibi başkarakterinden bir kahraman yaratmaya çalışmaz. Onun karakteri hayatta kalmaya çalışan, insan olmanın, düşünmenin, hatırlamanın, diğerlerine yardım etmenin değerine inanan bir kişiliğe sahiptir. Farklı bir niteliği yoktur, dolayısıyla Hafıza Polisi’nin uygulamalarını veya ada halkına dayatılan unutma salgınını sorgulasa da onlara karşı bir mücadeleye girişmez. Olacakları kabullenir.

Kafka Kitap’ın Türk okurla buluşturduğu Hafıza Polisi’nin Japonca aslından yapılan başarılı çevirisi Peren Ercan‘a ait.

Yazar: Serdar Yıldız

İllet (roman), Karanlık Gökkuşağı (öykü), Yüksek Doz Gelecek (beş yazar beş bilimkurgu kısa romanı), Silsile (Ödüllü Bilimkurgu Öyküleri), Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Bilimkurgu Öykü Antolojisi).

İlginizi Çekebilir

din ve bilimkurgu

Duygular, İnançlar ve Teknolojinin Kesişimindeki Hikâyeler

Bilimkurgu ve din, ilk bakışta birbirine zıt kavramlar gibi görünse de türün doğuşundan itibaren aralarındaki …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin